YARDIMCI OLMAK

İhtiyaç sahibine vermek Allah’a ödünç vermektir. Kıyamet günü: “Ben acıktım beni doyurmadın, susadım bana su vermedin, hastalandım beni ziyaret etmedin, neden?” diye soracağını, bu nasıl olur? Denilince de falan kulum acıkmıştı, susamıştı, hastalanmıştı. Eğer onlara verseydin bana vermiş olacaktın.” diyeceğini bildiriyor.

Cenab-ı Allah’ın emri; sıkıntılar paylaşılacak, hayırda yarışılacak, okuyana, evlenene, iş kurana, hasta olana, düşkün olana, yardım edilecek. Birinin sıkıntılarını atlatmasına yardım eden, kendisi de sıkıntılardan kurtulmuş olacaktır. Beraber üzülmek, beraber ağlamakta ki gibi hiçbir şey kalpleri birbirine bağlamaz. 

Olan olmayana verirse Cenab-ı Allah’da ona verir. Hem de fazlasıyla. Yunus:

“Bir miskini gördün ise,   Bir eskice verdin ise,

  Yarın anda sana gele, 

  Hak libasın biçmiş gibi.” der.

Bir kutsi hadiste: “Ey âdemoğlu! İhtiyacından fazlasını ihtiyaç sahiplerine verirsen, senin için hayırlı olur. Vermezsen senin için şerli olur.” buyrulur. (H.H.Erdem, İlahi Hadisler: 70) Kur’an’da şöyle müjdelenir:

-“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir. Ayrıca onun çok değerli bir mükafatıda vardır.” (Hadid: 11)

-“Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir. O her şeyi bilir.” (Bakara: 261) 

Hayırda yarışmak ihtiyaç sahiplerini kollamak, Allah’ı memnun eder. Kur’an’da:

-“Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça tam hayra erişemezsiniz.” (Al-i İmran: 92) – “Hayırda yarışın.” (Bakara: 148)

-“Onlardan bir kısmı hayırda yarışırlar. Bu büyük bir lütuftur.” (Fatır: 32) buyrularak ilahi lütfa erişmenin yoluna işaret edilmiştir. 

Peygamber (a.s): “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydası olandır.” Buyurur. Yoksul bir insan bile iyi dilek ve temennileri ile dua ederek mümin kardeşlerine yardımcı olacaktır. Kırık kalplerin yanında olmak, ihtiyaç gidermek insanı Allah’a yaklaştıran güzel bir harekettir.

Musa peygamber bir gün:

-“Ya Rab! Seni nerede arayayım, nerede bulurum? Diye niyazda bulununca, Cenab-ı Allah ona:

-“Beni kalbi kırıkların yanında ara.” cevabını vermiştir. 

İnsanların işlerini gören, yardımcı olan ve yumuşak davrananlara Allah da aynı şekilde muamele edecektir. Kıyamet gününde kendisine yardım edilen kimse, yardım edenin kolundan tutarak oda onun sıkıntısını giderecektir.

Bir hadislerinde peygamberimiz (a.s)şöyle buyurur:

-“Allah’ım! Ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara zorluk çıkaran kimseye sende zorluk çıkar. Ümmetimin yönetimini üstlenip de onlara yumuşak davrananlara sen de yumuşak davran.” (Müslim, İmare: 19) 

Sadaka, ömrü uzatır. Sadaka, Allah’ın gazabını söndürür. Sadaka, cehennem ateşini söndürür. Sadaka, malı eksiltmez, arttırır. Sadaka veren ödünç vermiş olur. Sadaka insana mutluluk verir. 

Peygamber (a.s) şöyle buyurur:

-“Yarım hurma ile de olsa, ateşten korunmaya çalışın.” (R. Salihın: 139)

-“Kardeşinin yüzüne gülümsemen sadakadır. İyiliği emretmen, kötülükten sakındırman sadakadır. Ama ya kılavuzluk yapman sadakadır. İnsanların gelip geçtiği yerden bir taşı bir dikeni alıp atman sadakadır.” (Seçme Hadisler: 129/95)

-“Sadaka, kabir azabını söndürür. Mümin kıyamette ancak sadakasının gölgesinde gölgelenecektir.” (Ramuz el-Ehadis: 103/9)

-“Herkes ölür, amel defteri kapanır. Fakat üç kimsenin amel defteri kapanmaz: Bunlar; insanların faydalanacağı ilim, sadaka-i cariye (cami, çeşme, okul, hastane ve yol) ve kendine dua eden hayırlı evlat yetiştiren ana-babanın amel defteridir.” (Müslim, Vasiyet: 14) buyurmuşlardır.

Yardım konusunda cömert olmak gerekir ki, Allah da cömert olsun, nimeti arttırsın, sevabı bol versin. 

Peygamberimiz: “Fakiri arayıp bulun, onu görüp gözetin. Zira siz ancak fakirler sayesinde yardım görür ve rızıklandırılırsınız.” (R. Salihın: 270)

-“Her gün iki melek iner. Biri: “Allah’ım! Verene karşılığını ver.” Diğeri de: “Allah’ım!

Cimrilik edenin malını telef et.” diye dua eder. (Age: 293)

-“İnfak et, sayma; sonra sana da sayılarak verilir. Malını kilere kapatma, sonra senin de rızkın kapanır.” (Age: 561) demiştir.

Cenab-ı Allah da: “Hayra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O rızık verenlerin en hayırlısıdır.” diye bildiriyor. (Sebe: 39) 

Bize malı vereni unutmak olmaz. Mal bizim değil. Mal da mülk de Allah’ındır. Kur’an’da bize bunu şöyle hatırlatır: “Allah’ın kendilerine verdiklerini cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o kendileri için hayırlıdır. Bu onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Al-i İmran: 180) Peygamberimiz (a.s) şöyle anlatır:

İsrail oğullarından alatenli, kel ve kör üç kişi vardı. Allah bunları imtihan etti. Bir melek gönderdi. Melek alatenliye:

-Ne istersin? Dedi “Oda güzel bir görünüm” dedi. Melek “hangi malı seversin?” dedi. O “deveyi” dedi. Vücudu güzelleşti, develere sahip oldu.

Melek kel olana geldi, “Ne istersin, hangi malı seversin?” dedi. Kel: “güzel saç istiyorum, ineği severim” dedi. Onunda güzel saçı oldu, ineklere sahip oldu.

Sonra körün yanına geldi: “ne istersin, ne seversin?” dedi. Kör: “gözlerimin açılmasını ve koyunlarım olsun isterim” dedi. Gözleri açıldı, koyun sürülerine sahip oldu.

Üçü de zengin oldular; develer, inekler, koyunlar çoğaldı. Yıllar sonra melek, Alatenlinin eski haline girerek ondan bir deve istedi. O adam da “ben çok yere yardım ediyorum” dedi vermedi. Melek: “ben senin eski halini de biliyorum, senden herkes iğrenirdi. Allah seni iyileştirdi. Sana mal verdi. Adam: “mal dedemden, babamdandır” dedi.  Allah onu eski haline çevirdi.

Kelin kılığına girip onun yanına geldi. Ondan bir inek istedi. O da aynı cevabı verdi. Allah onu da eski haline döndürdü.

Melek, körün yanına geldi. “Gözlerim görmüyor, bana bir koyun verir misin?” dedi. O adam şöyle dedi:

-Daha önce ben de kördüm, Rabbim beni iyileştirdi, istediğini al” dedi. Melek:

-Malın senin olsun, Allah arttırsın. Bu sizin için bir imtihandı. Allah senden razı oldu. Arkadaşlarını cezalandırdı.” dedi. (R. Salihın: 65)  Yapılan hayrın mükâfatını görebilmek için sırf Allah rızası için yapılmalıdır. Kur’an’da: -“Hayır, olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yaptığınız hayırları ancak Allah rızasını kazanmak için verin. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (Bakara: 272)

-“Ey iman edenler! Allah’a ve ahret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle yaptığınız hayırları boşa çıkarmayın.” (Bakara: 264) diye emredilmiştir. 

İşe yaramayan bir şeyi hayır diye vermek sevaplı bir iş değildir. Kur’an da şöyle buyrulur:

-“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiye kavuşamazsınız. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.” (Al-i İmran: 92) 

Sadakayı gizli vermek, yapılan hayrı teşhir etmemek, ona buna gösteriş olsun diye yapmamak gerekir.

Allah yardımların gizli yapılamasını emrediyor:

-“Eğer sadakaları açıktan verirseniz ne ala! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah’ta bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.”(Bakara: 271) Peygamberimiz buyurur ki:

-“gizli sadak, Rabbinin gazabını söndürür. Sıla-i rahim, ömrü uzatır. Hayır yapan kötü ölümle ölmez. La ilahe illallah sözü doksan dokuz belayı def eder.” (Ramuz el-Ehadis: 123/4) 

Verilen sadaka, yapılan iyilik başa kakılırsa sevabı gider. Kur’an’da şöyle uyarı yapılmıştır: -“Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya onların Allah katında has mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur. Üzüntü de çekmeyeceklerdir.” (Bakara: 262)

-“Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir.” (Bakara: 263)

-“Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.” (Müddesir: 6)

-“Başa kakmak ve incitmek suretiyle yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın.” (Bakara: 264) diye emredilir.

Başa kakmak ve kaşıkla verip, sapı ile göz çıkarmak, onur kırmak, iyiliğin sevabını giderir.

Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek denir.

Peygamber (a.s) da şöyle demiştir:

Üç kişi vardır ki Cenab-ı Allah kıyamet gününde rahmet nazarı ile bakmaz:

  1. Ana babasına asi olana,
  2. Devamlı içki içene, 
  3. Verdiğini başa kakana,

Üç kişi de vardır cennete giremez:

  1. Ana babasına asi gelen,
  2. Deyyus (hanımını başkalarına sunan)
  3. Kendisini erkeklere benzeten kadın.”  (Seçme hadisler: 157/36) 
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir