TEDAVİ OLMAK
Tedavi olmak, hastalığın iyileşmesi için çareler aramak, doktora gitmek, ilaç kullanmak, peygamber (as) ın emir ve tavsiyeleri arasındadır.
* * *
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur:
- “Her derdin bir devası vardır. O derdin devası bulunduğu zaman iyileşir.” (Müslim Selâm:69)
- * *
- “Allah, verdiği derdin devasını da yaratmıştır.” (Salih-i Buhari, Tec.Sarıh:1959)
- * *
- “Ey Allah’ın kulları tedavi olun. Çünkü Allah yarattığı her hastalık için mutlaka bir şifa ve deva yaratmıştır. Ancak ihtiyarlık ve ölüm hariç.” (Tirmizi, Tıp:2)
- “Allah, şifasını yaratmadığı hiçbir hastalık vermez.” (Buhari, Tıp:12)
- * *
Ebu Hureyra’nın naklettiği bir hadiste de:
- “Allahü Teala her ne hastalık indirmiş ise onun devasını da indirmiştir.” (Ebu Davut, Tıp:10)
- * *
Bir gün peygamber (as): “Tek bir hastalığın ilacı yoktur.” Diyince Ashap sorar:
- “O hangi hastalıktır ya Rasûlullah?”
Peygamber (as)
- “İhtiyarlıktır.” Buyurur. (Buhari Tıp:1)
- * *
Numan İbni Beşir (ra) şöyle nakleder:
Peygamber (as) şöyle dedi:
- “Derdi veren Allah, devayı da verir. O devası olmayan bir dert vermemiştir. Ancak bir dert hariç. O da ihtiyarlıktır.” (Ramuz el-Ehadis:106/6)
- * *
İnancımıza göre hastalık değil tedavi kaderdir. Ayrıca tedavi tevekküle mani değildir. Tedavide hurafelere asla yer yoktur.
- * *
Hastalıkların bir imtihan olduğunu düşünerek sabır göstermenin, “beterin beteri vardır” diyerek hâle şükretmenin önemi büyüktür. Sabrın mükafatı da büyüktür.
Peygamber (as) ın sabredene şöyle bir müjdesi vardır.
- “Kul, belayı uğratılarak gözlerinden mahrum edildiğinde sabrederse, gözlerinin karşılığı olarak ona cennet vardır.” (Riyaz üs Salihın:34)
- * *
İifa Allah’tandır. Doktor ve ilaç hastalığın geçmesi için vasıtadır. Şifa veren, iyileştiren Allah’tır.
Kur’an’da İbrahim (as) ın şöyle dediği belirtilir:
- “Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur.” (Şuara:80)
- * *
Hastalık da şifa da Cenab-ı Allah’tan geldiği için Allah Rasûlü şöyle tavsiye etmiştir:
- “Allah’tan, dünyada da ahirette de lütuf ve afiyet isteyin.” (İbni Mâce, Dua:5)
Rasûlullah (sav) tedavide dikkat edilecek bir hususu şöyle işaret etmiştir: Tedavi olunacak, derman aranacak ancak haramla tedavi olunmayacaktır. Şöyle buyurur: – “Allah, derdi verdiği gibi her dert için de ilaç yaratmıştır. Bu sebeple tedavi olunuz. Fakat, haramla tedavi olmayınız.” (Ebu Davut, Tıp:11)
- * *
- “Allah şifayı haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır.” (Buhari, Eşribe:248)
- * *
- “Haramdan şifa olmaz.” (Müslim, Eşribe:12)
- “Allah, şifanızı sarhoşluk veren şeylerde yaratmamıştır.” (Buhari, Eşribe:15)
Allah Rasûlü, vahiy gelmiş ve içkinin haram olduğunu bildirmişti.
Ashaptan biri:
- “Biz onu tedavi maksadıyla kullanıyoruz ya Rasûlullah!” diyince Peygamber (as):
- “O, ilaç değil hastalıktır.” Cevabını vermiştir. (Müslim, Eşribe:3)
Tarık İbni Suveyd (ra) Peygamber (as) a alkolle tedaviyi sordum, bana: “O, deva değil derttir.” Buyurdu der. (Tirmizi,Tıp:8)
- * *
Allah ve Rasûlünün emirlerine göre tedavide temiz ve helal Ģeyler kullanılacaktır. Haram ve pis şeylerle tedavi olunmayacaktır.
“Denize düşen yılana sarılır” deyip, dertli insanların önüne yanlış tedavi yolları konulmamalıdır.
Çocukluğumda şöyle hatırlı-yorum:
- Karnı ağrıyana köpek pisliği, tavuk pisliği tavsiye edilirdi.
- Bir kadın yüzüme baktı “bu çocuk sarılık olmuş idrarını içirin” dedi.
- Burkulma ve şişmelere inek pisliği sarılırdı. Kayseri’de ev sahibimiz buzda kaymış düşmüştü. Böyle sardılar, sonra ayağı kesildi. – İşi, geçimi iyi olmayan aileler de beylere hayız kanı içirilmesi âdeti olduğunu duydum. Kan pistir, haramdır. Hele hayız kanı Cenab-ı Allah vücutta tutmayıp dışarı attırıyor. Nasıl içirilir, nasıl içirilir?
- Büyüklerin artığında şifa olmaz. Türbede şifa olmaz.
- Üşümemek, donmamak için alkol önerilemez. Alkol alanların donduğu, almayanların donmayıp kurtulduğu görülmüştür.
- Zayıflatması için alınan şarabın şişmanlattığı görülen bir gerçektir.
- Yeni doğan çocuğa sağlıklı olsun diye kakası yedirilemez.
Cahil kesimlerde batıl yollarla tedavi yollarına giderildiği haberlerini sıksık okuyoruz, duyuyoruz.
Geçen yıllarda Hindistan’da veba hastalığı artınca bir araştırma yapılmış, tapınakların bodrumunda rahatsız olanların farelere yiyecek koyup sonra da paylaştığı görülmüştür.
Yine bir gazete haberi de şöyle:
Alt ‘kast’a inek idrarlı tedavi:
Hindistan’da yukarı kasttan bir okul müdürü, okuldaki aşağı kasttan öğrencileri inek idrarı ile “arındırdı”. Times of India gazetesinin haberine göre, yukarı kasttan Sharad Kaithade, sınavlar arasında kendisi gibi yukarı kasttan bir öğretmene, aşağı kasttan öğrencilerin üzerine inek idrarı serpmesini emretti. Öğrenciler, okul müdürünün “arındıktan sonra daha iyi çalışırsınız” dediğini söyledi. Geleneksel Hindu kast sıralamasında en aşağıda yer alan Dalitler (dokunulmaya değmezler) hâlâ, yaygın olarak, yukarı kastların tapınaklarında düzenlenen ayinlerde dövülüyor ya da kurban olarak öldürülebiliyor. (22 Nisan 07 – Yenişafak)
Peygamber (as) ın sünnetinde haramla, necasetle ve pis şeylerle tedavi yoktur.