Sünnetin Hayatımızdaki Yeri ve Önemi

            Allah Rasûlü son klavuzdur. Onun klavuzluğunu bir kenara bırakırsak din anlaşılmaz.  

            Allah’ın kitabında her şey apaçık bildirilme-miştir.Bilmemiz gerekeni bize, peygamberin sünneti açıklar. Sünnet olmadan din ve dünyamızı düzene koyamayız.  

            “Yılbaşında hindi keseceğim” diyene, “Senin için bu uygun değildir” deyince bana :”Ben Kur’an’ı okudum. Kur’an’da “hindi yemeyin” demiyor.” demişti.Dini bu şekilde anlarsak olmaz. Dini hükümler sadece Kur’an’dakilerden ibaret değildir. Sadece Kur’an’a bakarsak , Kur’an’ı hayatımızda uygulayamayız. Bunun için Kur’an, Hz. Peygambe-re uymayı emreder.  

            İslâm’ı doğru anlamak ve doğru yaşamak için Peygamber (as)’ı model almak, hayatı sünnete göre şekillendirmek zorunluluğu vardır.   

            İslâm’da sünnete riayet etme mecburiyeti vardır.Kur’an’la çözülemeyen problemler, sünnetle çözülecektir.

            Peygamberimiz Muaz b.Cebel’i Yemen’e gönderirken kendisine :  

  • Sana bir dava geldiğinde nasıl hükmedeceksin ? diye sordu. Muaz :  
  • Allah’ın kitabı Kur’an ile hükmedeceğim, dedi. Peygamberimiz :
  • Allah’ın kitabında bulamazsan ne yapacaksın ? buyurdu. Muaz :  
  • Allah’ın peygamberinin sünneti ile hükme-deceğim, dedi. Peygamberimiz :  
  • Ya Allah’ın peygamberin sünnetinde de bulamazsan, ne yapacaksın ?

buyurdu. Muaz :  

  • O zaman görüşümle içtihad eder, kusur etmemeye çalışırım, deyince Peygamberimiz :  
  • Allah’a hamdolsun ki ,Allah’ın peygamberinin elçisini peygamberinin razı olacağı şeye muvaffak kıldı, buyurdu. (Tirmizi Ahkam : 3)  

            Sünnete uymayana itibar edilmez.

                     Tasavvuf      ehlinden       bir      örnek vermek         istiyorum. Dokuzuncu   asır mutasavvuflarından Bâyezid el Bistâmi, velilik ve dindarlık iddiasıyla ortaya çıkan , şöhreti etrafa yayılan bir kimseyi duyar.Arkadaşlarını alıp onun ziyaretine gider. O kişinin evine yaklaştıklarında, onun evinden çıkıp mescide giderken kıble tarafına tükürdüğünü görünce, Bâyezid, geri döner. Arkadaşları, bunca yolu yürüdükten sonra selâm bile vermeden neden geri döndüğünü sorunca Bâyezid :  

  • Bu adam Hz. Peygamberin sünnetinden birine riayet etmiyor. Hz.

Peygamber :” Sizden biriniz, kıble tarafına tükürmesin” (Buhari Salât :33)  buyurmuştur. Allah’a yakınlık iddiasında bulunan biri, peygambere uymuyorsa O’na inanılıp, güvenilemez” cevabını vermiştir.             Peygamberin sünnetine uymamak, hem Allah’a hem de peygambere isyandır. Peygamber (as) birini sünnetine uymadığını görünce hiddetini belli eder, tepki gösterirdi.Meselâ ; Altın yüzüğü erkeğe haram kılmıştı.Birinin parmağında görünce çıkarıp,atmış:“Ben size bunu haram kılmadım mı? “ demiştir. Sünnete uymayan bir şey görse,” ne kötü, ne kötü” derdi.

            Sünnete uyulursa, Peygamber Allah’ın önüne geçirilmiş olur, diyenler oluyor.Bu yanlıştır. Muhammed (as), kıyamete kadar peygamberdir, O’na uyulacaktır. Bunu    Allah   emrediyor     ve      “Peygambere          uyun, hainlik          etmeyin”       diye emrediyor,uymazsanız amelleriniz boşa gider , diyor. Peygambere uyan için de :

  • “Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse , işte onlar Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu    Peygamberler,        sıddıklar,şehitler     ve      salih       kimselerle beraberdir.Bunlar ne güzel arkadaştır.” (Nisa : 69) müjdesi verilmiştir.

            Sünnetten kaçanlar için Peygamber (as) şöyle bir örnek veriyor :  

            Hz. Cabir (ra) anlatıyor :

            Resûlullah (sav) buyurdu ki :  

            “Benimle sizin misaliniz, ateş yakıp da çekirge ve pervaneler ateşe düşmeye başlayınca onları oradan uzaklaştırmaya çalışan adamın hali gibidir.Ben sizi ateşe düşmeyesiniz diye etekleri-nizden tutuyorum.Siz ise, elimden kurtulmaya çalışıyorsunuz.”  

Sünnete uyma konusunda Peygamber (as) şöyle buyuruyor:  

  • “Kim Allah’ın kitabına uyarsa , dünyada asla şaşırmaz. Ahirette de bedbaht

olmaz.” Sonra şu ayeti okudu:” Benim yoluma uyan, ne sapar ne de bedbaht

olur.”(Taha :12) (Büyük Hadis Külliyatı: 1/44)

  • “Kim benim sünnetimi yaşatırsa, beni sevmiş olur.Kim de beni severse benimle beraber olur.” (Age : 1/45)  
  • “Ümmetimin fesadı zamanında kim sünnetime sarılırsa, şehid sevabı alır” (Age : 1/45)
  • “Öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda şu üç şeyden daha değerli bir şey olmayacaktır :  
  • Helal para,  
  • Samimi arkadaş,
  • Kendisiyle amel edilecek bir sünnet.(Age : 1/45)  

            Sünnet hayatı Kur’an’a göre yaşamaktır. Çünkü sünnet ,Kur’an’ı açıklayıcıdır.Eğer bunu böyle anlamazsak, sünnetin kapsamını daraltmış oluruz, şekilcilikte kalırız, belirli şeyler yapmakla Peygambere uyduğumuzu zannederiz.

            Sünnet, hayatımızın her anında ve alanında yaşanmazsa Kur’an’a uyulmamış olur.Sünnet de vahiydir.Sünnet, Kur’an’ı anlama ve yaşama yolu-dur.  

            Kur’an başka sünnet başka değildir.Kur’an neyi emrediyorsa, neyi yasaklıyorsa, sünnet de ayni şeyleri emreder veya  yasaklar ve onu iyice anlaşılır halde açıklar.Kur’an’ın her konuda geniş biçimde açıklıklar getirmesi mümkün değildir. O zaman ciltlerle Kur’an olması gerekir.  

            Bugün Kur’an’la ters düşen bir hadis yoktur. Hadisler ayetlerle örtüşür. Onun için ayetlere uyduğumuz gibi hadislere de uyma mecburiyetimiz vardır. Bunu bize Kur’an emreder. Allah’ın ve peygamberin emir ve yasaklarının dışında Müslümanın başka bir tercih hakkı olamaz. Sünnete uymayan da sapıktır. (Bak: Ahzab : 36)  

            Hz. Peygamber :”Sünnet hududunda yapılan az amel, bid’at dairesinde yapılan çok amelden hayırlıdır.”buyurmuştur.(Ramuz:319/13)  

            Nasıl kaplumbağanın koruyucu kabuğu, ters dönünce kendisine mezar oluyorsa, peygambere ters düşen her şey hayatımızı alt üst edecektir.

            İslâm’da hayatımız, doğumdan ölüme, yeme içmeden uyumaya,hatta tuvalete girip çıkmaya kadar ,her şey kurala bağlanmış,düzene sokulmuştur. Kim yapmış bunu ? Hz.Muhammed Mustafa (SAV).

            Muhammed ümmeti olmanın şuuruna ermeliyiz.O Peygamber ki ,kurtuluş rehberidir. Muhammed ümmeti olmak en büyük nimettir.

İmanın ve İslâm’ın şartlarından olan Kelime-i Şehadette ve Kelime-i Tevhidte Cenab-ı Allah, kendi adı ile beraber Muhammed (SAV)’in adını anmamızı istemiştir.Onun için peygamberi Allah’tan ayıramayız, Farz için sünneti terk edemeyiz.  

            Peygamberin Emir Koyma Yetkisi Vardır :  

                     Hz.     Peygamberin          sünneti,        Kur’an          ile           tasdik edilmiştir,      uymamız istenmiştir.Çünkü Allah, O’na hüküm koyma yetkisi vermiştir.

            Resulüllah (s.a.s)’ı bir gölge gibi takip eden, ne söyleyip ne açıkladığını anında tespit eden büyük sahabi İbni Mesud, bir gün şu mealde bir hadis işitmişti :  

  • Eline,yüzüne dövme yapan,yaptırana, güzellik olsun için dişlerini inceltip,seyrekleştirene, Allah’ın yarattığını değiştirenle,saçına başka insan saçı ekleyene lânet edilmiştir.

            Bu hadis-i şerifi bir çok yerde anlatan İbni Mesud’a bir gün bir kadın gelip itiraz yollu sordu :  

  • Sen saçına başka kadın saçı ekletenin, eline yüzüne dövme yapanın,güzellik olsun için normal dişlerini inceltip sivriltenin lânete müstahak olduğunu söylemişsin ?  

            Büyük sahabi bu itiraz yollu soruya şöyle karşılık verdi :   

  • Evet, böyle söyledim.Ama bu benim sözüm değildir. Kur’an’da da vardır.

            Kadın hemen itiraz etti :

  • Hayır. Bu olamaz.Çünkü ben Kur’an’ı baştan sona okumuş biriyim. Orada böyle bir ayet yoktur. Böyle bir ayetin varlığı iddia edilemez.  

            İbni Mesud hazretleri cevap verdi :  

  • Sen, dedi, Haşr Sûresi’ndeki şu ayet-i kerimeyi okumadın mı ? Allah’ın Peygamberi size neyi emrederse alın,neden uzaklaştırırsa ondan uzak durun ! (Haşr

:7)  

            Kadın, “Evet” dedi.”Böyle bir ayet vardır.”

            Peygamber,bir sahabenin parmağından altın yüzüğü çıkarıp atar.O, ayrılınca biri o yüzüğü getiriyor.”Al, başka işte kullanırsın” diyor. O zat :  

  • Vallahi peygamberin attığını almam,diyor.  

            Peki biz O’nun yasakladığını yapacakmıyız?

            Nur 24 : “Peygamberin emrine aykırı davrananlar ,başlarına bir belâ gelmesinden, yahut kendilerine çok acı bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.”

           Ali İmran 31 : “Kim peygambere itaat eder-se, Allah’a itaat etmiş olur.”  

            A’raf 157 : “…O kendilerine iyiliği emreder, fenalıktan yasaklar.Temiz olan şeyleri helâl,temiz olmayan şeyleri haram kılar…”  

            Bir ayette de şöyle buyrulur :  

            Nisa 65 :” Verdiğin hükme rıza gösterme-dikçe iman etmiş sayılmazlar.”

Hz. Peygamber(as), namaz konusunda :

            “Beni nasıl namaz kılar görüyorsanız,öyle kılınız” buyurmuşlardır.Bizlere tek örnek Peygamberimizin sünnetidir.  

            Başka bir ayete işaret etmek istiyorum :  

            “Allah ve Resûlü bir şeye hüküm verdiği zaman, mü’min erkek ve kadın için ,kendi işlerinden dolayı(Allah ve Resûlünün hükmüne) aykırı olanı seçmek hakkı yoktur. Kim Allah ve Resûlüne isyan ederse , muhakkak ki açık bir sapıklık etmiş olur.” (Ahzab :36)  

            Görülüyor ki, peygamberde de hüküm verme salâhiyeti vardır.Müslümanlara, bu hükme aykırı hareket etmek hakkı verilmemektedir. Aykırı hareket edenler de “ sapık “olarak gösterilmektedir.

            Kur’an’da :

  • “Halâ bilmediler mi ki, kim Allah ve Resûlüne karşı koyarsa ,elbette onun için

,içinde ebedi kalacağı cehennem ateşi vardır.İşte bu büyük rüsvaylıktır.” (Tevbe : 63)  

  • “Allah’ın Rasûlünün haram kıldığını haram saymayan kimselerle savaşın.”(Tevbe : 29) buyuruyor.

            Peygamberde :”Şüphesiz Allah Rasûlünün haram kıldıkları da Allah’ın haram kıldığı gibidir.” (Tirmizi İlim :10) diyor. Bu konuda :

  • Denizin suyu temiz ve ölüsü helaldir. (Bk.Ebu Davud, Et’ıme,47) Bu hüküm deniz ve yaratıkları için Kur’an’da bulunmayan bir hükümdür.Hatta bu hükme dayanarak İmam Şâfii’nin :”Denizden babam çıksa yerim” halk arasında tevâtür olmuştur. Vâkıa deniz yaratıkları için Hanefi mezhebinde bir takım tahditler bulunmaktadır.Midye, istiridyenin tahrîmen mekruh sayılması gibi.
  • Boğazlanan hayvanın karnından çıkan yavrunun helal oluşu, anneye tabi oluşundandır. Oysa ki bu konuda Kur’an’da bir hüküm bulunmamaktadır.
  • Yırtıcı ve köpek dişli hayvanların etlerinin haram oluşu da aynı şekilde sünnete sabit bir husustur. (bk. Müslim,Sayd ve Zebaih ,3) Eşek eti de sünnetle haramdır.

Recm meselesi : Zina eden çiftlerin evli oldukları takdirde recm edilmesi de sünnetle sabit bir tatbikattır.

  • Nisâ Sûresi’nin yedinci ayetine göre akrabalar, din farkı gözetilmeksizin varis olurken sünnet bunu : “Kâfir mü’mine varis olamaz.” (Müslim, III 1233)hadisiyle kaldırmıştır.  
  • Bakara Sûresi’nin 180. ayeti vasiyeti anlatmaktadır.”Birinize ölüm geldiği zaman ,eğer bir hayır bırakacaksa ana,baba ve yakınlarına uygun bir biçimde vasiyet etmek Allah’tan korkanlar üzerine borçtur.” (el-Bakara: 2/180) Hz. Peygamberin “Varise vasiyet yoktur.”(Darimi, Vesaya ,26) hadisi bu genel hükmü kaldırmıştır.

            Allah Rasûlünün emrinin üstüne emir konmaz. Kur’an’da :

  • “Ey iman edenler ! Allah’ın ve  Rasûlünün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun.Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” (Hucurat :1) buyrulmaktadır.
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir