Müslüman taviz vermez
Müslüman iman etmiş ve İslam’la şereflenmiştir. Onun bunun hatırına iş yapmaz.
Allah’la, peygamberle yaptığı ahitten asla dönmez. Bu konuda İslam tarihinden bazı örnekler verelim:
Mekke’de Müslümanlara yapılan işkenceleri fazla bulanlar oluyordu. Bunlardan bazıları Müslümanlara yardım ediyor, yiyecek veriyordu. Buna karşılık da “Bu kadar zulme nasıl dayanıyorsunuz? Dininizde inat etmeyin” diyorlardı. Müslümanlardan hiçbiri zerre kadar taviz vermiyor, hak davalarında mücadele ediyorlardı.
Sad bin Ebi Vakkas, ilk Müslüman olanlardandı. Annesi Müslüman olmasına gücenmiş, yeniden eski durumuna dönmesini istemişti. Oğlu dönmeyeceğini söyleyince annesi “yemem, içmek açlıktan ölürüm, annelik hakkımı da helal etmem” demişti. Ebi Vakkas
şöyle cevap vermişti: “Anneciğim, yüz canım olsa, her biri parça parça çıksa ben yine dinimi terk etmem. İster ye ister yeme!”
Ebu Huzafe Bizanslılara esir düşmüştü. Hükümdarın huzuruna götürdüler. Bir türlü dininden döndüremediler. Bizans hükümdarına, Müslüman kalmak Müslüman ölmek istediğini söyledi. Adet gereği ateşe atılmak için hazırladılar. Son bir defa daha papaz tekrar dininden dönmesini teklif etti. Ebu Huzafe: “Değil beni vücudumun tüylerinin her biri ben olsam, hepsi de ayrı ayrı ateşe atılsa, yine de dinimden dönmem” cevabını vermiş, orada bulunanları hayrette bırakmıştı. Hükümdarın elini öpmesi karşılığında serbest bırakılabileceğini söylediler, “Hıristiyan birinin elini öpmem” diyerek bu teklifi de kabul etmedi.
Peygamberimizin Amcası Ebu Talip son anlarını yaşıyordu. Kureyşin ileri gelenleri
Ebu Talibe gelerek “kardeşinin oğlu ile aramızı bul” dediler. Tekliflerde bulundular. Ebu Talip:
- Ey kardeşimin oğlu, kavmimin eşrafı bana geldi. Bana ve kendine acı. Senin de benim de altından kalkamayacağımız işleri üzerimize yükleme. Onların hoşlanmayacakları sözleri söyleme” deyince Peygamberimiz:
- Amca! Güneş sağ elime, ay sol elime konsa, ben bu işten vazgeçmem. Ya Allah bu dini hakim kılar, yada ben bu uğurda canımı veririm” cevabını verdi.
Mekke’nin fethinden sonra Taifler Peygambere bir heyet gönderdiler ve bazı şartlar ileri sürdüler. Bunların kabulü şartı ile Müslüman olacaklarını söylediler. Şartları şunlardı: Faizin devamı, içkinin içilmesine müsaade, zinaya müsaade edilmesini istediler. Peygamberimiz bunların hepsini reddetti. Putları için iki sene müsaade istediler.
Peygamberimiz reddetti. Bir yıl müsaade istediler, gene reddetti. Namazdan muaf tutulmalarını istediler. Peygamberimiz “ibadetsiz din olmaz” dedi. Zekattan, cihaddan muaf tutulmalarını istediler, Peygamber: “Cennete ne ile gidilecek” dedi. Nihayet putlarını kendi elleriyle kırmalarını istediler.
İslam’ın ilk günlerinde peygamberimiz Kâbe’nin duvarına dayandığı bir sırada, Müslümanlar Müşriklerin işkencelerinden şikayet ettiler. Onlara galip gelmek, zulümlerinden kurtulmak için dua etmesini istediler. Peygamberimiz şöyle buyurdu:
- Ashabım, sabrediniz! Sizden öncekiler için de öyle mazlumlar olmuştur ki, açılan çukura gömülür, sonra da testere ile ikiye bölünürdü de yine de dininden dönmezdi. Bir başkasına da demir tarakla işkence edilirdi bu da onu dininden döndüremezdi, demiş teselli etmiştir.
Ebu Talha, Müslüman olmadan güzel ve varlık sahibi biriydi. Her kadın onunla evlenmek isterdi. Müslümanlardan Ümmü Süleym’e evlenme teklifinde bulundu. Ümmü Süleym, Müslüman olduğu için bir putperestle evlenemeyeceğini söyledi. Evlenmeyi istediği halde imanına bir zarar gelmesinden korkuyordu. Çünkü o zaman müşrikler Müslüman kadınlarla evlenip eziyet olsun diye boşuyorlardı. Ebu Talha Müslüman oldu ve nikahlarını peygamberimiz kıydı.
Nakledildiğine göre Allah Musa peygambere:
- Ya Musa: Benim için ne amel işledin?
- Ya Rabbi senin için namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim…
- Namaz, oruç senin için cennete girmene sebeptir. Sadaka gölgedir. Sen benim için hangi ameli işledin?
- Ya Rabbi! Hangi amel senin içindir? Allah şöyle buyurdu:
- Ya Musa! Hiç benim için bir dost edindin mi? Yine benim için bir kimseye düşman oldun mu?