ŞEMÂL-İ ŞERİF – MUHAMMED (AS) IN ŞEMÂLİ

Şemâl, peygamber (as) ın dış görünüşü, güzelliği, huyu, hareketleri, hareket şekli ve tavrı

demektir.

Rasûlullah (sav), ne uzun ne de kısa boylu idi. Vücut yapısı son derece güzel ve dengeli idi.

Göğsü geniş, iki omuz arası geniş, kürek kemiklerinin arasında peygamberlik mührü vardı.

Beyaz, nur tenli, siyah gözlü, gür saçlı, kirpikleri uzun ve siyahtı. Sakalı, kaşları gür ve siyahtı.

Koku sürünsün sürünmesin teni güzel kokulardan daha güzel kokardı.

Elleri ipekten daha yumuşaktı.

Dişleri inci gibi idi. Gözleri iri ve siyahtı. Yüzü geceleyin ayın ondördü gibi parlardı.

Allah Rasûlü’ nün her şeyi başka bir güzeldi.

Gayet mütevazi idi. O’ nu gören hayran kalır ve ona aşık olurdu. O, herkese en güzel şekilde davranırdı. Herkesi hoş tutardı, ikram etmeyi çok severdi.

Sözünde, vâdinde sadıktı. Sûreti kadar ahlâkı da güzeldi.

Daha çok düşünceli olur, lüzumsuz konuşmazdı. Konuşunca da tane tane konuşurdu, böylece herkesde O’ nu anlardı.

Ancak bir haksızlık karşısında öfkelenirdi. Hak yerini bulmadan sakinleşmezdi. Asla kendisi için öfkelenmezdi. Kimseyle münakaşa etmezdi. Her hareketi güzeldi. Kimse O’ ndan incinmezdi.

Ahmet Cevdet Paşa Peygamber (as) ı şöyle tasvir etmiştir:

– “Allah Rasûlü, yaratılışça ve ahlakça insanların en mükemmeli idi. Bütün güzel yüzlerden daha güzeldi.

İsmi güzeldi, organları dengeli idi. Gümüş parlaklığındaki cildi ise ipekten yumuşaktı.

Kirpikleri uzun, gözleri siyah, iki kaşının arası açık, yüzü nurlu, dişleri inci gibi idi.

Saçları siyahtı, tam düzde değil, kıvırcıkda değildi. Sakalı sıktı, bir tutamdan fazlasını keserdi. Saçları hiçbir zaman kulak memelerini geçmezdi.

Koku sürünse de sürünmese de vücudu en güzel kokulardan daha güzel kokardı.

Sünnetli ve göbeği kesik olarak doğmuştu.

Yürürken ne çok dik durur, ne de öne eğilirdi. O’ nunla yürüyenler O’ na yetişemezdi.

O, tatlı sözlü idi. Kimseye kötü söz söylemezdi. Kimsenin sözünü kesmez, mütevazi idi. Boş söz söylemezdi. Gülmesi tebessümdü.

Yanındakilere çok iyi davranırdı. Ne yerse onlara da yedirir, ne giyerse onlara da giydirirdi.

Çok zeki idi.

Yemesinde giyiminde israf etmezdi. Hiçbir zaman karnı doyuncaya kadar yemezdi.

Dünya ve dünya malına iltifat etmezdi.

Lüksü sevmezdi.

İkram ve sadakası boldu…”

Sahabenin dilinden peygamber (as):

  • “Allah Rasûlü, insanların en güzel ve hoş canlısı idi.”   (Ramuz el-Ehadis: 545/4)
  • “Allah Rasûlü, yürürken kibirli bir eda ile, göğsünü kabartarak ve sallanarak yürümezdi.

O, karanlıkta bir yere gelse karanlığın rengi değişirdi.”   (Hz. Ali (ra) )

  • “Allah Rasûlü, yüz güzelliği bakımından insanların en güzeli ve ahlak yönünden de insanların en ahlaklısı idi. Boyu fazla uzunda değil, kısada değildi.”   (Berara Müslim; Fezail:

91)

  • “Rasâlüllah yolda yürürken sağa sola bakmazdı.”   (Ramuz el-Ehadis: 540/13)
  • “Rasûlüllah yürüdüğü zaman vakarlı, fakat hızlı giderdi. Yanındakiler O’ na yetişemezdi.”   (Age: 541/1)

Hz. Ali (ra):

  • “Efendimiz (sav) beyaz ve pembe karışık renkte idi. Gözleri siyah, kirpikleri sık ve uzundu.”   (Age: 519/3)

Enes (ra):

  • “Efendimiz ahlakça insanların en güzeli insanların en cömerti idi.”   (Age: 519/7)

Ebu Said (ra):

  • “Haya bakımından evinde örtüsü içinde bakire bir kızdan daha çok haya sahibi idi.”  

(Age: 519/11)

  • “Allah Rasûlü’ nün ön dişleri seyrekti. Konuşurken dişleri arasından nur çıkıyor gibi gözükürdü.”   (Age: 519/13)
  • “Allah Rasûlü, konuşurken tane tane konuşurdu. Acele etmezdi. Her dinleyen O’ nu anlardı.

İbadetinde devamlılık gösterirdi.

Sütü, bal şerbetini çok severdi.”   (Age: 521/16-17)

Ebu Hureyra (ra):

  • “Allah Rasûlü’ nün, bilekleri geniş, omuzları arası açık, kirpikleri sık ve uzundu.”  

(Age: 520/2)

Ebu Hale (ra):

  • “Peygamber efendimiz iri yapılı, azametli idi. Yüzü ayın ondördü gibi parlardı. Alnı geniş, kaşları ince ve gürdü. Bilekleri uzun, avucu geniş, el ve ayak parmakları etli ve uzundu. Yürürken öne meyilli olarak yürürdü.”   (Age: 520/8)

Bazı şeyler ne kadar çok yazılırsa yazılsın, ne kadar çok anlatılırsa anlatılsın, O’ nu tam anlatmak mümkün değildir. İşte Allah Rasûlü de böyledir. O’ nu kimse tam olarak ifade edip anlatamamıştır.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir