ÖVÜLEN MİLLET

            Türk Milleti, ahlaki, meziyetleri ve idealleri ile diğer milletlerden üstün bir millettir. Tarihin hiçbir devresinde Allah’ın gazabını celbedecek kadar yozlaşıp dejenere olmamıştır. Bu bakımdan iki iftiharımız vardır : Birincisi; İslam’la şereflenmiş olmamız, diğeri ise, insani meziyetlere sahip Türk olarak yaratılmış olmamızdır.

            Bununla beraber şunu açıkca belirtmek gerekir ki, iddiamız kuru kuruya bir ırk üstünlüğü değildir. Çünkü İslam’ın ölçülerine göre, Allah’ a inanan takva sahibi bir Müslüman, azıp sapmış inançsız bir kafirden her zaman üstündür. İslam Peygamberi yakınlarına :

            – Başkaları amelleri ile bana gelirken siz ecdadınızla övünerek bana gelmeyiniz. Kıyamet gününde bana en yakın olanınız huyca en güzel olanınızdır, “ buyurmuştur.             Tür Milletinin üstünlüğü, laboratuar ırkçılığı olarak değildir. Türk milletinin üstünlüğü, imanla hidayete ulaşmış Türklerin manevi ve ruhi alanda İslam’a gönül vererek sağladığı inanç, ahlak ve düşünce üstünlüğüdür. Anadolu’yu Türkleştiren ve İslamlaştıran Alpaslan : “ Biz temiz Müslümanlarız, bit’at nedir bilmeyiz. Bunun için Allah halis Türkleri aziz kıldı” diyerek Müslüman Türk’ ün üstünlük nedenini ifade etmiştir.

            Müslüman Türkler kötü olmadıkları gibi her kötünün ve kötülüğün karşısında olmuşlar, Allah rızası için çalışmış ve Allah rızasına uygun olarak yaşamışlardır. Bunun için Türklere “Cündullah” yani Allahın ordusu denmiş ve Türkler, kötüleri cezalandırmak için Allah tarafından gönderilmiş ve yüceltilmiş bir millet olarak kabul edlmiştir.

İngiltere’ nin İstanbul elçilik katibi Rıcaut, “Türklerin Siyasi Düsturları “ adlı eserinde (S.1011) şöyle der : “İmparatorluğun uzun ömrünü içte sarsılmaz sebatını ve dışta ordularının mutlu başarılarını onu yönetenlerin bilgeliğinden ziyade tabiat üstü bir sebebe dayandırarak hayran olmamak mümkün değildir. Sanki her şeyin en iyisini yapan Tanrı bu güçlü milleti,

Hıristiyanların günahlarını ve kusurlarını cezalandırmak için yüceltmiş ve desteklemiş gibidir.

            Müslüman olduktan sonra Türkler, İslam’ı en güzel anlamış, yaşamış ve en çok hizmet etmiş bir millettir. Bu konuda Müslüman Türk Milleti ile mukayese edilebilecek başka bir millet gösterilemez. Bu yüzden Türk Milleti, Allah’ ın ve Resulünün övgüsüne mazhar olmuştur.

            Dede Korkut Kitabında Korkut Ata’ nın Peygamber Efendimiz zamanında yaşadığı ve ona sahabe olduğu bildirilmiştir. Taberi Tarihi, Peygamberin Uhut savaşında savaşı “Türk çadırı” denilen bir çadırdan idare ettiği yazılıdır.

            Ebu Davud’ un Süneninde yer alan bir hadislerinde Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur : “Türkler size dokunmadıkça siz Türklere dokunmayınız.”

            Kur’an’ da ebced hesabı ile İstanbul’un fethinin hicri tarihini gösteren “Belde-i Tayyibe” ve : Konstantiniyye elbette fetholunacaktır; onu fethedecek kumandan ne güzel kumandandır. Onun askeri ne güzel askerdir” diyen Ulu Peygamberin övgüsüne mazhar olmuştur milletimiz.

            Kaşgarlı Mahmud, Divan-ü Lügat-it Türk adlı eserinde : “ Gördüm ki, Tanrı devlet güneşini Türklerin burçlarından doğurdu, feleklerin çemberlerini onların ellerinde döndürdü, “Türk” adını onlara kendisi verdi, Türkleri illere sahip etti, bu asrın sultanlarını onlardan gönderdi, cihandaki bütün milletlerin dizginlerini de Türklerin eline verdi. “Dedikten sonra Türkler hakkında söylenmiş hadis ve Kutsi hadisler nakletmektedir.

            Kaşgalı Mahmud: “ sözüne güvenilir Buhara ve Nişabur imamlarından duyduğuna göre Peygamber, Oğuz Türklerinin meydana çıkacaklarını söylediği sırada, “Türk dilini öğreniniz, Çünkü onların hakimiyeti uzun sürecektir” mealinde bir hadis buyurmuş. Bu hadis doğru ise Türk dilini öğrenmek boynumuza borçtur; doğru değilse o zaman akıl bunu icap et tirir” der.

            Naklettiği bir kutsi hadis ise: “ Benim Türk adını verdiğim ve ġarkta iskan ettiğim bir ordum vardır. Bir kavme gazaplandığım zaman onları o kavmin üzerine salarım.” Mealindedir.

            Türk Milletinin bariz karakteri, İslami ve insanı meziyetlere sahip, ahlak yapısı yüksek oluşudur. İslam’dan önce Türkler insani temellere bağlı oldukları gibi Müslüman olduktan sonra da Kur’ an ve sünnette emredilen İslami prensiplere son derece bağlı olarak yaşamışlardır. Beden ve ruh temizliğini imandan saymış, İslam’ın emri olan sosyal sosyal müesseseleri kurup yaşatmış, aile müessesesinin kutsallığını koruyup devam ettirmişlerdir.             Bugün Müslüman milletler arasında Sünnete bağlı, Kur’an’ a sayılı ve Kur’ an’ ı abdestsiz tutmayan tek millet Müslüman Türk Milletidir. ġehitlik, gazilik arzusu ile imanından son derece emin olarak Haçlıların karşısına dikilen. İslamı ve Allah’ ın adını cihana yaymayı görev edinen milletimizdir.

            Osman Gazi oğlu Orhan Gazi’ ye vasiyetinde : “Yolumuz Allah yoludur, gayemiz Allah’ ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik davası değildir.” Derken Müslüman Türk Milletinin uğrunda ölüp, yaşadığı ideali ortaya koymuştur.

            Yüce imanı, ideali,ahlaki ve insani meziyetlerinin üstünlüğü ile milletimiz, her türlü övgüye layık bir millettir.

            Dede korkut, Türk Milleti için : “Karlı kara dağların yıkılmasın. Gölgeli büyük ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kâdir Tanrı seni nâmerde muhtaç etmesin. Koşar iken akboz atın sendelemesin. Vuruşunda karaçelik öz kılıcın çentilmesin. Dürtüşürken alaca mızrağın ufanmasın Allah’ın verdiği ümidin kesilmesin.” diye dua etmiştir.

Tarihteki üstünlüğünden sonra Tanzimat’tan buyana Müslüman Türk Milleti, sahip olduğu değerlerden koparılmış, ahlak ve karakter bozukluğuna itilmiştir. Aziz Milletimiz, kendisinin sahip oldu fazilet ve meziyetleri bilmeyenler ve onlara sahip olmayanlar tarafından hakir görülerek küçültülmeye çalışılmıştır.

            Yeni nesil ise, milletinin değerlerini tanıma imkanı bulamadığı gibi kendi milletine, kendi dinine, diline, kültürüne ve tarihine düşman olarak yetiştirilmiştir. Bununla da yetinilmeyerek yeni nesle gurur verecek, ölçü olacak ve millilik vasfını kazandıracak, milli eğitim yuvalarının duvarlarını süsleyen, Türk Milletine hayatlarını vermiş olan Türk büyüklerinin tarihi tablolarına varıncaya kadar düşman olunmuştur.

           Neticede kendi milletinin büyüklerini tanımayan, milleti ile gurur duymayan Türk genci, başka milletlerin kendi vatanı ve kendi milleti için yaşamış insanları gözünde ve gönlünde putlaştırmıştır.

            Türk Milletinin maddi ve manevi varlığına düşman olanlara Mevlana’nın Fihi Mafih adlı eserindeki (S.99) bir deyimi ile “Çok fena işler yaptın, fakat ya boşluğundan veya bilgisizliğinden, bunun kötü olduğunu bilmiyosun”

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir