ZEKÂT VERMENİN FAZİLETİ
Zekât, dinin beş temel şartındandır. Büyük imtihanlardan biridir.
Zekât, malın ve verenin sigortasıdır.
Allah peygamberimize: “Onların mallarından temizleyici zekâtı al. Zira bu malları temizler.” diye emretmiştir. (Tövbe:103) Kur’an’da şöyle buyruluyor:
-“Altını, gümüşü biriktirip, Allah yolunda harcamayan kimseler için acıklı bir azap vardır.” (Tövbe:34)
-“Zekâtı verilmeyen mal kızdırılacak sahipleri onunla dağlanacak. Onlara: “İşte bu zekâtını vermediğin mallardır, acısını tadın.” denilecek. (Tövbe: 35) Peygamberimiz hadislerinde de:
-“Malının zekâtını verdiğinde onun şerrini gidermiş olursun.”(Ramuz el-Ehadis:26/4) -“Hastalıklarınızı sadaka ile tedavi edin, mallarınızı zekat ile koruyun. Zira onlar sizden hastalıkları ve kötülükleri def eder.” (Age:283/1)
-“Zekâtını vermeyenler rahmetten mahrum edilir.(Age:351/10)
-“Zekâtı verilmeyen mal, kıyamet günü sahibinin boynuna geçirilecektir.” (Buhari, Zekât:3) diye bildirmiştir.
Zekât vermemenin cezası ağır. Vermekte en az onun kadar sevaptır. Zekât verecek durumu olmayanlarda üzülmemelidir. Onlar için şöyle bir müjde vardır: Fakir muhacirler peygambere:
Mal sahipleri yüksek derecelere ve nimetlere eriştiler. Zenginler, bizim yaptıklarımız dışında sadaka veriyor, zekât veriyor, köle azad ediyor. Peygamber:
-“Sizi sevap bakımından geçenlere ulaşacak, sizden sonrakileri de geçmenizi sağlayacak ameli size haber vereyim mi?
-“Evet Ya Resulallah!”
-“Her namazın arkasından 33 defa Sübhanellah, 33 defa Elhamdulillah, 33 defa Allahuekber deyiniz. Bunu yapan 99 tespih yapmış olur. (Esmaül Hüsna sayısı) yüzü tamamlamak için “La ilahe illallahü vahdehula şerikelahü; lehül mülkü velehül hamdü ve hüve alakülli şeyin kadir” derse, hataları denizköpüğü kadar da olsa kul hakkı ve büyük günahlar hariç affolunur.” (R. Salihın:1488) müjdesini vermiştir.