MEZHEPLERE GÖRE İSLAM’DA MÜZİK
Bu konudaki görüşler şöyledir:
- İnsanı Hakka yaklaştıran güzel nağmeler ruha neşe verir, kalbe ferahlık meydana getirir, ruh tedavisinde neşe kaynağıdır. İnsanı geç ihtiyarlatır, bazı hastalıkları giderir, vücuda dinçlik verir. Nitekim Peygamberimiz (SAV): “Her kimin üzüntü ve kederi çok olursa, hastalığı da çok olur” buyurmuştur. (Tıbb-ı Nebevi Ans.2/666)
- İnsanı eğlendiren gönülleri ferahlatan ve kulaklara hoş gelen eğlencelerden birincisi müziktir. Haddi aşmadığı ve günaha sürüklemediği takdirde İslâm hoş görür. Ayrıca coşturucu olmayan müziğin de eşlik etmesinde mahsur görmez. Bir düğünden sonra Peygamber Hz. Ali’ye: “Beraberinde eğlence nevinden ne vardı?
diye sormuştur.
Hz. Aişe (r.a) bir yakını evlenmişti. Peygamber (SAV) Hz. Aişe’ye:”
- Kızı gönderdiniz mi?
- Evet.
- Beraberinde şarkıcı gönderdiniz mi?
- Hayır.
- “Size geldik size geldik. Bize merhaba” deyin, biz de size merhaba diyelim, diyecek birini gönderseydiniz, demiştir.
Hz. Aişe(r.a): Bir kurban bayramıydı. Babam Hz. Ebubekir def çalıp söyleyen kadını azarlayıp susturdu. Hz. Peygamber: “Ey Ebubekir! Bırak çalsınlar, bayramdır” dedi der. (Yusuf El Kardavi. İslamda Helâl ve Haram: 511 – 512)
- “Hanefilerle bazı Hanbeli alimlerine göre neşe verici çalgı aleti olmaksızın, şarkı söylemek de dinlemek de haramdır. Peygamber: “Şarkı kalpte münafıklığı yerleştirir” demiştir.
Şafilerde, çalgı aleti olmadan şarkı mekruhtur.
Dört mezhebe göre, ud, tanbur, saz, davul, zurna, kaval çalmak haramdır.
Peygamber: “Ümmetimden şarabı, domuzu, ipeği ve çalgıları helâl kabul eden kimseler çıkacak” buyurmuştur.
Bir başka hadiste de: “Ümmetimden bazı kimseler, şarabı başka isimler vererek içeceklerdir. Onların tepelerinde çalgılar çalınacak, şarkıcı kadınlar şarkı söyleyecektir. Allah onları yerin dibine geçirecek, onlardan domuzlar ve maymunlar kılacaktır” buyurulur.
Ayrıca çalgı aletlerinin haram kılındığına dair şu ayet delildir: Lokman 6: “İnsanların kimisi de Allah’ın yolundan saptırmak için boş sözü satın alır.” İbni Abbas; “Bunlar oyalayıcı ve eğlendirici şeylerdir” demiştir.
Zevk veren, Allah’ı anmaktan alıkoyan, ibadetten alıkoyan, malın telef olmasına sebep olan müzik haramdır.
Kırılma dökülme, eğilme bükülme gibi ölçülü bir takım hareketleri kapsayan raks, dans haramdır. Helâl sayan fasıktır.
Düğünlerde kötülüklere arzu uyandıran şarkılar haramdır.
Günümüzde şarkı dinlemekten uzak durmak evladır. Sözleri kötü olanlardan uzak durmak gerekir.
Psikolojik ve asabi bazı hastalıkları tedavi için müzik dinlemekte mahsur yoktur. (İslam Fıkhı Ansiklopedisi. Prof. Dr. Vehbe zuhayli. 4/376 – 378)
- Prof. Dr. Mahmut Esat Coşan İslam’da müziğin hükmünü şöyle açıklıyor:
- “Müzik, bazen nifak tohumlarını yerleştirir. Tatlı bir şeydir. Kıvrak bir şeydir. Ruhun gıdası derler, neyin gıdası bilmem, bakarsın iş çığırından çıkar.
Kişi hafız olur, sesi güzelse, mevlitten mevlide gezer, kesesini dolduran insan haline gelir. Bu bir düşmedir, büyük bir düşmedir. cızzzt diye insanın ayağını kaydırıverir.
Musikînin uygulama yerlerinden bazılarına müsaade vardır. Mesela, Kur’an-ı Kerimin ciddi bir edâ ile makamlı, ahenkli okunması emredilmiştir. “Okuyuşunuzu güzelleştiriniz” diye hadis vardır.
İlâhilerin beste ile okunmasında müsaade vardır. Çünkü onlar, insana İslâmi hakikatleri öğretir. Peygamber sevgisini öğretir. Başka güzel şeyleri sevdirir.
Makamla ilâhi okunur mu?
- Peygamberimiz, Medine’ye gelirken insanlar onu, “Talealbedru aleyne…” diyerek damların üstünde defler çalarak karşıladılar.
Bayramlarda peygamberimizin evine gelenler neşe alameti olarak, bizim ilâhî diyebileceğimiz şekilde bir şeyler okudukları rivayet edilir. Bir defasında Hz. Ömer (r.a) men etmek istemişti de peygamberimiz ona şöyle demişti:
- Sevinçli zamandır, söylenilen şeyler, güzel şeyler olduktan sonra uygun olur, mahzuru olmaz, der.
Evliyaullahtan nicelerinin şiirleri vardır, divanları vardır, ilâhileri vardır. Bunların aşkın, şevkin artması için, dini duyguların kuvvetlenmesi için okunmasında sakınca yoktur. İçindeki şeyler güzel olan şiir güzeldir. İçindeki şeyler kötü olan şiir kötüdür. Peygamberimizin özel şairi vardır. Düşmanın kötüleyici şiirlerine karşılık şiirle cevap verirlerdi. Hatta birine hırkasını vermiştir.
Süleyman Çelebi Peygamberi metheden Vesile tün –Necat adlı kitabını yazmış, 5 asırdan beri mevlit olarak okunmaktadır. Bunun gibi iyi konular içeren şiirlerin okunmasında sakınca yoktur.
İsmail Hakkı Hazretlerinin, Üftade Hazretlerinin ilâhileri vardır.
Aziz Mahmud Hüdâyi, Yunus, Mevlâna, Eşrefoğlu Ruminin şiirleri ve ilahileri var.
İslâm’da bir şeye müsaade varsa, o müsaadeyi tıkamak doğru değildir. Peygamberin müsaade ettiğine karşı çıkmamak lâzım. (Güncel Meseleler. 1/293 – 294)
- “Şarkı ile şiir arasında fark yoktur. Eğer bunlar şehveti tahrik edip meşru olmayan şeylere sevk eder veya bir zalimi ya da bir kadını överse haramdır.
“Çalgı aletleri ile şarkı asla caiz değildir.” (Halil Günenç. Günümüzün Meselelerine Fetvalar. 2/199)
- Ebu Hureyra (r.a): “Hz. Peygamber, bir güvercinin peşine düşüp onunla eğlenen bir adam görmüştü: “Bir şeytan bir şeytanı takip ediyor” buyurdular. Boş, faydasız bulduğu için o adamın işini peygamber beğenmemiştir. (Kütübbi Site. 14/5331)
- “Vakti işgal etme vasıtalarından belki en mühimi musikidir. Peygamberimiz bir gün çalınan bir musikiyi duymamak için kulağını tıkamıştır.
Hz. Ömer (r.a) çarşıda şarkı söyleyen kız çocuğu için: “Şayet şeytan yerine birisini bıraksaydı bunu bırakırdı” demiştir.
Peygamber (SAV) “Şarkı türkü kalpte nifakı yeşertir, suyun ekini yeşerttiği gibi. Zikir imanı yeşertir, tıpkı suyun ekini yeşerttiği gibi.” (Ramuz: 174/5)
Peygamber: “Mef’un iki ses vardır; nimete mahzar olunca çalgı, musibete maruz kalınca inleme.” (Kütüb –i Sitte. 10/512) der.
- “Hz. Peygamber:
“Oyun için yaratılmadık
Çok gülme, gülmenin çoğu kalbi öldürür”
“Benim bildiğimi siz bilseydiniz muhakkak az güler, çok ağlardınız.” (Kütüb –i Sitte.
10/512)
- Peygamberimiz şöyle buyurur:
“Nikahı ilan ediniz. Onu mescitlerde kıyın ve onun üzerine def çalın.” (Tirmizi Nikah:6)
Kitap, sünnette nefsi azdıran, beraberinde haramı getiren şarkı ve çalgı aletleri ile ilgili kınayıcı ifadeler yer alır.
Necim: 61’de: “… şarkıcılık ve gaflet içinde oyalanıyorsunuz” ifadesi vardır.
Hz. Ali’nin naklettiği bir hadiste işlenince başa belânın çökeceği bildirilen on hasletten biri “Şarkıcı kadınların ve çalgı aletlerinin türemesidir.” (Tirmizi Fiden: 31) Hz. Peygamber şarkıcı kadının alacağı parayı yasakladı ve bunun için şu ayetin indiğini bildirdi. (Lokman: 6)
- Mezheplere göre durum:
Hanefilere göre; fuhşu ve günahı beraberinde getiren teganni caiz değildir. Müziği de caiz görmezler. Ancak yalnızlığı gidermek için mırıldanmanın sakıncalı olmadığını söylerler.
Şarkıcılık, çalgı çalmak ve oynamaktan kazanılan ücreti helâl değildir, derler.
Malikiler, ancak düğün ve bayramlarda eğlenmeyi hoş görürler.
Şafilere göre dünya arzusu ve şehvet hisleri ile dolu olan gençler için bu duyguları tahrik eden müzik haramdır.
Vakti müzikle uğraşıp, öyle geçirmek mekruhtur.
Müzik, dinleyenin cinsel duygularını tahrik ediyor.
- Fuhuş ve içkiye teşvikte bulunuyorsa mü’minlerin bu gibi şarkı türkü ve müzik aletleriyle icra edilen ses gösterilerinden uzak kalması gerekir.
Kadının şarkısı, kadınlarca dinlenmelidir. Şarkıcının kendisini bizzat veya televizyonda görüntü ile birlikte dinlemenin mânevî riski daha büyüktür. Bu yüzden mü’min, ilânı kaseti, Kur’an ve dini musiki dinlemekle yetinmeyi şiar edinmelidir. Düğünlerde kadınların kendi aralarında eğlenmelerinde sakınca yoktur.
Düğünlerde ikram ve eğlencelerin İslam’a uygun olarak yapılması esastır. Haramların işlendiği düğün davetine icabet etmemek gerekir. Orada günah işlendiğini görürse, terk etmesi gerekir. Peygamber: “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin, buna gücü yetmezse dili ile değiştirsin, buna da gücü yetmezse kalbi ile buğzetsin. Fakat bu, imanın en zayıf durumunu ifade eder.” (Müslim İman.78) der.
İslâm, müzik ve eğlenceyi kesin olarak yasaklamamıştır. Fakat bunların meşruluk sınırlarını belirlemiştir. Bu da terennüm edilen sözcüklerin, fuhşa özendirici veya insan vakar ve haysiyetini kırıcı, İslâm’ı ve mü’minleri küçük düşürücü ifadeleri kapsamamasıdır. Eğlence, her iki cinsin arasında olmamalıdır.
Rad: 28’de “İyi bilin ki gönüller ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” buyrulmuştur. (Prof. Dr. Hamdi Döndüren. Delilleriyle Aile İlmihali 188…196)
- Peygamber (as) şöyle buyurur:
“Şarkıcı kadınların parası haramdır. Onu dinlemek haramdır. Onun yüzüne bakmak haramdır parası da köpek parası gibidir.” (Ramuz: 269/6)
Ebu Ali Radbâri Hazretleri şöyle der:
Bir kimse çalgı dinler. Bunu dinlemek bana helâldir. Çünkü her ne kadar çalgı dinlemek dinimize haram ise de benim kalbim temiz derse yanlış söylemiş olur. Çünkü haram olan şeylerin helâl olacağı bir makam yoktur. Allah’ın haram ettiği şeyler her zaman herkese, her makamda haramdır.
- İkram ve eğlenceler İslâm’a uygun değilse o düğüne ve düğün davetine gidilmez.
Böyle bir evlilik için din adamları da nikah kıymakta, dua etmekte ve mevlit okumakta dikkatli olmalıdır.
Fıkıhçıların görüşü; içinde günah işlenen toplantılara gidilmez, günah işlenen düğünün davetine de icabet edilmez. Gidilirse günaha iştirak edilmiş olur.
Müzik bedene hitap eder. Her müzik türü kendi hayat tarzını beraberinde getirir. Yani bir insan hangi müzik türünü dinliyorsa, ona uygun davranır, ona uygun yaşar. Bugün yabancı müzik, pop, rock dinleyenlerin dilleri, davranışları ve dünya görüşleri ona göre değişir. İlahi dinleyenlerin de o ilâhinin sözlerine göre hareket eder ve mest olur. Hoplayıp zıplamaz, delice davranıp alkol, uyuşturucu almaz. Aklına kötü şeyler gelmez. Nefsi duyguları değil, ilâhi aşkı hatırlar.
İslâm’ın hoş görmediği müzik, karşı cinsi ilâhlaştıran sözlerle şirke malzeme olmaktadır. Söyleyeni de dinleyeni de günaha sokmaktadır. İnsanı günaha ve harama meylettiren müziği İslâm hoş görmez.
– “Kalbinde kötülük olan kimsenin müzik dinlemekle cezası artar. Oyun eğlence için müzik dinlemek gaflet ehlinin işidir…”
Düğünleri, dansözlü, şarkılı, türkülü yapacaksın diye bir mecburiyet yok.
İslam’da eğlence yasak değil ama eğlence meşru olacak. Tahrik eden fuhuş kokan, ahlâk bozan, günahı haramı öven, meşrulaştıran şarkı, türkü yasak. Çünkü; şerle başlayan her şey şerle devam eder…
Müzik, insana mâneviyatı unutturmamalıdır. Müzik insanı Allah’a götürmelidir. İnsan güzel sesten, nağmeden hoşlanır. Ama güzelin altında çirkinlik yatmamalıdır! İnsanın zaaf tarafına hitap edip, onu yanlış yere yönlendirmemelidir.
İslâm’a göre düğünlerde bayramlarda sevinç izhar ederek meşru bir şekilde eğlenmesinde haramlık yoktur. İlahiler çalgı aleti ile değil sâde okunmalıdır.
Musiki ile çalgı aleti ile Kur’an okunmaz. Teganni ezanda, ilâhi de, Kur’an okuma da caizdir. Peygamberin emrine göre Kur’an güzel okunacaktır. İnsanı coşturacaktır. Fakat Kur’an-ın daha çok manasını anlama ve yaşama, onun atmosferine girmek daha güzeldir. Kur’an-ı okuyup; dinleyip hançerden aşağı geçmezse, bize Kur’an şifa olmaz, huzur vermez, tat vermez.
Hadis-i şerifte düğünde def çalmanın caiz olduğu bildiriliyor. Buna göre, ibâdet ederken, zikrederken def veya başka çalgı çalmak da câiz olmaz mı?
Bu suâl, (Kahvaltıda çay içilir. Buna göre oruçlu iken de çay içmek câiz olmaz mı) demeye benziyor. Düğünde câiz olan her şey, ibâdet yaparken de câiz olmaz. Düğünde oynamak caiz diye namaz kılarken de oynamak câiz denmez. İbâdete çalgı karıştırılmaz. Def ile, ney ile müzik ile namaz kılmak, zikir çekmek câiz olmaz. Dinimizin hükmü şöyle:
Keyf için, eğlence için her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Yalnız savaşta, bando, mızıka çalmak ve bunlara sulhta da hazırlanmak ve düğünlerde davul, def çalmak câizdir.
Zikir ve dua ederken dönmek, el çırpmak, def, dümbelek, ney, saz çalmak günahtır. Aczimendilerin defle camide zikri doğru değildir. Def kadın kadına düğün de bayramda müsaade edilmiştir. Bu müsaade camiye, ibadete, zikre girmemelidir.
Bir yerden geçerken müziği duymanın sanatçıyı görmenin de bir sakıncası yoktur. Göz zinasında ani görüşe günah yoktur. Bakmaya, niyeti bozmaya günah vardır.
İslâmî çevrede de müzik olmalıdır. Olmazsa gençler yoz müziğe kayacaktır. Yıkıcı müziğe karşı alternatif müzik olursa, gençlerin muhafazası kolay olur.
Bizim musikimiz dini milli musikimizdir. Çünkü onda biz varız. Allahsız, ahlaksız, müzik olmaz. Sanatçılarımız daha çok dini motif işlemelidir. Söz sanatını geliştirmeli. Bizlerde önem vermeliyiz.
Sonuç olarak; müziğin caiz olmadığını söyleyenler, lokman suresinin 6. ayetini delil gösterirler: “İnsanlardan öylesi vardır ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alırlar. İşte onlara rüsva edici bir azab vardır.”
Bir de: Allah Rasulünün: “Eğlence için yaratılmadınız” hadisini delil gösterirler.
Bazı hallerde, şartlı olarak müziği caiz görenler, zümer suresinin 18. ayetini delil gösterirler. “Ey Muhammed! Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele.” Sözün en güzeli nedir? Güzel bir makam ve güzel bir sesle okumaktır.
Müzik caiz olsaydı, Kur’an-da belirtilir, açıkça belirtilmemesi mubah olduğuna delildir derler.
Kısaca meşru olan ve olmayan müzik şöyledir:
- Uyuşturucuya kötü alışkanlıklara götüren,
- Ruhu maneviyatı öldüren,
- İnsani görevlerden alıkoyan, Allah’a kulluktan alıkoyan,
- Zamanı boşa harcatan,
- Nefsi tahrik eden, kötü duygu ve düşünceler akla getiren,
- Kötü söz ve kelimeler içeren,
- Aşk, meşk, şarap gibi şeyleri meşru gösteren, öven,
- İnsanın inancına zarar veren, meselâ; kahpe felek, sen nerdesin Allah’ım, muhannete muhtaç etme yerine Muhammed’e muhtaç etme gibi,
- İbadete, Kur’an-a ve dini şeylere katılan müzik meşru değildir.
Meşru olan ise:
- İnsanın ruhuna hitap eden, insanı dinlendiren rahatlatan tedavi amaçlı müzik,
- İnsanın üzerinde iyi ve olumlu etki meydana getiren,
- İslam’i bilgiler ve duygular veren,
- Kur’an tilaveti, ezan, hac nağmeleri, telbiye, tekbir, salavat nat, ilahi, mevlitte müzik,
- Mehter, İstiklal Marşında müzik,
- Kötü söz ve kelimeler içermeyen, tahrik ve kötüye sevk etmeyen,
- Düğünde, nişanda ve nikâhta meşru olma kaydı ile çalınan müzik, – İnsanı aslî görevlerinden uzaklaştırmayan ve Allah’a yaklaştıran- Tedavide kullanılan müzik,
- İnsanı ümitsizliğe karamsarlığa, alkole, uyuşturucuya, sigaraya, fuhşa, isyana götürmeyen müzik,
- Sözleri öğüt olan müzik “Sen Allah’ı seversen Allah seni sevmez mi” gibi.
- Beşikteki ninni de, minaredeki ezan da, hayatın sonundaki salâ da olduğu gibi insan fıtratına uygun olan müzik meşrudur.