MUHAMMED (AS) IN KONUŞMA TARZINDAKİ SÜNNETLER
Allah Rasûlü, hayatı boyunca hep tatlı dilli, güler yüzlü olmuş; onu gören bir daha görmek, dinleyen tekrar dinlemek istemiştir. O’ nun konuşması kimseye bıkkınlık vermezdi.
Hiçbir konuda kimseyle münakaşa etmez, kimseye lânet etmez, beddua etmezdi. Kaba ve sert konuşmayı asla sevmezdi.
Allah Rasûlü kimseye kızmaz ve bağırıp çağırmazdı. Hiç bir şey O’ nu öfkelendirmez, sinirlendirmezdi.
Konuşunca tane tane konuşur, bazı sözlerinin de anlaşılması için üç defa tekrar ederdi.
İhtiyaç yoksa lüzumsuz yere konuşmazdı. Az sözle çok şey ifade ederdi.
Konuşmaya Allah’ ın adını anarak başlar ve gene Allah’ ın adını anarak bitirirdi.
Konuşurken birilerinin yüzüne konuşmaz, kimsenin hatasını yüzüne vurmazdı. Başkalarının ardından konuşup gıybetini etmezdi. Yanında gıybet edilecek olursa mani olur, gıybeti edileni müdafa ederdi.
Allah’ ın elçisi kendiliğinden konuşmazdı. Cenab-ı Allah O’ nun için şöyle buyurur:
- “Battığı zaman yıldıza and olsun ki, arkadaşınız Muhammed, sapmadı ve bâtıla inanmadı; O arzusuna göre de konuşmaz. O’ nun bildirdikleri vahyedilenden başkası değildir.” (Necm: 1-4)
Allah Rasûlü, asla yapmadığını söylememiştir. Her söylediğini de yapmıştır. Söz verdiği zaman mutlaka sözünde durmuştur.
Allah Rasûlü, sözü ağzında gevelemezdi, lügat parçalamazdı. Tatlı ve yumuşak konuşur. Kimseye sen şöyle yapıyorsun demez, “Bazılarınız şöyle yapıyor” der, umuma konuşurdu.
Allah Rasûlü’ nün susması, konuşmasından daha çok sürerdi. Anlamsız söz söylemezdi. Ne fazla ne de eksik konuşurdu.
O’ nu gören: “Bu yüz yalan söylemez” demekten kendini alamazdı.
Bizans imparatoru Ebu Süfyan’ a:
- Muhammed’ in hiç sözünde durmadığı oldu mu? diye sormuş, Ebu Süfyan:
- “Hayır! O, verdiği her sözü tuttu” cevabını vermiştir.
Peygamber (as) “Emin=güvenilir” lakabını peygamberlikten önce almıştır.
Ebu Celil bile O’ nun için: “O, vallahi hiç yalan söylemedi” demek zorunda kalmıştır.
Miraç olayında Hz. Ebu Bekir (ra) a:
- Muhammed gök yüzüne çıktığını söylüyor ne diyorsun? denilince:
- “O ne diyorsa doğrudur.”cevabını vermiştir.
Peygamber aleyhisselâm, bir gün Medine çarşısını geziyordu. Gözüne satılık bir at ilişti. Sahibiyle pazarlık etti. Anlaştıkları fiyat üzerinden parasını evden alıp getirmek üzere satıcının biraz beklemesini söyledi.
Bu sırada at sahibi, daha fazla bir bedel bulunca atı Hz. Peygamber’ e satmaktan vazgeçti ve bu anlaşmayı inkâr etti.
Peygamber aleyhisselâm, anlaştıkları sırada yanlarında kimse bulunmadığından şahit gösteremedi.
Üzgündü. Üzüntüsü atı alamamasından değil, alım–satım da böyle bir haksızlığın yapılmasındandı. Oysa herkes verdiği sözde durmalı, yapılan bir alış-veriş anlaşmasını, başkaları ara yere girerek bozmamalı idi.
O sırada sahabelerden Sabit b. Huzeyme oradan geçiyordu.
Dayanamadı.
Karşılıklı konuşmaya müdâhale ederek, “Ben şahidim! Sen yalan söylüyorsun! Atını Rasûlallah’ a sattın!” dedi.
Huzeyme’ nin bu kesin beyanı karşısında, daha fazla ısrar etmeye yüzü kalmayan at sahibi, bedelini alıp, atı Peygamber aleyhisselâm’ a teslim etmek zorunda kaldı.
Hz. Peygamber yolda Huzeyme’ ye sordu:
“Ya Huzeyme, satış sırasında sen yanımızda hazır değildin. İç yüzünü bilmediğin bir hâdise hakkında nasıl şahitlik ettin?” Huzeyme:
“Ey Allah’ ın Rasûlü! Atın sana satıldığını ben senden işittim. O halde doğrudur. Çünkü sen ancak doğru söylersin.”
Hz. Peygamber, Huzeyme’ ye tekrar sordu:
“Bu nasıl olur?”
Huzeyme cevap verdi:
“Sen her gün bize Melek Cebrail’ in getirdiği âyetleri tebliğ ediyorsun ve biz getireni gözümüzle görmediğimiz halde, verdiğin ilâhî haberlere, “sen söylüyorsan öyleyse doğrudur, gerçektir” diye tereddüt etmeden inanıyoruz. Şimdi bu sözüne mi inanmayacağız?” dedi.
Peygamber (as) müslümanı tarif ederken: “Müslüman, başkalarının elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir” diye tarif etmiştir. (Buhari, İman: 5)
Diğer hadislerinde de:
- “İnsanoğlunun hatalarının çoğu dilindendir.” (Ramuz el-Ehadis: 80/5)
- “Dilini muhafaza et, evinle meşgul ol, günahlarına ağlayarak nedamet et.” (Riyaz üs
Salihün: 1549)
- “Bir kimsenin her işittiğini söylemesi, yalan olarak yeter.” (Age: 1577)
- “Kim bana dilini, iffet ve namusunu koruma sözü verirse, bende ona cennet sözü veririm.” (Buhari, Rikak: 23) demiştir.
Allah Rasûlü, konuşmadan önce ne söyleyeceğini düşünür, öyle konuşurdu, acele etmezdi.
- “Özür dilemek zorunda kalacağın bir sözü söyleme” derdi. (İbn-i Mace, Zühd: 15)
Peygamber (as) yalan konuşmaz, yalan konuşanı da asla sevmezdi. Şöyle derdi:
- “Yalan kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür.” (Buhari, Edep: 1997)
- “Yalan söyleyenin ağzının kokusundan melekler bir mil öteye gider.” (Ramuz el-
Ehadis: 104/11)
- “İyilik kastıyla bir sözü birine isnat edip veya iyilik kastıyla bir söz söyleyip de insanların arasını düzelten kimse yalancı değildir.” (Sahih-i Buhari Tec Sarih: 1183)
Allah Rasûlü, güler yüzlü ve tatlı sözlü idi. Sahabe O’ nun için: “Konuşurken hep tebessüm ederdi.” diyor. (Ramuz el-Ehadis: 545/20)
Kendisi de: “Tatlı söz, sadakadır.” buyurmuştur. (Buhari, Edep: 34)
- “Lânet etmek, doğruların şanından değildir.” (Riyaz üs Salihın: 1582)
- “Olgun müslüman, kimseyi kötülemez, lânet etmez, haddi aşmaz ve hayasızlık etmez.”
(Riyaz üs Salihın: 1585)
- “Müslüman ölülere sövmeyin ayıbını söylemeyin. Çünkü onlar ahirette iyi veya kötü amellerinin karşılığını göreceklerdir.” (Age: 1595) buyurmuştur.
Peygamber (as) daha çok susarlardı. Şöyle buyurmuştur:
- “Allah’ a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun.” (Age: 1511)
Sahabe O’ nun için: “Sükûtları uzun, gülmeleri kısa olurdu.” demiştir. (Ramuz el-Ehadis:
543/14)
Önüne gelene “Efendim” demeyi peygamber (as) sevmezdi. Şöyle demiştir:
- “Adam bir münafığa “efendim” derse Rabbını gazaba getirmiş olur.” (Age: 56/13)
Hz. Ali Radiyallahü anh özet olarak şöyle demiştir:
- “Allah Rasûlü, her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu idi. Katı kalpli, kavgacı, kusur bulucu değildi. Üç şeyden uzak dururdu: Ağız kavgası, boş boğazlık, laubalilik yapmazdı. Üç husustan sakınırdı: Kimseyi kötülemez, kınamaz ve kimsenin ayıbını araştırmazdı. Gerekirse konuşurdu. Her ihtiyaç sahibine yardımcı olurdu. Uygun konuşmayanların konuşmasını dinlemezdi.” (İ. Canan, Hadis Ans: 5/401)
Konuşma konusunda sünnetler nelermiş:
- Gereksiz yerde, boş konuşmamak, yerinde ve yeteri kadar konuşmak sünnettir.
- Söze Allah’ ın adını anarak başlamak ve Allah’ ın adını anarak bitirmek sünnettir.
- Yapmadığı bir şeyi söylememek, söylediğini yapmak, sözünde durmak sünnettir.
- Söze yalan karıştırmamak, ölçülü konuşmak sünnettir.
- Kaba kırıcı olmamak, güler yüzlü, tatlı dilli olmak sünnettir.
- Kimseyi kötülememek, kınamamak ve ayıp araştırmamak peygamber efendimizin sünnetlerindendir.
- Her önüne gelene “Efendim” dememek sünnettir.