Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) İnsanlığa Neler Sundu?

            Yeryüzünde en büyük ve en köklü inkılâbı Hz.Muhammed yapmıştır. O’nun yaptığı inkılâp, severek, isteyerek, insanın içini, dışını, dünyasını değiştirmesidir. Vahşi, cani bir topluluktan Ashab-ı Kiram gibi güzide bir topluluk örneğini ortaya koymuştur.  

            Yeryüzünde her şey Muhammed Aleyhisselâm ile değişmeye, O’nunla anlam bulmaya başla- mıştır.   

            Akif’in ifadesiyle:  

            “Dünya neye sahipse O’nun vergisidir. Hep,  

            Medyûn O’na cemiyeti, medyûn O’na ferdi,

            Medyûndur, O masuma bütün beşeriyet,  

Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret”

            Allah Rasûlü, Suffa okulunu açmış, burada gönül erleri yetiştirmiştir. Bu mesaj çok iyi algılanmalı ve uygulanmalıdır.  

  • Allah Rasûlü, inanları çok sevmiştir.  
  • Nefsine, düşmana, şeytana taviz vermemiştir.  
  • O’nun mesajları evrenseldir, halâ taptazedir.
  • O’nun mesajları, hayatın tüm alanlarını kapsar ve ihtiyaca da cevap verir.  
  • O madde ve mana dengesini iyi kurmuştur.

            Bu gün insanlık ne kadar güzel şeye sahipse hep O’nun sayesinde sahip olmuştur.  

            Hiç kimse O’nun sunduğu şeylerden daha iyisini, daha güzelini insanlığa sunamamıştır.  

            İnsanlığa mesajlarını sunarken her sıkıntıyı sabırla karşılamış, asla davasından taviz vermemiştir. Tehditlere aldırış etmemiştir.  

            Zira Allah O’na:” Sana emrolunanı  açıktan açığa beyan et. Müşriklerden de yüz çevir.” (Hıcr:94) buyurmuştur.  

            O, davası uğruna her türlü ezaya, cefaya, boykota, alaya göğüs germiştir. Sabrın, metanetin en güzel örneklerini vermiştir.  

            Her türlü cazip teklifleri de reddetmiş, “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseniz, Vallahi bu davamdan vazgeçmem.” demiştir.  

Görülmüştür ki sabredenin yardımcısı Allah’tır. Sabretmenin ecri vardır. Bu sabır zulme sabır değildi. Zulme en şiddetli tepkiyi göstermiştir.  

Ayrıca bütün baskı ve zulümler, İslâm’ın yayılmasını ve İslâm’a yönelişi sağlamıştı. Tıp ki bu günkü gibi…    

Habeşistan’a hicret eden ilk Müslümanlar hicrete mecbur oluşlarının sebeplerini anlatırken şunları söylüyorlardı :

“Ey Hükümdar, biz cehalet içinde yaşayan bir millet idik ; putlara tapıyor, ölü hayvan eti yiyorduk.Fuhuş yapıyorduk.Akraba ile ilgilenmiyor, komşuluk haklarına riayet etmiyorduk.Kuvvetli olanımız zayıfı eziyordu. Biz toplum olarak bu muzdarip halde iken Allah-u Teâlâ bize acıdı, lutfederek içimizden birini Peygamber gönderdi.

Soyu, iffet ve şerefi hepimizce bilinen birisi. O, bizi Allah’a ibadet etmeye çağırıyor, atalarımızın tapına geldikleri ağaç ve taş parçalarını terk etmemizi söylüyordu.Bize, doğru söylemeyi,emanete ve akrabalık bağına riayet etmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, kan dökmekten sakınmayı öğütlüyordu. Hayâsızlıktan, yalandan ,yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iftira etmekten uzak durmayı öğütlüyordu……” O Peygamber (as) ki :  

  • Tevhid inancını getirerek, insanlığı kendi eliyle yaptığı taşa,ağaca,leşe tapmaktan kurtar- mıştır.
  • Hakikatin bilgisi Kur’an’ı getirmiştir.
  • Adaleti, eşitliği getirmiş, “İnsanlar bir tarağın dişleri gibidirler.”demiştir.

Gassan Emiri Müslüman olmuş, Kâbe’yi tavaf ederken bir köle, eteğine basınca ona tokat atmıştı. Hz. Ömer, iki yol gösterdi. Ya aynı tokadı köle ona atacaktı, yada özür dileyecekti.  

İşi sabaha bırakan Gassan Emiri : “Biz kölelerle bir mi olacağız ?”deyip gece Mekke’yi terk etti.

  • İnsanı kutsal varlık ilân etmiştir.
  • Her faydalı olanı emretmiş, her zararlıyı da yasaklamıştır. Günahsız, haramsız yaşayabileceğini göstermiştir.
  • Yeryüzünde faydalı olma anlayışını yerleştirmiştir. “En hayırlınız, insanlara en çok faydalı olanınızdır” buyurmuştur.  

Allah Rasûlü ne yapardı ?  

  • Allah’a imana davet ederdi.Allah’tan korkmayı, Allah’ı  sevmeyi emrederdi.  
  • Haram, helâli öğretirdi.
  • Hayata emir ve yasaklar koyar, böylece ölçülü yaşamayı isterdi.  
  • Kolaylaştırır, zorlaştırmaz. Müjdeler, nefret ettirmezdi.
  • Kur’an’a ve sünnete uymayı emrederdi.  
  • Koyduğu kuralları bizzat yaşar, örnek olurdu. “Söyleme, yap” derdi.
  • İslâm’ı öğrenmeyi ve yaşamayı emrederdi. 

Allah’ın Elçisi nasıl bir Müslüman tipi istiyor ?  

  • Kuvvetli bir imana sahip,
  • Bilgili, şuurlu, dinini bilen ve yaşayan,
  • İyi niyetli, iyi huylu, ahlâkı güzel,  
  • Güler yüzlü, tatlı sözlü,
  • Sabırlı, yardımsever, hoşgörülü,
  • Kendisi kadar başkalarını da düşünen,
  • Dürüst, adil, hak hukuk bilen,  
  • Allah’tan başkasına tapmayan, kulluk yapmayan,
  • Kur’an’a, sünnete uyan,
  • Günahtan, haramdan, şüpheli şeylerden kaçan,  
  • Sevap adamı, hizmet adamı,  
  • Her işinde Allah rızasını düşünen,
  • Kendisine bakılınca Allah’ı, ahireti hatırlatan,
  • Allah’ı sevdiği kadar O’ndan korkan.
  • Kendisini ilgilendirmeyen şeylerle  ilgilenmeyip, iyi Müslüman olmaya çalışan ümmet istiyor.  
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir