MÜZİK VE EĞLENCE
Konumuz, müzik
Müzik kelimesi, Yunanlıların büyük putları olan Zeus’un kızları sayılan Mausa (Müz) denilen dokuz heykelin adından alınmıştır.
Her toplumun kendine göre dini ve millî musikisi vardır.
İnsan, müzikle doğar, müzikle yaşar ve müzikle ölür. Şair: “Söz ola kese savaşı – söz ola kestire başı” demiş…
Söz, hayvanlara bile etki eder. Çoban kavalını çalmazsa koyunlar iştahla otlamaz. Müzik, kobra yılanını dans ettirir. Anneler ninnilerle çocuklarını avutur. Ezanlarla insanlar camiye çağrılır. Mekkeli müşrikler bile Kur’an-ı dinlemekten kendilerini alamamıştı. Ezan sesi, Kur’an sesi bir gayr-i müslimi bile imana getiriyor.
Müziğin insan üzerindeki etkisi inkâr edilemez. İnsana müzik de eğlence de ihtiyaçtır. Bugün bundan yararlanılarak toplumları başka kültürlerin etkisi altına alma oyunları oynanıyor. Çünkü müzik en etkili elçidir. Bir şeyin yapıcısı, faydalısı ve meşru olanı alınmalıdır. Eğer böyle yapılmazsa, insanlara meşru müzik, meşru eğlence sunulmazsa, insanlar yanlış düşünürler, yanlış yaparlar ve yanlış yaşarlar.
Meşru olanı sunamadığımız için müzik ve eğlence, kötülüğün aracı haline gelmiştir. Türkiye’de bakın ne kadar kötülük varsa, neyimiz bozulmuşsa hepsi de müzik ve eğlence yolu ile olmuştur. Şuanda aynı yolla yozlaşma devam etmektedir. Öyleyse müzik ve eğlence konusuna el atılmalıdır. El atılmazsa çözülme ve yabancı kültürlerden etkilenme, en önemlisi de, tahribat devam edecektir.
Gençler aslında çaldıkları müziği anlamıyor, o müzikten zevk almıyor, yaptığı eğlenceden zevk almıyor. Yaptığından o da bir şey anlamıyor. Yabancı müzik uğruna meydanları dolduruyor. Saatler sonra ne anladığını o da bilmiyor. Onca tepinme nafile…
Dans etmekle, halay çekmek arasında ne gibi fark varsa, yabancı müzik, yabancı eğlencelerle; millî müzik, millî oyunlar arasında da o kadar fark vardır.
İnsanımız üzerinde sinsi, plânlı oyunlar oynanıyor. Çünkü sinsi oyunla, eğlence ile ve tahrik eden, tahrip eden müzikle insanları yoldan çıkması, kontrolden çıkması daha kolay olmaktadır.
Camide insan yoldan çıkmaz, kontrolden çıkmaz ama eğlence böyle değil. Eğlence, kaypak bir zemindir. Onun için eğlenelim derken ayağımız kayıyor. Aslında oyun ve eğlence bir tuzaktır. İnsan eğlenirken düşünemez. Eğlenirken insana telkin etmek, yön vermek kolaydır. Dansın yapıldığı salonlarda kalmaması bundandır. Oyun eğlence derken nice insanlar kirlenmiştir, nicelerinin ayağı kaymıştır.
Gençlere kendi eğlence şekillerimizi, kendi müziğimizi sunmalıyız. Sunamazsak, gençler bizim gençlerimiz olarak kalamayacaktır. Gencin dili bozulacak, giyimi ve davranışları bozulacaktır.
Yerine göre tembelliğe sevk eden, ruhları ve bedenleri kirleten, çoğu zaman çocuklarımızın elden çıkmasına, evden kaçmasına neden olan konular var. Bunlardan birisi müzik…
- Bazı insanımız günahtan günaha sürükleniyor.
- Cinsellik ön plâna çıkıyor, şehvet kabarıyor, nefis şaha kalkıyor.
Gençliğimiz, batı müziği ile batılı değerler içinde müzik dinliyor ve öyle eğleniyor.
Radyosunu açıyor şıkıdım şıkıdım, televizyonunu açıyor, müstehcen görüntüler, abuk sabuk şarkılar. Gazete ve dergiler, hayasızca soyunmuş kadınlarla dolu. Her şeyde seks unsuru ön plâna çıkıyor. Bu çok kötü bir taklittir.
Bu değişim bir faciadır. Şiddeti oldukça fazla bir deprem geçiriyoruz. Efendim bu bir arz taleptir diyemezsiniz. Bugün gençlere ne verirseniz onu alır. Gençler, tepki gösterecek durumda değildir.
İnsanımızı, kültürümüzü korumada biraz kıskanç olmalıyız, yoksa tahribat devam edecektir.
Yıllarca devlet eliyle millî musikimiz yasaklanmıştır. Yabancı müzik, iltifat görmüştür. Osmanlı’da disiplini sağlayan mehter yasaklanmıştır. Türk müziği okullardan kaldırılmış, yasaklanmıştır.
Mehmet Akif’in dediği gibi:
– “Eski, eski olduğu için atılmaz, fena olursa atılır
Yeni, yeni olduğu için alınmaz, iyi olursa alınır.”
Müzik, şehvet duygularını ön plâna çıkarmamalı, maneviyatı ve insanın insan olduğunu unutturmamalıdır.
Genç, sporcuları ve şarkıcıları ilâh olarak görmektedir. Millî ve manevî değerlerimiz, spor ve müzikle unutturulmamalıdır. Sporcu örnek olmalı, müzik güzel şeyler hatırlatmalı. Şarkı türkü sözleri hepsi birer öğüt ve nasihat niteliğinde olmalıdır.
Genç, tahrik eden müzik dinlerse o yönde gelişir. Müzik kötü, sözleri kötü, sonuç tabi ki kötü. Nefsi şahlanıyor. Artık ana baba dinlemiyor, kural tanımıyor. Utanma bilmiyor.
Evden kaçıyor, kaçırılıyor. Taciz ediliyor, tecavüze uğruyor.
Küçük çocuklar, değişik kelimelere ilgi duyuyor. Jiletle kendini kesiyor, etini doğruyor. İbrahim Tatlıses’i dinliyor. Sigaraya, alkole, uyuşturucuya sarılıyor. Öbür taraftan millî musikimizi, dini musikimizi dinleyen kesim, mili manevî kayıplardan kurtuluyor, ruhen teskin oluyor, huzura eriyor. Müslüman Türk kimliğini koruyor. Çünkü insan, hangi hava çalarsa ona göre oynar. Hangi müzik dinlerse ona göre davranır…
Acı bir tespiti sizinle paylaşalım:
Türk Sanat Müziği Sanatçısı Yıldırım Gürses, Türkiye’nin Osmanlı’dan kalma kültürü muhafaza edememesi durumunda, akıbetinin Sovyet Rusya ve Yugoslavya’dan farklı olmayacağını söyledi. Batı Müziği’nin kilise kaynaklı olduğunu belirten Yıldırım Gürses, “Bugün kilise çanlarından şarkılar yapılarak ülkemizde çalınıyor” dedi. (11/06/1996. Gündüz)
Bugün yoz müzik dinlenecek gibi değildir. Dinleyenleri iyi şeyler öğretmiyor. Şiddet öğretiyor. Kötü alışkanlıklara sürüklüyor. İyi duyguları körelterek alkole, uyuşturucuya ve fuhşa sürüklüyor. Gençleri çürütüyor. Gencin ideallerini öldürüyor.
Gençleri bilinçli bir yozlaştırma yolu da Rap müziktir. Bu yolla gençlik millî kültürden uzaklaştırılıyor, insanî ilişkilerden koparılıyor. Kalitesi düşük, bir de argolu olan müzik gençlerin her şeyini değiştiriyor ve onları yozlaştırıyor. Rock müzikle de kilise ve kilise evlerinde yeni nesil Hıristiyanlaştırılıyor.