Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)

Yeryüzünde  önemli  gelişmelere sebep olan insanların  gönlüne  ferahlık, düşüncelere  berraklık kazandıran Muhammed Mustafa (SAV)’in  dünyaya teşrifleri, insanlık tarihinin en önemli hadiselerinden biridir. Çünkü her şey ondan sonra değişmiştir.Anlamını yitiren şeyler,ondan sonra anlam  kazanmıştır.

            Müslüman   olarak  Hz . Peygamber  (SAV)’i tanımak ,bu bakımdan zaruridir.Çünkü onu tanıma- dan Müslüman olunmaz.

            Hz. Peygamberi tanıyabilmek için de yaşadığı  ortamı, insanlığa  getirdiği  mesajları  iyi   bilmek lazımdır.

            O günkü dünya insanlığına bakacak olursak, manzara hoş değildir.

  • İnsan   hakları   diye   bir  şey   yoktur. Beşer yırtıcılıkta    sırtlanları  bile  geçmiştir.  Güçlü olan haklıdır.
  • Kadının durumu yürekler acısıdır. 
  • Adalet, eşitlik,hak hukuktan eser yoktur. 
  • İnsanlar   kendi   elleriyle   yaptıklarına tapar hale gelmiştir. 
  • Aileler   kendi  yavrularını kendi  elleriyle diri diri toprağa gömmektedir.   Hiçbir ahlâk ve namus anlayışı geçerli değil- dir.Dünyanın üzerine kapkara cehalet  bulutları çökmüştür. 

İşte  Hz. Peygamber, böyle bir ortamda doğmuş ve  insanlığa  rahmet  peygamberi olarak gönderilmiştir. O  günden  bugüne  de  dünya  gündeminde kalmıştır.

            Muhammed Mustafa ,dünyaya  teşrif ettikleri zaman herkes, her şey onu bekliyordu.

            Tevrat’ta :(18/2) “İlerde senin  gibi bir Rasûl daha  göndereceğim ; kelâmımı   onun  ağzına  koyacağım.” denmiş.

            Allah Tevrat’tan sonra Zebur’da da : ”Şüphesiz yeryüzüne Salih kullarım varis olur.” diye yazılı buyurur.

            Hz  İsa , İncil’de  ( Yuhanna :14/15 ) : ”  Ben Rabbimden  sizin  için  bir feraklit istiyorum ki, kıyamete kadar sizinle beraber kalsın.”diyordu.  

            Araplar,istisnasız bir kurtarıcı beklemektedir.

Bu ortamda Cenab-ı Allah insanlığa kurtarıcı olarak ahir zaman peygamberini göndermiştir.

            Şunu   itiraf   etmek  gerekir   ki,  Peygamber Efendimizi layıkıyla anlamak ve anlatmak  mümkün değildir.Çünkü hiçbir beşerin hayatı O’nun hayatına benzemez.

            O’nun  hayatı  hiçbir  peygamberin  hayatına da   benzemez. O,  bütün   insanlığın   peygamberi, hatta   ins  ve  cinin  peygamberidir. Âlemler  O’nun için yaratılmıştır.

            Allah  Rasûlünün  her  şeyi  güzel  olmuştur. Hayatında hiçbir karanlık nokta yoktur.

            Ne   yazık   ki   çoğumuz  O’nu  tanımıyoruz. Biraz  tanıyanımızda   gerektiği  gibi O’na uymuyor.

            Allah Rasûlüne inanmak ve“O’nu seviyorum” demek  yetmiyor. O’na  gönül  vermeden sünnetine uymadan olmuyor.

            Ebu  Talib , peygamberimizin amcasıydı. Hz. Ali  gibi bir  evladı vardı.Allah’ın elçisini himayesine almıştı. Müşriklerin   saldırılarından   O’nu   korudu. Ama sonuçta  imanla bu dünyadan göçemedi. Onu Peygamber (as)  elleriyle   defnetmişti.  Yanmaktan kurtaramadı.  Ebu   Talib,   Peygamber   Efendimizi seviyordu. Sevmese  korur muydu ? Ama O’na tabi olmamıştı.

            Bu  olaydan  alacağımız  mesaj ,inanmak ve sevmekten   öte  uymaktır. Ancak  o   zaman   O’na ümmet  olunur,  şefaatinden  mahrum  olunmaz.

            Hz. İsa’ya  uymayan  hıristiyan, Hz. Musa’ya uymayan   yahudi   olabilir  mi ? Düşünülebilir  mi ?  

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir