Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) En Büyük İnsandır

            Hz.Muhammed, gelmiş geçmiş insanların en büyüğüdür. Kimse, O’nunla boy ölçüşecek durumda değildir.  

            O âlemlere rahmet olarak gönderilen insanların en hayırlısı bir Peygamberdir.  

            24 Ekim 1985 tarihli gazetelerde şu haber yer almıştı: “Gelmiş geçmiş en büyük insan Hz. Muhammed” başlığının altında Amerikalı araştırmacı Michael Hard, dünyanın oluşumundan bu yana gelmiş geçmiş en büyük 100 insanı tesbit için Computer araştırması yapmış. En ince noktasına kadar her türlü bilgiyi vermiş, ekrana birinci sırada Hz.Muhammed yansımıştır. Ayrıca bu denemenin ikinci olduğu, birincisinde de ekrana aynı ismin yansıdığı bildirilmiştir.             

            Şairin de dediği gibi :  

“ Ruhum sana, varlık sana hayrandır Efendim!  

  Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim ! ”

            O, dünyanın en çok sevilen insanı olmuştur.  

            “O da bir insandı” deyip O, sıradan bir insanmış gibi gösterilmeye çalışılıyor.

            Elbette O, tabiat üstü bir varlık değildir. Ama O, Allah’ın kulu ve Rasûlüdür. O’na ilahlık da isnat edemeyiz.Ama insanların en üstünü ve en şereflisidir.

            Kur’an’da :  

  • “De ki : Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. “ (Yunus:49)              “De ki: Size “Allah’ın hazineleri elimdedir” demiyorum, gaybı da bilemem. Size ben meleğim de demiyorum.Ben ancak vahyolunana uyuyorum!”  (Enâm:50)
  • “Görülmeyeni bilseydim, daha çok iyilik ya- pardım. Ve bana kötülük de gelmezdi. Ben sadece inanan bir topluluğu uyaran ve müjdeleyen bir Peygamberim.” (A’raf:188) demesi emredilmiştir.  

            O son Peygamberdir. Peygamberler Peygamberidir. O’nu Allah terbiye etmiştir. O’nun ahlâkı Kur’an ahlâkıdır.  

            Âlemler O’nun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır. Cenab-ı Allah O’nun için “Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” demiştir.  

            Kelime-i Şehadette, Kelime-i Tevhidte Rabbım O’nun adını kendi adı ile anılmasını istemiştir. O’na “Habibim” demiştir.  

            En büyük insan Muhammed Mustafa (SAV) dır.  

            Allah Rasûlünün, Peygamberlik nişanı, Nübüvvet mührü, iki kürek kemiğinin arasında idi. Peygamber, bunu göstermekten hoşlanmazdı.  

  • Hz.Peygamberin yaradılışı ve ahlakı güzeldi. O güzeller güzeli idi. Her şeyi ile uyumlu idi.  
  • Sünnetli ve göbeği kesik olarak doğmuştu.  
  • İyilik ve güzellik hususunda hiçbir kimse O’nu geçememiştir. O, mübarek bir insandı. Güzel yüzlü, tatlı sözlü ve güzel görünümlü idi. Yaşantısı da hayatı da hep güzeldi. İnsanların en güzeli idi. Âlemler O’nun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştı. O, Yusuf’tan da güzeldi.

Câbir (ra): “Mehtaplı bir gecede peygamberi gördüm. Bir aya bir de O’na baktım. O, aydan daha güzeldi.” demiştir. (Ali Yardım, Peygamberin Şemali: s.67)

İbn-i Abbas (ra) da:

“Rasulullah(SAV) ın ön dişleri hafifçe seyrek olduğundan, konuşurken ön dişleri arasından nûr (inci) dökülüyor gibi görünürdü.” (Peygamberin Şemali: s.69) demiştir.  

Allah Rasûlü üstün, mükemmel olduğu ölçüde mütevazidir, alçak gönüllüdür.  

Allah: “Şüphesiz ki sen büyük ahlâk üzeresin. “ (Kalem:4) buyurmuş, Allah Rasûlünün ahlâkını övmüştür.  

Şu ahlâka bakın. Bir gün yanına gelip titreyen birine:  

  • Titreme, ben kral değilim, Kureyş’ten kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum, demiştir.

Bir gün de ashabına şöyle demiştir:  

“ Hıristiyanların İsa hakkında “Allah’ın oğlu” dedikleri gibi beni övgüde aşırıya gitmeyin, ben ancak Allah’ın kuluyum, siz de benim hakkımda ”Allah’ın kulu ve elçisi, deyin.” O insanlığın iftihar tablosudur.  

Kimse peygamberimizle boy ölçüşecek durumda değildir.

O’nun ikna gücü de çok kuvvetli idi. Bir gün Fezare Oğullarından birisi, Peygamberimizin huzu- runa gelerek:  

  • Benim karım, siyah bir çocuk doğurdu. Halbuki ben beyazım, kendisi de beyazdır. Ondan şüpheleniyorum ne yapayım, ne tavsiye edersiniz? dedi.    

            Resûlüllah Efendimizle aralarında şöyle bir diyalog geçti:

  • Senin develerin var mı?  
  • Evet var Ya Resûlüllah!  
  • Develerinin renkleri nasıldır?
  • Kırmızıdır.
  • İçinde boz olanı da var mı?
  • Evet var.
  • Peki o boz renkli deve, kırmızı develere nereden ve nasıl karıştı?
  • Soyunun bir damarına çekmiş olmalı, Ya Resûlüllah!
  • Öyleyse, senin oğlunda soyundaki birine çekmiş olabilir. Hanımından hiç şüphelenmene gerek yok… dedi.

            Karşısındakinin anlayış seviyesini ve içinde bulunduğu durumu böylesine dikkate alan Resûlüllah (SAV) kendisine muhatap olan kimsenin aklını kurcalayan meseleyi diyalog yolu ile yine kendisine çözdürmüş; onun akıl ve mantığını harekete geçirerek tam ikna etmeyi başarmıştır.  

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir