NAMAZI ALLAH İÇİN KILMAK
Namazı emreden Allah, nasıl kılacağımızı da bize bildirmiştir. Şöyle burur:
- “Münafıklar namaza üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da çok az anarlar. (Nisa:142)
- “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazı ciddiye almazlar. Onlar gösteriş yaparlar.” (Mâun:4-6)
İbrahim (AS) a Cenab-ı Allah:
- “İman eden kullarıma şöyle namazlarını dosdoğru kılsınlar.” (İbrahim:31) diye emretmiştir.
- “Gerçekten mü’minler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki namazlarında huşu içindedirler. Onlar ki boş ve faydasız işten hoşlanmazlar.” (Mü’minun:
1-3)
- “Namazlara ve ikindi namazına devam edim. Allah’a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın.” (Bakara:238)
Bu ayetlerden anlaşıldığına göre namaz için isteksizlik olmayacak, namazlar ciddiye alınacak ve huşu içinde kılınacaktır.
“Huşu” demek kalbi dünya ve dünyadakilerden arındırıp sırf Allah rızası için yapmaktır. Allah rızası için kılmaktır.
Huşu, ihlasın meyvasıdır. Nakşibend Hazretlerine sormuşlar:
- Bir kul namazı nasıl huşu ile kılar?
Cevap vermiş. – Dört şeyle:
- – Helal gıda,
- – Güzel abdest,
- – İlk tekbiri alırken kendini huzurda bilmek
- – Namazdaki huzur hali namaz sonrasında da devam ettirmek
Huşu, Allah’ı görüyormuş gibi namaz kılmak, namazı son namazmış gibi kılmak, namazda Allah’ın huzurunda olduğunu bilmektir.
Namazda esnemek, uyuklamak, kaşınmak, oraya buraya bakmak, sıkışık abdestle namaz kılmak, Allah’tan başkası ile rabıta kurmak, namazdaki huzuru, zevki yok eder.
Namaz kılan Allah’ı düşünmeli, ölümü hatırlamalı, cenneti cehennemi düşünmeli ve okuduğu sure ve duaların anlamını düşünmelidir. Huşu, kalpten Allah’tan başka bir şey geçmemesidir.
Peygamber (AS) namazda birinin sakalı ile oynadığını görünce: “Bunun kalbi huşu duysaydı, eli de huşu duyardı.” Demiştir.
Namazı hakkı ile kılmak lazım. Hz.Ali (RA): “Anlaşılmayan ibadette hayır yoktur.” Demiştir.
Ebu Hurayra (RA) şöyle der:
- “Peygamber (AS) namaz kılarken bazen başını kaldırır, gökyüzüne bakardı. Huşu ayetleri gelince hep secde ettiği yerden gözünü ayırmadı.”
İnsanın dağınıklığı, malı, evladı, işi ve namazı ciddiye almaması, namazdaki huşuya manidir. Namazı ne kadar kıldığını bilmez, neler olduğunu fark edemez, Namazdan zevk alamaz.
Hz.Aişe (RA) peygamberimizin namazını anlatırken: “Öyle namaz kılardı ki, öldüğünü zannederdim.” Der. Hz.Ali (RA) kendini namaza öyle verirdi ki, bir gün vücuduna saplanan ok için:
“Namaza durayım da öyle çıkarın demiştir.
Rasûlallah (SAV) bu konuda şöyle buyurmuştur:
- “Allah’a gönülden bağlı ve saygılı olarak namaza durun.
- “Namazda Allah’ı görüyormuş gibi namaz kılın.” (Müslim, İman:57)
Bir gün Rasûlallah (SAV) Hz.Enes’e şunları söylemiştir:
- “Ya Enes, namazda ölümü hatırla. İnsan namazda ölümü hatırlarsa, namazı Allah’ı görüyor gibi kılmaya çalışır. Kıldığın namazı son namazınmış gibi kılmaya çalış.” (Ramuz el-Ehadis:67-3)
Bu hadislerde namazdaki bazı hatalarımızı gördük ve nasıl namaz kılacağımızı anladık. Rabbim kabul olan namazlar kılmak nasip etsin inşallah