KUTSAL KİTABIMIZ KUR’AN-I KERİM

Kur’an insanın mutluluğu için gönderilmiştir. Herkesin imanı ve kültürü oranında Kur’an’dan bir şeyler alması mümkündür. Çünkü  Kur’an, gelmiş geçmişin ve geleceğin bilgilerini içerir. Ayrıca bütün insanlığa hitab eder. Cenab-ı Allah: “Onda hiçbir şeyi eksik bırakmadık” buyurur.” (Enam:38)

Kur’an’ın tamamı vahiy mahsulüdür. O’nda beşer sözü yoktur. Eksik tebliğ de olmamıştır.

Kur’an’da: “Peygamber kendiliğinden konuşmaz.” buyrulmuştur. (Necim:3)

Hz.Peygamber de: “Ben size Allah’ın emrettiğinden başkasını emretmiyorum. “demiştir.

Bu konudaki ayetlere bir göz atalım:

-“Geçmişte ve gelecekte O’nu geçersiz kılabilecek bir güç yoktur. O, Allah’ın katından indirilmiştir.” (Fussulat:42)

Kur’an’ın değiştirilemeyeceği de şöyle ifade edilmiştir:

-“Allah’ın ayetlerini değiştirebilecek hiçbir güç yoktur.” (En’am:34)

-“Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O, işitendir, bilendir.” (En’am:115)

-“Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan,seni Allah’ın yolundan sapıtırlar.Onlar zandan başka bir şeye tabi olmazlar. Yalandan başka sözde söylemezler.” (En’am:116)

Kur’an, İncil gibi, Tevrat gibi bozulmamıştır. O, Allah resulüne geldiği gibi bize ulaşmış, kıyamete kadar da hiç bir değişikliğe uğramayacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Kur’an için; “Hükmü geçmiştir” diyen, bir ayet bile olsa beğenmeyen,  Kur’an’ı yetersiz gören; “bu çağda şöyle olmalı, böyle olmalıdır” diyen Kur’an’ın hükmünü tanımayan, Kur’an’a ilave yapan, değiştiren, eksilten, akaid kitaplarında bildirildiğine göre küfre girer. (Bak: Ömer Nesefi, İslam İnancının Temelleri AKAİD, s.214)

Ayrıca; Kur’an’ın şu hükmü geçmiştir, şu ayet böyle diyor ama ilim de böyle diyor, Kur’an’ın şu hükmü ilme, akla uygun düşmüyor denilebilecek herhangi bir hüküm de yoktur .

Kur’an, Allah’ın insanlığa mesajıdır. İki cihan saadeti için de Allah’tan gelen reçetedir. Ayrıca Allah’ın koruması altındadır. Allah: “Kur’ an’ı biz indirdik, O’nu koruyacak olan da biziz” (Hıcır: 9) buyurur.

Bugüne kadar Kur’an, insanlığa ışık kaynağı olmuş,kıyamete kadar da ışık kaynağı olmaya devam edecektir. Kur’an, bedevi Arapları cahiliye devrinden kurtarmış, ortaçağ karanlıklarını aydınlatmış, Avrupa’nın üzerine doğan güneş olmuştur. (Dr. Sigrid Hunke, Avrupa’nın üzerine doğan İslam Güneşi adlı eserinde bunu etraflıca anlatır.)

Bu yüzden Kur’an’a herkes saygı duymalıdır. Osman Gazi, Kur’an’a gösterdiği saygı sonucu en uzun ömürlü imparatorlukla mükafatlandırılmıştır. Kur’an’a saygı duymalıyız, çünkü; hepimiz Kur’an’a ve O’nun vereceği huzura muhtacız. Kur’an’ın açıkladığı gerçekleri, henüz ilim daha tam olarak açıklayamamıştır. İlmin buluşları devam etmektedir. Kur’an ise son sözü 14 asır önce söylemiştir. Buna rağmen ilimle ters düşen bir tek ayet gösterilemez.

Ne isteniyor öyleyse?…Durup dururken niye Kur’an hedef seçiliyor? Anlamak mümkün değil.

Bu durumda bizim tavrımız ne olacak?

Kur’an bizi şöyle uyarıyor:

  • “O Allah, kitapta size şöyle indirmiştir ki,Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini, yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka konuya geçinceye kadar, inkar edenlerle beraber olmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz…” (Nisa:140)

İkinci bir uyarı da şöyle:

  • “Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde ,onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur.  Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma.” (En’am:68)

İslam’da yanlıştan, fitneden uzak durmak esastır. Uzak durmayan yanılır ve fitnenin kahrına uğrar.

Kur’an iddia edildiği gibi sadece Araplara ve onların zamanına ait bir kitab da değildir. O insanlığa  inmiştir, kıyamete kadar hükmü geçerlidir, hiçbir şey  Kur’an’ın hükmünü değiştiremez.

Ayrıca; açık Nas (Kur’an ayeti veya sahih hadis) bulunan bir konuda yorum yapılamaz.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir