VİRÜS

18. yüzyıl Avrupasında yıldızlar, şeytanlar ve kötü ruhlar hastalıkların sebebi olarak görülüyor ve hastalıklarla mücadele edilmediği gibi, hastalıkların nedenleri de araştırılmıyordu. Böylece en basit hastalıklar bile salgın hale geliyor ve ölüm saçıyordu.

            İslam aleminde ise asırlar önce hastalıklar üzerinde durulmuş, hastalıkların nedenleri ve tedavi şekilleri araştırılmıştır. Çünkü İslam Dini, insanların kendi elleri ile kendilerini tehlikeye atmamalarını, her derdin bir dermanı olduğunu bildirmiş ve insanların tedavi olunmalarını emretmiş, her konuda olduğu gibi hastalıklar konusunda da açıkça değil işaretler yolu ile bilgiler verilmiştir.

Hastalıklardan ve hastalıkların nedenlerinden açıkça bahsedilemezdi. Çünkü İslamiyet her devre hitap etme özelliğine sahiptir. Eğer açıkça bahsedilseydi, İslam’ın hükümleri her devirde geçerliliğini koruyamazdı. Bedeviye hitap ettiği gibi medeniye de hitap eden İslam, bazı konularda açık hükümler ortaya koymuş olsaydı, İslam’la ilk karşılaşan insanların kafaları, akılları almayacak, tenkitler olacak ve İslam’ı kabul etmeyeceklerdi. Daha sonra da demode olacaktı. Bundan başka çalışmaya, gayrete, akla ve ilme iş kalmayacaktı.

Diyelim ki, mikrop konusunda İslam, VII. Yüzyılda bir avuç pis suda binlerce canlı mikrop vardır. Hastalıkların sebepleri bunlardır demiş olsaydı. Araplar bakıp göremeyecek ve bunu anlamayacak, dolayısıyla İslam’ı kabul etmeyecekti. Bunun için İslam bazı konuları açıklıkla değil, işaretle hükümler ortaya konmuştur.

İslam Peygamberi :

“Tozlardan, pisliklerden sakınınız. Zira onlardan Nemse denilen illet arız olur.”

“Vebadan aslandan kaçar gibi kaçınınız.”

“Hiçbir hastalığın kendi kendine sirayeti yoktur. “buyurarak hastalıkların kendi kendine değil Nemse denilen illet yolu ile meydana geldiğini veba mikrobunun aslana benzediğini ifade etmiştir.

622 tarihinde Mekke’den Medine’ye göç eden İslam Peygamberi, Medine’de sıtma hastalığının yaygın olduğunu görmüş ve bataklıkların hastalığın nedeni olduğunu söyleyip, 30 bin hurma fidanı diktirerek bataklıkları kurutmuştur. Daha sonra mikropların barındığı ve yayılmasına sebep olduğu pisliğe karşı çıkmış, temiz olmayı, temizliğe dikkat etmeyi emretmiştir.

X. asırda yaşamış büyük Türk bilgini İbni sina, 12. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Batı’da ders kitabı olarak kabul edilmiş, Batı tıbbına ilham kaynağı olan “Kanun” adlı eserinde hastalıklar ve tedavi şekilleri üzerinde durmuş ve ilaçların elde edilişinden bahsetmiştir. Sağlıklı su elde edebilmek için suyun kaynatılmasını tavsiye etmiştir. En önemli husus da hastalıkları meydana getiren mikroplardan bahsetmiş ve : “ Hastalıkları yapan bir kurttur. Ne yazık ki onu görecek elimizde mevcut bir aletimiz yoktur. Temizlik bu gibi kurtlardan ileri gelen hastalıkların önünü alır” demiştir.

Bu konuda kayda değer bir kişi de Fatih gibi bir eser yetiştiren Akşemseddin’dir. Akşemseddin Maddet-ül-Hayat adlı eserinde hastalıklar ve sebepleri üzerinde durmuş, mikroplardan bahsetmiş, mikropları tarif etmiştir. Hatta mikropların kuluçka sürelerini de açıklamıştır. Yalnız “mikrop” adını kullanmamıştır. “Küçük canlı varlıklar” deyimini kullanmıştır.

“Akşemseddin, bilhassa bulaşıcı hastalıklar üzerinde durmuştu. Çünkü o devirde salgınlar büyük tahribat yapmaktaydı. Nihayet araştırmaların sonunda vardığı neticeyi “Maddet-ülHayat” adlı eserinde şöyle ifade etmiştir : “Hastalıkların insanlarda teker teker peyda olduğunu sanmak hatadır. Hastalık insandan insana bulaşma yolu ile geçer. Bu bulaşma ise, gözle görülemeyecek kadar küçük, lakin canlı tohumlar vasıtasıyla olur.”

İşte böylece bu büyük Türk hekimi beş yüz yıl evvel mikrop teorisini ortaya koymuştur. Pastör aynı neticeye “hem de teknik araçların yardımcılığıyla- ancak dört yüz yıl sonra ulaşabilmiştir. Buna rağmen teori ona mal edilmiştir.” (1)

İslam Peygamberinden, İbni Sina’dan ve Akşemseddin’den sonra Pastör mikrobun kaşifi sayılamaz. Bu konuda ona verebileceğimiz bir şeref payesi yoktur. Çünkü Pastör’ün bulduğu şey mikrobun kendisi değil, “Mikrop” kelimesidir.

1. Ahmet Gürkan, İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi, S.244

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir