ZORLAMA VE BASKI İNSAN FITRATINA AYKIRIDIR
Örtünmeyene bir şey denmediği halde, örtünene denmedik söz, yapılmadık hakaret ve verilmedik mağduriyet kalmıyor. Örtü düşmanı, saldırıyor. “İnandım” diyende saldırıyor. ”Açıverin” diyor “okuyacaksa açacak” diyor. Yabancılar, “insanların inançlarına karışamayız” derken bizdeki uygulamalar tiksinti veren hal almıştır.
Baş örtüsü neye mani? Diyoruz bize çağdaşlığın ölçüsünden bahsediyor. Baş örtüsünü çıkarsak ne değişecek? diyoruz. Cevap yok. Kafanın içimi değişecek?
Üniversitede Prof. öğrecisine saldırıyor. Türbanlı öğrencisini iskeletle hapsediyor. Talebesiyle cinsi ilişkiye girenler unutuluyor, türban çilesi bitmiyor…
Allah örtün dediği için örtünene baskı yapılamaz. Örtünmeyene de baskı yapılamaz. Bu inanç işidir. Örtünmek, inananın en tabi hakkıdır.
Medeni insan, saygılı olur. Meseleyi insan hakları, inanç özgürlüğü açısından ele almak gerekir.
Dinde, inançta zorlama yoktur. Bugüne kadar yapılan baskı, gösterilen şiddet, örtünenlerin sayısını arttırmaktan başka bir işe yaramamıştır.
Amerikanın Türkiye’deki anketinden iki ilginç sonuç çıktı. (06.06.2003 Vakit Gazetesi) “Amerikan Pev Şirketinin 21 ülkede hem kendileri ve hem de o ülkeye özel sorunlarla ilgili yaptığı anketin bir sonucu da bu idi. Başörtüsü için halkın %91 bu kadınları ilgilendirir diye cevap vermişti. Hemen bütün gazetelerde, konjoktür icabı “Amerika’yı sevmiyoruz” yargısı üzerine oturtulan anketin başka ilginç sonuçları da vardı Ve mesela;
Başını örtme kararı kadını ilgilendirir, diyenlerin oranı : %91
Ahlâklı olmak için Allah’a inanmak gerekir diyenlerin oranı : %84 şeklindeydi.” Aslında insan fıtratına uygun olmayan, örtünmek değil, açıklıktır. Bugünkü anlayışa göre örtünmemek nasıl özgürlük ise, örtünmek de haktır ve örtünmeye zorlamak nasıl insan hak ve hürriyeti ile bağdaşmıyorsa örtünen birini de açınması için zorlamak da insan hak ve hürriyeti ile bağdaşmaz.
Soruyorum örtünen ne suç işlemiştir? Siz Nene Hatun’un, sütçü imamın ve Zübeyde Hanımın yüzüne nasıl bakacaksınız?
Hani Türkiye insan haklarına saygılı idi, insan hakları beyannamesinin altına imza atmıştı? Hani Anayasanın 12. maddesine göre kişiliğe bağlı haklar dokunulmazdı? Hani 24. maddeye göre inanç ve kanaat hürriyeti vardı? Hani kimse inancından dolayı kınanamazdı?
Adalet istiyorum, neredesin adalet?
Neredesiniz demokratik kuruluşlar?
Neredesiniz hak ve özgürlük havarileri?
Neredesiniz kedi, köpek, kaplumbağa, kelaynak kuşları savunucuları.
Neredesiniz ey çağdaşlar, siz neredesiniz?