ÖLÜM NEDİR?
Kısaca ölüm, hepimizin ödeyeceği borçtur.
Ölüm dünya uykusundan uyanmaktır. Rüyanın bitmesidir. Allah Resulü (sav) şöyle demiş: “İnsanlar uykudadır ölünce uyanır.”
Cengiz Han ölürken : “Rüya bitti” demiş.
Ölüm yok olmak değil, bir halden bir hale dönüştür. Bu bakımdan ölüm, son değil, başlangıçtır.
Yunus Emre :
“Ten fanidir, can ölmez,
Çün gitti geri gelmez,
Ölür ise ten ölür,
Canlar ölesi değil” demiştir.
Ölüm tenedir, bedenedir, cana değil. Lambanın kırılıp elektriğin kırılmadığı gibi…
Hasan Basri’ye :
– “Falanca can çekişiyor” derler.
O da :
– “O yetmiş seneden beri can çekişiyordu” der. Kus bin Saide, Ukaz Panayırında devesinin üzerinden şöyle demiştir : “Ey insanlar!
Geliniz dinleyiniz, ibret alınız. Yaşayan ölür, ölen yok olur. Çocuklar doğar, ana babalarının yerini tutar. Sonra hepsi mahvolup gider. Gelen kalmaz, giden gelmez. Acaba gittikleri yerden hoşnut olup da mı kalıyorlar. Yazıklar olsun ömürleri gafletle geçenlere…”
Evet her insan ölecek; Kurttan veya olgunluktan dallarından düşen meyveler gibi insanlarda mezara düşecek.
Şeyh Galip, genç yaşta ölmüştü. Babası yıkanıp kefenlerden : “Bu kara sakala ak kefen yakışmıyor Galip!” demiştir. Yakışsa da, yakışmasa da vakti gelen gidecektir…
“Kimler geldi, neler neler istediler,
Hepside dünyayı bırakıp gittiler, Sen, hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
Ya işte! O gidenlerde senin gibiydiler.
Ölüye baktığımız zaman, gözler çökmüş çene düşmüş, suyu sıkılmış limon gibi görürsünüz. Bu duruma düşmeden, ölüm ötesine hazırlığı hep yarına bırakmayalım. Hiç dünya işini yarına bırakmıyoruz da, nedense ahiret işlerini hep yarına bırakıyoruz.Yarına bırakan kaybediyor. İşleri ihtiyarlığa bırakanda kaybediyor. Hele işi ölüm döşeğine bırakan hepten kaybediyor. Ölümle her şeyin biteceğini değil, başlayacağını düşünelim. Ölümü bir evden bir eve taşınmak olarak kabul edelim. Ölümü istemediğimiz ve beklemediğimiz bir anda dünyadan ayrılan bir olay olarak düşünelim.
Ölümün belirtileri nelerdir?
- Başta ölümün belirtisi doğmuş olmaktır.
- Her adım insanı ölüme yaklaştırır.
- Yaşlanmak, saça sakala ak düşmesi, ölümün habercisidir.
- Her kaza Azrail’in ölümü hatırlatmasıdır.
- Her geceki uyku bize “Böyle öleceksin” deyip durur.
- İnsan her gün can çekişir durur, en son kurtulmak için yatağa uzanır. İşte o zaman :
- Nefes alma verme zorlaşır, sıkıntı basar
- Gözler bir noktaya dikilir, öbür alemden bir şeyler görmeye başlar.
- Cilt sararır, buraya kadar, der.
- El, kol, ayak cansızlaşır,
- Ter başlar,
- Burun delikleri şişer,
En son Azrail gelir : “ver şu emaneti” der canı alır gider.
İşte bundan sonra eller, ayaklar bağlanır. Gözler kapatılır, çene bağlanır. “Adam gibi dur!” denilir. Dünyaya sığmayan insan böylece teslim alınır.