ŞÜPHELİ ŞEYLERDEN KAÇINMAK

Her günahtan kaçınılmalıdır. Hiçbir günah küçük görülmemelidir. Günah ihtimalı olan, günah şüphesi olan herşey günahtır.  

Bir şeyin bizzat kendisi haram olmayabilir ama harama götürüyorsa, o da haramdır. Hatta harama götürebilir şüphesi varsa gene haramdır.  

Hz. Peygamber şöyle buyurur:

“Helâl olan şeyler bellidir. Haram olanlar da bellidir. Fakat helâl ile haram arasında bir takım şüpheli şeyler vardır ki, bunların helâl mi, haram mı olduğunu çok kişi bilmez. Her kim ki kendisinde günah olduğu sezilen şüpheli şeyleri terk ederse, o kişi haramdan korunmuş olur.”

(Tecrid Trc. 6/345)

Bir hadislerinde de şöyle demiştir:

“Kim şüpheli şeylerden uzak durursa dinini ırzını korumuş olur. kim de korunmazsa, harama düşer.”Riyaz-üs Salihîn 2/588)

Bugün birçok şüpheli şey vardır ki, harama götürür. Onun için insanın menfaatine uygun görünse de insan, harama yakın durmamalıdır.  

Şeytan, haramı güzel gösterir, şüpheli şeylere yaklaştırır, ne var bunda?” der. Bir

sakıncanın olmadığını telkin eder. İnsan, günaha girerim korkusu ile şüpheli şeylerden kaçınmadıkça günaha girmekten kurtulamaz. Günaha düşüp düşmemek biraz da insanın kendi elindedir. Atalarımız: “Arayan belâsını bulur, arayan da mevlasını bulur” demişlerdir.

Eğer insanın içinden kötü şeyler geçiyorsa, işler yolunda gitmiyorsa, çocuklar istenildiği gibi olmuyorsa, dertten kurtulunmuyor, iki yaka bir araya gelmiyorsa, yenilen içilene dikkat edilmelidir. İnsan zararlı bir şey yer içerse elbette karnı ağrır. Haram da insanın karnını ağrıtacaktır, midesini bulandıracaktır. Bir insanın yediği içtiği temiz olmadan, yaşayışı da temiz olmaz, dini de temiz olmaz.  

Bir de niyet çok önemlidir. Niyet iyi ise, hayır ise, akıbet de hayır olur. Niyet hayır olmadan hiçbir iş hayır olmaz. Nûşi Revan-ı Âdil, askerleri ile giderken susar. O sırada bir bahçe görür, su ister. Bahçeyi bekleyen çocuk: “Suyum yok, size nar vereyim, susuzluğunuzu giderir” der. Çocuğun verdiği nar öyle güzeldir ki, padişah, bahçeye el koymayı aklına getirir. Bu arada bir nar daha ister. O nar da öyle ekşidir ki, çocuğa sorar:  

  • “Aynı ağaçtan olduğu halde narların tatları niye değişik” der. Çocuk şöyle cevap verir:
  • “Sizin niyetiniz narların tadını değiştirdi efendim”  

Aşık Seyrâni der ki:  

“Allah’ın emrine mutî im dersen,  

Rasûlün emrine itaat eyle.

Haram helâl demez, bulduğun yersen,  

Mü’minlik sözünden ferağat eyle.”

İnsan, kendini haramdan, şüpheli şeylerden korumazsa, bir an gelir ki, imanını bile koruyamaz.  

Böyle inceliklerden bahsedince bazıları: “Çok inceleyerek bizi zora sokuyor, işimizi güçleştiriyorsun” diyorlar. Günahtan, haramdan elimizden geldiği kadar kaçınmamız gerekir. Çünkü günah ne kadar küçük olursa olsun kalpte siyah bir nokta oluşturur. Günahtan kaçınılmaz, tevbe edilmezse siyahlık büyür de bütün kalbi karartır.  

Hz. Ali(ra) şöyle der:

“Allah Rasulü buyurdu ki: “Özellikle küçük günahlardan sakın!” Küçük günahları işleyenler, küçük odun parçaları toplayan kimselere benzer. O odunların bir araya gelişi ile büyük ateş yanar.  

Kötülüklerden korunmak esastır. Cenab-ı Allah: “Bir iyiliğe on misli sevap vardır…” (Enam Sûresi: 160) buyurulduğu halde, korunan için: “Rabbından korkan ve kötülüklerden uzak duran kimsenin varacağı yer cennettir.” (Naziat Sûresi: 40/41) buyurur.  

Ebu Muhammed Sehl(ra) şöyle demiştir:  

“Kul kendisinde şu dört şey oluncaya kadar iman hakikatine ulaşamaz:  

  1. Farzları sünnete uygun yerine getirmek.  
  2. Açık ve gizli olan yerlerde yasak edilen şeylerden sakınmak
  3. Helâli şüpheli şeylerden sakınarak yemek.  
  4. Ölünceye kadar bunlara riayet etmek.” (Risale-i Kuşeyriye c. 1 –5. 168)

Dedikodulu, “acaba” dediğimiz ve tartışılan bir şey, Şüpheli demektir. Peygamberimiz: “Şüpheli şeyi bırak, şüphe vermeyene bak” buyurmuştur. (Riyaz’üs-Salihîn: 2/593)  

Şeytan insana her an vesvese verir, şüpheli şeyleri hoş ve güzel gösterir. Çünkü şeytan, aldatmak ve yanıltmak için Allah’a yemin etmiştir. İnsanı yanıltacaktır, günaha sokulacaktır. Cenab-ı Allah bizi Kur’an’da defalarca uyarmıştır. Bir ayette: “Helâl şeylerden yiyiniz ve salih ameller işleyiniz” diye emretmiştir.  

Şu iyi bilinmelidir ki, günaha girerim korkusuyla, şüpheli şeylerden sakınmadıkça istediğimize nâil olamayız. Bunun için şüpheli bir işe düşüldüğünde yapılacak iş şudur: Günahları silip süpürecek iyilikler yapmak, o şüpheli şeyi terk ederek bir daha dönmemek bir miktar sadaka verip, tevbe istiğfar etmektir. Sonra da: “Ya Rabbi! Haramdan ve şüpheli şeylerden bizi koru” diye dua etmektir.  

Dikkat etmezsek şüpheli şeylerin çoğu bizi harama götürür. Günahkâr olmamak için günahın mekruhundan, şüphelisinden ve büyüğünden, küçüğünden kaçınmamız gerekir ki, günaha bulaşmayalım. Kur’an’da:

“Eğer yasakladığımız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız” buyrulmuştur. (Nisâ: 31)  

Cenab-ı Allah: “Zinaya yaklaşmayın” diyor. (İsra: 32) “Zina yapmayın” demiyor. Dinde kaçınmak ve korunmak esastır.  

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir