ŞİRK ÇEŞİTLERİ
- Heva ve hevese uymak : Kur’an’da : “ Heva ve hevesini tanrı edinen Allah’ın bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını, kalbini mühürlediği, gözünün üstene de perde çektiği kimseyi gördün mü ? İimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala ibret almayacak mısınız ?” (Casiye : 23 ) buyrulmuştur.
Allah’a uyulmayıp, nefse, nefsin arzularına uymak, şirk sayılmıştır.
- Allahtan başkasına sevmek : Kur’an’da: “insanlardan bazıları Allah’tan başkasını Allah’a denk tanrılar edinir de, onları Allah’ı sever gibi severler…” ( Bakara :
165 ) buyrulmuştur.
Hiçbir şey Allah gibi kabul edilemez ve sevilemez.
- Allahtan başka yaratıcı tanımak :
Gökleri ve yeri yaratan Allah’tır. (İura : 11) Hüküm Allah’ın hakimiyet Allah’ındır. Yaratan O’dur, yaşatan O’dur, öldürecek olan da O’dur. Ondan başka her şey yaratılmıştır, yok olacaktır.
- Allah’tan başkasından korkmak : Ecelini, rızkını onun bunun elinde aramak.
- Allah’a eş ortak koşmak
- Medyunu, falcıyı, büyücüyü güç olarak görmek:
Kur’an’da : “Gaybın bilgisi Allah’ın yanındadır. Onları Allah’tan başkası bilmez. O karada, denizde ne varsa bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır” ( Enam : 59 ) buyrulmuştur.
- Ruh çağırmak, reankarnasyona inanmak.
- Sağlam itikad sahibi olmamak : “ Onların çoğu ancak ortak koşarak Allah’a iman ederler” (Yusuf : 106 )
- Allah’a karşı aracı kabul etmek :
( Allah’ı bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler : Onlara, bizi sadece
Allah’a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler…” ( Zümer : 3 )
- Allah’a kız oğul isnat etmek : ( Tevke : 30 ) 11- Allah’a yer ve şekil belirlemek 12- Allah’tan başkası için iş yapmak.
Bir hadislerinde Peygamberimiz : “Allah ancak kendi rızası için yapılan ibadetleri kabul eder” buyurur. ( Nesai, cihad : 24 )
Bir şey ya Allah içindir yada başka şey içindir. Hem Allah için hem de başkası için olmaz. Mesela; “ şunun için, bunun için hassaten, bilhassa Allah rızası için fatiha” denmez. Allah içinde oluversin şeklinde ortak koşulmaz.
Bir hadislerinde de Allah Resulü şöyle buyurmuştur :
– “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Allah’a şirktir. Bu sözümle ümmetimin dönüp de tekrar güneşe, aya, puta tapacaklar demiyorum. Beni korkutan, Allah’tan başkası için yapacakları amellerdir. ( Spor için kılınan namaz da, sıhhat niyetiyle tutulan oruçta olduğu gibi Allah rızasından başka maksatla ön plana getirme gibi ) gizli gizli arzulardır “ (İ.Canan Hadis Ans : 17 / 619 )
Namaz kılarken, başkası gördüğü için değişik bir tavır takınanın şirke düşme tehlikesi vardır.
İbadetlerde Allah rızasının dışına çıkmak, ibadet şuuru ile bağdaşmaz.
13- Vesile kılmak
Vesile, kılavuzluktur. Vasıta aramaktır.
Araplar, Allah’a yaklaşmak için putları vesile kıldıkları için müşrik durumuna düşmüşlerdir.
Kur’an da şöyle buyrulmuştur :
-“ Resulüm! De ki : Allah’ı bırakıp da ilah olduklarını ileri sürdüklerinize yalvarın.
Ne var ki onlar, sizin sıkıntınızı ne uzaklaştırabilir, ne de değiştirebilirler.” ( İsra : 56)
-“Onların yalvardıkları bu varlıklar Rablerine- hangisi daha yakın olacak diye- vesile ararlar. O’nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı sakınılacak bir azaptır”(İsra:57)
Resimle rabıta kurularak resmin karşısında namaz kılmak puta tapmaktan farksızdır, şirktir. İslam’da resim zaten yasaktır.
Vesile nasıl olur ?
Adem (as) hata edip cezalandırıldığı zaman şöyle dua edip peygamber (as)ı vesile kılmıştı.
-“Ya Rab! Muhammed’in hakkı için beni bağışla!” ona :
-Sen O’nu nereden biliyorsun? Denilince Adem (as)
-Ben yaratılınca başımı kaldırdım gökte “la ilahe illallah Muhammedün
Resulüllah” yazılı idi” cevabını verir.
“ Ya Rabbi! Sevgili kullarının hatırı için” diye dua edilirse yanlış olmaz.
14- Allah’tan başka yaratıcı kabul etmek :
Yaratan, yoktan var eden Allah’tır. Allah’tan başkasına “yaratıcı, yarattı” gibi ifade kullanmak yanlıştır.
Tabiat yarattı, yaratıcı tabiat da denmez.
İnsanlığın Adem(as) dan değil de maymundan geldiğini kabul etmek, düşünmek de yanlıştır. Yani bunların hepsi şirktir.
Kur’an’da : “ Allah her şeyi yaratandır2 ( Rad : 16 ) buyrulur.
Bu konuda şeytanın ve insan şeytanlarının vereceği vesveseye işaret ederek Allah Resulü şöyle buyurur :
-“Bazıları şunu demeye kadar getirirler : “ Anladık, Allah her şeyin yaratıcısıdır. Peki Allah’ın yaratıcısı kim?” Bu durum da “ Ben Allah’a ve Resulüne iman ettim” deyin. ( İ. Canan, Hadis Ars:7/169)
Kıyamet gününde Cenab-ı Allah resim heykel yapanı niçin cezalandıracak? Ona için : “ Bunlara can ver bakalım” diyecek? Yaratmak var etmek Allah’a mahsus da ondan.
15- Allah’tan başkasından yardım istemek Kur’an da şöyle bir ikaz var :
-“Allah’ı bırakıp da sana fayda e zarara vermeyecek şeylere tapma. Eğer bunu yaparsan, o takdirde sen, mutlaka zalimlerden olursun” (Yunus : 106 )
Bu ayete göre Allah’tan başkasından, herhangi bir şey beklenemez, istenemez, başkasına tapılamaz. Cenab-ı Allah bırakılarak Noel Babadan, Hızır’dan veya ölenin ruhundan herhangi bir şey beklenemez.
Eskiden din törenleri yapılır, ölenlerin ruhundan yardım görme amacıyla törenler yapılır, onların ruhları çağırılır ve onlardan yardım beklenirdi. Bugün de ölmüş din büyüklerinden onların ruhundan bir şeyler bekleme meyli içinde falanın ruhu hazırdır, bize yardım eder diyenler olmaktadır . Hatta kabirde soruları cevaplandırmada, sıratta ve mahşerde bize faydası dokunur diye inananlar vardır.
Ölenin ruhu kim olursa olsun kimseye fayda veremez. Çağırsan gelmez, gelmek istese gelemez. Bunun için “Ey, falan yetiş!” demek şirktir.
Ölenin ruhu bir başka bedene de geçemez. Ölenin ruhu berzah alemine gider, orada kıyameti bekler.
Kur’an da : “onlar görmüyorlar mı ki, nice kavimleri helak ettik. Onlar tekrar dönüp de bunlara geldiler mi?” (Yasin : 31) buyrularak ölenlerin ruhlarının geri dönmeyeceği bildirilmiştir.
– İnkar eden: “ Rabbim beni geri gönder” der. Onların bu söylediği boş laftan ibarettir. Onlar için yeniden dirilecekleri güne kadar berzah vardır” (Mü’mimun : 99 – 100 ) buyrulur.
Bu iddialar hepsi boştur. Yakın zamana kadar hani göster de elle tutalım deyip ruhu inkar edenler, sırf İslam’a muhalefet olsun diye ruh göçünden, ruh çağırmaktan bahsediyor, ruhlardan yardım bekliyor.
Bazı akıl hastası kimselerin kendini başkası zannetmesi, ruh göçünü temel teşkil ediyor. Bazıları ölümle yok olmaktan korkuyor, bazıları hesap vermekten korkuyor. Ruhlar hangi bedende hesap verecek? Diyor.
Her bedeni ayrı ayrı yaratan Allah her ruhu da ayrı ayrı yaratmıştır. Her bedenin bir ruhu vardır. Bunun için bir bedenin ruhu neden başka bir bedene girsin? Allah yaratmaktan aciz değildir. Ruh neden beden beden dolaşsın?
Bazıları “sonra sizi öldürecek, tekrar diriltecek” (Bakara 28 ) ayetini delil gösteriyor. Bu kıyametteki diriliştir.
Ruh göçü eski Çin ve Hind dinlerinde vardır. Bu fikri Ateistlerde benimsemektedir.
Ölen kimsenin ruhundan yardım görmek öyle yayılmış ki, adam sağ kendine türbe yaptırmış, türbenin duvarına ayak resmi yaptırmış, türbenin adına Aşık Baba Türbesi demiş, boş türbeye tapınmaya başlamışlar…
Bilmem hangi babanın ruhu şifa veriyormuş, hastaları delik taşın içinden şifa bulsun diye geçiriyorlar. Ruhlar böyle bir yardımda bulunamaz, psikolojik etkinin dışında hiçbir şey olmaz. Ruhlardan ne beklenirse beklensin şirktir. Çünkü Allah7tan beklenilen hiçbir şeyden beklenmez.
Hıdrellezde ateşten, sudan, ağaçtan, taştan bir şeyler beklemek yanlıştır. Yazılar yazıp suya atmak, ateşler yakıp üzerinden atlamak, bir şeyler beklemek İslam inancı ile bağdaşmaz.
Nazar boncuğu takmak, ondan medet beklemek duruma göre tehlikelidir.
Kısmetin bağlandığına inanmak, kısmetim bağlandı demek de yanlıştır. Çünkü, insanın evlenmesi, insanın kısmeti ve rızkını Allah onun bunun eline vermemiştir.
Beni falan doktor iyileştirdi demek İslam itikadına terstir. Çünkü derdi veren Allah’tır. İifayı veren de Allah’tır.
Peygamber (as) bir hasta ile buluştuğunda Hz. Aişe (RA) şöyle dua ederdi diyor
:
– Ey insanların Rabbı, zararı gider, şifa ihsan et, şifa veren ancak sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayacak şifa ihsan buyur diye dua ederdi ( Ramuz el-E hadis 2/522) burada Allah’tan başkasından herhangi bir beklenti olamayacağı ifade edilmiştir.
16- Allah’tan başka tanrı edinmek
Araplar putları tanrılaştırdı. Hıristiyanlar İsa peygamberi putlaştırdı.
Kur’an da :”onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah’a iman edenler” (Yusuf
:106)
Allah’tan başka tanrı edinmek şirktir.
Kur’an da : “ Allah’tan başka tanrı yoktur” (Neml : 26) -Allah’tan başkasına tapmayın! (Hud :26) buyrulur.
Peygamberler milletlerine hep : “ Ey kavmim ! Allah’a kulluk edin! Sizin ondan başka tanrınız yoktur” (Hud : 84 ) uyarısında bulunmuşlardır.
İslam çok tanrılığı kabul etmez.
Allah ile Tanrı kelimelerinin ayrı ayrı kelimeler olduğu açıktır. Her Müslüman “LAİLAHE İLLALLAH” diyerek Allah’ın adını anarken Allah’tan başka bütün tanrıları reddetmiş olur.
Süleyman Çelebi : “birdir Allah andan artık Tanrı yok “ derken Allah7tan başka bir tanrı kabul etmemektedir.
Kur’an-ı Kerim’de İsra Suresinin 22. Ayetinde emir şudur : “ Allah’la beraber başka bir Tanrı edinme. Yoksa yerilmiş ve tek başına kalmış olursun”
En’am suresinin 102. Ayetinde : “ İşte Rabbiniz budur. O’ndan başka tanrı yoktur, her şeyin yaratanıdır. Öyleyse ona kulluk edin” buyrulmuştur.
Bazılarının ifade ettiği gibi Tanrı kelimesi, Allah kelimesinin dilimizdeki Türkçe karşılığı değildir. Allah, Yaratıcının zat ve sıfatlarını kapsar. Allah isminin bugün en zengin dillerde bile tam bir karşılığı yoktur. Ancak Allah yerine Allah’ın bazı sıfatlarını ifade eden kelimeler kullanılmaktadır.
Zaman zaman “tanrı” kelimesinin “Allah” kelimesiyle farkının olup olmadığı, eş anlamlı mıdır, değil midir, birbirinin yerine kullanılıp kullanılamayacağı gibi tartışmalar sürüp gelmiştir. Neticede bazıları özellikle “tanrı” kelimesini kullanırken, bazıları da tanrı kelimesini özel durumlarda kullanmıştır.
Tanrı kelimesi Türkçe bir kelimedir. İslamiyet ten önce Türklerin inandığı ve ibadet ettiği varlığın adıdır. Türk destanlarında,Orhun Kitabeleri’nde baştan beri kullanılmıştır.daha sonraları Yunus’un şiirlerinde de kullanıldığı görülmektedir. Keli,menin aslı “Tengri ve Tenri” dir. Daha sonraları kalınlaşmış Tanrı olmuştur. Türk tarihinde Tanrı kelimesi gök, felek anlamlarında kullanıldığı gibi, tapınılan, kendisine ibadet edilen, anlamlarında da kullanılmıştır. Türkler Müslüman olduktan sonra tanrı kelimesinin yerine “Allah” kullanılmaya başlanmıştır.bir zamanlar tanrı kelimesiyle birlikte “Çalap” kelimesi kullanılırken bu kelime unutulmuş gitmiştir. Allah kelimesinin yerini tutmadığından uzun süre yaşayamamıştır.
Tanrı Allah’ın karşılığı değildir. Tanrı Türkçe bir kelime, Allah ise Arapça bir kelimedir. Tanrı Allah gibi yaratıcı, hayat verici güce sahip değildir. Tanrı Allah inancının olmadığı toplumlarda insanlar tarafından yapılan ve tapınılan bir varlığın adıdır. Allah kelimesi, tek varlığa addır. Her şeyi O yaratmıştır. İhlas Suresi’nde bildirildiği gibi “Deki, O Allah birdir. Her şeyden müstağnidir. Her şey O’na muhtaçtır.
O doğurmamıştır. Doğmamıştır. Hiçbir şey O’na denk değildir.”
İnanmış bir kimsenin bir kasıt olmadan Allah yerine tanrı kelimesini kullanmasında bir mahsur yoksa da; Tanrının Allah’ın ifade ettiği anlamı ifade etmediği e inançsızların ısrar lamalarına karşı,Allah kelimesi ısrarla kullanılmalıdır. İşin Müslümancası da budur. Ayrıca yeryüzündeki Müslümanların bir Allah’ın adını anmalarında büyük yararlar vardır.
Allah kelimesi, her şeyi yaradan Alemlerin Rabbı’ ndan başkası için kullanılamaz. Başka bir varlığa ad olarak verilemez. Kur’an’da ve İslam
Peygamberlerinin dilinde tanrı ve ilah kelimeleri Allah’tan ayrı olarak kullanılmıştır.
İslam’ın birinci şartı olan Kelime-i Tevhid “Lailahe İllallah” (Allah’tan başka ilah yoktur.) denilirken Allah ayrı,ilah ayrı kullanılmıştır. Tanrı Arapça’da ilahın karşılığıdır. Allah ise tek ve mutlak varlığın adıdır. Tanrı kelimesinde birlik anlamı yoktur. Tanrının ve ilahın çoğulu vardır. Yani Tanrılar, ilahlar gibi. Allah kelimesinin ise çoğulu olamaz. Yani haşa Allahlar denilemez. Ayrıca Allah (cc) ın 99 ismi vardır. Tanrı kelimesi bu 99 isme dahil değildir. Araplar taptıkları putlara tanrının karşılığı olan İlah kelimesini kullanmışlardır. Arapların bir yılın günlerinin toplamından çok ilahları vardı. Romalılar’ da, Yunanlılar’ da da çok tanrı inancı vardı. Hele Yunanlılarda adeta her şeyin bir tanrısı vardı. Hem de Yunan tanrıları ahlaki ilkeleri olmayan, yüz kızartıcı suç işleyebilen varlıklar olarak kabul ediliyordu.