SOSYAL HAYATTA EDEP – ADAP

İnsanın iyisi var kötüsü var, faydalısı var zarar vereni var. Her hareketin, her düşüncenin faydalı olanı var, zararlı olanı var. Her insanın bir edeplisi, birde edep dışı olanı var.

Toplum hayatında her insana edepli davranmak yakışır. Çünkü insanlar toplu yaşamak zorundadır Cenab-ı Allah her kötü huyu; ısırmayı, tepmeyi, parçalamayı, sokmayı ve vahşiliği hayvanlara vermiş, insana iyilik, güzellik kalmıştır. İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez, güler yüzünden ve güzel ahlakından başka neyi vardır?

Cenab-ı Allah insanı “ en güzel biçimde yarattığını” bildiriyor. O zaman insana güzel davranmak ve güzel yaşayıp, ömrünü güzel bir şekilde tamamlamak yakışır.

Canlılar arasında, sorumlu olan tek varlık insandır. Öyleyse insan nasıl olmalı?

  • Müslüman, konuştuğu zaman doğru konuşmalıdır. Yalana, yemine gerek duymamalıdır. Sözün güzelini söylemelidir, tatlı söylemelidir. Kaba, kırıcı olmamalıdır. Sövmek, alaysı konuşmak, insanları aldatmaktan kaçınmalıdır. Ayrıca yerinde zamanında yeteri kadar konuşmalıdır. Konuşurken sesini yükseltmemelidir. Niye söyledim diye pişman olacağı sözü söylememelidir. Sözü doğru, dikkatli ve ölçülü söylemelidir.

Cenab-ı Allah: “Ey insanlar! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin ki, Allah işlerinizi yoluna koysun ve günahlarınızı bağışlasın, kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse, bir başarıya ulaşmış olur.” (Ahzab:71) diye emrediyor.

Peygamber (as) da: “Ya hayır söyle ya da sus” buyurarak konuşmaya ölçü ve edep koymuştur.

  • Yemede, içmede, giyimde ve diğer harcamalarda sınırı aşmamalı, gereğinden fazlasını israf etmemelidir.
  • Cenab-ı Allah: “İsraf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez buyuruyor. (Enam:141)
  • Yaşlılığından dolayı, ana baba gibi hizmetinden dolayı, ilminden dolayı el öpülür, ama menfaat için, dünya çıkarı için el öpülmez ve öptürülmez. El öptürmekte gurur vardır, üstünlük duygusu vardır. El öpeni de aşağılamak vardır. Hele iki cins arasında el öpmek, öptürmek edebe uymaz.
  • İnsanların sırlarını araştırmak, yüzüne vurmak, arkasından konuşmak, onu kötülemek edep dışı bir davranıştır.
  • Güzel bir şey görüldüğü zaman “Maşallah” “Barekellah” demek insanlara, hayvanlara ve eşyaya nazarı ile zarar vermemek edeptendir.
  • Aksıran birine aksırınca “Şükür elhamdülillah” derse, “yer hamükellah” denir o da yehdina yehdi kümullah” diyerek cevap verip dualaşılır.
  • İnsanlara karşı güzel davranmak tatlı dilli, güler yüzlü olmak faydalı olmak, zarar vermemek güvenilir olmak, güven vermek insanlık görevidir. İnsanlar müslümanın elinden dilinden emin olduğu zaman, olgun müslüman olur.
  • Güzel, temiz giyinmek, gururdan, kibirden uzak durmak, insanlara karşı saygılı olmak ve güzel görünmek sünnettendir.
  • Hak sahiplerine karşı adil olmak, onlara iyi davranmak, haklarını vermek, başkalarına karşı örnek olmak kişinin iyiliğindendir.
  • Büyüklere karşı saygılı olmak, küçüklere karşı merhametli olmak, kendisi için istediği bir şeyi başkası içinde istemek. Kendisi için istemediğini başkaları içinde istememek, başkalarının malına, canına, ırz ve namusuna göz dikmemek, inancına ve düşüncesine karşı saygılı olmak insanlık gereğidir.
  • Gözleri görmeyen Ümmü Mektum’a elinde olmadan sorusunu geciktirdiği için peygamber (as) Allah tarafından uyarılmıştır.

İnsanlara karşı iyi davranmak yaşlı, “hasta, engellilere ilgi duymak, karşılaşınca selam vermek, hal hatır sormak, varsa ihtiyaçlarını gidermek, onları mahcup etmemek, ayıplarını yüzüne vurmamak, onlardan ayrılırken izin isteyerek ayrılmak âdâptandır.

  • İnsanların yanında, birileri ile gizli konuşmamak, gülmemek, başkalarını küçümsememek, başkalarının hatalarını araştırmamak, başkaları hakkında kötü zanda bulunmamak, başkaları için bozuk yürekli olmamak Kur’an ahlakındandır.
  • Hasta olanları ziyaret etmek ziyareti uygun zamanda, kısa tutmak. Bir eksiğinin olup olmadığını sormak, şifa dilemek, iyisin “iyi olacaksın inşallah” diyerek moral vermek, gidilmesi sakıncalı ise telefonda geçmiş olsun demek, şifa dilemek, yanında moral bozacak şeylerden bahsetmemek, ölümden, ölmekten söz etmemek, hastalığın bir imtihan olduğu ve günahlara keffaret olduğunu anlatmak, sabır tavsiye etmek insanı ve islami görevdir.
  • Hastanın yakını isek, yavaşça bir vasiyetinin olup olmadığını sormak gereklidir.
  • Hastanın duası red olmaz. Ona dua ederken onun duasını almamızı peygamberimiz tavsiye ediyor.
  • Bu konuda Peygamber (as) şöyle buyurur:
  • “Hasta ziyaretinde bulunan dönünceye kadar Allah yolundadır” (Buhari Birr:39)

Bir hadislerinde de hasta ziyaretine gidene dönünceye kadar melekler dua eder.” (R. Salihın:903) buyurmuştur.

Bir kutsi hadiste de:

  • “Allah kıyamet günü: “Ey ademoğlu ben hasta oldum da, sen beni ziyarete gelmedin! Diyerek kuluna sitem eder. Kul: Ya Rabbi, sen alemlerin Rabbisin, ben seni nasıl ziyaret edebilirdim” der. Rabbi ona falan kulum hasta oldu da, onu ziyaret etmedin. Onu ziyaret etseydin beni ziyaret etmiş olacaktın” der.

(Muslim Birr:43) buyrulmuştur.

Edep adaba uymayan ziyaretten sevabın hasıl olmayacağı bilinmelidir.

Peygamber (as): “İnsan yediğinden ibarettir” buyurmuştur. İyi insan faydalı müslüman olabilmek için yediğimize, içtiğimize dikkat etmelidir.

Helalden yiyip içen, boş ve manasız işler yapmaz, boş söz söylemez. Vaktini oyun eğlence ile geçirmez. İtikat düzgünlüğü ancak helal şeylerle elde edilir.

Allah’ın kitabında Rasulün sünnetinde günah ve haram olduğu bildirilen şeylerden sakınmak ve sakındırmak edeptendir. Allah’tan haya eden günaha, harama ilgi duymaz, kaçınmada, korunmada uyanık olur, şüpheli şeylerden kaçınır.

Peygamber (as):

“Şüpheli şeylerden uzak duran, dinini ve ırzını korumuş olur. Kimde kaçınmazsa harama düşer” buyurmuştur. (R. Salihın: 588)

Bir hadislerinde de:

-“Haramın bitirdiği et, cehenneme layıktır. Bir lokma haram yiyenin, kırk gün duası ve namazı kabul olmaz” buyurmuştur. (R. Salihın:1883)

Müslüman, haramdan ve şüpheli şeylerden uzak duracaktır. Günahlardan, haramlardan kendini koruyanlara Kur’an’da cennet vaad edilirken, haram ve günaha bulaşanlara tövbe etmediği takdirde cehennem vaad ediliyor.

Müslüman bu konuda da hassas olacak. Nefsinin arzularına uyup dünyaya meyletmeyecektir.

Şeytan insana günahı, haramı güzel gösterir. “Allah’ın affı bol” der, Allah’ın rahmetinden ümit kestirir. Onun için müslüman nefsinin arzularından ve şeytanın aldatıp tuzağına düşürmesinden son derece kaçınmalıdır.

Birbirinin sırrını başkalarına anlatmamalıdır.

  • Alış-verişte dikkat edilmesi gereken hususlar vardır.
  • İşyeri besmele ile açılmalıdır.
  • Meşru iş yapılmalıdır.
  • Fahiş fiyat uygulanmamalıdır.
  • Haram kılınanın, buluntu malın, çalıntı malın alım satımı yapılmamalıdır.
  • Faize bulaşılmamalıdır.
  • Helalden kazanmaya dikkat edilmelidir.
  • Maldaki, kazançtaki fakirin hakkı ve Allah’ın hakkı gözetilmelidir.
  • Satış esnasında; yalandan, yeminden kaçınılmalıdır.
  • Müşteri herhangi bir şekilde aldatılmamalıdır.
  • Yanında insan çalıştırıyorsa, iş sahibi onun hakkını gözetmeli, alnının teri kurumadan hakkını tam olarak vermelidir.
  • Aldatan, kendini aldatır. Peygamber (as): “Aldatan bizden değildir” buyurmuştur.
  • Satıcı, borçluya kolaylık göstermeli, borçluda borcunu zamanında ödemelidir. Peygamber (as): “Parası olduğu halde borcunu ödemeyen zalimdir” buyurur.
  • Allah: “Akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının” diye emrediyor (Nisa:1)

Bu emre göre akrabalar unutulmayacak. Zaman zaman uygun durumlarda ziyaret edilecektir.

Peygamber (as): “Sıla-i rahmi kesen cennete giremez” buyurmuştur. (Buhari, edep:11)

Bir hadisinde de:

  • “İyiliklerin en güzeli, kişinin babasının sevdikleri ile ilişkisini kesmemesidir” demiştir. (Tirmizi, birr:5)
  • Bu ziyaret, zamanın uygun olduğu, işinden alıkoymama, kalmayı uzatmama, sıkıntı vermeme durumda yapılmalıdır.

İhtiyaç sahibi iseler yardımcı olunmalıdır.

-Dilenmeyi meslek haline getirenlere yardım yapılmaz. Onlar gerçek ihtiyaç sahibi kimselerin hakkına tecavüz ederler.

Dilenmek normal insanın hassasiyetiyle bağdaşmaz. Çalışamayacak durumda olan, zaruri ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale gelenlerin varlık sahiplerinin malında hakkı vardır. (Zariyat:19)

İhtiyaç sahibi azarlanmamalıdır. (Duha:10)

  • Onur kırmadan ihtiyacı giderilmelidir.
  • İhtiyacı olan da dükkan dükkan, ev ev sabahtan akşama kadar dolaşmamalı, o günkü ihtiyacı karşılanınca el açmamalıdır. Çünkü daha fazlası helal olmaz.
  • İşin gerçeği, asıl ihtiyaç sahibi dilenmez. Bizim vazifemiz araştırıp onu bulmaktır.
  • Davete icabetin adabıda önemlidir.

Bu konuda peygamberimiz (sav)

  • “Bir davete çağrıldığında icabet edin” (Buhari, nikah:74)
  • “Davete gidin ve davet sahibine dua edin” (Müslim, nikah:106)
  • “Yemeklerin en fenası, zenginlerin davet edilip fakirlerin davet edilmemesidir” (Bu hari, nikah:72)
  • Her davete gidilmez; günah işlenen, alkol alınan, edebe ve adaba uymayan davetlere gidilmez.
  • Davet edenin kazancının meşru olup olmadığına bakılır.
  • Bir hadislerinde peygamberimiz: “Yemeğini itikadı düzgün olanlar yesin” buyurmuştur.
  • Bir defasında da “Sakın alkol bulunan sofraya oturmayın” demiştir.
  • Atalarımız: “davet edilen yere erinme davet edilmeyen yerde görünme” demişlerdir.

Davetlerde gösteriş, israf olmamalıdır. Davet sebebiyle hayra vesile olacak şeyler yapılmalıdır.

-İnsanlarla ilişkilerde hoşgörülü olmak ahlak güzelliğidir.

  • Kaba, kırıcı olmak, hatalarını insanların yüzüne vurmak islam ahlakına yakışmaz.
  • Affedici olmak,
  • Öfkelenmemek,
  • Düşmanlık yapmamak,
  • İntikam alma yoluna gitmemek,
  • Özür dileyenin özrünü kabul etmek fazilet sahibinin ahlakındandır.

Gayri müslimle ilişkilerde dürüstlük esastır. Hakkı korunur. Düşmanlık yapılmaz. Ama dostluk olmaz. Müslüman kadın onlardan biri ile evlenemez

Kur’an’da;

  • Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kafirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah yanında hiçbir değeri yoktur.
  • – “Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirlerinin dostudurlar. Onları dost edinenler onlardan olur. Şüphesiz Allah zalime yol göstermez” (Maida:51) buyrulur. Kafirle dostluk Allah rızasına uygun değildir.
  • Komşuluk da edep adap çok önemlidir.  Allah Rasulü: “Cebrail komşuyu o kadar tavsiye etti ki, komşuyu komşuya mirasçı yapacak zannettim” demiştir. (Buhari edep 28)
  • “Allah’a ve ahiret gününe inanan komşusuna iyilik etsin” (Buhari edep:31)
  • “Komşusu ile karşılaşınca selam vermeli, halini sormalı.
  • Komşuyu üzecek, kıracak davranışta bulunulmamalı.
  • Bir şey isterse “yok” denmemeli.
  • İyi kötü zamanlarında, sevincini ve üzüntüsünü paylaşmalı.
  • Davetine icabet etmeli.
  • Gizli halleri araştırılmamalı.
  • Hastalığında ziyaret edilmeli,
  • Komşu kıskanılmamalı,
  • Malına canına ırz ve namusuna göz dikilmemeli.
  • Her konuda komşuya güven verilmeli.

Üzerine bir şey silkelenmemeli, üzerinde ses çıkaran terlik ve ayakkabı ile gezilmemeli, yani bize yapılmasını istemediğimizi ona yapmamalıyız.

  • Rüzgarı, güneşi kapatılmamalı,
  • Komşuya ikramda bulunulmalı,
  • Düğününde, cenazesinde ona yardımcı olunmalıdır.
  • Giyimde edepli davranılmalı. Ne günaha girilmeli, ne de başkalarının günaha girmesine sebep olunmalıdır.
  • Taciz, tecavüz ve şüphelenme gibi davranışlara müsaade edilmemeli,
  • İnsan kendini teşhir ederek etrafına kötü mesajlar verilmemelidir.
  • Kendini bilen insan Allah’ın emrine uyarak ırzını, namusunu korumalıdır.
  • Kadın olsun erkek olsun hayasızca giyinmemelidir.
  • Bilhassa çocuklarımıza ve yeni yetişen gençlerimize iyi örnek olunmalı, müstehcen giyinmenin edep dışı olduğu anlatılmalıdır.
  • İnsanın hayvandan farkı edeptir. Edebi olmayana insan denmez.
  • Aile hayatında ailenin ayakta durması ve sağlıklı nesiller yetiştirmesi için edebe ve adaba uygun davranmanın önemi büyüktür. Başta aile kurulurken islamın koyduğu kurallara uyulursa, mutlu ve huzurlu, iyi nesiller yetiştiren aile yuvası kurulmuş olur. Yüz güzelliğine bakılıp, ahlak güzelliği ve o güzelliği koruyacak inanç aranmazsa, yuva sağlam temellere oturmuş olmaz.
  • Eğlence merkezlerinde, sokaklarda karar verilir flörtten evliliğe gidilecek olursa evliliğin ömrü kısa olur. Birkaç ayda güvensizlik, bıkkınlık, şüphe ve şiddetli geçimsizlik iki genci birbirinden ayırır.
  • Bugün geçimsizliklerin kavgaların ve korkunç cinayetlerin sebebi, eşlerin birbiri üzerindeki haklarını gözetmemekten ve sorumlulukların yerine gelmemesinden kaynaklanmaktadır.
  • Peygamber (as) şöyle buyurmuştur:
  • “En hayırlınız, ailesine en güzel davrananızdır” (İbn-i Maci nikah:50)
  • Bugün erken yaşta, hatta ailelerinden habersiz gençlerin kurduğu evlilik aile müessesesine büyük zarar vermektedir.

Bugün telefonla, internetle kurulan birlik beraberlik aileyi oluşturmuyor.

İnançlı kimselerin kurduğu yuvaların uzun ömürlü olması, inancın yüklediği sorumluluktandır. İnanan insan, eşine ihanet etmez, hanımını dövmez. Hanımını ve çocuklarını asla, öldürüp, katil olmaz.

Evlilikte edepler:

-Önce iyi bir seçim yapılmalıdır.

Nişan, düğün zulme dönüşmemelidir. Ağır masraf ve israftan kaçınılmalıdır. Yoksa ilerde geçimsizlik sebebi olur.

Allah’ın emaneti olarak alınan eşe kaba ve kırıcı davranılmamalıdır.

  • Huysuz, iffetsiz, alkolik, kumarbaz ve uyuşturucu alışkanlığı olan biri eş olarak seçilmemelidir.
  • Düşüncesi ve inancı bozuk olanla evlenilmemelidir. Allah: “İnanan kadınları kafirlere vermeyin” (Mümtehıne:10) buyuruyor.
  • Ailede “Ben” değil “biz” olmalı. Ali Veli, Ayşe, Fatma gibi isimlerle eşler birbirini çağırmamalı. Bu sevgi saygıyı yıkar. “Hanım, Bey” şeklinde daha uygun olur.
  • Eşler birbirine ad takmamalı,
  • Eşler arasında herhangi bir problem olursa, büyükler devreye sokulmalıdır.
  • Ani karar verilmemeli, sonradan pişman olunacak, söz söylenmemelidir.
  • Tartışma ve inatlaşma kavgaya götürür. Bazen susmak çok güzel olur. Kırgınlık anlarında inancı, sabrı ve hoşgörüyü devreye sokmak problemi çözer.
  • Eşler birbirine her bakımdan bilhassa sadakat konusunda güven vermelidir.
  • Eşler birbirine zaman ayırmalıdır. Biri konuşurken diğeri dinlemelidir.
  • Yapılacak işler konusunda istişare edilmelidir.
  • Çocuklar beraberce yetiştirilip terbiye edilmelidir.
  • Verilen söz tutulmalıdır.
  • Sırlar ifşa edilmemelidir.
  • Televizyon ve telefon araya girmemelidir.
  • Üçüncü şahıslarda ilişkilerin sınırı aşmamalıdır
  • Hatalı olan özür dilemesini bilmelidir.
  • Eşler arasında empati yapılmalıdır.
  • Evde senin, benim olmamalı, gizli harcamalar yapılmamalıdır.
  • Ev israf evi, günah evi olmamalıdır.
  • Evin kazancı helalden olmalıdır.
  • Yemek özenle yapılmalı, eşin sevdiği şekilde olmalıdır. İş “Dışarda yiyelim, alo diyelime kalırsa, hoşnutsuzluk olur. Eşler birbirine yabancılaşır.
  • Dışardaki, işyerindeki, ana baba evindeki problem eve taşınmamalıdır.
  • Gelip giderken Allah’ın selamı ile selamlaşılıp  dualaşılmalıdır.
  • Eşlerin ibadet alışkanlıkları olursa, birbirinden şüphe etmezler. Dini hayat insanı kötülüklerden alıkor.
  • Eşler birbirlerine olan hizmetlerinden dolayı “Allah razı olsun” derse, hoşnutluk olur.
  • Kadın, ev işlerini bırakıp ev ev günlere gider, sokaklarda kendini teşhir ederse, o evlilik yürümez.
  • İki taraf da sorumluluklarını noksansız yerine getirirse, eve huzur gelir. Mutlu olurlar.
  • Aile yuvasının devamı için erkeğin işi kadına, kadının işi ereğe kalmamalıdır.
  • Baba, eşinden ve çocuklardan sorumludur. Yüce Allah. “Ailene namazı emret, kendi de sabırla devam et” diye emrediyor. (Taha:132)

Çünkü namaz, insanı değiştirir ve kötülüklerden alıkoyar.

Bugünün aileleri dinden uzaklaştıkça mutluluktan, huzurdan ve ailenin sıcak ortamından da uzaklaşıyor.

“Erkek, eşini küçük düşürecek davranışlardan kaçınmalıdır.

Erkek herhangi bir iffetsizliğe göz yummayacağı gibi gereksiz kıskançlıktan da sakınmalıdır.

  • Darlık zamanlarda sabredip, şükredilmelidir. Kendilerini başka ailelerle kıyaslamamalıdır. Yukarlara değil, aşağıdakilere bakılırsa, kişiler şükretmesini daha iyi bilir.
  • Ailede komşuluk ilişkileri iyi kurulmalıdır. Aileye zarar verecek kimselerden uzak durulmalıdır.
  • Aile içi şiddete asla başvurulmamalıdır. Ailede öfkeye, dayağa yer yoktur. Peygamberin ifadesiyle “Eşlerini dövenler hayırsız kimselerdir.”
  • Suç hep karşı tarafta aranmamalıdır. Eşler suçu birazda “Kendin de aramalıdır.
  • Eşler boşanmayı düşünmemeli, boşama, boşanma sözcüklerini ağızlarına almamalıdır.

Allah yersiz boşanmayı sevmez.

Hayatımızı yaşarken örnek olmak, iyi çığır açmak ve hayra vesile olmak, hayatın gayesidir.

Bir şeye sebep olmak, onu işlemiş gibi olunur.

Peygamber (As): “Bir hayra vesile olan kişiye o hayrı yapanların sevabı kadar sevap verilir” (Tirmizi, ilim:14) buyurmuştur. Böyle işlerden gelen sevap, kıyamete kadar amel defterine yazılır.

  • Kul hakkına riayet en büyük edeptir. Cenab-ı Allah kendi hakkını helal edip vazgeçebilir. Ama hayvan ve kul hakkını affetmeyeceğini bildiriyor.
  • Hak kime karşı işlendiyse o hak sahibidir. Peygamber (as)a işlenen bir hatayı da Allah affetmez.
  • İnsanlara karşı işlenen suçların affı devlete ait değildir. Hak sahipleri affederse, af o zaman gerçekleşir.
  • Kamu malını korumak herkesin görevidir. Korumamakta, kötüye kullanmakta öksüz yetim ve dulların hakkı geçer. Devlet adamı yaptığı işi doğru ve güzel yapmalı aldığı maaşı hak etmeli, kurallara uygun adil hareket etmelidir.

Ayrıca güvenilir olmalı, örnek olmalı, sözünde durmalı, vaad ettiğini yerine getirmeli, samimi olmalı, hiçbir şeyi suistimal etmemelidir.

Nazik davranmalı hoşgörülü olmalı, ayrım yapmamalı milletin çıkarlarını korumalıdır.

Peygamber (as) şöyle buyuruyor:

  • “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” (Buhari ilim:11)
  • Her müslüman üzerine düşen görevleri yerine getirmekle mükelleftir.
  • Güzel ahlak ve doğru inanç sahibi olacaktır.
  • Bilgi sahibi olmalıdır.
  • İslamı temsil hassasiyeti olmalıdır.
  • Gayesi Allah rızası olmalı ve başkalarına faydalı olmak için çalışmalıdır.
  • Söylediğini yapmalı, vaadini yerine getirmelidir.
  • Üzerine farz olan tebliğ görevini, tepki görevini, iyiliği emredip kötülükten sakındırma görevini sürekli yerine getirmelidir.
  • Bu görevleri yaparken zarar vermeden kırıp yığmadan yapılmasına dikkat edilmelidir.
  • Bu görevlerin yapılış tarzını İbn-i Sina şöyle özetlemiştir.
  • “İyiliğin şartı beştir:
  • Tez olmalı,
  • Gizli olmalı,
  • Sürekli olmalı
  • Gözde büyütülmemeli,
  • Yerini bulmalı.

Peygamber (as) Allah yolunda ayağı tozlananlara Cehennem ateşi dokunmaz” demiştir.

Tebliğde önce yaşamak esastır. Peygamber (as): “Söyleme yap!” demiştir.

Hata yüze vurulmaz.

Zorlanmaz, zorlaştırılmaz. Allah: “Dinde zorlama yoktur” buyurur. (Bakara:256)

Tebliğde temsil ve samimiyet çok önemlidir. Usulüne göre yapılmayan her hizmet yerini bulmaz ve maksat hasıl olmaz.

Misyonerler Afrika’ya tabutları ile dönmemek üzere gittiler. Kendisinden önce gidenin yamyamlar tarafından yendiğini bile bile çekinmediler, gidenlerin yerini doldurdular.

Peygamber (as) Çin’e tebliğ için bir sahabi göndermişti. Birkaç yıl sonra peygamber (as)’ı çok özlemişti. Görüp gelivereyim diye yola çıktı, bir ay yolculuktan sonra Medine’ye vardı. Allah Rasulünün vefatını öğrendi. “Beni Çine Allah Rasulü gönderdi” deyip eyleşmeden gerisin geriye döndü. Ölünceye kadar görevine devam etti.

Kabirler ziyaret edilir ve onlar için hayır duadan sonra onlardan ders alınır. Onlara yapılan iyilik de, kötülük de onlara ulaşır.

Peygamber (as) mezar ziyaretleri yapmış ve onlar için dua etmiştir. Şöyle buyurur.

  • “Ölüleriniz için Yasin okuyun.” (Ramazu-l-ehadis:79/4)
  • Kabir ziyaretini bilhassa bayanlar uygun kıyafetle gitmelidirler. Ağlayıp, sızlayıp, taşkınlık yapılmamalıdır.
  • Önce “Essalü aleyküm ya ehlel kubur” diyerek selam verilmelidir. (onlar gelenlerden haberdar olur. Verilen selamı alırlar, fakat cevap veremezler, ziyaret sebebiyle sevinirler. )
  • Okumasını bilenler okurlar. Önce kendi yakınlarının sonra da orada yatan, layık olanların ruhlarına bağışlarlar.
  • Mezarın taşı, toprağı öpülmez, yüz sürülmez, toprağı alınıp götürülmez.
  • Mezarın üzerine bir şeyler konmaz. Üzerine oturulmaz. Mezarın etrafında dönülmez.
  • Mum yakılma, çaput bağlanmaz.
  • Kabirde yatanın mersine ihtiyacı yoktur, yasine ihtiyacı vardır. Mersinle çevre kirletilmez.
  • Mezara ağır masraf yapılmaz. Yatana ağırlık verir.
  • Kabir taşına anlamsız şeyler yazılmaz.
  • Mezarda yatandan bir şey istenmez, beklenti içine girilmez. Ona şikayet edilmez. Böyle davranışlar şirktir.
  • Kabir başında adak kesilmez, kanı oraya buraya sürülmez.
  • Kabir yanında namaz kılınmaz. Mezarlıkta ayrı bir bina veya bölüm varsa orda kılınır.)
  • Kabir toprağı büyü malzemesi olarak kullanılmaz. Kabrin üzerine büyü malzemesi konmaz.
  • Kabrin ağacı kesilmez, otu yolunmaz.
  • Kabir de sorgu vardır. Ona bağlı olarak azap da vardır. Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurlarından bir çukur olduğunu peygamberimiz haber vermiştir. Orası ebedi istirahatgah yeri değildir. Onların varsa kabir azaplarının dinmesi ve günahlarının affı içi dua edilir. Geri geri gitmeden sessizce veda edilir.
  • Onun borcu varsa ödeme yoluna gidilir. Ölen için ihtiyaç sahiplerine hayır yapılır.
  • Ölenin dünyada sevdikleri ziyaret edilir. Ölenin kemiklerini sızlatacak onu üzecek işlerden kaçınılırsa, ölen sevinir.
0
Tags :

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir