MEZHEP DÜŞMANLIĞI

Mezheplerdeki küçük ayrıntılara, farklı izah ve yorumlara bakıp mezhepler aleyhinde ileri geri konuşanlar oluyor.

Mezheplerdeki farklılıklar, esasta değil teferruattadır.

Biri daha çok takva yolunu seçmiştir. Biri o yerin hakkına göre daha uygun olanı seçmiştir veya farklı hadisler ve kaynaklar gösterilmiştir.

Dört mezhep arasında çatışma yoktur. Çatışma sapık mezheplerde olmuştur.

Tek mezhep olsaydı, zorluluklar ve güçlükler olurdu. Mezheplerin dört tane oluşu varılacak yere karadan, havadan, denizden ulaşmak gibi olur. Gidiş iptal edilmez hangisi uygunsa o tercih edilir.

Mezhepsiz dini hayat yaşanmaz. Mezhepsizlik dinsizliğe uzanan köprüdür.

Müslümanlar arsında bugüne kadar mezhep kurucuları bilgileri, görüşleri ve takvaları ile saygı görmüşlerdir.  Çünkü mezheplerin dördünde Kur’an ve sünnete uygundur.

Mesela mezhep kurucumuz için “o da bir insan değil mi”? diyerek ona olan bağlılığı zayıflatmak isteyenler oluyor. Evet oda bir insandı. Ama o mücheditti O İmam-ı Azamdı. Sonra “Peygamberde bir insandı” deyip ona uymasak olur mu? Diğer üç mezhebin kurucuları da her yönden mükemmel insanlardır.

Bir zamanlar İsmet İnönü İmam-ı Azamı küçültmek istemişti. Rahmetli Necip Fazıl ona cevap olarak “Köy imamı zannettin” demişti.

İmam-ı Azam hazretleri takva sahibi bir din büyüğümüzdür.

O 40 yıl yatsı abdesti ile sabah namazı kılmıştır.

Yaşadığı bölgede koyunlar çalınmıştı. Koyunun en uzun ömrünü sordu. 7 yıl dediler.

O, koyunların etinden yerim diye 7 yıl et yememiştir.

Ortağa sattığı kumaşın kusurunu göstermediği için ortaklığını bitirip hissine düşen parayı ihtiyaç sahipliğine dağıtmıştır.

Hanefi mezhebin kurucusu imamı Azam Ebü Hanifedir. Asıl adı Numan Bin Sabit Bin Zütadır.

Hicri 80 de doğmuş 150 de vefat etmiştir. Harun Reşat zamanın da baş kadı olmuştur.

İmam-ı Azam (imamların en büyüğü) denmesinden anlaşıldığına göre en büyük mücteddir.

Nakledildiğine göre İmam-ı Azam veda tavafı yapıyor ve Allah’a niyazda bulunuyor

“Allah’ım, benim içtihadım doğru, mezhebim hak ise bana yardım et çünkü ben senin için Muhammed (as)’in şeriatini takrir ettim” der.

Hatiften bir ses ona doğru söyledin denir. (Prof. Dr. Osman Turan Selçuklu ve İslamiyet :18)

Onun gözü de, gönlüde, midesi de haramlardan hayallerden uzaktı. Kimse kendini veya bir başkasını onunla kıyaslamaya kalkışamaz.

Bir gün hanımına : ”Sen benim bazı manevi hallerime şahit oluyorsun, sakın onları başkalarına anlatma olur mu? “demiştir.

Müslümanlara çok büyük hizmetlerde bulunmuştur. Allah’ın rahmeti üzerin olsun

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir