ÖLENİN ARDINDAN YAPILANLAR ÖLENE ULAŞIR MI?

            Hz. Peygamber: “Ademoğlu ölünce ameli kesilir. Ancak üç şey müstesna :  

  1. Devam eden sadaka,
  2. Kendisinden faydalanılan ilim,
  3. Kendisine dua eden hayırlı evlat.” (R. Salih’in : 2/953) buyuruyor.  

            Şu anda biz nasıl Hz. Peygambere salavat getiriyor, ona ulaşmasını istiyor ve şefaatini umuyorsak, bir insanda yakını için bir şeyler yapıp, sevabını ona bağışlayabilir.  

            Ölümün ardından feryat etmek nasıl ona zarar veriyorsa, ölümün borcunu ödemekle nasıl borcu düşüyor, o yüzden azap görmeyecekse, yapılan her hayırlı işinde ölene ulaşacak ve fayda vereceğine inanmalıyız.  

            Cenab-ı Allah: “Muhakkak ki her iyilik kötülükleri yok eder” buyurur. (Hud : 114) Geride kalan çocuk, kötü yaşasa, kötülük yapsa, ölenin kemiği sızlar ve azap görür. İyi yaşayan, iyilik yapan evladında faydası dokunur.

            Son zamanlarda, okunan Kur’anın ölüye fayda vermeyeceğini söyleyip, insanları tamamen Kur’an dan koparmaya çalışanlara dikkat etmek gerekir.

            Osmanlı İmparatorluğunda ölmüş kimsesizler için yasin okutan, hatim indirtip ruhlarına bağışlayan vakıflarımız vardı. O zaman alim mi yoktu?

            Şu anda okuduğumuzu  Peygamberin, Alinin Ashabının, Evliya Ullahin, bizden bekleyenlerin ruhlarına bağışlamamız boşuna mı oluyor?

            Mezarlığa ziyaret etmek; 3 İhlas, bir fatiha okumak anlamsız mı olacak? Musalla taşında “Fatiha” demek boşuna mı?  

            Mezar taşındaki fatihanın hiç mi anlamı yok?

            Kur’an da şöyle dua etmemiz istenmiştir.  

            “Rabbimiz bizi ve bizden önceki iman edenleri bağışla” (Haşr : 10)  

            Halil Güvenç (GMF : 1/214) Kur’an okumak ölüyle fayda verir.” der. Yalnız ücrette olmaması gerektiğini belirler.

            Yapılan ibadetlerin, kurbanın, hac, namaz, orucun, yapılan hayrın sevabı, ölmüşlerimize bağışlanabilir. Ayrıca yapılan dua ve istiğfarlarında çok büyük faydası vardır. Ancak 52. , 40. , 7. gün bekleme diye bir şey yoktur. Yapılacak işlerin bir an önce yapılması ve devamlı almasına dikkat edilmelidir. Sadece belirli günlerde hatırlanmamalıdır.

            50. , 40. ,  7. gece bir mevlit okuttuk mu, vazifenin bittiğini zannediyoruz. Mevlit okutmak farz, vacip, sünnet olan bir iş değildir. Okunan mevlidin pek faydası olmaz. Hele pazarlık ile okutulduysa sevap gider. Bu paranın başka yolla harcanmasında fayda vardır.       

            Ölünün ardından yapılan şeylerin ona faydası yok denirse, o zaman cenaze namazı kılmamak, kabir başında hiçbir şey okumamak, “ruhuna fatiha” dememek ve borçlarını ödememek, vasiyetini yerine getirmemek lazım değil mi? Bunlar yalan söylüyor. Bu tavır, ölmüş, bir fatiha ya muhtaç kimseleri, ondan mahrum etmekten başka bir işe yaramaz.

            Hz. Peygamber :  

            -“Ölülerinize yasin okuyun” buyurmuştur. (İslam Fıkhı Ans. : 3/90)

            -“Her kim kabristana gider, yasin okursa, o gün Allah onların azabını hafifletir” (Age : 3/90)

Bir gün biri Hz. Peygambere sorar :  

            -Annem öldü onun için sadaka versem ona faydası olur mu? diye sorar. Hz. Peygamber :

            -“Evet olur” diye cevap verir.

            Biride Hz. Peygambere :  

            -Annem babama hacc farzdı yapamadılar. Ben onların yerine hacc yapsam olur mu?  diye sorar.  

            Hz. Peygamber :  

            -Olur, onların borcu olsa ödemeyecek miydin diye cevap verir. (İslam Fıkhı Ans. :

3/98)             Kendimizi unutmadığımız gibi, bizim üzerimizde hakkı olanları da unutmayalım. Vasiyetlerini yerine getirelim, onlara hayır dua edelim. Ölüye de diriye de şifa olan Kur’an okuyalım, günahlarının affı için dua edelim. Peygamber (as) ana babası ve Müslümanların affı için dua etmiş bizim de böyle dua etmemizi istemiştir. İbadet borçlarını, fidye vererek veya yaptığımız ibadetlerin sevabını bağışlayarak onlara yardımcı olalım.

            Biz onları yaparsak Cenab-ı Allah’ta bizim için bir şeyler yapacak evlatlar, veya kimseler halk edecektir.

            Allah ölenlerimize rahmet eylesin, bize de hayırlı bir sonla bu dünyadan ayrılmak, Salih kimselere kavuşmak nasip etsin inşallah.

            Allah insana niyetine ve inancına göre muamele edeceğine göre; yapılanların ölene ulaşmayacağına inananlara da yapılanları ulaştırmayacaktır.

            Ölen için kefaletler ödenir hatta namaz borcunun ödenmesi yoluna gitmişlerdir.

            Kur’an da Cenab-ı Allah: “Peygambere salavat getirin” diyor. (Ahzab : 56) Peygamberimiz de “bana salavat getirin bana ulaşır” diyor.

            Biz ölen için cenaze namazı kılıyoruz. Demek ki, ölenin ardından yapılanlar ona ulaşıyor.

            Bir gün “ben ahirete inanmıyorum” diyen bir öğretmen, Perşembe günü mahallenin çocuklarına lokum dağıtıyordu.

            -Hayrola hoca dedim.

           Çocuklara lokum dağıtıyorum. Anamın babamın hayırı olsun dedi.  

            -Hani sen ahirete, mükafata, cezaya, cennete, cehenneme inanmıyordun? dedim.

            Durakladı… “hayır yapıyorum” dedi…

            Aslında insanımız inanıyor. “İnanmıyorum” diyende inanıyor. Ama ideolojisi ona inkara zorluyor.

            Peygamber (as) “ölü için yasin okunursa, azabı hafifler” demişti. (Ramuz El Hadis :

79/4)

            -“Sizden biri : vefat edince onu bekletmeyin baş ucunda fatiha, ayak ucunda bakara suresinin son ayetini okuyun” (Usve-i Hasene : 473) buyurmuştu.  

            İ. Şafi: “Mezarın başında ayet ve sure okumak güzeldir. Kur’an hatmi ise daha güzeldir” demiştir. (Age : 474)

            Haşr suresinin onuncu ayetinde şöyle buyurmuştur :  

            -“Arkadan gelenler şöyle derler rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla.” Demek ki geçmişler için dua edilecek… Peygamberimiz Cennet’ül Baki mezarlığına gidip dua etmiştir. (Müslim, Taharet : 39)

            Götürülen bir cenaze için lehinde konuşulmuş Peygamberimiz “vacip oldu” demiştir.Bir cenaze için de kötü konuşulmuş Peygamberimiz “vacip oldu” demiştir. Ne vacip oldu denilince: birine cennet, birine cehennem buyurmuştur. (R. Salih’in: 2/562) Demek ki şehadet bile ulaşıyor. Bir hadis daha nakledelim :  

            -“Kabirdeki boğulmak üzere olana benzer, dua bekler. Dua edilirse sevinir, rahatlar. Bu onlar için istiğfar ve sadakadır”. (Age : 2/368)

            Feridüddin-i Atar Tezkere’sinde bu konuda büyük  veli Bişr-i Hafi’den şöyle bir olay nakleder.

            Mezarlıktan geçip gidiyordum. Birden kabirdekilerin durumu bana göründü. Onları mezarın dışında toplanmış bir şeyler kapışırcasına taksim edercesine gördüm. Yaklaşıp sordum :  

            -Size ne oluyor böyle? Nedir bu taksim ettiğiniz?

            Biri cevap verdi :  

Bir müddetten beri bu yoldan hayırlı ve şuurlu bir mümin geçiyor. Mezarları  görünce hemen İhlas’lar okuyor, Fatiha’lar hediye ediyor. Bazen de Yasin’ler okuyarak bizlere bağışlıyor. Onun bu hediyesi bizlere sevaplar şeklinde geliyor onu bölüşüyoruz.

            Bundan sonra Bişr-i Hafi hiçbir mezarlıktan boş geçmemiş, mutlaka İhlas’lar, Fatiha’lar, Yasin’ler okuyup mevtalara hediye ederek geçmeyi adet edinmiştir.

            Bazı nasipsiz kimseler ölenlerin hiçbir şeyin ulaşmayacağını söylüyor.

            İşin en acı tarafı bunlar için kıyamete kadar mezarda yatıp ta okunanlardan, gönderilenlerden istifade edememektir.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir