MÜSLÜMAN RİYADAN UZAK DURAN KİMSEDİR
Riya, gösteriştir, imrenmedir, övünmedir, başkasının övmesini istemektir, gururlanmaktır. Üstünlük iddiasında bulunmaktır. Yani kalbin hastalıklarındandır.
Riya, bir şeyi olduğundan ters göstermektir. Bunun için riyada yalan vardır. Riyada Allah’a ortak koşma, yani şirk vardır. Cenab -ı Allah: “Kim Rabbine kavuşmayı arzularsa, doğru dürüst işler işlesin. Rabbine ibadet ederken hiçbir kimseyi ona da ortak tutmasın.” (Kehf: 110) buyuruyor.
İbadette gösteriş Allah’a ortak koşmaktır. Çünkü ibadet ancak Allah’a yapılır. Mükafatı da ancak Allah’tan beklenir. Amacımız Allah’ın rızası değil de, insanların ilgisini çekmek takdirini toplamak olunca, riya şirke götürür.
Biri Peygambere gelerek:
- “Ben hem Allah’ın rızasını kazanmak, hem de halk yanında derecemin görülmesini dileyerek bir iş yaptığım oluyor” der. Bu sırada kehf suresinin 110. ayeti inmiştir. Bu konuda bazı ayetler:
- Maun suresinde de: “riya ile namaz kılanlara yazıklar olsun. Onlara şiddetli azap vardır.” (Maun: 4)
- “Müşrikler gösteriş için ibadet ederler.” (Maun: 6)
- “O riyakarlar, işlediklerinden hiçbir şey kazanmazlar.” (Bakara: 264)
- “Münafıklar amelleri ile halka gösteriş yaparlar.” (Nisa: 142)
Peygamberimiz (as) de bu konuda şöyle der:
- “Kim duyulsun diye bir iş yaparsa, Allah da onun değersizliğini duyurur.” (Buhari 2/384)
- “Bir kimse gösteriş için namaz kılsa, şirktir. Gösteriş için oruç tutsa, şirktir. Gösteriş için sadaka şirktir.” (Ramuz: 428/1)
- “Sizin için en çok korktuğum şey küçük şirktir. Yani riyadır.” (Tirmizi, Hudud: 24)
- “Birine bir yüzle, başkasına başka yüzle hareket eden iki yüzlü kimse, insanların en şerlilerindendir.” (Buhari, menakıb: 1)
- “İnsanın niyet ettiğinden başka bir şeyi yoktur. Bazıları, görünüşüne göre hayırlı işler yaparlar. Halbuki onlar, taşıdıkları niyet sebebiyle cehennemliktir.” (K. Sitte: 16/9)
Biri peygambere: “Adam vardır mal için, kimi şöhret için, kimi cesaretini göstermek için, kimi gazabından dolayı savaşır. Bunların hangisi Allah yolunda savaşmış olur?” der.
- Allah sözü ve dini üstün olsun diye savaşan kimse Allah yolunda savaşmış olur. (R. Salihin: 1348) cevabını alır.
- “Dünyada şöhret elbisesi giyene Allah ahirette zillet elbisesi giydirir ve yüzüne bakmaz.” (Buhari, libas: 5)
Bu hadislere göre gösteriş, müslümanım diyen birinin huyu olamaz.
Şöyle anlatılır:
Bir zat, senelerce mahallesinin mescidinde ilk safta namaz kılmıştı. Daima erkenden gelir, ilk saftaki yerini alırdı. Bir gün her nasılsa gecikti ve son safta namaz kıldı. Bu durum cemaatin de dikkatini çekmiş, bazıları ona doğru bakmıştı. Bu zat, bundan sonra bir müddet camide görülmedi. Bilahare, camiye neden gelmediği sorulduğu zaman şöyle cevap verdi:
- Şu kadar senenin namazlarını kaza ediyordum. Ben bu namazları kılarken ihlasla Allah’a ibadet ettiğime kani idim. Halbuki, bir vakit mescide geç gelmem ve halkın beni son safta görmesi mahcup olmama yol açtı. O zaman anladım ki, bir ömür boyu duyduğum manevi haz ve istek, halkın beni ilk safta görmesinden ileri gelmekte imiş, namazlarım sırf Allah rısazı için değilmiş. Bunun için namazlarımı kaza ettim!
Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde halktan ilk sorgulanacak üç kişiden biri, şehit olmuş bir kimsedir ki, huzura getirilir. Cenab -ı Allah ona ihsan ettiği nimetleri sayar, o da mazhar olduğu nimetleri ikrâr eder. Hak Teâlâ:”
- Bu nimetlere mukabil ne yaptın der, o da:
- Ya Rab! Senin uğrunda savaştım da şehit düştüm, deyince:
- Hayır yalan söylüyorsun, sana cesur desinler diye savaştın. Nitekim bu söz de söylenmiştir, buyurur. Sonra verilen emir üzerine yüzükoyun sürüklene sürüklene cehenneme atılır.
İkincisi de ilim öğrenip öğretmiş Kur’an okumuş bir kimsedir ki, bu da getirilir. Cenab -ı Allah ona lütuf ve ihsan buyurduğu nimetleri sayar. O da nimetleri ikrar ve itiraf eder. Hak Teâlâ:
- Bu nimetlere mukabil ne yaptın? der, o da:
- Ya Rab! İlim öğrendim ve öğrettim, Kur’an okudum, cevabını verince; Cenab-ı Allah:
- Hayır yalan söylüyorsun. İlmi, sana alim desinler diye öğrendin. Kur’an-ı sana “güzel okuyor” desinler diye okudun. Nitekim bu söz de söylenmiştir, buyrulur. Verilen emir üzerine yüzükoyun sürüklenerek ateşe atılır.
Üçüncüsü de, Hak Teala’nın kendisine genişlik verdiği ve her türlü servetten ihsan buyurduğu kimsedir ki, huzura getirilir. Cenab-ı Hak, ona insan buyurduğu nimetleri sayar. O da onları itiraf eder. Cenab –ı Hak:
- Bunlara mukabil ne yaptın? Der.
- Ya Rab! Servetimi sırf senin uğrunda, sevdiğin yollarda harcadım, deyince:
- Hayır, yalan söylüyorsun. Riyakarsın, bunları sana cömert desinler diye yaptın; bu söz de söylenmiştir, buyurdu. Sonra emrolunup o da sürüklene sürüklene ateşe atılır.” (R.
Salihin:1648)
Faziletimizi Allah bilmeli, kul değil.
İnanan ateşten kaçar gibi riyadan kaçmalıdır. Çünkü riyakara kıyamet gününde “Git sevabını kine gösteriş yaptıysan o versin” denileceği bildirilmiştir.
Bazıları amelime riya karışıyor diye ibadeti terk ettiğini söylüyor. Ne olursa olsun ibadet Allah’ın emridir terk edilmez. Ameller daha ihlaslı yapılmaya çalışılır, düzgün yapılmaya gayret edilir ve şöyle denir:
“Ya Rabbi! Ben görevimi yaptım, sen bilirsin, riyasız amel etmek nasip et”
Riya korkusu, insanı Allah rızasını kazandırmayı kolaylaştırır.
Peygamberimiz: “Elimde olsa ibadetlerimi kiramen katibin meleklerinden bile gizlerdim” demiştir.
Ancak başkalarını da hayra, hizmete çekmek, teşvik etmek niyetiyle yapılan, açıktan yapıldıysa ve söylendiyse, bu riya olmaz. İnşallah tebliğin bir parçasıdır.
Rabbım hatalarımızı affetsin, riyasız amel etmek nasip etsin.