MODAYA UYMAK
Moda, normal bir gelişme değildir. Sık sık değişir, zaman zamanda kendini inkâr eder. Bunun için çoğu kez olumlu olmaktan ziyade olumsuz gelişmelere neden olur. Bir bakıma moda, çılgınlığın adıdır. Bunun için modacılar, bir şeyler ortaya atarken bir de kural koymuşlardır : “Modanın eleştirisi olmaz” diye.
Moda çıldırtıyor, ne yapsın, nasıl yapsın baş döndürtüyor, israfı körüklüyor, aldatıcı, güdümlü bir hayat yaşatıyor, her şeyi altüst ediyor, ahlâki dinî ve millî değerlere isyan ettiriyor, tenkit edemiyorsun. Beğenen de, beğenmeyen de modacının ve modanın esiri oluyor.
Nasreddin Hocaya : “Bir şey icat ettin mi?” demişler. “Ettim” demiş. “Ama bende beğenmedim” diyede ilâve etmiş. “Neydi o icat ettiğin?” demişler: “Karla ekmek yemek” demiş.
Bir şey olsada olmasada, uysada uymasada adı moda oluyor, akan sular duruyor. Beğenen modacı oluyor…
Kendini bilen, kimlik kişiliğini kaybetmeyen, modanın esaretine girmiyor. Her zaman işin mantıklı olanını yapıyor.
Bugün dünyada moda evlerinin hemen hemen hepsi yahudilerin elindedir. Böyle olunca da kimlik kaybı ve israf söz konusu oluyor.
Çağdaş giyim olarak ifade edilen moda, inançtan ve geleneklerden uzaklaştırmaktadır. Onun için moda ile tesettür olmaz. Çünkü; tesettürün gayesi kötü bakışlardan korumakken, moda bütün dikkatleri toplamaktadır.
Moda da kişinin iradesi olmuyor. Kişi kendine yakışanı değil, yakıştırılanı seçmek zorunda kalıyor. Böyle oluncada bir kısım insanlar gülünç duruma düşüyor. Palyaço gibi maskaralık olur.
İslâm’da taklit yoktur, dikkat çekme yoktur.