NEDEN HOŞGÖRÜLÜ BİR TOPLUM OLAMIYORUZ?
Azıcık insan sevgisi olan, hor görmez, hoş görür.
Yunus :”yaratılanı severiz yaratandan ötürü” demiştir.
Bizim inancımızda ve kültürümüzde insanı sevmek esastır. İnsana zulüm haramdır.
Gasp, tecavüz, zor kullanmak hatta insanın gıybetini yapmak bile yasaktır. Hatalı olsa bile bağışlamak esastır. Yabancılar bile bunun için Türk idaresini tercih etmişlerdir.
Despot idare, olgun insan işi değildir. Hoşgörü, üstün insanların vasfıdır. Hiçbir âdil yönetim, zulüm üzerine kurulmamıştır. Hiçbir idarede zulüm üzerine devam etmemiştir.
Yüce Allah : “Dinde zorlama yoktur” buyurur.
Hz. Peygamber de : “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz” buyurur.
Peygamber, kendini taşlayanlar, yurdundan sürüp çıkaranlar için : “Allah’ım bunları bağışla! Çünkü bilmiyorlar” demiş beddua etmemiştir.
Ankara’da bir Prof. Öğrenciler girerken kapıya dikilmiş başı örtülü olanları sınıfa almış, açık olanları bir müddet bekletmiş, öğrenciler şaşırmış. Millet sonucu beklerken Profösör:
-“Ben böyle bir uygulama yapsam memnun olur musunuz?” demiş. Öğrenciler hep birden : -“Hayır!” demişler. Çünkü ayırmak, bölmek bir ilim adamına yakışmaz.
Demokrasiyi içine sindiremeyenler, demokratik davranamıyor, kendilerine hak olarak gördükleri şeyleri, başkaları için hak olarak göremiyor.
Demokrasi üç temele dayanır; Hürriyet, eşitlik ve âdalet.
Atalarımız :”Zulüm pay-ıdâr olmaz” demiş. Şair : “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” demiş.
İslâm’da insan mağdur, mahrum edilirse, sıkıntıa sokulursa, gasba uğrarsa kul hakkı söz konusu olur. Allah diğer suçları bağışlıyorda kul hakkını affetmiyor. Kul hakkı helallaşılacak ama dünyada ama ahirette mutlaka hak yerini bulacak.
“Boynuzsuz koyun bile boynuzlu koyundan hakkını alacak” (Müslim, Birr : 60)
Demek ki, mutlaka hesaplaşacak. Öyleyse haklara saygılı olmak gerekmez mi?
Başka milletlerin insanımıza gösterdiği hoşgörüyü kendi insanımıza gösterebilmeliyiz.