TÜRKLER İÇİN NE DEDİLER
Türk Milleti tarih boyunca ahlaklı, faziletli, doğruluğu faziletin ve insanlığın temeli saymış, zeki, çalışkan, aktif bir millet olarak yaşamış, karakter ve belirgin özellikleriyle yabancıları fazlasıyla etkilemiş bir millettir.
Yabancı bilim adamları ve seyyahlar, Türk Milleti için yazdıklarını başka bir millet için yazmamışlardır. Türkler için açılan düşmanlık kampanyasına rağmen itiraflarda bulunmaktan kendilerini alamamışlardır. Daha evvel Türk’ ü kötüleyenler bile Türk Milletini gördükten ve tanıdıktan sonra övmek zorunda kalmışlardır.
Buna rağmen hiçbir övgüye muhtaç olmayacak kadar yüksek karakter sahibi Türk Milletinin, sahip olduğu faziletleri tam ifade etmekten aciz kalmışlardır.
Türkler hakkında yazılmış kitaplar ve söylenmiş sözler o kadar çoktur ki biz bunlardan bazılarını almakla yetineceğiz.
William Pitt The Younger : “Dünyanın en asil ve yiğit yaratıkları, en seçkin ve karakterli milleti Türklerdir.”
Bismark : “Dünyanın en centilmen milleti, Türk Milletidir.”
Cahiz : “Çeşitli mesleklerden kişiler bütün meziyetlerini bir araya getirseler bile alelade bir Türk ile boy ölçüşemezler. Türklerin ahlaki vasıfları ise maddi değerleri aşar. Enerjik, canlı, faal ve zekidirler.”
T.Gautier : “Türkler şarkın ve garbın en efendi milletidirler.”
Sir Mark Skyes : “Türk’ ün ruh yapısında dünyanın hayretler içinde kalacağı bir nitelik gizlidir.”
Patrik Süryani Mikail : “Türklerin meziyetleri vardır. Sahtekarlık, yalan bilmezler ve doğruluktan ayrılmazlar.”
Fransız Generali Comte de Bonneval : “Haksızlık, dolandırıcılık, tekelcilik, hırsızlık ve benzeri suçlar Türkler arasında adeta bilinmeyen şeylerdir.”
Türk düşmanı olarak tanınan Fransız Guer : “İstanbulda ve Osmanlı İmparatorluğunun bütün şehirlerinde görülen emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkan vermeyecek şekilde ortaya koymaktadır ki, Türkler görülmemiş bir şekilde ve son derece medenidirler. Uzun süre ve itham edildikleri suçlandıkları barbarlıkla hiçbir alakaları yoktur.”
İngiliz Charles Mac-Fariane : “Türklerin hırsızlığa meyli olmadığını başka bir münasebetle kaydetmiştim. Türklerin kendilerine gösterilen itimat ve güvene hiçbir şekilde ihanet ettikleri görülmemiştir.”
Du Loir : “Türk’ün siyasi ve medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir.” “Türkler yaratılıştan iyidirler. Son derece samimi ve mütevazi insanlardır. En belli vasıfları sadelik, doğruluk ve samimiyet ile benzeri görülmemiş bir açık yürekliliktir.
Fernand Grenard: “Türkler asla faziletsiz değildir.”
Lamartine : “Türkler yeryüzünün en şerefli insanlarıdır.”
Cahız: “Türk eli kolu bağlı olarak bir kuyuya atılsa mutlaka bir çaresini bulup kurtulur.”
Lamartine : “Türkler seciyeleri pek necip ve yüce, şecaatleri bozulması imkanı olmayan bir kudret halindedir.”
Pierre Loti : “Türk, asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüksek asalet ona tabiatın hediyesidir.”
D’Ohsson : “Türkler dünyanın en geniş kalpli, en sakin insanlarıdır. Hiç bir şey onları sarsmaz, telaşlandırmaz.”
Cahız : “Türk, ancak korkulması gerekenden korkar. Ümit edilmeyecek şeye karşı ümit beslemez.”
Lamartine : “Türkler bir ırk ve millet olarak dünyanın en şerefli ırk ve milletidir. Öyle zannediyorum ki, Türklerin düşmanı olmak demek, bütün insanlığın düşmanı olmak demektir. Tanrı beni böyle bir günah işlemekten korusun.”
İngiliz yazarı Th Thornton: “Türkler ağırbaşlı ve düşüncelidirler. Her zaman ciddi, sakin görünürler. Bütün eğlenceleri sükunet içinde geçer. Neşe ve sevincinin şamatacı gösterilerini çılgınlık sayarlar.”
Mu’ tasım zamanında Bağdat’ ta yaşamış bir Arap yazar Türk’ ün öz hasletlerini şöyle hulasa eder: “Türkler, işlerinde basiretli, zekaları üstün, doğruluğuna inandıkları herhangi bir fikri müdafaa hususunda son derece fedakar insanlardır. Yaratılıştan halim ve sabırlıdırlar. Tek ve tok söylerler. Hükümleri katidir. Vefakar olup katiyen yalan söylemezler.”
Türklerin Faziletleri adlı eserinde Cahız: “Türkler başlı başına hususiyetleri olan mümtaz bir millettir. Türkler, yılmaz, yıldırır. Korku denilen şeyi asla bilmezler. Vatanları için canlarını seve seve verirler. Başladığı bir işi başaramazsa bunu kendilerine ar telakki ederler. Hürriyet ve iradesini katiyen kimseye vermezler. Hiçbir vakit hissiyatlarına mağlup olmazlar, bütün hareketleri doğru ve şuurludur. Akıl ve rey tedbirini kendilerine daime hedef ve rehber ittihaz etmişlerdir. Türkler, cömertlikleri, çalışkanlıkları, terbiyeleri ve ahlakları ile temayüz etmiş temiz ve yumuşak huylu, bilgili, azimli,sabırlı, hileye tahammül edemeyen kimselerdir.”
G.Valbert: “Türkler bir menfaat elde etmek veya göze girmek için asla dalkavukluk etmezler. Hürmetkar, cesur, ciddi ve sadedirler. Kimseye hakaret etmek istemezler, az ve öz konuşurlar. O kadar dürüst ve namusludurlar ki; başka türlü olunabileceğini düşünmediklerinden daima aldatılırlar.”
Bertrandon De La Bro: “Türkler hakkında kötü bir şey söylemek niyetinde değilim. Zira onları, insanı münasebetlerde daima samimi ve namuslu buldum. Yemek yerken kaç kere bir fakiri sofraya çağırıp doyurduklarını gördüm. Biz bunu yapmazdık.”
Fransız Akademisi Üyelerinden Claude Farrare, Türklerin Manevi Gücü adlı eserinde: “ Her ne olursa olsun, Türklerin emin bir geleceğe hakları vardır. Türk halkı hor görülecek bir halk değildir. Ben Türklerden bahsederken belki birazda hissi davranıyorum. Pierre Loti gibi ben de bu dürüst, vefakar, sade, asil millete gönülden aşıkım. Hadi diyelim ki, benim hususi bir sevgim var. Peki büyük bir otorite olan Rene Goursset’ in Asya tarihi adlı harikulade eserinde yazdıklarına ne diyelim ? Müslümanlara karşı pek fazla sempatisi olmayan bu namuslu insan, Türklerin hükümran olmak için yaratılmış bir ırk olduğunu yazar ve tarih boyunca kaydettikleri başarıları hayranlıkla zikreder.
Dr. Rıza Nur, Türk Tarihi adlı serinde: “Bu kadar tarih okudum, Türk kadar kahraman, mert, iyi yürekli, zeki ve aklı-ı selim sahibi insan, Türk kadar büyük ve yüksek bir tarihe malik bir millet görmedim. Bu kadar millet tanıdım, bugünkü medeniyet aleminde en yüksek mevkiye çıkmak için lazım olan kabiliyetleri kendinde ve yurdunda toplamış olanını görmedim. Türklük bende sönmez, tükenmez bir aşktır. Her sevginin fevkinde bir sevgi halinde gönlümde yaşar. Bütün varlığımı kavrayan bu ilahi ateşin beni yakması pek tatlıdır; yaktıkça bana zevk, sevinç verir. Sadece odur ki, beni yaşatır. Türk yaratılışımın şükrünü ne türlü ve nasıl bir hizmetle eda edebileceğimi bilmiyorum. Belki bu şükrü birazcık eda eder diye bu eseri yazıyorum.”
İbrahim Kafesoğlu, Türk Milliyetçiliğinin Meseleleri (s.239) adlı eserinde: “ġimdi daha iyi görülmektedir ki, Türkler orijinal bir kültürün yaratıcısı; töreye bağlı, hak hukukuna saygılı; eşitliğe, sevgiye, ve iş birliğine dayanan bir cemiyetin temsilcisi; insani düşünceli, kudretli, siyaseti olgun, fikren gelişmiş, milli duygusu yüksek, vatanperver, çalışkan bir millettir. Zaten Türkleri yer yüzünde binlerce yıl efendi millet olarak yaşatan bu meziyetler değil midir ? ”
Bunlar Türkler hakkında söylenilenlerden bir kaçı… Türklerin dostlarının yanında, düşmanlarının da kendileri hakkında söyledikleri bu ve buna benzer sözler, Türkler için iftihar edecekleri bir husustur.
Unutulmamalıdır ki, bu övgülere sebep olan başlıca unsurlar, Türklerin Türk-İslam ahlak ve faziletine sahip olmalarının neticesi idi.
Ne yazık ki, son zamanlarda Türk nesli geleceğin teminatı olarak yetiştirilme gayesinden uzak ele alınmış, Türk-İslam ahlak ve faziletinden koparılarak avare bir nesil olarak yetiştirilmiştir. Böylece kendini ülke çapında hissettiren ahlaki ve manevi istikrarsızlık devrine girilmiştir. Gençliğimiz, ecdadının inancına, ahlak ve fazilet anlayışına düşman olmuş, geçmişte bizi yücelten ve bugün büyük ölçüde muhtaç olduğumuz hasletlere modası geçmiş sapık ideolojiler uğruna sadist duygularla saldırmaya başlamıştır. Bu haliyle Türk devleti ve Milleti amansız düşmanını kendi içinde bulmuştur.
Tarihte Türk’ ün Türk’ e ettiğini kimse etmemiştir. Bu gerçeği göz önünde tutarak, Türk Milleti ve ferdi eğer varlığını devam ettirmek ve huzurlu yaşamak istiyorsa kurtuluşu Türk’ ün maddi ve manevi varlığına düşman olan zihniyetlerde değil, Türk-İslam ahlak ve faziletinde aramalı ve her milletin kendi değerleri ile yaşadığını, kendi milletine, vatanına hizmet etmek zorunda olduğunu unutmamalıdır.