ÖLENİN BORÇLARI NE YAPILIR?
Ölen için “Nasıl bilirsiniz?” “İyi biliriz” “Hakkınızı helal edin” “Helal olsun” demek şüphesiz güzel bir şey. Ama onu kurtarmak, haklar ödenmiş olmaz. Ölenin kime borcu varsa, kimin hakkı varsa ödenmeli, ondan sonra helalleşilmelidir. Yoksa geçiştirmek olur. Bu hak ödeme, mümkünse gönülden yapılmalıdır. Yani hak yerini bulmadan borç ödenmiş olmaz. Gömmeden borç ödenirse kabir azabı çekmez. Peygamberimiz: “Müminin ruhu, borcu ödeninceye kadar ona bağlı kalır.” demiştir.
(R. Salih’in: 2/947)
Ölenin borçları konusunda vasiyet varsa yerine getirilir.
Kula karşı borç ödemek mümkündür ve daha kolaydır. Ama Allah’a karşı terk ettiği, ihmal ettiği veya yapamadığı ibadetlerin ödenmesi daha zordur.
Kula karşı borcu nasıl ödenince düşüyorsa, Allah’a olan borcuda ödenir, Allah da kabul ederse, borç düşer. Ödenmediği zaman, ölen o kişi onun cezasını çekecektir.
Yemin kefareti, oruç, namaz borçları için fidye verilirse, Allah: “Her iyilik kötülükleri yok eder” buyurur. Buna göre fidye verilir Cenab-ı Allah’ın affetmesi umularak dua edilir. Aslında namaz, kasten terk edildiyse, fidye verilmez. Ancak hastalığı nedeniyle kılamadığı namazlar için fidye verilir.
Yemin, namaz, oruç, adak gibi borçlar için bir miktar paranın elden ele “kabultü ve hebtü” denilerek dolaştırılması yanlıştır. Az bir para ile çok borç ödenmez. Allah’ı aldatamayız, kendimizi aldatmış oluruz.
Bir kimse kasten gücü, imkanı varken namaz kılmaz, oruç tutmaz, parasına güvenir, “ödeyiverirler” diye düşünürse, bu kötü bir niyettir, Allah af etmez. Yapılanı da kabul etmez.
Ölüm döşeğinde, kula ve Allah’a olan borçları sorulursa, çok uygun olur veya vasiyeti varsa, ona göre hareket edilir.
Şunu unutmayalım ki, kimse kimsenin yerine oruç tutup namaz kılamaz. Ancak yapmadığı hacc yerine, hacca gidip, kurban kesip, namaz kılıp, oruç tutup, zekat verip sevabı ölene bağışlanabilir. O sevaptan ölü istifade eder.
(Buhari, Savm: 742’nolu hadiste) Biri Peygamber’e “Annemin yerine oruç tutsam olur mu? dediği, Hz. Peygamberin: “Annenin üzerinde borç olsaydı onu ödemez miydin?” dediği “Allah’ın borcu ödemeye daha layıktır” dediği nakledilir.
Borçların ödenmesi geciktirilmemelidir. Zira o, hesap verip dururken 7. , 40. , 52. günü beklemek olmaz, gün saymak olmaz.
Evladın veya yakınların ödeme gücü ve isteği varsa:
- Adak borcu için, adak ne ise o yerine getirilir.
- Yemin borcu için on fakir doyurulur. (Meida : 89)
- Oruç borcu için, günlük sabah akşam bir fakir doyurulur. (Bakara : 84)
- Her namaz borcu için, bir oruç fidyesi verilir. Bu mutlaka ihtiyaç sahiplerine verilmelidir. (6 Vakit, 6 Fidye olarak verilir)
Tabi ki Allah, ihlaslı amelleri dilerse kabul eder. Eh borcunu ödedik deyip kesin konuşmak olmaz, kabulü için Allah’a dua edilir.
Aslında Kur’an da ve sünnette böyle bir şey yok. Büyüklerimiz, af olur ümidi ile hoş görmüşler ve namazı oruca benzetmişlerdir.