Meleklerin insana yardımı olur mu?
Cenab-ı Allah inanan kullarını yardımsız ve desteksiz bırakmamıştır.
Cundullah denilen Allah’ın orduları vardır. Hafaza melekleri vardır. İnananlara hep yardım etmişlerdir. Düşmana karşı inananların safında yer almışlardır. Düşmanın gözüne çok görünmüşler, doğrudan düşmanla savaşmışlardır.
Malazgirt’te, Osmanlı’da, İstiklal Savaşında, Çanakkale’de hatta Kıbrıs harekatında, 15 Temmuz’da beklenmedik olaylar olmuştur. Gücümüzün üstünde Allah’ın yardımı sayesinde zaferler kazanılmıştır.
Kur’an’da
“Hani Rabbin meleklere: “Muhakkak ben sizinle beraberim: haydi iman edenlere destek olun. Ben kafirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına!” diye vah yediyordu.” (Enfal:12) buyurarak meleklerin inananlara yardım ettiğini bildirmiştir.
Ebrehe olayında meleklerin yardımını bariz bir şekilde görürüz.
Fil Suresinde şöyle buyrulur:
”Rabbin Fil sahiplerine neler etti görmedin mi? onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı? Onların üstüne sürü sürü kuşlar gönderdi. O kuşlar onların üstüne pişmiş tuğladan yapılmış taşlar atıyordu. Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.” (Mâun:1-5)
Ebrehe, Habeş valisi iken bir kilise yaptırmış Kâbe’ye gösterilen ilgi gibi kilisesine ilgi gösterilmesini bekliyordu. Bu olmadı. Kabe’yi yıkmayı düşündü güçlü orduları vardı. Yakıp yıkarak, ne bulduysa yağmalayarak Kabe’ye doğru geldi.
Abdulmuttalib’in develerini de gasp etmişti. Develerini almak için Ebrehe’ye geldi, develerini istedi.
Ebrehe ona “Kabe’yi yıkma diye yalvarmaya geldiğini düşünmüştüm” dedi.
Abdulmuttalip
-Develer benim, Kabe’nin sahibi var onu o korur cevabını verdi.
Ebrehe kuvvetli ordusu ve filleri ile Kabe’ye saldırınca gök yüzünde Ebabil kuşları belirdi attıkları taşlarla orduyu ve filleri darmadağın etti. Ebrehe’ye yol gösteren dört Medineliden ikisi oracıkta öldü. Diğer ikisi de Mekke sokaklarında rezil bir halde dilenerek ölmüşlerdir.
Bu olayda Ebrehe ve ordusunun karşısında ordu yoktur. Ebabil kuşları kılığın da Allah’ın melekleri vardır.
Melekler, peygamber (as)ı çocukluğundan itibaren korumuşlar ona yardım etmişlerdir. Gölge yaparak onu sıcaktan korumuşlar, uyutarak Onu ahlaksızlıktan alıkoymuşlar, zaman olmuş ona zarar verecek düşmanı güçsüz, çaresiz bırakmışlardır. Hicrette düşmanı mağarada yanıltmışlardır. Peygamber olduktan sonra düşmanla karşılaştığı zamanlar onun yanında olmuşlardır.
Kur’an’da Cenab-ı Allah meleklerden şöyle behsediyor:
“Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah azizdir. Hakimdir.” (Fetih:7)
Bu ordularla Allah Müslümanları Bedirde, Huneyn’de ve Hendek savaşlarında Cenab-ı Allah melekleri ile desteklemiştir.
Huneyn Vadisinde İslam orduları düşmanla karşı karşıya geldiklerinde askerlerin çokluğu ile gurura kapılmışlardı da zaafa düşmüşlerdi. Orada meleklerin desteğini gördüler yenilmekten kurtuldular. Kur’an’da:
“Andolsun ki, Allah birçok yerde ve Huneyn Savaşında size yardım etmişti. Hani çokluğunuz sizi kendinizi beğendirmişti ve sizi hezimete uğramaktan kurtarmıştı… (Tövbe:25)
“Sonra Allah üzerinize huzur indirdi. Sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kafirlere azap etti. İşte bu o kafirlerin cezasıdır” (Tövbe:26)
Şeybe (ra) şöyle anlatmıştır:
“Ben Huneyn savaşına katıldım. Fakat ben müşriklere kızdığım için savaşa katılmıştm. Savaşta Allah Rasulüne:
-Ben siyah beyaz atlar görüyorum” dedim.
Allah Resulü bana:
-Şeybe siyah beyaz bu atları kafirler görür” dedi. Elini sırtıma koydu ve:
-Ya Rabbi, Şeybeye hidayet ver” diye dua etti. Bu duayı üç defa tekrar edince bana ondan daha sevimli kimse yoktu.” Demiştir.
Hendek Savaşında da Müslümanlara meleklerin yardımı açıkça görülmüştür.
Düşman Medine’ye saldırmıştı. Peygamber (as) Hendek kazdırdı. Çıkan toprağı da siper yaparak savunmaya geçti. Siperler arkasında Müslümanlar sıcaktan bunalmıştı. Tam o sırada serin bir fırtına çıktı düşmanı toza boğdu. Müslümanlar rahatlamıştı söyleyeni görünmeyen tekbir sesleri duyuldu, düşman hezimete uğramıştı.
Kur’an’da bu olayla ilgili şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani size ordular saldırmıştı da biz onlara karşı bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi.” (Ahzab:9)
Allah Bedirde de Müslümanları desteksiz bırakmadı.
Kur’an’da bu yardım şu ayetlerde bildirilmiştir:
“And olsun sizler güçsüz olduğunuz halde Allah Bedirde de size yardım etmişti. Öyle ise Allah’tan sakının ki. O’na şükretmiş olasınız.”
O zaman sen mü’minlere şöyle diyordun. İndirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi takviye etmesi, sizin için yeterli değil midir?” (Al-i İmran:123-124)
Bedir’de düşmanın çokluğunu görünce peygamber (as) şöyle dua etti: “Allah’ım bu bir avuç Müslümanı helak edersen, yer yüzünde sana ibadet edecek kimse kalmayacak!” Allah bu duayı kabul etti ve destek gönderdi.
“Hatırlayın ki siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da ben peş peşe gelen bin melek ile size yardım edeceğim” diyerek duanızı kabul etti.” (Enfal:9)
Düşman bedir kuyusunun yanında idi Müslümanların bulunduğu yer kumluktu rahat hareket edemiyorlardı. Allah yağmur yağdırarak Müslümanları rahatlattı.
Allah şöyle buyurdu:
“Hani Rabbin meleklere: Muhakkak ben sizinle beraberim. Haydi iman edenlere destek olun; Ben kafirlerin yüreğine korku salacağım: vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! Diye vahyediyordu” (Enfal:12)
17. ayette de (savaşırken) onları siz öldürmediniz, onları Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah atıyordu…” (Enfal:17) buyrulmuştur.
Peygamber (as) Bedir Savaşı ile ilgili şunları söylemiştir:
“Bedir’de Cebrail başında sarı bir sarıkla Zübeyrin simasın daydı” (Büyük Hadis Külliyatı:1915)
“Bedir’de meleklerin nişanları siyah sarık Uhud ta ise kırmızı sarıktı” (Ramuz:338/7)
İbn-i Abbas (ra) şöyle anlatmıştır:
“Bedir’de müşrikler bin kişi, Müslümanlar üç yüz on dokuz kişiydi. Peygamber (as) bunu görünce kıbleye yöneldi şöyle dua etti.
“Allah’ım, bana vaad ettiğin zaferi yerine getir. Allah’ım bana zafer ver. Eğer ehl-i İslam’dan bu bölüğünü helak edersen artık yer yüzünde sana ibadet eden olmayacak!” dedi. Israrla bu duayı, tekrarladı. Allah bize o gün yardım etti” (müslim Cihad:58)
Buhari’nin nakli de şöyle:
“Bedir günü Allah Resulü: “İşte Cebrail, atının başından tutmuş, üzerinde de savaş teçhizatı var” buyurmuştur. Allah Resulü (Buhari, Megazi:11)
Bir sahabenin ifadesi de şöyle: “Bedir günü ben müşriklerden bir adamın peşine düşüyordum, boynunu vurmak için kılıcım ona daha ulaşmadan kellesi uçuyordu.” (Hadis Ans:11/419)
Daha sonra Malazgirt Savaşında kalabalık askerlerinin çokluğu ile mağrur Romen Diogenes’in ordusunun perişan olmazı, inananların zaferi Allah’ın yardımıyla olmuştur.
Osmanlı’nın haçlı sürülerine karşı koyması, Çanakkale’de Akifin kimi Hindu Kimi Yamyam diye ifade ettiği orduların hezimeti, milli mücadele de her türlü imkansızlıklar içinde yedi düvele karşı kazanılan zafer Allah’ın yardımı ve lütfundan başka ne ile izah edilebilir.
Yenilgisi sebebiyle, neyin eksikti ki, denilerek mahkemeye verilen İngiliz komutanı Corcil ifadesinde:
“Biz Türklerle savaşmadık. Biz Allah’la savaştık ne diye anlamı yorsunuz?” demiştir.
Bir itirafta şöyle:
Frederik Risard şöyle bir hatırasını naklediyor:
“12 Ağustos 1915 günü taarruza kalktık. 163. Tümenimiz her bakımdan üstün dövüşürken, çok garip bir şey oldu! Berrak gökyüzünde birden somun ekmeği biçiminde altı veya sekiz beyaz bulut belirti. Rüzgar olmasına rağmen bulutlar, 60 rakımlı tepenin üstünde hareketsiz duruyordu.
Bulut kümesinin tam altına gelen yerde toprağa yakın bir bulut daha belirdi. Yaklaşık 250 m. Uzunluğunda 65 m. Yüksekliğinde idi. Oldukça yoğun görünüyordu. Katı bir madde gibiydi. İngiliz birliklerinin sadece 100 m. Kadar uzağında bulunuyordu.
O sırada 4. Norfolk Taburumuz 60 rakımlı tepeye doğru hücuma kalkmıştı. Tepenin Türklerden alınması an meselesiydi. Bizimkiler doğruca bulutun içine girdiler. Son erine kadar görüyordum. Nihayet hepsi bulutun içinde kayboldu. Hepsi gözümden silinince, bulut sanki yükünü almış gibi ağır ağır yükselmeye başladı. Diğer bulutlarla birleşti ve kuzeye doğru uzaklaştı. Bir daha 4. Norfolk Taburundan hiç kimse haber alamadı. Tek bir eri ya da subayı geri dönmedi. Sır oldular.”
Bir hatıra da Kıbrıs Harekatından zikredelim: Paraşütle inen subaylardan biri Rauf Denktaş’a yaklaşır ona:
“Sayın Denktaş, bana birkaç dakikanızı lütfeder misiniz” diyerek kenara çeker:
“Biliyor musunuz, ben az öncesine kadar materyalisttim. Sadece elimle tutup, gözümle gördüğüme inanırdım. Az evvel paraşütlerle atladık. Kıbrıs semalarından süzülürken, her paraşütün üzerleri kanlı, yeşil elbiseli, sarıklı, atları üstünde Malazgirt şehitleri indirdiler. Şimdi artık inanıyorum” der. (22 Tem. 2011, Akit)
Dudayev Zamanında Çeçenlerle savaşırken Rus Askerleri havaya ateş eder. Bu hareketlerinden dolayı mahkemeye verilirler. Mahkeme de: “Bize gökten ateş edildi biz ona cevap verdik” derler.
Kore’de destan yazan askerlerimizin gökten inen bir bulutun içinde nasıl bayram namazı kıldıklarını başlarındaki komutan yazıcı anlatmıştı.
Rahmetli ağabeyim, Kore’de bölükten bir askerin komutana başı eğik:
-Komutanım, cünüp oldum yıkanacağım” der. Komutan: olmaz cevabını verir. Asker bir boşluktan göle gitme fırsatını bulur. Yıkanırken on kadar düşman askeri etrafını çevirir. Bir müddet bekler ve “Allah” diyerek sudan doğrulur. Düşman askerleri silahlarını bırakıp ellerini kaldırırlar. İç çamaşırını giyip onları önüne katıp bölüğüne gelir, o hal gülüşmelere sebep olur.
Netice de düşman askerleri, yüzlerce askerin kendilerini esir aldığını söylerler.” Diye anlatmıştı.
Cenab-ı Allah inananların yardımcısıdır. Onları yalnız bırakmaz. Onlardan yardımını esirgemez. İslam’a gönül verdikleri için İslam’ın zelil olmasına asla razı olmaz.