NASIL TERBİYE EDELİM, NELER ÖĞRETELİM

Bir fidan budanır, sulanır ve bakılırsa iyi meyve verir. Balkondaki saksı susuz bırakılırsa çiçek kurur.

Çocuğun zamanında aşıları yapılırsa, çocuk hasta olmaz Manevi aşıları da yapılmazsa, kötülük hastalığına tutulur. Manevi hastalıklar bulaşır.

Manevi hastalıkların panzehiri maneviyattır.

Bir önceki nesil ilk ezan kamet sesini duydu. Konuşmaya başlayınca Allah dedi “Lailahe illallah” dedi “Bismillah” dedi. Hu hu larla uyudu

Biraz büyüyünce;

Yattım Allah kaldır beni,

Rahmetine kaldır beni, Melekler şahit olsun. İmanla dinimi diyerek yatağa girdiler. 

Yediler, içtiler veren Allah’a hamd ettiler, şükrettiler. Besmelesiz yiyip içmediler.

Annesi babası sordu o cevap verdi: -Kimin kulusun?

-Allah’ın

-Kimin ümmetindesin?

-Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Annesinin babasının adı ne? -Âmine, Abdullah, Abduldul Muttalip -Dinin ne? 

-İslam,

-Seni kim yarattı?

-Allah 

Bu soru ve cevaplar uzar giderdi. İmanın İslamın şartı ve 32 farza kadar. Peygamber kıssaları dini hikâyeler dinlerdi dedesinden, ninesinden,

Şimdi ne oldu ki bütün sporcuların, popçuların adlarını bilen çocuk Hz. Peygamberin adını bilmiyor, Allah’ını bilmiyor, dinini bilmiyor. Her türlü aleti kullanmasını bilmiyor da namaz kılmasın bilmiyor 

Bu geçlere neler öğretelim ki sorumluluktan kurtulalım?

-Evvela Allah’ın yarattığı bir kul olarak yaratanın O’nun elçisini ve gönderdiği kitabı:

-Besmeleyi, şükretmeyi, hamd etmeyi, ibadetleri ve namazı sureleri, beş vakit Allah’ın huzuruna çıkmayı bu konuda önce örnek olmalıyız. Ana baba namaz kılıyor çocuk sokakta, oyun oynuyor.

Dede camiye gidiyor çocuk sokakta top oynuyor. Öğrenmezse, alışmazsa, sevmezse sonra o çocuk namaz kılar mı?

Bir grup peygamber (as) a İslam’ı öğrenmek için geliyor 20 gün kadar kalıyorlar. Peygamber (as) onlara:

-“Haydi, gidin ailenize çocuklarınıza namazı öğretin” diyor 

Kur’an’da Cenab-ı Allah :”Aile fertlerine namazı emret. Kendinde sabırla devam et ”diye emrediyor.

Bir Cuma günü 40 yaşlarında bir dinleyicime: -“Haydi, vakit geldi cumaya gidelim” dedim  Ağlamaya başladı ve: 

-“Ben hiç gitmedim. Anam babam bana dinden bahsetmedi ben namaz kılmasın bilmiyorum” dedi

Şimdi bu evlat rahmet mi okur, lanet mi?

Peygamber(as):”çocuklarınız dile gelir gelmez onlara” “Lailahe illallah’ı öğretin.” Buyurmuştur. (Ramuz el-ehadis:33/3)

Çocuklarımıza küçük yaşta Kur’an okumayı, yatarken kalkarken dua etmeyi öğretmeliyiz. Dini küçükken yaşatmalıyız ki büyüyünce dini hayat yaşasın.

Bir çocuk için “her şeyi biliyor saz çalıyor, şarkı söylüyor” dediler onunla övündüler.

İslam’ın şartı kaç dedim? Bana:

-Onu babam söylesin! Dedi.

-O çocuğa edep öğretmeliyiz, edepli giyindirmeliyiz. 

-Güzel konuşmayı 

-Saygıyı, sevgiyi öğretmeliyiz.

-Olumsuzluklardan bahsetmemeliyiz. Kaba, kırıcı olmamalıyız.

-Arkadaşlık konusunda ciddi uyarılarda bulunmalıyız

-Etraftaki tehlikelerden, kötü niyetli kimselerden haberdar etmeliyiz.

-Çocuğu dini hayat yaşatırsak dindar olur yoksa kindar olur.

 Peygamber (as)  cahiliye insanını ibadetlerle eğitmiştir.

Kur’an’da: ”Namaz kötülüklerden alıkoyar” diyor Allah.

Her şey ortada iyileri görmeyen, ibret almayan kördür. Allah’ın emirlerini duymayan sağırdır. Yapması gerekeni yapmayan ölüdür.

Hristiyan olan işveren, çalışana sormuş:

-Müslüman mısın? -Evet

-Namaz kılıyor musun?

-Hayır

-Oruç tutuyor musun?

-Hayır

-Zekât veriyor musun?

-Fakirim

-Hacca gidiyor musun?

-Vaktim yok

-Bende Müslümanım öyleyse! Demiş. Müslüman mıyız? Ne kadar Müslümanız? Müslümanlık neyi gerektirir?

Köpekle çocuğu bir tutan aileler ne yazık ki çocuk yetiştiremiyor. Caminin varlığından, ezandan, Müslüman bacının örtüsünden rahatsız olur. Kendine köpeğinin emrine vermiş, köpek onu meşgul ediyor, köpek onu gezdiriyor. Çocuğa vakit kalmıyor.

Böyle bir ailenin çocuğu sünnet olacak günler yaklaştıkça korku basıyor ve soruyor:

-Anne Hristiyanlar sünnet oluyor mu?

-“Hayır” cevabını veriyor, çocuk:

-“Keşke bende Hristiyan olsaydım” diyor.

Bir öğrenci yurdumuzda sohbet ederken bir gencin ağlayarak” ben gusül abdesti almasını bilmiyorum bana öğretmediler” demesi beni çok üzmüştü.

Bütün iyiliklerin mutlulukların kaynağı dindir. Dini olmayanın dünyası da ahireti de mahvolmuştur. Bakın bütün kötülüklerin kaynağı inançsızlık değil midir.?

Şöyle bir olay oluyor:

Adam ölecek üç tane çocuğu var çağırıyor:

-Benim mezarımı ziyaret eder misiniz? Diye soruyor. Küçük oğlan:

“Ederiz” diyor.

-Ne okursunuz, ben size bir şey öğretmedim! ”diyor” çocuk:

-“Hani bize getirdiğin müstehcen dergiler varya onları getirip onlardan okuruz.” Diyor.

Adam: Saygısıza bak! diyor çocuk:

“Sen bize o dergileri getirirken hiç saygı duydun mu?” Cevabını veriyor.

Çocuk zamanında ele alınıp zamanında aşı yapılmazsa bu işin telafisi olmaz. Sonu  “keşke” demek ve pişmanlıktır.

Peygamber (as) hutbe okumaktadır. Biri gelir, bir soru sorar:

Peygamber (as) hutbeyi keser bulunduğu yerden iner ona bir şeyler öğretir, sorusuna cevap verir, tekrar çıkar hutbeye devam eder.

Bir şeyin zamanı geçerse önemi azalır. Onun için çocuk alıcı iken, ilgi duyarken, kafası boşken şekillendirilirse hayırlı bir insan olur, çünkü küçükken verilenler silinmez. Mermere yazılan yazı gibi olur yoksa buzlar üstüne yazılan yazı gibi olur bir zaman sonra silinir. 

Peygamberimizin bir uyarısı var. Diyor ki: “Ahir zamanda ana babalar yüzünden vah yazık çocukların haline !”diyor.  Oradakiler:

-İnançsız ana babaları yüzünden mi? diyorlar. Peygamberimiz

(as) 

-“Mümin ana babaları onlara kıydı.” Diyor.

-Nasıl oldu ya Rasulullah? Diyorlar.

-Ana babaları “onlar dinlerini öğretmedi” buyurur.

Bir zamanlar şöyle anlatmışlardı:

Cami hocası pamuk ağasına:

-Camiye çocuklar geliyor bir şeyler öğreniyor senin çocuklarda gelsin diyor

Ağa: hoca, hoca çocuğun kafasını karıştırma o mühendis olacak diyor

Aradan zaman geçiyor. Genç okuyor mühendis oluyor. İzmir’de büro açıyor. Bu arada babası kanser hastalığından ölüyor. Haber salınıyor mühendis bey geliyor. Namaz kılınacak “abdest al” diyorlar. Çeşmeye varıyor, abdest almasını beceremiyor.

Onu seyreden çocuklar gülüşünce sıvadığı kollarını indiriyor.

-“Bu bana bir şey öğretmedi. Namazını kılamam” deyip çekip gidiyor.

Peygamberimizin ifadesiyle, ilgi görmeyen çocuklar kıyamet gününde Ona babasının yakasına yapışacak:

-“Ya Rabbi, bunlar bana dinimi öğretmedi. Onlardan benim intikamımı al” diyecek.

Bazılarına diyor ki , “Din, işime, aşıma, eşime, kızıma karışmasın. Onlara diyorum ki “Sadece leşine mi karışsın?” Ona da karıştırma o zaman. Vasiyet et, salıverilmesin, yıkamasınlar, namazını kılmasınlar, bir çukur açıp gömüversinler veya cesedini yaksınlar…

Sonuç olarak;

Sen evladına dinini öğretmezsen, birileri dinlerini öğretir veya dinsizliği öğretir, bunu unutmayalım.

Din düşmanları, misyonerler boş durmuyor. Onlar harıl harıl çalışırken, tuzaklar kurarken, müslümanın yatması olmaz.

Bu gün ortam çocukların aleyhine, iletişim, haberleşme aleyhlerine işliyor. Birde buna ihmal karışırsa, evlatlarımız kaybolur gider. Size bir annenin anlattıklarını nakletmek istiyorum.

Bahçede gezerken kızımla bir kuş yavrusunun yuvasından düşüp öldüğünü gördük. Kızım çok üzüldü anne gömelim dedi. Üzerine toprak atıp başına çubuklardan haç yapıp dikti.

-“Kızım bu ne? Nereden öğrendin bunu”  dedim.

-“Televizyonda öyle yapıyorlar ya “dedi.

“Benim evladım sapıtmaz. Ben ölünce cenaze namazımı kılar. Ardından Kur’an okur, dua eder ve benim için sadaka verir. Kemiklerimi sızlatacak bir hayat yaşamaz ve benim için sadaka-ı cariye olur.” diyen her ana baba evladı yüzünden hesaba çekilmez. Rabbim, bizi evladımız yüzünden hesaba çekme!

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir