UYUŞTURUCUNUN YAPTIĞI TAHRİBAT
Uyuşturucu, insanı hem bedenen hem de ruhen çökerten, insanın mutsuzluğuna yol açan bir afettir. Her gün mal kaybından, can kaybına insanın kaybına neden olan felâkettir. Manevi duyguları da törpüler, kötülüklere neden olur. Verdiği zarar telâfi edilemez.
Uyuşturucu, insanın beynini uyuşturur, insanda akıl bırakmaz. Uyuşan beyin vücudu idare etme yeteneğini kaybeder. İnsanı kendi aleyhine iş yaptırır.
Uyuşturucu kullananlar, erken bunama, hafıza kaybı ve felç gibi sorunlarla karşılaşırlar. Depresyon, hayal görme, korku, endişe, intihar etme arzusu taşırlar.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan bir broşür, uyuşturucu hakkında bilmediğimiz gerçekler ortaya koyuyor. Buna göre, vücuda giren 1 gram eroin, beyindeki 1 milyon hücreyi öldürüyor.
Uyuşturucu bağımlısı 28 yaşındaki bir annenin, 8 yaşındaki kızını tecavüz edileceğini bilerek kokainle takas ettiği de belirtilen broşürde yer alan bilgiler şöyle:
- İnsan vücudu kullanılan uyuşturucu madde miktarını bir süre sonra yetersiz buluyor. Bağımlılar madde miktarını sürekli artırmak zorunda kalıyor, bu da ölüme sebep veriyor. – Uyuşturucunun imal ve taşınması çok pis ve iğrenç koşullarda yapılıyor. Uyuşturucu midede ve vücut boşluklarında bile taşınıyor.
- Uyuşturucu insan kabiliyetlerinin tümünü yok ediyor. Ruhen ve bedenen sağlıklı bireyler kişilik ve karakteri zayıf, korkak, kendine güveni olmayan, asalak ve hasta insanlar haline dönüşüyor. – Bazı insanlar ilk dozu merakla alıyor ve bir daha uyuşturucudan kurtulamıyor.
Çünkü bir çok uyuşturucu madde bir kere alınmakla bağımlılık yapıyor.
- Eroin bağımlılarının vücutları bir süre sonra çok kötü kokmaya başlıyor.
- Uyuşturucu madde satıcıları alıştırma döneminde, uyuşturucunun fiyatını ucuz tutuyor veya ücretsiz veriyor. Bağımlı olduktan sonra fiyatlar sürekli artıyor.
- Elvis Presley de uyuşturucu bağlantılı kalp krizi sonucu ölenlerden… (11/01/2000. Zaman)
Uyuşturucunun yaptığı diğer bazı tahribatlar da şöyledir:
- İlk kullanımda yanlış deneme sonucu boğularak ölüm.
- Yüksek dozdaki kimyasal maddeler direkt kalp yetmezliğine neden oluyor.
- Akciğerdeki oksijenin tükenmesi ölümü beraberinde getirir.
- Kalıcı ve geçici hastalıklar ve hasarlar meydana gelir.
Uyuşturucu kullanan annenin kullandığı zehir çocuğa da zarar veriyor:
Hong Konglu bir anne, uyuşturucu âlemine götürdüğü 10 haftalık bebeğinin ölümüne sebep oldu. Lorraly Ng Lok-wan (21) adındaki anne dün çıktığı mahkemede, bebeğini öldürdüğünü kabul etti. Savcılara göre, Ng Lok-wan geçen yıl Şubat ayında 27 saat süren uyuşturucu âlemi sırasında bebeğini kucağında tuttu. Ng Lok-wan, bebeğinin ağzından ve burnundan süt gelmesi üzerine onu hastaneye götürdü, ancak bütün çabalara rağmen bebek kurtarılamadı. Savcılar, hastanede yapılan testlerde bebeğin kanında, onun altı kez ölümüne yetecek miktarda morfin tespit edildiğini söylediler. (31/05/2001. Türkiye)
Uyuşturucuyu genellikle aydın geçinen kesimle, zengin kesim kullanıyor. Bugün üniversite de çok yaygın. Geçim derdi olmayanlar da değişik eğlence şekilleri arıyor. Alem yapıyorlar, aşırı dozdan ölüyorlar. “Lüks otellerde uyuşturucu alemi yapan” diye geçen haber başlıkları ile ölüm haberleri çıkıyor. Çocuk yaştaki kız, yaşlı kimselerle ölü bulunuyor.
Bu çılgınlıklar Avrupa ve Amerika ülkelerinde daha yaygın. Tek kelimeyle Batı batakta. Avrupa insanı, aile tanımıyor, aile mutluluğu tanımadığı için mutluluğu hapta, alkolde ve uyuşturucuda arıyor. değişik şekillerde tatmin yolları arıyor. Sevgiyi de insanda bulamadığı için hayvanda arıyor. Denilebilir ki, bu insanlar topyekün cinnet geçiriyor, her gün biraz daha felâkete sürükleniyor. Toplum hasta, hastaneler bağımlılarla, komaya girenlerle dolu.
Avrupa’da mutluluklar, geçici olarak hapla elde edilen, alkolle, uyuşturucu ile devamı sağlanan sahte mutluluktur. Çocukların ekserisi evlilik dışı. Çoğu insan çocuk istemiyor. Çocuk yerine köpeği tercih ediyor. Onunla yiyor, içiyor, onunla yatıp kalkıyor. Bu durumda “kara ölüm” denilen AIDS yaygın. AIDS’liler ordusu gün geçtikçe artıyor.
İşin üzücü ve düşündürücü yönü de bu sefih hayatın insanımız arasında da yayılmaya çalışılmasıdır. İnsanımızın bataktaki kimselere özenmesidir.