Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)’in İbadet Hayatı

            Allah Rasûlü, korku ve ümit arası bir hayat yaşamıştır.Kendisi ibadeti asla terk etmemiş, Allah’ta ondan ibadet sorumluluğunu kaldırmamış- tır.

            Peygamberimiz, Cenab-ı Allah’a karşı kulluk görevini hiç unutmamış ,eksik de yapmamıştır.

            O : “Bana :”Allah’ın kulu ve Rasûlü” deyiniz.” derdi.

            Buradan bazılarının :”Falanın kalbi temiz, ibadetin gayesi kalp temizlemek değil mi ?” veya “O, ibadet etmese de olur.”gibi sözlerinin ne kadar yanlış olduğunu anlıyoruz.

           Hz. Peygambere :  

           Allah ,sizin bütün günahlarınızı bağışlamıştır. Neden bu kadar ibadet ediyorsunuz ? denince Allah Rasûlü :  

            Rabbime çok şükreden bir kul da mı olmayayım ? cevabını vermiştir.

            Sâdi :”Her nefeste iki nimet vardır ve her nimette de şükür vaciptir.”demiştir.  

            Peygamber (as) :”Şükür, nimeti arttırır.” demiştir. Nimetin artmasını isteyen şükredecek, ibadet edecektir.

            Şükür ve ibadet terk edilmez.

            Cenab-ı Allah,Peygamberimize şöyle emretmiştir :

“Ey Muhammed ! Kitaptan sana vahyolunanı oku, namaz kıl,muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve fenalıktan alıkor.”(Ankebut: 45)  

“Ey Muhammed ! Gece gündüz her an Rabbını an, tesbih et.” (Taha :130)  

“Ehline namaz kılmasını emret, kendinde ona devamlı ol.”(Taha :132)  

“Kalbini temiz tut ,kötü şeyleri terke devam et.” (Müddessir: 2-5)  

“Müşriklerden yüz çevir.” (Hıcır :94)  

“Geceleri kalk namaz kıl.” (Münzemmil : 4)  

            Peygamberimiz , farz ,vacip,sünnet ve nafile namazlara çok düşkündü.

            Peygamberimiz, oruç ibadetine de büyük önem verirdi.

O’nun ibadetleri devamlı idi. Terk etmez, ara vermezdi.Hafife almazdı.

İbadetlerde kulluğu, ön planda tutardı. İbadeti vazife bilirdi.

İbadetlerin kalıbının şeklinin bozulmaması ve özünün zedelenmemesi için büyük gayret gösterirdi ve “Beni nasıl namaz kılar görürseniz , öyle namaz kılınız.” derdi.

            Namazda    acele etmezdi.”Abdesti diri         gibi     alın, namazı ölü gibi kılın.”derdi.Önemsenmeyen namazın kıyamet gününde eski bir bohçaya sarılıp , kılanın yüzüne çarpılacağını ve “Al bu senin namazların.”denileceğini söylerdi.

            Allah’tan en çok korkanınızım, derdi.

Sık sık dualar yapar,bol bol tevbe istiğfar ederdi.

Ramazan orucunun dışında ,Pazartesi, Perşembe günlerini oruçlu geçirirdi.Her ay üç gün oruç tutardı ve Kur’an okumayı ve dinlemeyi çok severdi.

            O’nun ibadetleri devamlı idi.Ara vermezdi.  

            Hep ümitle korku arasında yaşamıştır.

            O, Allah rızasını hep ön planda tutmuştur.

            Bize düşen, Allah Rasûlünden gelen mesajları iyi almak ve hayatımızda uygulamaktır.

            O, önderdir.Son kurtarıcıdır.O, Hatemül Enbiyadır.

            İbadeti ,sadece Allah için yapardı.

            Cennet ümidi, cehennem korkusu ile de ibadet olmaz. Yunus: “Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç hûri,

İsteyenlere ver anı, bana seni gerek seni” demiş.

Allah Rasûlü, ibadeti sırf Allah için yapardı. Sevap da ,cennet de Allah rızasının ardından gelir, derdi.

İbadette devamlılık esastır.Peygamber: ”Amellerin en faziletlisi ,azda olsa devamlı olanıdır.”buyurmuştur.(S.355)  

İbadette usanma, ihmal, hele terk hiç olmaz. “Yeter artık çok yaptık” da denmez.

Allah: “Ölünceye kadar Rabbına ibadet et.” (Hıcır:99) diyor.

Hz.Peygamber ,ayakları şişinceye kadar namaz kılmıştır.İbadetlerinde riyadan sakınmış,sırf Allah için yapmıştır.

O’nun ibadetini anlatırken Hz.Aişe (ra) : “Yatsı namazından sonra biraz uyur, teheccüt namazına kalkardı.”der.  

Teheccüt, Evvabin ve kuşluk namazlarından sonra günlük 40 rekat namaz kılmıştır.

Namazların ardından tesbih çekmiş, dua etmiştir.

Güç ve takat yetiremediği zamanlar ,gece namazlarını bazen oturarak kılmıştır.Çünkü nafilede kolaylık vardır.

Abdullah bin Ömer (ra): “Öğle namazının sonunda Peygamber bazen iki rekat namaz kılardı.” (S.366)der.  

Hz. Peygamber (as) ,namazları geciktirmez, vaktin başında kılardı. Çünkü geciktirmek tevbe istiğfar gerektirir. Allah’ın emri geciktirilmez. İbadetleri terk ise Allah’a isyandır, derdi.

Hz. Peygamber (as) Hz. Ali (ra)’a :  

“Ey Ali, üç şey vardır,sakın onları geciktirme:

  1. Vakti gelince namaz,hemen kıl. 
  2. Hazır olunca cenazeyi, hemen defnet.  
  3. Dengi çıkınca bekâr kadını hemen evlendir.” (K.Sitte : 7/405)  

               Orucu    sadece     Ramazanla    yetinmezdi.     Pazartesi,    Perşembe            oruç

tutardı.Recep, Şaban aylarında çok tutardı.Bize de her ay en az üç gün orucu tavsiye etmiştir.Çünkü Allah, ibadetlere 1’e 10’dan , 1’e 700 misline kadar sevap verir.

Huzeyfe (ra): “Allah Rasûlünü, herhangi bir şey üzecek olsa namaz

kılardı”diyor.(K.Sitte:7/341)

            Hz.Peygamber (as) ,Kur’an okumayı çok severdi ve tavsiye ederdi.” Allah’la konuşmak   isteyen         Kur’an          okusun.”       ”En     hayırlınız, Kur’an’ı        öğrenen        ve öğretendir.”derdi.

            Ayrıca Allah’ı çokça zikrederdi.”Allah’ı çokça  anın.”derdi.

            Hz Enes (ra) : “Peygamber dua ederken ellerini öyle kaldırırdı ki ,koltuk altlarının beyazlığı görünürdü.” (K.Sitte: 5/506)  

            Burada illâ eller böyle mi kalkacak ? denebilir. Allah Rasûlü ,zaman olmuş duruma göre kaldırmış,duruma göre omuz hizasında tutmuş, duruma göre biraz daha aşağı tutup birleştirmiştir.

SONUÇ

            Allah Rasûlü , elinde imkan olmasına rağmen imparatorlar ve krallar gibi bir hayat yaşama mıştır.

            İbn-i Mes’ut (ra) , Allah Rasûlünün üzerinde yattığı hasırın izini görünce şöyle demişti:

            -“Ya Rasûlallah ,Kisralar,Kayserler yumuşak yataklarda yatıyorlar.Siz ise hasırın üzerinde yatıyorsunuz.” Peygamber (as) ,O’na :  

            -“Ey İbn-i Mes’ut ! Onların gördükleri , görecekleri odur. Onların ahireti yoktur, üzülme.” demiştir.

Hz. Aişe (ra) ,kendisine rahat etsin diye bir döşek hazırlamıştı.Peygamber (as),ona : “Ya Aişe , benim ince minderde yatışım fakirliğimden değildir. Ben dileseydim, Rabbım her şeyi altın,gümüş yapardı.”dedi.

            Peygamber (as) cömertliği ve yardımseverliği ile tanınırdı.Elinde avucunda ne varsa dağıtırdı. İsteyene verirdi.Etrafı ile bölüşürdü.

            Şöyle anlatılır:  

            Peygamber Efendimiz (s.a.s.), yoksul ve yetimlerle ilgilenir,hizmetçi ve işçileri dinler, ihtiyaçlarını gidermeye çalışırdı.Nakledeceğimiz şu olay bu açıdan çok ilginçtir.

            Hz. Muhammed (as)’ın cebinde on dirhem vardır.Dört dirheme bir gömlek almıştı ki , yoksul bir kişi :  

            “Ey Allah’ın Rasûlü ,o gömleğe çok ihtiyacım var, onu bana verir misin ?” dedi.

            Peygamberimiz ,gömleği ona verdi.Kalan parasının dört dirhemi ile tekrar bir gömlek aldı. Bu esnada küçük bir hizmetçi kızın ağladığını gördü, yanına yaklaşıp sebebini sordu. Hizmetçi kız:  

            “Efendim , bana un almam için iki dirhem vermişti, kaybettim, onun için ağlıyorum.”dedi.  

            Peygamberimiz son kalan iki dirhemi de bu kızcağıza verdi.Fakat küçük kız ağlamaya devam ediyordu. Peygamberimiz tekrar sordu:  

            “Kaybettiğin iki dirheme tekrar kavuştun, halâ niçin ağlıyorsun ?”  

            “Eve geç kaldım, beni döveceklerinden korkuyorum” deyince Peygamber Efendimiz (s.a.s.) küçük kızın elinden tuttu ve onu evine kadar götürdü. Önce selâm verdi.Selâmı alan ev sahibi :  “Sana canımız fedâ Ey Allah’ın  Rasûlü , evime şeref vermeni neye borçluyum ? “diye sordu.

            Hz. Muhammed (s.a.s.) durumu anlattı. Ev sahibi :  

            “Ey Allah’ın  Rasûlü ,sizin evimize kadar gelmenize sebep olduğu için bu hizmetçi kızı azad ediyorum. Artık hürdür.”dedi.

            O, gül Muhammed’dir. İnsanlığın gülüdür. O’nun sembolü güldür.

            Yunus :”Gül, Muhammed teridir.” demiştir. Bunun için milletimiz Gül ismini, çocuklarına vermiştir.Tüm güzellikler O’na yakıştırılmıştır.

            O, kainatın efendisidir. Ne mutlu bize ki, ona inanmış ve ona ümmet olmuşuz. Elhamdülillah.  

            Peygamberimizin ifadesiyle :  

            “Rab olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı , Peygamber olarak Muhammed’i seçip beğendim.” diyen kimse cenneti hak etmiştir. (Abu Davut,Vitir :26)  

            O’nu sevmenin şartı,onu tanımak,sünnetini yapmaktır.Allah, şefaatinden, sünnetinden ayırmasın.

M.Necati Bursalı’nın dilinden Muhammed Mustafa (as)’a  sesleniş:  

Binlerce selam olsun,                       Hak âşıklar var eder,

Muhammed Mustafa’ya.                   Sevenleri yâr eder,

Ey gönül,sevgiler sun,                       Kütük bile zâr eder,  

Muhammed Mustafa’ya!..                 Muhammed Mustafa’ya!..

Bülbüller salât okur ,                         Sîne âşık ,göz âşık,

Yer ,gök,kainat okur,                          Şiir âşık,söz âşık,

Nice âşık Na’t okur,                           Her yürek,her öz âşık,

Muhammed Mustafa’ya!..                 Muhammed Mustafa’ya!..

Aşk ne güzel,ne hoştu,                      Ne sim, ne de zer gerek,

Âlemde her şey coştu,                      Hazma gibi er gerek,

Kuşlar ,ceylanlar koştu,                    Ey ümmet sefer gerek,

Muhammed Mustafa’ya!..                 Muhammed Mustafa’ya!..

Yerde gökte var âşık,                         Yüreklerden gam gider,

Bilâl ve Ammar âşık,                          Âşık şaşmaz tam gider, Dost âşıktır,Yâr âşık,                         Her nefes selâm gider.

Muhammed Mustafa’ya!..                 Muhammed Mustafa’ya!..

Âlem sanki tek ümmet,                     Murâda ermek için ,

Gül ümmet, çiçek ümmet,                 Yarışta insan ve cin,

Sen ol bir ipek ümmet,                      Kanat gerdi güvercin,

Muhammed Mustafa’ya!..                 Muhammed Mustafa’ya!..

Söz var ki kardan aktır,                      Dağdan taştan al hisse,

İnci dolu ırmaktır.                                Hep eksik ne dedimse,

Kur’an bir Zikr-i Hak’tır,                     Denk olamaz hiç kimse,

Muhammed Mustafa’ya!..                 Muhammed Mustafa’ya!..

Nice can feda oldu,                            Gece-gündüz,bahar-yaz,

Şahler bir gedâ oldu,                         Bülbüller etmede naz,

Hira’da nidâ oldu,                               Gözler bakmaya doymaz,

Muhammed Mustafa’ya!..                 Muhammed Mustafa’ya!..

Allah için tâbi ol,                                 Elif verdi, lâm verdi,

Aşkta bir sahâbi ol,                            Hak güzel kelâm verdi,

Gel ey gönül ,Nâbi ol,                        Taş ağaç selâm verdi,

Muhammed Mustafa’ya!..                 Muhammed Mustafa’ya!..

Övgüler sevgiler var,

Hep koşar genç ihtiyar,

Kim kavuşsa bahtiyar,

Muhammed Mustafa’ya!..

Ey göz,bak ta ibret al,

“Levlâk” ona mahsus hâl, Bulunmaz hiçbir misâl,

Muhammed Mustafa’ya!..

Hira kucağın açtı,

Gökler inciler saçtı,

Bütün beşer muhtaçtı,

Muhammed Mustafa’ya!..

Bir nur ki inciden ak, Hayran İbrahim,İshak,

Devlet ve şan verdi Hak,

Muhammed Mustafa’ya!..

Hasret kavurdu, yaktı,

Çölde ırmaklar aktı,

Cennet bile müştaktı,

Muhammed Mustafa’ya!..

Her cihetten yol gider,

Âşıklar kol kol gider,

Salât selâm bol gider,

Muhammed Mustafa’ya!..

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir