UYUŞTURUCU: GENÇLİK KİME TESLİM

Birkaç habere göz atalım:

Gençliğe uyuşturucu tehdidi korkutuyor. 07/10/1995 tarihli Milli Gazetede yayınlanan rapora göre; İstanbul’da bu yılın ilk 9 aylık döneminde, aşırı dozda uyuşturucudan 14 kişi ölmüş, ölenlerin üçte birini 20 yaşın altındaki gençler oluşturmaktadır.

19/08/1995 tarihli Türkiye gazetesi, “Sinsi Tuzak” diye büyük başlık atmış, altında da şunları yazmıştır: “Gençleri bekleyen tehlike büyüyor. Türkiye, alkol tüketiminde dünyada 3. sıraya yükseldi. 16 yaşındaki gençlerin % 4’ünün uyuşturucu kullandığı ortaya çıktı.”

10/12/1994 tarihli Türkiye gazetesinin bir başka ürkütücü haberi ise şöyle: “Son 10 yılda, uyuşturucu müptelası yüzde 100 arttı. Gençler beyaz zehirin pençesinde. İşte acı gerçek: Uyuşturucuya başlama yaşı ilkokul seviyesine kadar indi. Uzmanlara göre: Türkiye’de eroin patlaması” yaşanıyor.

——-

Tüyler ürpertici bir haber daha 20/07/1994 Türkiye gazetesinden. “İstanbul’da 18 yaşından küçük 158 kişi hakkında kanuni işlem yapıldı. Gençler uyuşturucu kıskacında: Uyuşturucu tacirlerinin gençleri seçmekteki en önemli hedefi, okulları Pazar haline getirmek. Tacirler, önceleri bedava vererek gençlerin uyuşturucu bağımlısı olmalarını sağılıyorlar. Bu gençler daha sonra kendi ihtiyaçlarını karşılamak için satıcılığa da başlıyorlar. Tacirlerin ikinci hedefi, okullardan sonra varlıklı ailelerin çocuklarını da aynı metotla tuzağı düşürmek oluyor.”

Okulların çevreleri tuzaklarla dolu. Bu yerler eğitim ve öğretimi olumsuz yönde etkilediği gibi, öğrencilerin ahlak ve moral değerler yönünden dejenere olmasına neden oluyor. Öğrenci, okulların etrafındaki yerlerde bir çok kötü alışkanlıklar ediniyor ve okulla, aileleriyle olan bağlarını koparıyor.

Bugün üzülerek ifade edeyim ki, öğrencilerimiz kafecilere, biracılara teslim edilmiştir. Küçük yaştaki çocuklara bile, alkolsüz numaralarıyla bira satılıyor. İşte bu alışkanlık, zamanla uyuşturucuya kadar götürüyor.

Bu konuda bazı öneriler şunlardır:

  • İlkokul öğrencileri de dahil gençlerin davranışları, sürekli izlenmelidir. Dalgınlıkları, uyuklamaları, odasına ve içine kapanmaları, gözlerinin kızarıklıkları ve vücutlarındaki alerjik belirtiler göz ardı edilmemelidir.
  • Çocuklar olumsuz çevre ve arkadaşlardan korunmalıdır.
  • Aile ilgisi, aile eğitimi sıcak bir şekilde devam etmelidir.
  • Yediğine, içtiğine dikkat edilmeli, bira içmesine göz yumulmamalıdır.  
  • İnanç, ahlak eğitimi ihmâl edilerek yavrular, sorunlu hale getirilmemelidir.
  • Gençlerin okul içi ve okul dışı yaşantıları titizlikle ve sürekli izlenmelidir.
  • Gençlere ihtiyacından fazla harçlık verilmemelidir.
  • Okullardaki kantinler, okul idarelerince sıkı bir şekilde kontrol edilmelidir. Korkunç gerçek; Avrupa gençliğinin % 90’ı esrarkeş durumdadır. Bu durum diğer dünya ülkelerinde pek farklı değildir.

Kendimizi aldatmayalım. Türkiye’deki uyuşturucu gerçeğini gömemezlikten gelerek bir yere varamayız. Bir şey elde edemeyiz. Biz de uyuşturucuya karşı tavrımız tepkimiz, kültürümüzden, inancımızdan dolayı biraz değişiktir. Fakat bu direnme fazla uzun sürmez.

Gençlik bugün paslanmış demir gibi için için çürüyor. Mânevî boşluğun olduğu kişiler, aileler ve kesimler içine kurt girmiş ağaç gibi kuruyup gidiyor. İnsanımıza yavrularımıza sahip çıkalım diyorum.

Sahip çıkmayacak olursak, çocuğumuzu kaybederiz. Geç kalırsak kurtaramayabiliriz.

İki annenin feryadını size nakletmek istiyorum:

Bir annenin dramı şöyle:

“İçinde uyuşturucu bulunan yapıştırıcıları koklayan 13 yaşındaki İ.H’yi bu alışkanlığından vazgeçirebilmek için ailesi zincire vurdu. Arkadaşları yüzünden uyuşturucu müptelası olduğunu söyleyen İ.H., “Kurtarın beni, tedavi olmak istiyorum.” diyor. İ.H’nın annesi Kadriye hanım, oğlunun durumuna çok üzülüyor.” (06/09/1995.

Türkiye)

Bir annenin feryâdı da şöyle:

“Benim çocuğum 13 yaşındayken uyuşturucu kullanmaya başladı. Oğlumu takip için bara gittim, kimle arkadaşlık yapıyor diye bakmaya. Genç bir bayan olduğum için beni herhalde müşteri zannettiler ve erik getirdiler. Tuz zannedilen şeyi bana göstererek “Abla esrar ister misin?” diye sordular. Yani barlarda tuzun içine esrar koyuyorlar. Bunların engellenmesi gerek. Oğlum gençliğini mahvettiği gibi beni de sürekli dövüyor. Çok mağdur durumdayız.” (10/09/1998. Zaman)

H- İNANCIN ÖNEMİ

İnancımıza göre insanın sağlığına, aklına, nesline, nefsine ve malına zarar veren şey haram kılınmıştır. Haram olan bir şeyin sadece yenmesi, içilmesi değil, alması, satması, yapması, taşıması da haramdır.  

Uyuşturucunun inançlı kişi ve toplumlarda çok az görülmesinin sebebi, inancımızda günah ve yasak oluşundandır. Zaman zaman yapılan dinî telkinlerin müsbet yönde tesir ettiği muhakkaktır. Gençlerin tuzaklara düşmemeleri için öncelikle sağlam bir inanca sahip olmaları gerekir.

Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığı, Milletler Arası Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Uyuşturucu maddeler, öldürücü tuzak” isimli raporda milli ve manevi değerlerin uyuşturucuya karşı panzehir olduğu belirtilerek, dini bağların zayıflamasının uyuşturucu alışkanlığına yol açtığı bildirilmiştir.  

Ayrıca raporda, uyuşturucu alışkanlığına iten sebepler şöyle sıralanmıştır:

  • Zayıf iradeli, kişiliği gelişmemiş gençler,
  • Ailesi tarafından horlanan aşağılananlar,
  • Aileleri tarafından aşırı tatmin edilen gençler,
  • Seks hayatına erken giren, karşı cinse ilgi duyan çocuklar,
  • Manevi terbiye almamış, ruh sağlığı bozuk olanlar, kolay başlıyor.  

Çare olarak da okul öğrencilerine kabiliyetlerine göre yönlendirmek, boş zaman bırakmayıp, kötü alışkanlıklar edinmelerine fırsat vermemek şeklinde ifade edilmiştir. (01/05/1995. Zaman)

Beş vakti olanın boş vakti olmaz. Nasıl inanan insan, alkol almıyorsa, uyuşturucu da almaz. İnanç kötülüklere engeldir.

Din kötülüklere karşı panzehirdir.

İnanç sistemlerinin geliştirilmesi, işler hale getirilmesi gençleri uyuşturucudan korumaktadır. Örneğin, ABD’nin en fazla cinayet ve suç işlemede ikinci sırada yer alan New Jersey Eyaleti’nin uyuşturucu merkezi olan Newark’taki Branfort St. Ve New York’un suç işleme rekoruyla meşhur Harlem semtindeki İslam’a dönüş, yörenin birkaç sene içinde en güvenli bölge olmasını sağlamış. Bunları göz önüne alan Amerikalı gözlemciler dini yaşantının geliştirilmesiyle uyuşturucu salgınının engelleneceğini ileri sürmektedir.

İslâm, huzur bozacak, sağlık bozacak ve kayıplara neden olacak, insanın aklına, düşünce yapısına ve ahlakına zarara neden olacak şeyleri yasaklamıştır.

Alkollü içkiler, uyuşturucular, keyif verici maddeler insanın kendisine zarar verdiği için ve başkasına da zarar verdirdiği için din yasaklamıştır. Bugün bir çok kötülüğün sebebi ve anası bu yasaklar değil midir?

Allah insanı güzel bir şekilde yaratmıştır ve canlılar arasında şerefli bir varlık kılmıştır. Her şeyi de insanın emrine ve hizmetine vermiştir.

Kur’an-da: “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın” diye de uyarılmıştır. (Bakara: 195) Uyuşturucu yüzünden ölen kimse intihar etmiş olur.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir