Nasıl Dua Edilmeli, Ne İstenmeli?

Duada  ne istendiği, nasıl isteneceği bilinmelidir. Peygamberimiz: Bir kimse evine geldiği zaman melek de, şeytan da gelir. Melek:

-―Hayır söyle‖ der  İeytan :

            -―İer söyle‖ der. ―Buyurarak şer söylemenin, kötü konuşmanın şeytanın işi ve isteği olduğunu haber vermiştir.

            -Dinimizde kötülük istenmez, başkalarına beddua edilmez.Yanlış dua eden sahabiyi Peygamber şöyle uyarmıştır:

Enes b. Malik (R.A) şöyle anlatıyor:

―Allah‘ın Resulü (sav) yakalandığı hastalık yüzünden takatsiz düşerek derisi yeni tüylenen bir kuş yavrusunun derisine dönen bir adama:  

  • Allah‘tan bir şey istemedin mi? dedi. Adam:
  • Allah’ım, eğer yakalandığım bu hastalıktan dolayı beni âhirette cezalandırmayacaksan dünyada onu çekeyim, diye dua ediyordum, dedi.

Bunun üzerine Hz.Peygamber(a.s):

  • ―Allah‘ım, bize dünyada ve ahirette iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru‖ diye dua etmiyor musun? Dedi.

            Adam böyle dua etti ve şifa buldu.

Dünyada ve ahirette iyilik istenmeli, herkesin iyiliği istenmeli, başkaların helâkı, kahrı istenmemelidir.

Dua, hayır dua olmalı ve geniş tutulmalıdır.  

Yunus Sûresi 106.ayetinde :‖Sana fayda ve zarar vermeyecek Allah‘tan başkasına dua etme‖ buyrularak istenilen bir şeyin sadece Allah‘tan istenmesi, yalnız Allah‘a dua edilmesi emredilmiştir.

  • ―Rabbımız,  iki cihanda iyilik ver, bizi ateşten koru deyiniz ― (Bakara: 201)

Sevgili Peygamberimiz dua konusunda bizi şöyle uyarmıştır: ―Sizden her birinizin duası, acele etmediği müddetçe kabul olur.‖ (Riyanûs Salihin :1528)

A‘raf Suresi 55.ayette bir uyarı daha var:

―Rabbinize gönülden ve gizlice dua edin. Doğrusu Allah(bağırıp çağırarak haddi aşanları sevmez.‖

Dua için; amel temiz, niyet halis olmalı, dua, gönülden yapılmalıdır. Böyle  yapılan dualara melekler ―Âmin‖ diyeceklerdir.

Duada başkasının kötülüğü istenmemelidir. Bizin peygamberimiz lânet peygamberi değil, rahmet peygamberidir.

Devs kabilesinden ilk iman eden kişi, Tufeyl bin Amr‘dır. Peygamberimizin Mekke‘de İslâmiyet‘i açıktan yaymaya başladığı yıl içinde gelip Allah Resulü ile görüşmüş, ondan Kur’an dinlemiş duyduklarından etkilenerek İslâmiyet‘i kabul etmiştir.

Tufeyl Müslüman olduktan sonra kabilesine döndü. Onları İslâma davet ettiyse de, sözünü kimseye dinlettiremedi.

Çalışmaları bu şekilde neticesiz kalınca Allah Resulüne gelerek kavmini şikayet etti:

-Ya Resulüllah! Devsliler Allah‘a isyan içindeler. İslâma girmeleri için yaptığım daveti kabul etmediler. Onlara beddua et de helak olup layıklarını bulsunlar, dedi.

Peygamberimiz bu istek üzerine kıbleye döndü. Ellerini kaldırdı.Bu hali görenler:

  • Devs kabilesinin işi bitti artık, dediler. Ancak Allah Resulünün ağzından şu kelimelerin döküldüğü duyuldu:
  • Allah‘ım, Devs kabilesine hidayet ver, onları doğru yola ilet, –      Allah‘ım Devs kabilesine hidayet ver, onları doğru yola ilet.
  • Allah‘ım Devs kabilesine hidayet ver, onları doğru yola ilet.

Peygamberimiz, bu beklenmedik duadan sonra, Tufeyl‘e hitaben de:  

Kavmine dön. Onları güler yüz ve tatlı dille İslamiyet‘e çağırmaya devam et. Kendilerine yumuşak davran, buyurdu.

Ma‘rûf Kerhî hazretleri, bir gün talebeleriyle hurmalıkta oturuyordu. Bu esnada Dicle nehrinden bir kayık geliyordu. Kayıktaki birkaç genç, içip içip nâralar atıyorlardı. Bu hoş olmayan manzara karşısında talebeleri:

  • Efendim, duâ edin de Allahü teâlâ bu kendini bilmezleri nehrinde boğsun, insanlar da böyle zararlı kimselerden kurtulsunlar, dediler.

Bunun üzerine kayıktakilere şöyle duâ etti:

  • Yâ Rabbî! Sen bu kullarını dünyada neşelendirdiğin gibi âhirette de neşelendir.

Talebeler bu duâya bir ma‘nâ veremediler. Kendisine sordular:

  • Efendim, böyle duâ etmenizin hikmetini anlayamadık.Îzah eder misiniz?
  • Bekleyiniz söylediklerimin sırrı şimdi ortaya çıkar.‖ dedi.

Talebeler dikkatle kayıktakileri takip etmeye başladılar. Kayıktakiler, kıyıya çıkınca, Ma‘rûf-i Kerhî hazretlerini gördüler. Birden ne yapacaklarını şaşırdılar. Daha O, kendilerine bir şey söylemeden, ellerindeki sazı kırdılar, içkileri attılar. Huzûruna gelip tövbe ettiler.

Ma‘rûf Kerhî hazretleri talebelerine dönüp:

  • Gördüğünüz gibi, herkesin istediği oldu. Ne onlar boğuldu. Ne de kimse onlardan rahatsız oldu, buyurdu.
  • Dua, 3 defa tekrar edilirse uygundur.
  • Beddua yapılmamalıdır.
  • Dua kalıplaşmış cümleler, aynı tekrarlar olmamalıdır.
  • Dua teslimiyet içinde olmalıdır.
  • Dua ederken bütün azalar dua ile meşgul olmalıdır.
  • Duada haram ve günah istek yer almamalıdır.
  • Duada fiili dua ihmal edilmemelidir.
  • Duada acelecilik olmamalıdır.
  • Dua, ―Allah‘a yapılmalı, beklenilen Ondan beklenmeli,
  • Yardım edilene:‖Benim için dua et‖ denir, o da dua ederse, mükafatı alınmış olur. Allah‘tan sevap beklenmez. İstenmeden yapılırsa, ne güzel olur.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir