ÖLÜMÜN ŞEKLİ VE ZAMANI ÖNEMLİ Mİ?

            İnsan için tayin edilen ömür ne zaman biterse, ölüm olayı o an olur. Bazıları için hayırlı, bazıları içinde hayırsız olur. İmanın ameline göre değişir. Bazıları, yatak – yorgan yırtar. Bazıları da helalleşmeden gider.

İyi kimseler için sıkıntısız bir ölüm olur. Bazıları, için ahiret azığı hazırlanmadan, üzerindeki hakları vermeden, tevbe istiğfar etmeden gider ki, iyi bir gidiş değildir.

            Aslında, hiçbir ölüm ani değildir. Daha önce defalarca hatırlatılmıştır. Çeşitli olaylar, hastalıklar, ders alınacak ölümler hep hatırlatmadır. O, an Azrail’in son gelişidir.

            İnsanı, öldüğü zamana göre de değerlendirmek yanlış olur. İnsan eceli Cuma günü bitmişse, Cuma günü ölür. Ne iyi adammış demek yanlış olur.

            Adamın biri kadir gecesi ölmüş.

            – “Ne iyi insanmış, içki de içerdi, ibadette etmezdi ama…” demişler.

            Gece, hanımı bir rüya görmüş, çocuklarına: “giden ben babanızı iyi görmedim” demiş. Çocuklar mezara gelmişler dışarıda ciğer parçaları, açmışlar babaları domuz suretinde imiş…

            Dikkat edelim. Son anda bile şeytan insanın imanını bir bardak su ile çalabilir. İmansız gönderebilmek için aldatmaya çalışır. Ona yardımcı gibi, kurtarıcı gibi görünür. İmanı kurtarmak için iyi yaşanmalıdır. Güzel bir hayat, güzel bir ölümle biter.

            Beşikle teneşir tahtası arasındaki mesafe çok kısadır. Birden bire sapa sağlam insan gidiveriyor. Eskiden insanımız helalleşe helalleşe ölürdü. Şimdi helalleşmeye vakit kalmıyor. Çoğu vasiyet etmeye bile, “Allah ısmarladık” demeye bile vakit bulamıyor.

            Ahireti sona bırakan, hiç hazırlıksız gidiyor.

            Hz. Peygamber: “Ani ölüm, mümine Allah’tan bir hediye kafire ise üzüntüdür, sıkıntıdır” diyor.  

            Müslüman her zaman her yönü ile bu dünyadan göçmeye hazır olmalı ve: “Sana gelmeye, yürümeye hazırım ya Rabbi! Canımı alabilirsin” diyebilmelidir.              Müslüman’a Cenab-ı Allah son nefesinde “sana ömrünü iade ediyorum” dese mümin : “ya Rabbi! Bu güne kadar senin için yaptıklarımı bir daha yapamam endişesini taşıyorum” diyebilmelidir.

            Hz. Peygamber (sav): “Ani ölüm kafir için üzücü bir yakalanış, mümin için ise bir rahmettir.” (Büyük Hadis Külliyatı : 1/2397) buyurmuş, ansızın ölümden hep Allah’a sığınmıştır. Bir hadislerinde de : “Felç ve ansızın ölüm, kıyamet alametidir” demiştir.

            Atalarımız : “3 gün yatak 4. gün ölüm” derler. “Kimseye muhtaç etme ya Rab!” diye dua edelerdi. Bu üç gün ömrü de helalleşmek ve vasiyet için isterlerdi.

            Ansızın ölüm, hazırlıksız yakalanmaktır.

Lokman Aleyhüsselam oğluna: “Oğlum tövbe etmeyi geciktirme. Çünkü ölüm ansızın gelip yakalar” demiştir.

            Hasan-ı Basri Hz.leri : “Baygınlık geçirerek veya ansızın ölenin acele gömülmemesini istemiştir.

            Soralım: Habersiz gelecek ölüme hazır mısınız? Ne hazırlığımız var?  

            Cevap: “Mezarımı aldım, kefenim hazır.” Böyle değil, böyle hazırlıktan Allah korusun. Hazırlık şudur: “Ya Rabbi! Yaşadığım hayatım, yaptıklarım hesabını vermek için hazırım. Sana kavuşmak isterim” diyebilmektir.

            İnsanın öldüğü gün, öldüğü yer ve ölüm şekli hep insanları meşgul etmiştir.

            Bir insan camide ölür, bir insan tuvalette de ölebilir. Önemli değildir.

            Cenazesi kalabalık olabilir, olmayabilir önemli değil.

            Toprağı artar, artmaz önemli değil.

            Gömüldüğü yer, kimlerin yanına gömüldüğü de önemli değil.

            Görünümüne göre, cennetlik veya cehennemlik yorumu yapmak da yanlış.

            Mezara onunla beraber Kur’an veya bir şeyler koymuş olmakta onu kurtarmaz.

            Çabuk veya sıkıntılı ölümü de yorumlamamak gerekir. Mesela kalpten gitmek, kaza da gitmekte ani ölümdür. O kişinin iyiliğine veya kötülüğüne delil olmaz.

            Bir büyük arkadaşına :

  • “Ben ani ölüm istiyorum” der. O sorar :
  • Neden ?
  • “Fitne çoğaldı fitneye düşmemek için” der.

            Diğeri de :  

  • “Ben ani ölüm istemiyorum”             – Neden ?

            -“Tövbe etmek, helalleşmek isterim” cevabını verir.  

            Abdulkadir Geylani son anda tebessümle değil de biraz sıkıntılı ölür. Görenler :  

  • “iyi gitmedi” derler.

Bu duruma bir talebesi çok üzülür. Rüyasında görür ve :

  • Hocam son andaki üzüntün neydi? Der
  • Melekler birbirlerine : “azıcık şiddet gösterelim de azıcık günahı da gitsin tertemiz intikal etsin” dediler. “Bazılarının aleyhime gördüğü o hal, benim lehimeydi” der.

            Biz bilemeyiz Allah bilir.

            Ömer Bin Abdül Aziz, hocasının ölürken yüzünü hemen kıbleye çevirir. Hocası derki:

            Ben hayatımda yüzümü kıbleye çevirmediysem şu anda çevirmeniz neye yarar? Bir ömür boyu yüzümü kıblede tutmuşsam, son anda yüzümü kıbleye çevirmemeniz bana ne zarar verir? der.

            Demek ki ölürken şekil, zaman önemli değil. Önemli olan imanla gitmektir.     

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir