ZEKAT VERMEMENİN CEZASI
İbadetleri yapmanın mükafatı vardır. Yapmayıp terk etmenin de cezası vardır.
Dünya malı bize imtihan için verilmiştir ve Kur‘an‘da şöyle bir uyarı yapılmıştır.
―Sakın dünya ve dünya hayatı sizi aldatmasın.‖ (Fatır:5)
- ―Mallarında, muhtaç ve yoksullar için hak vardır‖ (Zariyat:19)
- ―O inançsızlar zekâtı vermezler. İşte onlar ahireti inkâr edenlerin ta kendileridir.‖ (Fussılat:7) buyrulmuştur.
Zekât vermeyen, Allah‘a isyan etmiş, yoksula zulmetmiş, kendine de yazık etmiş olur. İükrü edâ edilmeyen maldan hayır gelmez.
Zekâtı verilmeyen mal, temiz ve helal mal değildir.
Peygamberimiz kızının kolundaki iki bileziğin zekâtını vermeyen yemenli kadına:
- ―Kıyamet gününde Allah bu bilezikleri senin koluna ateşten bilezik olarak takmasını ister misin?‖ demiştir.
Miraçta mallarının zekâtını vermeyenler, peygamberimize azap içinde gösterilmiştir.
Peygamberimizin bildirdiğine göre Ahirette zekât vermeye şöyle denilir:
- Senin şu kadar malın olsa, bu azaptan kurtulmak için onu verir miydin?
- Evet, verirdim, der. Bunun üzerine o da:
- O mal dünyada sana verilmişti ve senden sadece az bir kısmı istenmişti, denilir.
Hadislerinde Peygamber (s.a.) şöyle buyurur:
- ―Namaz kıldığı halde zekât veremeyen kimsenin namazının hayrı yoktur.‖
- ―Malın zekâtını verdiğin zaman fakirin sendeki hakkını ödemiş olursun.‖ (Tırmizi, Zekât:2)
- ―Zekâtı ödenmeyen deve, sığır ve koyunlar kıyamet gününde güçlü ve büyük olarak gelip, sahiplerini boynuzları ile süserler ve ayakları ile tepelerler. Bu işkenceyi sıra ile yaparlar tekrar tekrar süsme, çiğneme devam eder. Kıyamete kadar sürüp gider.‖ (İbniMâcc, Zekât:2)
- ―Malın zekâtını vermeyenin malı kıyamet gününde dehşetli, zehirli yılan olup adamın boynuna dolanır. Ağzı ile çenesini yakalar. Ben senin dünyadaki malınım der.‖ (Buhari, Zekât:3)
- ―Ala tenli, kel ve kör üç kışı vardı. İmtihan için gönderilen melek bu kimselere teker teker ne istediklerini sordu. Her bireri mal istedi, zengin oldular. Melek, teker teker onlara uğrayıp, seni iyileştiren ve bolca ihsanda bulunan Allah için biraz birşeyler verir misin, çok ihtiyacım var‖ dedi. İkisi, bize bu mal babamızdan kaldı, onu biz kazandık, deyip yardımı red etti. Ancak kör iken Allah‘ın iyileştirip mal verdiği adam:
– Bu malı bana Allah verdi. Beni iyileştiren bana mal ihsan eden Allah‘tır. Git ihtiyacın kadar al, dedi.
Allah‘ın ihsanı ona devam etti. Kel ile ala tenli, eski haline döndü ve fakirleştiler. (R.
Salihın 65 nolu hadis)
İbni Abbas (ra) derki : ―Zekât vermeyen biri için beş ayrı mezar kazıldı, hepsinden yılan çıktı. Beşinci mezara yılanla beraber gömüldü.‖
Hz. Ebubekir (ra) : ―Namazlarını kılmayan, zekâtlarını vermeyenlere savaşla emrolundum‖ demiştir. (Hadis Ans:6/368)
Zekâtı veren değil, vermeyen kaybeder.
Zekât, onu verene şükürdür, vermemek nankörlüktür.
Zekât, malın sigortasıdır, malı korur. Zekât, veren için şefaatçidir. Alan içinde sigortadır.
Zekât asla malı eksiltmez, bilakis arttırır, budama işlemi gibidir.
Zekât vermeyenlere ibret olsun diye Salebe olayı yaşanmıştır.
Medineli Salebe, mescid kuşu Salebe, zengin olmak istedi. Peygamberine dedi ki:
- ―Benim için dua et zengin olayım fakirlikten bıktım, fakirlere yardımcı olayım.‖
Peygamberde ona:
- ―Ey Salebe, haline şükret. İükrünü eda ettiğin az mal, şükrünü eda edemeyeceğin çok maldan hayırlıdır.‖ dedi.
Salebe dinlemedi, ısrar etti.
Peygamber onun için:
- ―Ya Rabbi, Salebeye istediğini ver!‖ deyiverdi.
Salebe zengin oldukça, namaza gelmemeye başladı. Namaza vakti kalmadı, işi çoktu, namaza vakit kalmamıştı.
Peygamber onu aradı, camide göremedi. Nerede diye sordu. ―Salebe zengin oldu, koyunları sinek kurdu kadar çoğaldı, buralara sığmaz oldu‖ dediler. Peygamberimiz çok üzüldü ve
- ―Salebeye yazık oldu!..‖ dediler.
Nihayet zekât ayeti vahyedildi. Kendisinden zekât istenen Salebe :
- ―Bu haraçlıktır. Benim verecek haracım yok‖ dedi. Peygamberimiz sözünü tekrarladı
:
- ―Yazık oldu Salebeye yazık!…‖
Salebe ―Zengin olursam, fakirlere yardım edeceğim‖ sözünü bile unutmuştu.
İu ayet nazil oldu : ―Münafıklardan bazıları mal, mülk verip zengin ettiği takdirde fakir fukaraya yardım edeceklerine dair söz verirler, ne zamanki Allah onlara istediklerini ihsan eder, zengin olurlarsa; o zaman Allah‘a verdikleri sözü unuturlar, Cahillik edip fakirlerin hakkını vermezler.‖
Ne oldu zekât vermeyen Salebe, bu ayete göre münafıklardan oldu. Durumu öğrenen Salebe, zekâtını peygamber Efendimize getirdi. Ama peygamberimiz:
- ―Senin getirdiğini alamam artık‖ buyurdu.
Salebe peygamberden sonra halifelere getirdi. Onlar da ―Allah Rasülünün almadığını alamayız‖ dediler. Salebe pişman olmuştu ama, geç kalmıştı. O mallarını bırakıp bu dünyadan ayrılırken her halde kulaklarına Allah Rasülünün : ―Ya Salebe! İükrünü eda ettiğin az mal, şükrünü eda edemediğin, çok maldan hayırlıdır.‖ Sözü yankılanmıştır.
Kur‘an diyor ki :
- ―Onlardan bazıları, eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız, diye and içti.
Fakat Allah zenginlik verince, onda cimrilik edip Allah‘ın emrinden yüz çevirerek, sözlerinden döndüler.
Nihayet Allah‘a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah kendisiyle karşılaşacağı güne kadar onların kalbine münafıklık soktu.‖ (Tevbe 75-76-
77)
Sözün özü zekât vermemenin cezası ağırdır. İnsanın imanına bile zarar verir. Sonu pişmanlıktır.
Dünya hırsı insanı bu ibadetten alıkor.
Kur‘an‘da : ―Sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça cennete giremezsiniz.‖ (Âliİmran:92)
- ―Mallarınızı Allah yolunda harcayın. Cimrilik ederek kendinizi tehlikeye atmayın. Allah iyilik ve ihsanda bulunanı sever.‖ (Bakara:195) buyrularak, dünya hırsının önüne geçilmesi emredilmiştir.
İnancımıza göre; mülk ne senin, ne de benim. Mülk Allah‘ındır. Biz emanetçiyiz. Onun için hiçbir kimse : ―mal benim, istediğim gibi harcarım, onu ben kazandım. Onda başkalarının ne hakkı var‖ diyemez. Salebe dedi de ne oldu. Münafıklardan oldu ve kendine yazık etti.
Malda ihtiyaç sahiplerinin hakkı vardır. Zekâtını veren, yoksulun hakkını ödemiş olur.
Peygamber (s.a) şöyle buyurmuş :
- ―İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olandır.‖
- ―Komşusu açken tok yatan olgun müslüman değildir.‖
- ―İnsanlara merhamet etmeyene merhamet olunmaz.‖
Kolay mı müslüman olmak, kolay mı kurtulmak? Ayağına kadar gelenlere vermedi demesinler diye bir şeyler vermekle görev bitmiyor.
İşe yaramayanı vermek infak değildir.
Herkes düşünecek. Kendi verdiği ile Allah‘ın verdiği denk mi? İhsan, Allah‘ın verdiği ölçüde olur.
Yunus şöyle demiş :
Mal sahibi mülk sahibi Hani bunun ilk sahibi?
Oda yalan bu da yalan
Ver biraz da sen oyalan
Kur‘an‘da bildirildiğine göre; bazı fakir müslümanlar, ―Allah bize verirse, bizde veririz‖ diye ant içtiler. Allah onlara verdi, fakat onlar cimrilik ettiler, fakirlerden yüz çevirip, sözlerinden döndüler ve münafıklardan oldular. (Tevbe75-77)
Kur‘an‘da bir uyarıda şöyle yapılmıştır:
- ―Allah‘ın kereminden kendilerine verdiklerini infakta cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır. Aksine bu onlar için çok fenadır. Cimrilik ettikleri şeyde kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin sahibi Allah‘tır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.‖ (Âli-İmran:180)
Diğer ayetlerde de :
- ―Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele‖ (Tevbe34)
- ―Bu biriktirilenler, cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün onlara, işte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin azabını tadın!‖ denilir (Tevbe:35)
- ―İyiliğin karşılığı iyiliktir‖ (Rahman:60)
- ―Siz hayıra ne harcarsanız. Allah onun yerine başkasını verir.‖ (Sebe:39)
- ―Allah faizli malın bereketini giderir. Sadakaları ise bereketlendirir.‖ (Bakara:276) – ―İükrederseniz nimetimi arttırırım.nankörlük ederseniz, azabım şiddetli olacaktır.‖ (İbrahim:7) uyarıları yer almıştır.
Bu konuda sevgili peygamberimiz de şunları söylemiştir :
- ―Zenginliğin fitnesinden sana sığınırım Ya Rabbi!‖ (Müslim Zikir:49)
- ―Hergün iki melek iner. Biri, verene ver Allah‘ım der, diğeri vermeyenin malını telef et Allah‘ım‖ der (Müslim Zekât:57)
- ―Zekât vermeyen, Rahmetten mahrum olur.‖ (Ramuz el Hadis:351/10)
- ―Zekâtı verilmeyen mal, kıyamet gününde o kişinin boynuna dolanacaktır.‖ (Buhari
Zekât:3)
- ―Malın zekâtını veren, onun şerrini gidermiş olur.‖ (Ramuz el-Hadis:26/4)
- ―İeytan der ki, Zengin üç şeyin birinden kurtulamaz. Ya ben onun malını gözünde süslerim, böylece onun zekâtını vermez. Veya onun için israfı kolaylaştırırım, malını boş yere harcar. Ya da kalbine öyle bir sevgi veririm ki, haram kazanç yoluna düşer.‖ (Altınoluk
Sohbetleri:4/140)
Zekât, müslüman olmanın şartlarındandır. İnancımızda zekât haçtan önce gelir. Zekâtı verilmemiş para ile haç bile olmaz. Peygamberimizin ifadesiyle namaz kılıp zekât vermeyenin namazı fayda vermez.