ÖLÜM UNUTULMAMALI
Bazı önemli işler, önemli şeyleri unutmazken ölüm gibi bir gerçeği ne yazık ki, unutuyoruz.
Peygamber (as) : “Ağız tadını bozan ölümü çok hatırlayın” (Tirmizi Zühal : 4)
-“Ölümü yad edin. Kim ölümü çok yad ederse, Allah onun kalbini ihya eder ve ölümünü kolay kılar” (Ramuz : 80/15)
-“Zevkleri bıçak gibi kesen ölümü unutma” (İbni mace, Zuhd : 31) ikaz ve uyarılarında bulunmuştur.
Ensar’dan bir genç geldi. Efendimize selam vererek oturdu ve şöyle dedi :
-Ya Resulallah, müminlerin hangisi daha üstündür?
-Resulü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Selem ona cevaben buyurdu ki:
-Ahlakı en güzel olan…
Genç bir daha sordu :
-Ya Resulallah müminlerin hangisi daha akıllıdır?
Resulü Ekrem buyurdular :
-Ölümünü en çok hatırlayan… Ölüm gelmeden önce ona en iyi hazırlanan… İşte müminlerin en akıllıları bunlardır.
Yeryüzü, her gün, insanlara 10 cümle ile seslenir:
Ey Ademoğlu!
- Üzerimde; gezip dolaşıyorsun!
İçimde; hareket edemeyeceksin!
- Üzerimde; günah işlersin!
İçimde; hesap vereceksin!
- Üzerimde; gülüyorsun!
İçimde; ağlayacaksın!
- Üzerimde; neşelenirsin!
İçimde; mahzun olacaksın!
- Üzerimde; mal topluyorsun!
İçimde; pişman olacaksın!
- Üzerimde; haram yiyorsun!
İçimde; kurtlar seni yiyecek!
- Üzerimde; hile yapıyorsun!
İçimde; zelil olacaksın!
- Üzerimde; sevinçlisin!
İçimde; üzüntüye düşersin!
- Üzerimde; ışıkta geziyorsun!
İçimde; karanlığa düşersin!
- Üzerimde; herkesle berabersin!
İçimde; yalnız kalacaksın!
Ölümü hatırlamak demek düşünüp düşünüp “Vah yahu ölüp gideceğiz, her şeyi bırakıp gideceğiz” demek değildir. Ölen yakınlarımız için yas tutmak ta değildir.
Allah: “Müslüman doğduğunuz gibi Müslümanlar olarak ölün” diyor.
Hazırlık: Hayatın hesabını verecek şekilde yaşamaktır.
Allah : “Bana ne getirdin? Deyince :
- İşte ya Rabbi, şunları senin için yaptım” diyebileceğimiz işler yapmalıyız.
Bizi cennetliklerden yapacak hayırlar işlemeliyiz.
Dünyanın niçin ve neden yaratıldığı bilinmezse, nasıl yaratıldığını bilmek kimseye bir şey kazandırmaz. Dünyayı bileceksin, ahireti bilmeyeceksin olur mu? olmaz.
En az dünya kadar ahiretini bileceksin. Kıyamet öyle bir şey ki : “O gün insan, kaçacak yer neresi!” diyecek. (Kıyamet : 10)
Hiçbir gün yoktur ki, bir ahbabımızın veya tanıdığımızın ölümünü, ahirete intikal ettiğini duymuş olmayalım.
Omuzlarımızda cenazeleri kabristana götürmemize rağmen kendimiz için bir ibret dersi alıp; uyanık olabiliyor muyuz? Bu bizim basiret gözümüzü açıp da, Allah’ü Teala’nın rızası yolunda, ahiret için hazırlıklı olmamıza sebep teşkil ediyor mu? Aynı ölümü kendimizin de tadacağımızı unutuyor muyuz? Basiret sahipleri için cenaze bir ibret levhasıdır. Ne yazık ki insanoğlu gafildir. Kendisinin fani olduğunu bildiği halde, sanki hiç ölmeyecekmiş gibi var kuvvetiyle dünyaya çalışır. Ne kadar kaçınırsa kaçınsın akıbet kara toprağa gömülecektir.
Resulü Ekrem (sa) Efendimiz bir mescide teşriflerinde bir topluluğun, konuşup, gülüştüklerini gördü ve onlara hitaben buyurdular ki :
– “Ölümü unutmayın, ölümü hatırlayın, varlığım kudret elinde olan Allah’a yeminle söylerim ki eğer benim bildiğimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız.”
Yasin suresinin 68. ayetinde; “Kime uzun ömür verdiysek biz onun gençliğini ve güzelliğini bozar, beli bükük hale getiririz. Yolculuk nereye düşünmezler mi? buyruluyor.
-Rivayete göre Hazret-i Osman (ra), Hızır’ın tamir ettiği yetimlere ait duvarın altından çıkan hazine için şunları söyler :
“Hazine, altından yapılmış bir levha idi. Üzerinde şu yedi satır yazılıydı :
- Ölümü bilip de gülen kimseye şaşarım.
- Dünyanın fani olduğunu bilip de ona rağbet eden kimseye şaşarım.
- Her şeyin bir kader ile tayin edildiğini bilip de elden çıkan şeye üzülen kimseye şaşarım.
- Hesaba tabi tutulacağını bildiği halde mal toplayan kimseye şaşarım.
- Cehennem ateşini bildiği halde günah işleyen kimseye şaşarım.
- Allh’ı yakinen bildiği halde, O’dan başkasını anan kimseye şaşarım.
- Cenneti yakinen bildiği halde, dünyada istirahat ümit eden kimseye ve şeytanı düşman olarak bildiği halde ona itaat eden kimseye şaşarım.”
Ahireti, ölümü, mezardaki insanı unutmak akıllıca bir iş değildir, gaflettir.
Ölüm insanın elini hayırdan keser. Geride kalanlardan ikram umar hale getirir. Yani bir Fatiha’ya muhtaç eder.