MÜBAREK CUMA

Cenab-ı Allah kullarına fırsat olarak, zaman içinde farklı zamanlar yaratmıştır. Cuma günü diğer günlerden farklı bir gündür. Cuma günü içinde bir de bir saat vardır ki o saatte yapılan dua red olmaz. Yapılan ibadetin sevabı çok fazladır. Yapılan tövbe geri çevrilmez, kabul edilir.

        Cuma günü fırsatını, cuma günündeki o farklı saati kaçıran, çok şey kaçırmış olur. 

                                                                               *          *          *

  1. CUMA GÜNÜNÜN FAZİLETİ

    Yahudilerin cumartesi, Hristiyanların Pazar, Müslümanların Cuma kutsal günleridir. 

  Cuma günü Müslümanlar için en hayırlı gündür. Cuma günü mü’minlerin bayramıdır.

Hem dini yönden, hem de sosyal yönden cumanın yeri ve önemi büyüktür. 

            Cenab-ı Allah şöyle buyurur:

  • “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrılınca Allah’ı anmaya koşun. Alışverişi bırakın. Bilseniz ki bu sizin için daha hayırlıdır. Allah’ı çokça anın ki, ferah bulasınız.” (Cuma: 9-10)

Hz. Peygamber (sav): “Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır. Adem o gün yaratılmış, o gün cennete gitmiş, o gün cennetten çıkmıştır. Kıyamet de Cuma günü kopacaktır.” (Müslim Cuma:18) 

  • “Üzerine güneş doğmayan günlerin hayırlısı Cuma günüdür.” der. (Riyaz’üs Salihin:1152)
    • “Cuma gününde bir saat vardır ki, bir Müslüman namaz kıldığı halde o saate rastlar da Allah’tan bir şey isterse, muhakkak Allah onun isteğini yerine getirir.” (R. Salihin: 2/1160)
    • “En faziletli gün, Cuma günüdür. O gün bana çok salavat getirin. Zira sizin getirdiğiniz salavatlar bana ulaşır.” (R.Salihin: 2/1162) buyurur.

Cuma gününe, Cuma namazına büyük önem vermeliyiz. Cuma gününü çok iyi değerlendirmeliyiz. Cuma günü duaların red olunmayacağı saati yakalamaya çalışmalıyız.

                                                                               *          *          *

  • CUMAYA NASIL GİDİLMELİDİR?

            Cumaya hazırlıksız gidilmemelidir. Ezanın okunmasıyla apar topar camiye koşulmaz.kirli elbise, kokan çorap, yıkanmamış vücutla cumaya gidilmez. 

            Madem Cuma hayırlı bir gün, mü’minlerin bayramı, öyleyse özel önem verilmelidir. O gün tıraş olmak, boy abdesti almak, dişleri fırçalamak, güzel giyinmek ve koku sürünmek peygamberimizin adetlerindendir. 

            Camiye erken gidilmeli, erken gelmenin sevabı alınmalıdır. Peygamber (as) camiye erken gidenin nafile hac sevabı alacağını bildirmiştir. Mü’minler camiye geliş sırasına göre farklı sevaplar alırlar. (Ramuz el-Ehadis: 198/12)

            Soğan, sarımsak yiyerek, sigara kokan ağızla, sararmış dişlerle, kokan çorapla, kirli elbiselerle gidilmez. 

           Peygamberimiz: “Sizden biriniz cumaya gidecek olduğunda, boy abdesti alsın.”

(R.Salihin: 2/1155)

        –      “Cuma günü boy abdesti almak ergenlik çağına gelmiş olan herkese vaciptir.” (Age:

2/1156) buyurmuştur. 

Cumaya hesabı bizden sorulacak olan çocuklarla, torunlarla beraber gitmek, birilerine “haydi cumaya gidelim” demek ihmal edilmemesi gereken bir görevdir.

                                                                               *          *          *

  • CUMA NAMAZINDAN KİMLER SORUMLUDUR?

            Cuma, bayram ve cenaze namazlarından kadın sorumlu değildir. Bu konuda icma vardır. 

            Cuma namazı kimlere farzdır?

  1. Erkeklere,
    1. Hür olanlara,
    1. Mukîm olanlara,
    1. Hasta olmayanlara, özrü bulunmayanlara

Cumanın farz olunmasının şartlarını, fıkıh alimlerimiz kitaplarında şöyle sıralamışlardır:

  1. Akıllı olmak,
    1. Erginlik çağına girmiş olmak,
    1. Erkek olmak,
    1. Hür olmak,
    1. Sağlıklı olmak,
    1. Yolcu olmamak,
    1. Namaza gitmeye engel özrü bulunmamak,

Seferi olana Cuma farz değildir. Eğer seferi Cuma kılarsa Cuma sahihtir. Öğle namazını kılması gerekmez. Bu Cenab-ı Allah’ın ruhsatı, müsaadesi hatta ikramıdır. Bugün yolcunun sıkıntısı yok denilip karşı çıkılamaz, ruhsat da bir emirdir.

Cumaya bulaşıcı hastalığı olanlar, özürlü olanlar, küçük çocuklar, aciz ihtiyarlar, gözleri görmeyenler, zorunlu hastabakıcılar, yolcular, akli dengesi olmayanlar, özgür olmayanlar ve kadınlar gitmez.

Soğan, sarımsak yiyen, sigara içip pis bir şekilde kokarak başkalarını rahatsız edenlerin bir kenarda durmaları daha uygundur.

Bu konuda Peygamber (as) şöyle buyurur:

  • “Her Müslümana cuma farzdır. Ancak köle, kadın, çocuk ve hasta müstesna.” (Ebu Davut, Salat: 215)
    • “Seferiye Cuma yoktur.” (V.Zuhayli, İslam Fıkhı Ans.: 2/371)
    • “Akıl baliğ olan her erkeğe Cuma farzdır.” (Age:2/366)

Kadınlar Cuma namazından sorumlu değildir. Kadının yapısı ve görevleri bakımından Allah kadınları Cuma, bayram ve cenaze namazlarından sorumlu tutulmamışlardır. 

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 22.01.1998 tarih ve 4 nolu kararı: “Cuma namazından hür, mukim ve ergenlik çağına girmiş erkek mükelleftir.” şeklinde olmuştur.

 Bir gün birkaç kadın Hz. Peygamber’e:

  • “Erkekler cihat ediyor. Cumaya gidiyor. Sevabı hep onlar alıyor.” diyorlar. Onların bu üzüntüsünü gören Hz. Paygamber onlara şöyle cevap veriyor:
    • “Onları hazırlayıp göndermekle, siz de sevap alıyorsunuz.” diyor.

Dinimiz kadınları Cuma namazı kılmakla yükümlü tutmamıştır. 14 asrı aşkın süre içinde kadınların Cuma, bayram ve cenaze namazı kılmaları gerektiğini söyleyen hiçbir din alimi çıkmamıştır. Dört mezhep de aynı konuda ittifak etmiştir.

Son zamanlarda dine, Müslümanlar arasına fitne sokmak ve dini konuları yozlaştırmak isteyen bazı kimseler, kadınları Cuma, bayram ve cenaze namazlarındaki kalabalığın içine sokmaya çalışmaktadır. Bu fikrin sahiplerine Cenab-ı Allah: ”Sen neden Cuma, bayram namazı kılmadın? Neden eşini, kızını Cuma, bayram namazlarına göndermedin?“ diye soracaktır. 

                                                                               *          *          *

  • CUMA NAMAZI TERK EDİLİR Mİ?

           Son zamanlarda erozyona uğradık. Dini konular yozlaştırılmaya çalışılıyor. 

      Cuma namazı haftalık bir ibadettir. Hakkında sure vardır. Ne emrediyor Allah bize:

  • “Ey iman edenler! Cuma günü ezan okunup, namaza çağrıldığınız zaman derhal Allah’ı anmaya (Cuma namazına) koşun; işi, gücü, alışverişi bırakın.” (Cuma:9)

Hakkında ayet, hadis olan, icma ve kıyas yapılmış olan konularda fetva olmaz, yorum olmaz. 

Cuma namazının sadece Türkiye’de tartışılması düşündürücüdür.

Bu devirde, şu sebepten Cuma kılınmaz demek, Cuma namazını kılmamak, kılınmamasını telkin etmek, son derece veballi bir durumdur.

Cuma, şartları oluşunca farz olur.

Bizden önceki müslümanlar çok büyük sıkıntılar içinde bile cumayı terk etmemişlerdir.

Son zamanlarda cumadan, camiden, cemaatten uzaklaştırma gayretlerini görmekteyiz. Cumaya boykot için adeta sabepler aranıyor; bir tek camide kılınır, ilk tekbir alanın cuması makbuldür. Devlet başkanı kıldırması lâzımdır. Darul – Harpteyiz, gibi iddialar ortaya atılıyor.

Kim ne derse desin, Cuma kılma sorumluluğu mükellefin üzerinden kalkmaz. İmamı beğenmemek, dar’ul harp teyiz demek, kendine göre mazeretler uydurmak, apaçık Allah’ın emrini terktir, Allah’a isyandır.

Her dinde kutsal gün ve o günde yapılan özel ibadetler vardır. Cuma günü, affımız, kurtuluşumuz için Cenab-ı Allah’ın bize tanıdığı fırsattır. Bu fırsatı değerlendireceğimiz yerde hafife alırsak bu bizim için büyük bir kayıp olur.

Hz. Peygamber’den bu yana Müslümanlar, Cuma gününü bayram bilmiş, kesintisiz bu namazı kılmıştır. Kılmayanlara da iyi gözle bakılmamıştır. Hatta “Cumaya gider” sözü ölçü olmuştur. 

Cuma suresinde de Cuma’nın mutlaka kılınması emredilir. Hadislerde de Cuma namazını terk edenlerin açık halinden bahsedilir. Uğrayacağı zararlar anlatılır. Peygamber (sav) şöyle buyurur:

–    “Cuma namazını terk etmekten sakınınız. Allah kalbinizi mühürler de gafillerden olursunuz.” (R.Salihin: 2/1154)

Cuma namazını terk eden Allah’a isyan etmiş olur. Cuma namazını terk eden için Peygamber (as): “Allah onu perişan etsin, işlerine bereket vermesin, burnu sürtülsün.” demiştir. (İbni Mace: 1/343) Bir başka hadiste de: “Özürsüz üç Cuma namazı

kılmayanmünafıklar listesine yazılır.”  denmiştir. (Müslim, Cuma: 40)

                                                                               *          *          *

E- BİR YERDE CUMA NAMAZINA İZİN VERİLMİYORSA NE YAPILIR?

            Devlet memurlarının bazı aylarda Cuma namazı kılması mümkün olamayabiliyor. Bazı işyerleri çalışanlara Cuma namazı izni vermeyebiliyor. 

            İzin verilmese de ben giderim deyip işin aksatılması doğru değildir. Alınan ücretin ve maaşın hakkının verilmesine son derece dikkat edilmelidir. Sözleşmeye uyulması esastır.

            Namaz kılınmasına izin verilen, namazını kılıp oyalanmadan, tespih çekmeden, dua etmeden işine dönmelidir. 

            Cuma namazı izni veriliyorsa, cumada geçirilen vakit telafi edilmelidir. 

            Cuma namazına izin verilmeyenlerin kazancı iş sahibine Cuma saati boyunca helal olmaz. 

           Cuma namazı izni alamayan çalışan ne yapmalıdır?

  • Önce uygun bir şekilde izin istemelidir. İzin verilmezse bu işin sorumluluğu hatırlatılmalıdır.
  • Cuma namazına gitme izni verilmezse, o günün öğle namazı kılınır veya kaza edilir.
  • Çalışan Cuma namazına gidebileceği başka bir iş arayışında olmalıdır. Maddi durumu iyi değilse; o işte, yeni bir iş buluncaya kadar çalışmaya devam etmelidir. Vebal Cuma namazına izin vermeyenindir. 

Cuma namazına gitmek isteyenlere kolaylık sağlamak amirin ve iş sahibinin görevidir. Çünkü Cuma namazı saatinde, üzerine Cuma farz olanların çalışması ve kazancı meşru değildir. Cuma namazı saatinde çalışma görevi, üzerine Cuma namazı farz olmayanlar tarafından yerine getirilmesi ayarlanabilir. 

Bugün ibadetini yapmış, rahatlamış, psikolojik bazı problemleri aşmış inanın verimli olması daha akla yatkındır. Daha dürüst olur, hak-hukuka daha çok riayet eder. Atalarımızın dediği gibi: “Allah’ı olmayanın ahlakı olmaz.”  

Üzerine Cuma namazı farz olmayan kadın, öğle namazını kılabilmek için, Cuma namazı kılanların camiden çıkmasını beklememelidir. 

Eğer kadın camiye gelmiş, Cuma namazına niyetlenmiş ise, tekrar öğle namazını kılmasına gerek yoktur. Ama namazı kıldıran hocanın, niyetine kadınları da eklemiş olması gerekir. 

Cuma üzerine farz olupda, özrü dolayısıyla Cuma’ya gidemeyen erkekler, öğle namazını kılmak için Cuma saatinin geçmesine, Cuma’dan çıkılmasına bakarlar, Cuma’dan çıkılınca kılarlar.

Yani üzerlerine Cuma farz olmayanlar, ezan okununca vakit girmiştir, namazlarını kılabilirler. Çünkü onlar Cuma ile yükümlü değillerdir. Üzerine Cuma namazı kılmak farz olanlar ise Cuma namazı kılındıktan sonra öğle namazlarını kılarlar.

                                                                               *          *          *

F- CUMA NAMAZI NE KADAR, NEREDE VE NASIL KILINIR?

 Hanefi mezhebine göre 3 kişi, şafi mezhebine göre 40 kişi olunca Cuma namazı kılınabilir. 

            Ebu Hureyra (ra) Bahreyn’den Hz. Ömer’e:

  • “Burada Cuma namazı kılacakmıyız?” diye sorar. Hz. Ömer’in cevabı:
  • “Nerede olursanız olun, Cuma namazı kılın”. olmuştur.

Cuma namazı kılınacak yer için sorumlulardan izin alınır. 

Eğer Cuma namazı kıldıracak hiçbir kimse yoksa öğle namazı kılınır.

Başlangıçta Hz. Peygamber kıldırıyordu. Bir tek yerde Cuma kılınıyordu. Müslümanların sayısının artması, islâmın başka ülkelere yayılması ile, o yerlerin merkezî yerlerinde kılınmaya başlandı. Bir müddet sonra da her camide kılınmaya başlandı.

Camiler uzaksa, cemaat çoksa, herkesi bir camide toplamak mümkün değilse, müftülükten izin almak sûretiyle, tayin edilen kişinin imamlığı ile Cuma namazı kılınır.

Şu anda bir tek camide kılmak veya tek camide kılınır demek mümkün değildir. (Yer olarak da, ulaşım olarak da)

Şartlar oluştuysa her yerde, her zaman Cuma kılınmalıdır. Cumanın faziletinden mahrum kalınmamalı-dır. Yok Dar’ul – harp, yok devlet başkanı kıldırır, yok yerleşim bölgesinde tek yerde kılınır, bu tartışmalara yer yoktur, gerek de yoktur.

Sütçü İmam: “Size Cuma kıldırmıyorum, siz esirsi-niz” demiştir ama bunu tahrik etmek, harekete geçirmek için söylemiştir.

Kışlada, cezaevinde, fabrikada herkese açık olmasa da izin alınmak sûretiyle, ehil bir kişinin ardında, orada bulunanlara Cuma namazının kıldırılmasında büyük faydalar vardır.

Zaman zaman soruyorlar. Caminin avlusunda namaz kılınır mı? diye kılınır.ayrı bölüm, ayrı binalar da, yolun öbür taraflarında kılınmaz. Hatta caminin altında, açıklık, irtibat yoksaorada namaz caiz değildir. Yani cami ile bütünlük arz eden yerden imama uyulabilir.

Caminin 7 kat altı,7 kat üstü camidir. Altında dükkan olan camilerde namaz kılınmaz demek doğru olmasa gerek. Bu bugüne kadar oralarda namaz kılanları üzmek olur.

            Nasıl, Ne Kadar Kılınır?

Hz. Peygmberden sonra, her yerde Cuma namazı kılınmaya başlanınca bazı tereddütler hasıl oldu. Görüşler ileri sürüldü.

“Tek yerde veya merkezi yerde kılınıyordu her yerde kılınmaya başladı. Müslümanları yöneten kimse kıldırıyordu her imam kıldırmaya başladı. “En eski camideki sahihtir, ilk Tekbir alan imamın kıldırdığı sahihtir” görüşleri, müslümanları şüpheyi gidermek için tedbir almaya sevk etti. (Bak. İsl. Fık. Ans. 2/383)

İhtiyaten o günün öğle namazının kılınması uygun görüldü. Gene bunu düşünenlerde cami cemaati değil, islâm bilginleri oldu.

“Zayıf kavle göre bir yerde birden fazla camide Cuma namazı kılınıyorsa, orada zuhri âhir kılınır” dediler. (H. Günenç GMF 1/184)

Hz. Peygamberde: “Beni nasıl namaz kılar görürseniz öylece namaz kılınız” demiştir.

Ayrıca;

“Sizden biriniz Cuma’yı kılarsa arkasından dört rekat sünnet kılsın” (Riyaz-üs Salihın 2/1130) (İslâm Fıkhı Ans. 2/405) (Müslim Cuma: 67) buyurmuştur.

Hz. Ömer (ra) da: “Allah Rasûlü Cuma namazından sonra 6 rekat daha namaz kılardı” (Delilleriyle İslâm İlmihali : 335 H. Döndüren).

Cuma namazı iki rekattan ibaret değildir.

  • İlk önce 4 rekat sünnet kılınır. Hz. Peygamber kılmıştır.
  • Sonra 2 rekat Cuma’nın farzı kılınır. Allah emretmiştir.
  • Farzdan sonra 4 rekat daha sünnet kılınır. Peygamber kılmıştır. Hz. Peygamberi ve sünnetini red eden bunu da red edecek ve elbette “Cuma 2 rekattir” diyecektir.

Peki sonra ne olacak? Bazı şüpheleri giderebilmek, vesveseden kurtulabilmek için, ayrıca ekseriyete uyabilmek, bütünlüğü sağlayabilmek için, asırlar önce büyüklerimiz tedbir, temkin ve takva için zuhri ahir (son öğle) ve iki rekatta vakit sünneti kılmışlardır.

Son zamanlardaki güvenilir hocalarımızın uygulaması ise şöyle: Cuma’nın son sünnetinden sonra “son kazaya kalmış öğle namazına ve vakit sünneti yerine de, son kazaya kalmış sabah namazına” diye niyetlenmektedirler.

                                                                               *          *          *

G- CUMA GÜNÜ İŞ YAPMAK HARAM MI?

Yahudilerin Cumartesi, Hıristiyanların Pazar iş yapmadıkları gibi müslümanlara da Cuma günü iş yapılmaz, yola çıkılmaz, işe başlanmaz gibi bazı telkinlerde bulunanlar vardır ki, bu yanlıştır.

İslâm’da temizliğin, çalışmanın, iş yapmanın yasak olduğu bir gün yoktur. Bilhassa Cuma günü temizlik yapılacak, gusledilecek, tıraş olunacaktır.

Ayrıca Cuma günü, Cuma namazı, sefere çıkmaya engel değildir. Ancak Cuma ezanı okunacağı sırada yola çıkılmaz, namaz kılındıktan sonra çıkılır. Zorunlu ise gene çıkılır. Bir uçak, gemi, otobüs bekletilmez. İslâm dini, yolcuya Cuma sorumluluğu bile getirmemiştir.

Cuma günü, Cuma’ya gitmekle mükellef olan kimsenin Cuma saatinde iş yapması, alışveriş yapması Hanefilere göre mekruh, Şafilere göre haram, Hanbeli ve Malikilere göre ise yapılan akit geçersizdir.

Cuma saati, ezanın okunmasından namaz bitimine kadardır.

Ticaret yapılan bir yer hanıma aitse, hanım orada alışveriş yapıyorsa, o alışveriş helâldir.

Üzerine Cuma farz olmayan kadına, yolcuya, çocuğa iş yapmak, ticaret yapmak Cuma vaktinde olsa caizdir.

                                                                                *         *          *

H- CUMA ADABI:

 Cumaya giden kişinin dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunlardan bazılarını hatırlayalım:

  • Erken gitmek. Vakit müsait ise mescid namazı kılmak. Hanefilere göre Cuma namazından önce kerahet vakti vardır. Namaz kılınmaz. Şafilere göre ise kılınır. Şafiler şu haidse göre Cuma günü kerahet yoktur derler:

Ebu Kutade (ra)’dan; Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Cuma günü hariç, gün ortasında namaz kılmak mekruhtur…” (Ebu Davut, Salat: 223)

  • Camide güzelce oturmak, zikirle, Kur’an’la, tefekkürle meşgul olmak.
  • Camide vaazı, hutbeyi güzelce dinlemek, uyuklamamak, konuşmamak, başka işlerle meşgul olmamak.
  • Boy abdesti ile gitmek, temiz elbiseler giymek, koku sürünmek.
  • Dünya işlerini cami dışına bırakmak.
  • Kokan şeyler yememek.
  • Cuma günü peygamberimize bol bol selavat getirmek.
  • Sonradan gelip, omuzlara basa basa ön saflara geçmemek.
  • Camiden çıkarken de, namaz kılanların önünden geçmemek.
  • Konuşmaya neden olacaksa, musafahalaşmayı cami dışına bırakmak.
  • Ayakkabıların tozunun cami içine dökülmemesine dikkat etmek.
  • Cami avlusu camiye dahildir. Avluda da cami adabına uymak.
  • Cuma namazından sonra yapılacak olan duayı beklemek, tespih çekmeyi ihmal etmemek.

Bir grup sahabe: “Zenginler bizden daha çok sevap kazanıyor, hayır yapıyor, zekatı onlar veriyor, sadaka dağıtıyor” diyorlar. Onların üzüntülü halini gören Peygamberimiz sizde çok sevap kazanmak ister misiniz? demiş.

  • Evet, demeleri üzerine:
  • Namazların sonunda 33 defa Sübhanellah, 33 defa Elhamdülillah, 33 defa Allahü ekber” deyin buyurmuştur. Ayrıca:
  • “Namazların takipcileri onları her namazın sonunda söyleyenler hüsrana uğramazlar.

Bunlar 33 adet tesbih, 33 adet tahmid, 33 adet tekbir” buyuruyor. (K.Sitte 6/26) (Prof. Dr. İ.Canan)

                                                                               *          *          *

I- CUMA GÜNÜNÜ NASIL DEĞERLENDİRELİM?

  Cuma, Müslümanların bayramıdır. Onun için Cuma diğer günler gibi geçirilmemelidir. 

  • Cuma günü tebrikleşilmeli, hediyeler ikramlar sunulmalıdır. Yani o günün Cuma olduğu hatırlatılmalıdır. 
  • Cuma günü tek olarak oruç tutulmaz. Ancak oruç borçlarını ödeyen, Perşembe tutan, cumartesi tutacak olan elbette Cuma günü oruç tutabilir. Ona tutma denemez. Yalnız sadece Cuma günü oruç tutmak mekruhtur. 

Peygamber (as): “Yalnız cumayı oruç için aramayın.” (R.Salihin: 1792) buyurur. Bir gün oruçlu olan birine peygamberimiz sorar:

  • “Dün oruç tuttun mu?”
  • “Hayır”
  • “Yarın tutacak mısın?” O kişi:
  • “Hayır” deyince peygamberimiz ona:
  • “Öyleyse orucunu boz.” demiştir. (Age: 1795)
  • Cuma günü ziyaretler yapılmalıdır. Gönül alınmalı, dua alınmalıdır. 
  • Cuma günü ihtiyaç sahiplerine sadaka verilmelidir. 
  • Cuma günü Sevgili Peygamberimiz’e de selam gönderilir ve salavat getirilir. Çünkü peygamberimiz: “Cuma günü bana çokça salat ü selam getirin; onlar bana arz olunur.” Buyurur.  (R. Salihin: 2/1162)
  • Cuma günü öyle bir saat vardır ki o saati iyi yakalamak için çalışılmalıdır.

Peygamberimiz şöyle buyurur: ”Bir Müslüman namaz kıldığı halde o saate rastlarda Allah’tan bir şey dilerse, muhakkak Allah onun dileğini yerine getirir.” (R. Salihin: 1160)

  • Bir hadiste de: “Bir kimse, Cuma namazından sonra yedişer defa, İhlas, Felak ve Nas surelerini okursa aziz ve celil olan Allah onu diğer Cuma’ya kadar zarar ve kötülüklerden korur.”

Evet, namazlardan sonra yapılan dualar daha makbuldür. Namazlardan sonra daha çok dua edelim, daha çok tespih çekelim, böyle zamanları fırsat bilelim.

  • Ayrıca bugünlerde sadece diriler değil,  ölüler de hatırlanmalı, ruhlarına Fatihalar gönderilmelidir. Af olunmaları için bol bol dua edilmelidir. 
0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir