TIBB-I NEBEVİ

            Peygamber (as)’ın sağlık hastalık ve tedavi konusunda yaptığı ve tavsiye ettiği uygulamalara Tıbb-ı Nebevi denir.

            Peygamber (as) bu uygulamaları yaparken ve tavsiye ederken; kendiliğinden yapmamıştır. O ilâhi vahye göre hareket etmiştir.

            Bu durumu Cenab-ı Allah şöyle haber verir.

            – ‘‘O’nun bildirdikleri, vahyedilenden başkası değildir. O, kendi arzusuna göre konuşmaz.’’ (Necm:3-4)

            – ‘‘Deki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.’’ (Ahkaf:9)

            Allah Resûlü kendisi de şu ifadede bulunmuştur: ‘‘Bana Kur’an’la beraber o kadar daha vahyedildi.’’ (Ebu Davut, Sünen:4604)

            Peygamberimiz sadece kalplerin, gönüllerin değil, bedenlerin, ruhlarında tabibidir. Büyüklerimiz sohbetlerinden önce şöyle derler: Sallüalâ tabib-i kulubüne Muhammed (Kalplerin doktoru olan Muhammed (as)’a salavat getirin.’’

            Onun için sünnette sağlık vardır. Sünnette hayat vardır. 1400 yılı aşkın zamandan beri şifanın kaynağı olmuş, yeni buluşlara ışık tutmuştur. Bugün Allah Resûlünün açıklamaları ve ortaya koyduğu kurallar, hâlâ geçerliliğini korumaktadır.

            Peygamber (as) ‘‘dua edin, iyileşirsiniz’’ dememiş, ‘‘tedavi olun, çareler arayın’’ demiş, hasta olanları, bitkilerden ilâçlar yapan doktora göndermiştir. Devesine okuyup üfleyene: ‘‘üfürüğüne katran karıştır’’ demiştir.

            Bir hadislerinde: ‘‘İnsanların aldandığı iki şey vardır: Sağlık ve boş vakit’’ (Buhari Rikak:1) buyurmuştur.

            Bu programda peygamber (as)’ın güncelliğini koruyan sağlıkla, tedavi ile ilgili tavsiyelerini ele alacağız. Allah Resûlü bize her konuda önder ve rehberdir.

            Bir hadislerinde şöyle buyurur:

            – ‘‘Kim bilgisi olmadığı halde hekimlik yapmaya kalkışırsa, sebep olacağı zararı öder.’’ (İbni Mace, Tıp:16)

            Şöyle bir olay geçmiştir. ‘‘Sa’d bin Ebi Vakkas hastalanmıştır. Peygamber Efendimiz ziyaretine gider, Sa’di yatakta yatar görünce ona ve yakınlarına şöyle demiştir:

            – Haris b. Kerde’yi çağırın O, iyi bir hekimdir, Sad’ı tedavi etsin.’’ (Ebu Davut, Tıb:12)

            Herkesin tavsiye ettiği ilâç değil. herkes değil, ehil kimseye tedavi olunması gerektiği mesajı vardır.

            Allah Resûlü her şey den önce hastalıklara neden olan her türlü kirliliğe karşı çıkmıştır. Temizliği, temiz olmayı önermiştir.

            İbadetlerin kabul edilmesinin ilk şartı maddi ve manevi temizliktir. Ruh ve beden temizliği olmadan ibadet yapılamaz.

            Peygamberimiz: ‘‘Temizlik imanın yarısıdır’’ buyurur. (Müslim Taharet:1)

            Allah Resûlü ruh ve beden temizliği yanında çevre temizliğini de emretmiştir. Şöyle buyurur:

            – ‘‘Allah pak ve temizdir, paklık ve temizliği sever; Kerim ve cömerttir, Kerem ve cömertliği sever. Öyle ise avlularınızı ve boş arazilerinizi temizleyin’’ (İ.Canan Hadis Ans:10/390)

            Peygamberimiz beden temizliğine çok önem vermiştir. Tırnakların kesilmesi, tıraş olunması, yıkanılması ağız temizliği peygamberimizin tavsiyelerindendir.

            Tıbb-ı Nebevi, bugünkü tıbbın gelişmesinde temel teşkil eder.

            16. y.yılda Batıda yıkanma yoktu. Her türlü hastalığın sudan geldiğine inanılırdı. Kirler bıçakla kazınır, vücut kokusunu giderebilmek için ağır kokular sürülürdü. Uzun süre vaftiz suyu gitmesin diye yıkanılmazdı.

            Mendil bilinmezdi. Versay sarayında bile tuvalet yoktu.

            ‘‘1780’de sokaklardaki pis kokular karşısında yetkililer, Parislilerin evlerde lağım çukuru açmasını, lazımlıkları nı pencerelerden sokağa dökmemesi kararını aldı.’’ (Ahmet Gürkan, İslâm Kültürünün Garbı Medenileştirmesi:71)

19.y.yılın başına kadar Batı’da hastalar lanetli kimseler olarak kabul edilmiş, şeytanla işbirliği yaptığına inanılırdı: yakılır, öldürülür veya zincire vurulurdu.

            İncil’de yıkanmamış ellerle yemek insanı kirletmez’’ (Matta:15/20) denir.

            Peygamberimiz asırlar önce:

– Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonra elleri yıkamaktır. (Tirmizi Et’ime:39)

– ‘‘Bıyıkları kısaltın, kasık kıllarını temizleyin, misvak kullanın, tırnakları kesin.’’ (Ramuz el-Ehadis:221/1)

– ‘‘Avlularınızı ve çevrenizi temiz tutun. Lânetli iki şeyden sakının; insanların gelip geçtiği yolları ve gölgelikleri kirletmeyin.’’ (Müslim, Taharet:20) buyurmuştur.

X         X         X

            Peygamber (as) tedavi olmayı önermiştir:

            – ‘‘Her derdin bir devası vardır.’’ (Müslim Selam:69)

            – ‘‘Allah verdiği derdin devasını da yaratmıştır.’’ (Sahih-i Buhari Tec:1959)

            – ‘‘Ey Allah’ın kulları, tedavi olun. Allah her hastalık için şifa yaratmıştır. İhtiyarlık ve ölüm hariç.’’ (Tirmizi Tıp:2)

X         X         X

            Allah Resûlü necisle haramla tedaviyi yasaklamıştır:

            – ‘‘Allah şifayı haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır. (Buhari Eşribe:248)

            – ‘‘Haramdan şifa olmaz.’’ (Müslim Eşribe:12)

            – ‘‘İçki, ilâç değil hastalıktır. Deva değil derttir.’’ (Tirmizi Tıp:8)

(Alkolde, domuzda, idrarda, hayız kanında tedavi aranmaz.)

Peygamber (as) sağlık için şöyle buyurur:

            – Oruç tutun sıhhat bulasanız.’’ (Müsned: 9/218)

            – ‘‘Her müslümanın yedi günde yıkanması, Allah’ın onun üzerinde hakkıdır.’’(Müslim Cuma:9)

            – ‘‘Seyahat edin, sağlık bulasanız.’’ (Müsned:2/380)

            (Peygamberimiz, bazı hastaları yaylalara göndermiştir. Bataklıkları ağaç dikerek kurutmuştur.)

            – ‘‘Tırnakları kesin ve gömün’’ (Ramuz el-Ehadis:335/4)

            – ‘‘Yanıma kokmuş ağız ve sararmış dişle gelmeyin.’’ (Ramuz el-Ehadis:335/4)

            – Tuvalette sağ elinizi kullanmayanız.’’ (Riyaz üs-Salihın:1680)

            – ‘‘Durgun suya, yol üzerlerine ve gölgeliklere abdest bozmayın.’’ (Riyaz üs-Salihın:1803)

            – ‘‘Bana ümmetimin hayır ve şer bütün amelleri arz edildi, iyi amelleri arasında rahatsızlık veren bir şeyin yoldan atılması da vardı. Kötü amellerin arasında mescide tükürülmüş tükürük de vardı.’’ (Müslim, Mesacid:58)

            – ‘‘Sizden biri aksırdığı zaman iki avucunu yüzüne koysun ve sesinin kıssın.’’(Ebu Davut Edep:90)

(Aksırınca bir anda 80-90 milyon bakterinin metrelerce fırladığı açıklanmıştır.)

X         X         X

            Peygamberimiz (as) insanda olumsuzluklara neden olacak şeyleri yasaklamıştır:

            – ‘‘Sizden biri güzel olmayan şeylerden bahsetmesin.’’ (Ebu Davut Edep:28)

            – Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir.’’ (Age:44)

            – ‘‘Sizden biri kendisinden üstün olan birini görünce, hemen kendinden aşağı olanlara baksın ve haline şükretsin.’’ (Buhari, Rikak:30)

            (İftira suizan, dargınlık, kin ve düşmanlık gibi olumsuz izler bırakacak, morali, sağlığı bozacak şeyleri yasaklamıştır.)

            – ‘‘Nazar haktır. Hoşunuza giden bir şey olursa, ‘‘Barekellah’’ ‘‘Maşallah’’ deyin. (Tirmizi Tıp:32)

            – ‘‘Nazar değen abdest alsın.’’ (Ebu Davut Tıp:15)

            – ‘‘Öfkelenen abdest alsın.’’ (Ebu Davut Edep:84)

            – ‘‘Abdest aldığınızda abdest suyundan gözlerinize içiriniz.’’ (Ramuz el-Ehadis:40/2) (Kurugöz hastalığını önler.)

            – ‘‘Hastalarınızı yemeye, içmeye zorlamayın.’’ (Tirmizi Tıp:4)

            – ‘‘Sinamiki (kimyon) şifadır.’’ (Ramuz el-Ehadis:259/10)

            – ‘‘Süt şifadır.’’ (Age:249/13)

            – ‘‘Sizden biri tek ayakkabı giyip de yürümesin. Ayakkabısının kayısı kopan, tek ayakkabı ile yürümesin.’’ (Müslim Libas:68) (denge bozulur.)

            – Çörek otu, ölümden gayri her derde devadır.’’ (Buhari Tıp:121)

            – Ayaklardan şikayeti olan kına yaksın.’’ (Ebu Davut Tıp:3858)

            – ‘‘Zeytin yağı yiyin’’ (İbni Mace Et’ime:34)

            – ‘‘Hastalarınıza bal şerbeti içiriniz.’’ (Burahi Tıp:4)

            – ‘‘İshal olana bal şerbeti içiriniz.’’ (Age:24)

            – ‘‘Kuru üzüm ne güzel bir yiyecektir. Sinirleri yatıştırır, gazabı giderir. Ağız kokusunu güzelleştirir. Balgamı keser. Sinirleri güçlendirir. Yorgunluğu giderir ve benzi düzeltir.’’ (Ramuz el-Ehadis:318/11 + 452/8) buyurur.

            Sporu tavsiye etmiş, ata binmeyi, yüzmeyi, güreşmeyi, ok atmayı, tavsiye etmiştir.

            – ‘‘İki hedef arasında koşan kimsenin her adımı için bir hasene vardır.’’ (R.Salihın:259)

            Yemek kabınızı köpek yalarsa, içindekini dökün, o kabı ilki toprak olmak üzere yedi defa yıkayın. Eğer kedi yalarsa bir defa yıkayın.’’ (Buhari, Vüdu:33 + Tirmizi Taharet:68)

            (Toprakla yıkayın ifadesini inceleyenler, mikrop öldürücü bakterilerin çoğunun toprakta olduğunu tespit etmişlerdir.)

            Bunların asırlar önce tavsiye edilmesi, manidar değil midir?

            Peygamber (as) Tavsiye etmekle kalamamış, bizzat yapmış ve örnek olmuştur. Ashabı kiramın anlattığına göre Allah Resûlü, sağ tarafına yatardı. Kalbin üzerine ve yüzü koyun yatanları uyarırdı. Bu yatışın uygun olmadığını söylerdi. (Sol tarafa yatmanın kalbi yorduğu açıklanmıştır.)

            Ateist bir Prof. İnsana en uygun yatış biçimini araştırıyor. Bir gün ‘‘buldum’’ diye öğrencilerine insan için en uygun yatış biçimini anlatıyor. Sağına yatacaksın dizlerinin arasına elini koyacaksın, sağ elini başının altına alacaksın ve ayaklarını kıvıracaksın’’ diyor. Bir öğrenci:

            – Hocam, bu yatış biçimi 1400 yıl önce İslam peygamberinin yatış tarız ve tavsiye ettiği şekil’’ diyor. Adam donup kalıyor.

            – ‘‘Bir adam yüzükoyun veya örtüsüz yatarken görürse, ayakları ile dürterler ve: ‘‘Bu Allah’ın sevmediği bir yatıştır’’ derlerdi.’’ (Ramuz el-Ehadis: 542/3)

            Yüzükoyun yatan birine Allah Rasûlü:

            – ‘‘Kalk! Allah bu yatışı sevmez’’ buyurmuştur. (Riyaz üs-Salihın: 821)

            – ‘‘Allah Rasûlü, sağ elini sağ yanağının altına koyar öyle uyurlardı.’’ (Ramuz el-Ehadis: 523/4)

X         X         X

            Bize tedbirli yatmamızı da tavsiye etmiştir.

            – ‘‘Evde yatacağınız zaman ateşi kapatın ve söndürün.’’ (Ramuz el-Ehadis:467/4)

            Bir gün bir ev yanmıştı onlara:

            – ‘‘Ateş size düşmandır. Uyumadan ateşi söndürün.’’ demiştir. (Riyaz üs-Salihın:161)

            Allah Rasûlü, ‘‘Etrafı çevrili olmayan damda yatmayın.’’ diye tembih ederdi.

X         X         X

            Allah Rasûlü bazı şeyleri de kınamış ve yasaklamıştır:

            – ‘‘Yaratılışı değiştirene Allah lânet etsin.’’ (Buhari tefsir:59)

            – ‘‘Allah; dövme yapana, yaptırana lanet etsin.’’ (Buhari, Libas:82)

            – ‘‘Takma saç takana, taktırana, bedene dövme yapan ve yaptırana Allah lânet etsin.’’ (Ramuz el-Ehadis:347/8)

            – ‘‘Sırf güzelleşmek için dövme yapan ve yaptırana, yüzünden tüy yolan ve yoldurana, dişlerini seyreltip inceltene böylece Allah’ın yarattığını değiştirenlere Allah lanet etsin.’’ (Müslim Libas:120) + (Riyaz üs-Salihın:3/205)

            – Uzun tırnaklı biri peygamber (as) ile musafaha eder. Peygamberimiz sohbetinde: ‘‘Tırnakları yırtıcıların tırnağı gibi uzayanlar var. Diplerinde cünüplük, kir ve pislik vardır.’’ buyurur. (İbni Mâce:5/427)

X         X         X

            Boş faydasız şeylerle uğraşmayı hoş görmezdi:

            – ‘‘Kişinin İslâmî güzelliklerinden biri de; manasız ve faydasız, kendini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesidir.’’ (Seçme Hadisler: 29/34)

            – ‘‘Bir kimsenin kendini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, iyi Müslüman oluşundandır.’’ (Tirmizi, Zühd: 11)

            – ‘‘Ya hayır söyle ya da sus.’’ (Buhari Edep: 31)

            – ‘‘Şüphesiz ki Allah ve Rasûlü, içkinin alınıp satılmasını, ölmüş hayvanın, domuz etinin yenmesini ve putların satışını haram kıldı.’’ (Müslim Musâgât:71)

            – İnsanın bedeninden ayrılan şu yedi şeyi gömünüz:

            1. Saçı,

            2. Tırnakları,

            3. Kanı,

            4. Adet kanını,

            5. Dişi,

            6. Pıhtıyı,

            7. Doğum artıklarını.’’ (Ramuz el-Ehadis:549/17)

            – ‘‘Sümkürdüğünüz zaman onu kaybedin. (gömün) ki, başkasına zarar vermesin.’’ (Müsned:1/179)

            – ‘‘Lanete sebep olan üç yere abdest bozmaktan sakının;

            1- Suya,

            2- Yola,

            3- Gölgeliklere.’’ (Prof.Dr.İ.Canan, Hadis Ans:10/92)

            – ‘‘Bir toplumda zina açıktan yapılırsa, o toplumda veba hastalığı ve daha önce görülmeyen hastalıklar çıkar ve yayılır.’’ (İbn-i Mace, Fiten:10)

            – ‘‘Hayızlı iken eşi ile ilişkide bulunan kimse kendisi veya çocuk cüzam olursa o kimse kendisinden başka suçlu aramasın.’’ (Cami us-Sağır:2/168)

            Peygamber (as) yakın akraba evliliklerini yasaklamıştır. ‘‘Yakın akraba ile evlenmeyin, çocuk zayıf doğar’’ buyurmuştur. (Age:9/15)

            – ‘‘İpek elbise giymeyiniz. Zira onu dünyada giyenler ahirette giyemezler.’’ (Riyaz üs Salihın:807)

            Hz. Ali (ra) şöyle der:

            – ‘‘Peygamber (as) bir gün bir eline ipek bir eline de altın aldı ve ‘‘Bu iki şey erkeklere haramdır.’’ buyurdu (Age:810)

            Erkeklere yasaklanan şeylerden biri de altın yüzüktür. Allah Rasûlü, gümüş yüzük takarlardı. (Ramuz el-Ehadis:550/15)

            ‘‘Yüzüğü sağ eline takarlardı.’’ (Age: 550/12)

            Hz. Ali (ra) şöyle der:

            – ‘‘Allah Rasûlü bana altın yüzük takmayı, ipek elbise giymeyi, rükû ve secde de Kur’an okumayı, sarı renkte elbise giymeyi yasakladı.’’ (İ.Canan, Hadis Ans: 7/52)

            Peygamber (as) bir adamın parmağında altın yüzük görür, onu çıkartıp fırlatır atar ve şöyle der;

            – ‘‘Sizden biriniz ateşli kora koşup, onu elinde mi taşıyor? Ben size bunu haram kılmadım mı?’’

            Peygamber (as) oradan ayrıldıktan sonra oradakiler yüzüğü alıp gelir, o adama derler ki:

            – ‘‘Al bunu ailen için harcarsın!’’

            O sahabe der ki:

            – ‘‘Hayır! Peygamberin attığını vallahi almam.’’ (Riyaz üs-Salihın: 189)

            – ‘‘Bir gün Ebu Bekir (ra) ın kızı Esma ince bir elbise ile Peygamber (as) ın yanına gelmişti. Peygamber (sav) ondan yüz çevirdi ve şöyle dedi: ‘‘Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca vücudunun görünmesi uygun değildir.’’ (Ebu Davut, Libas:31)

            Açık giyim, tacize, tahrike neden olur. Açıklık araştırmalara göre akıl hastalıklarına, bunamaya neden olur.

X         X         X

            Mikroba karşı uyarmıştır ve mikrobun kaşifidir.

            – ‘‘Sizden birinin yemeğine sinek düşerse, onu tamamen batırın sonra çıkarıp atın. Çünkü; sineğin kanadının birinde (mikrop) zehir, diğer kanadında şifa (panzehir) vardır. Sinek önce (kendini korumak ve savunmak için) zehirli kanadını batırır. (O kanadının üzerine düşer) Kendini korumak ister.’’ (Ebu Davut, Et’ime:3944) + (Ramuz el-Ehadis:66/4)

            – Hasta olan deveyi sağlam olan devenin yanına sokmayınız.’’ (Buhari Tıp:31)

            – Yiyecek içecek kaplarının ağzını açık bırakmayınız.’’ (Müslim Eşribe:96)

            – ‘‘Hastaya yaklaşmakta tehlike vardır.’’ (Ebu Davut: 3923)

            – ‘‘Hastalığın doğrudan bulaşması yoktur.’’ (Ramuz el-Ehadis: 481/13)

            – ‘‘Ya Ali, uzayan tırnaklarını kes, zira içinde zararlı yaratıklar barınır.’’ (A.Karabulut, Tıbb-ı Nebevi:2/525)

X         X         X

            Yeme içmede sebebi daha yeni yeni anlaşılan prensipler ortaya koymuş, önemli tavsiyelerde bulunmuştur. Kur’an’da:

            – Size temiz şeyler helâl kılınmıştır.’’ (Maida:5) ‘‘Temiz olan şeylerden yiyin, güzel iş yapın.’’ (Mü’minun:51) diye emredilir.

            Peygamberimiz, iki öğün yemek yerdi. Karnı doymadan kalkardı. Acıkmadan yemezdi.

            Allah’ın Rasûlü yemeğe bir miktar tuzla başlamıştır. Bunu bir ilim adamımız şöyle izah etmiştir: ‘‘Sefalik faz birkaç defa sidimüle edilir. Tükrük guddeleri daha fazla salgı yapar. Sindirim ve ağızdaki karbonhidrat parçalanması daha kolay olur. Mide motilitesi artar. Pankreas ve bağırsaklar üzerinde müspet etkiler meydana gelir.’’

            ‘‘Yemekten sonra alınan tuz, ağıza bol miktarda gelen pityalin ile, dişlere yapışmış olan karbonhidratlar çözülüp eritilir ve diş çürümelerini önler. Ayrıca ağızda antiseptik özelliği gösterir.’’ (Prof. Dr.Zeki Çıkman, Tıbbın Özü Sh.27)

            – ‘‘Yemeğin bereketi önce ve sonra elleri yıkamaktır. (Tirmizi Et’ime:39)

            – ‘‘Bir yere dayanarak yemek yemeyin.’’ (R.Salihın:749)

            – ‘‘Yediğiniz kabı sıyırın.’’ (Age: 560/13)

            – ‘‘Yiyecek içecek kaplarının ağzını örtün, su tulumlarının ağzını bağlayın.’’ (R.Salihın:22)

            – ‘‘Sizden biri ayakta iken su içmesin. Bir kimse unutarak ayakta su içerse çıkarsın.’’

               (Riyaz üs-Salihın:775)

            Bir hadislerinde de şunu tavsiye etmiştir:

            – ‘‘Suyu üç yudumda için. İçerken Besmele çekin. İçtikten sonra da ‘Şükür elhamdülillah’ deyin’’ (Riyaz üs-Salihın: 761)

            – Sizden biri bir şey içerken kabın içine solumasın.’’ (Buhari, Eşribe:25)

            – ‘‘Ayakta su içmeyin. Eğer ayakta su içmenin zararını bilseydiniz içtiğiniz suyu geri çıkarırdınız.’’ (Müslim, Eşribe:116)

            – ‘‘Ümmetim için çok korktuğum şey çok yemeleri ve karınlarının büyümesidir.’’

               (Ramuz el-Ehadis:20/10)

            – ‘‘Göbekli birine parmağı ile dürtüp: ‘‘Bu böyle olmamalı’’ demiştir.

            – ‘‘Çok yiyenler ahirette aç kalacaklardır.’’ (Tirmizi Kıyamet:37)

            – ‘‘Allah üç kişiyi gazap eder: Açıkmadan yiyeni, çok uyuyanı, sebepsiz yere güleni’’

               (Ramuz el-Ehadis:267/8)

            – ‘‘Yemeyi çok yemekten sakınınız.’’ (Age:177/2)

            – ‘‘Her hastalığın başı karnı fazla doldurmaktır.’’ ‘‘Her hastalığın başı karnı fazla doldurmaktır.’’ ‘‘Her hastalığın başı karnı fazla doldurmaktır.’’ (Age:72/10)

            – ‘‘İnsanoğlu karnından daha zararlı bir kap doldurmamıştır.’’ (İbni Mace Et’ime:50)

            – ‘‘Bedenlerinizi açlık ve susuzlukla zayıflatınız, etlerinizi azaltınız, yağlarınızı eritiniz böylece onları cennette misk ve kâfur ile karıştırılmış temiz etle değiştirmiş olursunuz.’’ (Ramuz el-Ehadis:8/13)

X         X         X

            Peygamber (as) misvak kullanmış ve misvak kullanmamızı istemiştir.

            – ‘‘Yemekten sonra ağzınızı çalkalayın. Bu, dişlerinize sıhhat verir.’’ (Ramuz el-Ehadis:249/10)

            – ‘‘Misvak ağzı ve dişleri temizler’’ (Buhari Savm:27)

            – ‘‘Tırnakları kesiniz, onları gömünüz. Parmak aralarını temizleyiniz. Ağzınızı yemek artıklarından temizleyiniz, misvaklayınız. Benim yanıma dişi sarı ve ağzı kokar halde gelmeyiniz.’’ (Ramuz el-Ehadis:335/4)

            – ‘‘Eğer ümmetime zorluk verecek olmasaydı onlara her abdest alışlarında misvak kullanmalarını emrederdim.’’ (Buhari Cuma:8)

            – ‘‘Misvak hem ağız temizler hem de Hakk’ın rızasını kazandırır.’’ (Nesâi Teharet:5)

            – ‘‘Misvakta on haslet vardır:

            1. Ağzı temizler,

            2. Diş etlerini güçlendirir,

            3. Gözü cilalar,

            4. Balgamı giderir,

            5. Dişin çürümesini önler,

            6. Sünnete uygun olur,

            7. Melekleri sevindirir,

            8. Allah’ın rızasını kazandırır,

            9. Hasenatı artırır,

          10. Mideye sıhhat verir.’’ (Ramuz el-Ehadis:325/1)

X         X         X

         Peygamber (as) kan aldırmayı tavsiye etmiştir.    

         – ‘‘Sıcaklar arttığında kan aldırarak sıcağın vereceği zararı önleyiniz.’’ (Ramuz el-Ehadis:71/6)

         – ‘‘Hacamat hastalıklara şifâdır.’’ (Age:202/4)

         – ‘‘Başı ağrıyan kan aldırsın.’’ (Müslim Selâm:71)

         – ‘‘Tedavi olunuz, kan aldırınız.’’ (Age:149/6)

         – ‘‘Başın ortasından kan aldırmak, deliliğe, cüzama, uyuşukluğa, baş, diş ve göz ağrılarına faydalıdır.’’ (Age:318/6)

         – ‘‘Aç karnına hacamat olmak şifadır, devadır. Tok karnına hacamat olmak derttir. Ayın on yedinci günü olmak şifadır. Salı günü olmak da beden için sıhhattir…’’ (Ramuz el-Ehadis:202/2) buyurmuştur.

         Kan vermeyi de alışkanlık haline getirmeliyiz. Sağlık yönü ile çok güzel bir alışkanlık olur.

X         X         X

         Hastalıklardan korunmak için Karantinayı ilk uygulayan peygamber (as) dır.

         Dünya sağlık örgütü karantinayı 1952 yılında uygulamaya başlamıştır.

         – ‘‘Hastalığa yakın olmakta tehlike vardır.’’ (Ebu Davut:3923)

         – ‘‘Cüzzamlıdan, arslandan kaçar gibi kaçınız.’’ (Buhari Tıp:19)

         – ‘‘Hasta olan hayvanı, sağlam olan hayvanın yanına koymayınız.’’ (Buhari, Tıp:31)

         – ‘‘Bir yerde veba (taun) olduğunu işitirseniz oraya gitmeyiniz. Bulunduğunuz yerde veba meydana çıkıyorsa oradan ayrılmayınız.’’ (Buhari, Tıp:30) buyuran peygamber (as) 14 asrı aşkın bir zamanda karantina uygulamıştır.

X         X         X

         Peygamber (as) Ayakta idrar yapmayı yasaklamıştır.

         Ayakta idrarını yapanın idrar sıçramalarından dolayı kabir azabı gördüğünü bildirmiştir.

         Ayrıca ayakta idrar yapan erkekler prostat olurlar. Bir olaydan bahsetmek isterim:

         Almanya da çalışan Türk işçisi, izne şefi ile gelir. Onu gezdirirken ihtiyacını çömelerek giderir. Bunu gören şefi, neden çömelerek yaptığını sorar. Türk: ‘‘Peygamberimiz ayakta yapmamızı yasaklamış’’ cevabını verir. Alman nedenini sorar ‘‘bilmiyorum’’ der.

         Alman, dönünce bunu doktoruna sorar. Doktoru prostat olma riskinin azalması ile izah eder.

         Tekrar doktoruna ne zamandan beri bunu bildiklerini sorar. Doktor 75 yıldan bu yana bilindiğini söyler.

         Alman vatandaşı: ‘‘Siz 75 yıldan beri biliyormuşsunuz. Halbuki İslam peygamberi 1400 yıl önce biliyormuş ki ayakta yapmayı yasaklamış’’ der ve müslüman olur.

X         X         X

         Sonuç olarak; peygamber (as) ın emir ve tavsiyeleri ile Ashab-ı kiram, sağlıklı yaşamışlardır. Bunu söyle izah edebiliriz:

         Peygamberimiz (sav) zamanında Mısır’dan bir doktor Medine’ye gelir. Hasta beklemeye başlar. Hiçbir zaman memleketin de ki hastaları bulamaz.

         Peygamberimize gelir der ki:

         – Bu insanlar temizlik kurallarına uydukları ve ölçülü yiyip içtikleri için hasta olmuyorlar. Müsaade edersen memleketime dönmek istiyorum’’ der ve Mısır’a geri gelir.

         İslami ölçüler insanın sağlıklı yaşamasını sağlar. Çünkü; Allah Resûlünün davetleri, hayat verici davetlerdir. İnsana zarar veren, insan sağlığını bozan zararlı ne varsa yasaklanmıştır.

         Rabbim bizleri Resûlünün yolundan, sünnetinden ve şefaatinden mahrum etmesin. Allah Resûlünün sünnetinde hayat vardır.

…………………………

………………..

……….

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir