PEYGAMBERİMİZ NEDEN ÇOK EŞLE EVLENDİ

Bilindiği gibi İslâm Peygamberi bazı nedenlerle birden fazla evlenmiştir. Bu konu, İslâm düşmanları tarafından üzerinde kasıtlı olarak durulan zaman zaman istismar edilen konuların başında gelmektedir.

 “İslâm Peygamberinin birden fazla kadınla evlenmiş olması, bazı zihinleri şu veya bu sebeple meşgul etmiş Batılıları ve İslâm düşmanlarını harekete geçirmiştir. İstismarcıların din düşmanlarının birçoğu. İslâm Peygamberini bu nedenle şehvet düşkünü olarak göstermek istemişlerdir. Hemen belirtelim ki, İslâm Dininin yüce Peygamberi, evlilik konusunda şöyle buyurmuştur : “ Evleniniz, fakat boşanmayınız. Allah zevkine ve şehvetine düşkün erkekleri ve kadınları sevmez.” Bu hadislerinden anlaşılıyor ki, Peygamberimiz zevk ve şehvet için evlenmediğine göre, zaruriyelere binaen evlendiği açıkça ortadadır.

İslam Peygamberinin evlillik hayatında zevk, şehvet sözkonusu değildir.

Eğer iddia edildiği gibi olsaydı, emsallerinin çok küçük yaşta evlendiği toplumda 25 yaşına kadar bekâr yaşamazdı.25 yaşına geldiği zaman da Hz. Hatice’nin arzusu üzerine 40 yaşındaki dul bir kadınla evlenmez ve elli yaşına kadar da kendisinden on beş yaş büyük olan dul eşi ile yalnız yaşamazdı. Arap toplumunda, başka bir kadın almasına örf ve âdetler mâni olmadığı halde kendisine yapılan teklifleri de reddederek tek kadınla yaşamazdı.

Peygamberimiz çok güzel bir gençti. Doğruluğu dürüstlüğü de dillere destan olmuştu. Herkes ona “Muhammed-ül Emin” ( güvenilir Muhammed )diyordu. Peygamber olduğu zaman Araplar, kendisine birçok tekliflerde bulunurken, kimi almak, kiminle evlenmek isterse verelim, onunla hemen everelim gibi cazip tekliflerde bulunmuşlardı. Peygamberimiz genç yaşında diğer teklifler gibi bu teklifi de kesin olarak reddetmişti.

Eğer yapılan çirkin isnat ve iftiralar doğru olsaydı. En azından Arapların tekliflerini kabul ederdi. Kendisi ile evlenmek için can atan genç kızlar varken, kırk yaşındaki dul Hatice ile evlenmezdi. Ayrıca yirmibeş yıl çok evliliğin yaygın olduğu Arabistan’da bekâr yaşamazdı. Yirmibeş yıl da Hz. Hatice ile yalnız yaşamaz, kendisine yapılan tekliflerden bir veya bir kaçına iltifat ederdi.

Kendisi ile evlenmek için can atan genç kızlar, kendisine kız vermekle yakını olmak şerefine nâil olmak isteyen babalar da düşünülecek olursa, Peygamberin dünya zevklerine tapmadığı, dünyanın zevkleri ile oyalanmadığı ve şehvetine düşkün biri olmadığı apaçık ortadadır.

İslâm Peygamberinin birden fazla evlenmiş olmasının sebeplerini araştıracak olursak, bu evliliklerin İslâm Peygamberi tarafından arzulanan evlilikler olmadığı görülecektir.

Cenab-ı Allah (cc) Kur’an’da Peygamber zevcelerinin

Mü’minlerin anası olduğunu açıkça bildirince, evlenme durumundaki olan kadınlar, Peygamberin nikahı altına girip bu şerefe nâil olabilmek için can atmışlardır. Bunun içindir ki, teklif daima karşı taraftan gelmiştir.

Ahzâp Sûresi’nin 50. Âyetinde :” Mehirleri verilen eşleri, ganimet olarak alınan savaş esirlerini, amcanın, halaların, dayı ve teyzelerinin seninle göç eden kızlarını sana helâl kıldık, birde kendisini Peygambere hibe eden inanmış kadınları sana helâl kıldık” buyrulmasından sonra Peygamberimiz, Mü’minlerin anaları olmak dileyen kadınların bu şerefe nâil olma arzularını reddetmemiştir. Ayrıca himayeye muhtaç durumda olanları da kendi hallerine bırakmayıp onları örnek bir insan olarak himayesi altına almıştır. Burada Peygamberin himayeye muhtaç durumda olan kadınların sokağa terk edilmemesi konusunda Müslümanlara örnek olması da söz konusudur.

Hatta Peygamberin nikâhı altına aldığı bazı eşleri çok yaşlı idi. Peygamber bunlara kocalık bile yapmamıştır. Hz. Esmâ ise Peygamberin nikâhı altına girmenin verdiği sevinç ve mutluluk yüzünden hemen nikâhtan sonra Allah’ın rahmetine kavuşmuştur.

Bugün bile bir toplumun büyüğü ile sadece bazı duygu ve nedenlerle evlenmekten şeref duyacak nice kadınlar vardır. Eğer şu anda Hz. İsa sağ olsaydı, Hıristiyan kadınlardan onunla evlenmek için can atan kadınlar olmayacak mıydı? Hatta bugünkü rahibeler Hz. İsa zamanında yaşasaydı onunla evlenmek için içlerinde bir arzu taşımayacaklar mıydı?

Peygamberin çok evlenmesinin önemli nedenlerinden biri de; Müslüman kadınların bilmeleri gerekli olan dini hükümlerin kadınlara aktarılması konusudur. Elbette ki, mahrem olan birçok şeyi peygamberimiz kadınlara direk söyleyemezdi. Bu işin kadınlar tarafından yapılması zorunlu idi. Bunun için Peygamberin kendisi açıkça eşlerine anlatmış, onlarda diğer Müslüman kadınlara aktarmışlardır aksi halde Müslüman kadınları İslâmî bilgilerden ve kendileriyle ilgili dinî hükümlerden çoğunu bilmezler, birçok konularda da yanlış uygulama ve hatalara düşerlerdi.

Bunlardan başka evlilik hayatındaki diğer bazı sebepler ve hikmetler de içtimai, siyasive sosyal sebeplerdir.

İslâm Peygamberin evlendiği kadınların durumlarına bakılacak olursa Hz. Aişe ve Mariye hariç diğerleri dul, yaşlı ve himayeye muhtaç kadınlardı. Bazılarıda Müslüman oldukları için müşrik kocaları ve yakınları tarafından terk edilmiş himayeye muhtaç kimselerdi.

Peygamberimiz elliüç yaşına kadar bütün imkânlara sahipken yalnız Hz.Hatice ile yaşamış, başka bir kadınla evlenmeye istek duymamıştır.

Peygamberimizin bir devlet başkanı olarak komşu ülkelerle siyasî dostluk kurma ve iyi komşuluk ilişkileri temin etme zarureti vardı. Ayrıca komşu ülkelerde yeni Müslüman olanların korunması söz konusu idi. Nitekim bu durum, İslâm Peygamberinden önce ve sonra da birçok devlet başkanı tarafından düşünülmüş ve tatbik edilmiş bir davranış olarak değerlendirilmelidir.

Bu konuda diğer bir sosyal husus da İslâm inancına göre Müslüman kadınlarının kâfir erkeklerle evlenmesinin yasak olması hususudur. Bu yasağa göre Müslüman bir kadının inancını koruyup, yaşayabilmesi için Müslümanların arasında kalıp, Müslüman erkeklerle evlenmesi esas olmuştur.

Müslümanların düşmanları çok ve kuvvetli idi. Varlıklarını koruyabilmek ve Allah’ın dinini yayabilmek için Müslümanların güçlü olma, maddi ve manevi bağlarla birbirlerine bağlanmaları zarureti vardı.

Düşmanlarla yapılan savaşlarda Müslümanlar da büyük ölçüde kayıplar vermişti. Erkeklerle kadınlar arasında denge bozulmuş, geride eşlerini kaybeden dullar, himayeye muhtaç durumda kadınlar kalmıştı.

Allah’ın da emrettiği gibi Müslümanların tek örneği İslâm Peygamberi idi. Yaşayışlarında onu örnek alıyorlardı. Peygamber Ashabında bu konuda da örnek olmuştur. Zira o gün için çözüm bekleyen önemli konular vardı. Meselâ; Müslüman olduğu için kocasından ayrılan kadınların, kocası şehit düşmüş dulların, yaşlıların kendi kaderleriyle başbaşa bırakılması, ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması, namus ve iffetlerinin korunması gerekmekteydi. Önemli bir husus da Müslümanlar arasındaki manevi bağların akrabalık bağı ile de kuvvetlendirilmesi icabediyordu. Bu sebeple Müslümanların birden fazla evlenmesine müsaade edilmişti.

Çok evliliği dörtle sınırlandıran âyet nazil olduğunda ise Peygamber son nikâhını yapmış bulunuyordu. Bunun üzerine hanımlarına: “Sizden hiçbirinizi terk ederek kırmak istemem. Kim benim zevcem olarak kalmak, kimde hayatı boyunca nafakası temin edilmek şartı ile boşanmayı kabul edecek! Karar sizin…” demişti. Ama hiçbiri Peygamberin hanımı, mü’minlerin anası olma şerefinden mahrum kalmak istemedi.

Sonuç olarak İslâm Peygamberinin birden fazla evlenmiş olmasının sebep ve hikmetleri vardır. Sonra toplum hayatı o gün için normal değildi. Ayrıca dinî, siyasî ve içtimaî sebepler de vardı.

Demek oluyor ki, İslâm Peygamberinin evlilik hayatı o gün için zaruretlerin bir sonucu olmuştur.

Nasıl İsa Peygamberi hiç evlenmediği için onu cinsi yetersizlikle suçlayamazsak Hz. Muhammed (ASV) çok evlendiği için onun da şehvet düşkünü olduğunu iddia edemeyiz.

Genç ve olgun yaşta toplumun zevkten başka bir şey düşünmediği anlarda bile o, herkesin güvendiği bir kişi olmuş, asla hislerinde ve nefsine mağlup olamamıştır. Toplumda herkesi, zinayı ve şehvetini terk etmeye çağırmıştır. O zaman aralarından biri çıkıp da “ Sen şehvetine düşkün birisin, bunu bize nasıl söylüyorsun” diyememiştir.

Önemli olan diğer bir husus da, Peygamberimizle evlenen kadınların kocaya ihtirası olan kadınlar olmayışıdır.

Peygamber Efendimiz, Peygamberliğini ilan ettiği zaman Mekkeli müşrikler Peygamberimize şu teklifte bunulurlar : “ Ey Muhammed eğer sen para istiyorsan sana para verelim, başımıza başkan olmak istiyorsan seni başkan yapalım, eğer istiyorsan seni kabilemizin güzel kızlarıyla evlendirelim. Yeter ki sen bu davadan, yani İslâm’ı anlatmaktan vazgeç.” Peygamberimiz onlara şu cevabı verir : “ Bir elime ayı, bir elime güneşi koysanız ben bu davadan vazgeçmem.”demiştir.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir