KÖTÜ HUYLARDAN KAÇINMAK

Kötü ahlak, kötü alışkanlık ve kötü huylardan kaçınmak, kurtulmaya çalışmak sevaplı işlerdendir.

İnsan önce nefsine hâkim olmalıdır. Peygamberimiz:

-“Ümmetim için en çok korktuğum şey nefislerinin arzu ve isteklerine uymalarıdır.” buyurmuştur. Allah Kur’an’da:

-“Sana gelen kötülük kendi nefsindendir.” Buyurarak ne gelirse insanın nefsinden geldiğini bildirmiştir. (Nisa: 79) Peygamberimiz:  -“Allah’ım, göz açıp kapayıncaya kadar beni nefsimin eline bırakma.” diye dua etmiştir. Kur’an’da : “Nefsini kötülüklerden arındıran, kurtuluşa ermiş, onu kötülükleri gömende ziyan etmiştir.(Şems: 9-10) buyrulur. Bir ayette de:

-“Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için şüphesiz cennet yegâne barınaktır.” (Naziat: 40/41)buyrulur.

Bir hadiste de, nefsine uyanın nasıl helak olacağı şöyle haber verilmiştir:

-“Allah’a yemin olsun ki, ümmetimden bir gurup, aşırı gitme, zevk, gururlanma, oyun ve eğlence üzerine gecelerde, sabah domuz ve maymun suretinde kalkar. Buna sebep haramı helal saymaları, çalgıcı kadınlar edinmeleri, içki içmeleri ve faiz yemeleridir.” (Ramuz el-

Ehadis: 459/2)

Bir hadiste de: “Cehennem, nefsin arzu ettiği şeylerle, cennet de nefsin sevmediği şeylerle kuşatılmıştır.” buyrulur. (R. Salihın: 101)  Acelecilikle sevap kazanılmaz. Acelecilik şeytandandır.

Peygamber (a.s) Arife günü (Arafat’tan Müzdelife’ye) dönüyordu. Arka tarafta bazı kimselerin (acele ederek) bağırıp çağırdığını, develerini dövdüğünü ve hayvanların böğürdüğünü duyunca, onlara kamçısıyla işaret ederek şöyle buyurdu: 

-“İnsanlar! Yavaş olun! Acelecilik yapmakla sevap kazanılmaz.” (Buhari, Hac, 94; Müslim,

Hac: 268)

İnsanları affetmek güzel bir davranıştır. Peygamberimiz (s.a.v):

“Bana öğüt ver” diyen sahabeye:  “Kızma” diye cevap vermiştir. (Buhari, Edep: 76) Kur’an’da:

-“O takva sahipleri ki, bollukta da, darlıkta da Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah güzel davranışlarda bulunanları sever.” (Al-i İmran: 134) diye bildirilir.

Bu konudaki hadisler şunlardır:

-“Pehlivan, güreşte başkasını yenen kimse değil, öfkesini yenendir.” (Buhari, Edep: 76) -“Sizden biri ayakta iken öfkelenirse, hemen otursun. Rahatlamaz, öfkesi geçmezse, uzanıp yatsın.” (Ebu Davud, Edep: 4)

-“Öfke şeytandandır, şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateş de ancak şu ile söndürülür. Bunun için biriniz kızdığı zaman abdest alsın.” (Ebu Davud, Edep: 4784) 

İnsanları affetmek Allah’ın razı olduğu bir davranıştır. Çünkü Allah çok affedicidir.

Peygamberimiz şöyle diyor:

-“Faziletlerin en üstünü seni aramayanı aramak, seni mahrum edene vermek, sana kötü davranana af ile muamele etmektir.” (Ramuz el-Ehadis: 76/13)

-“Af sebebiyle Allah bir kulun şerefini arttırır. Bir kimse Allah için olgunluk gösterirse, Allah onu yükseltir.”(Müslim, Birr: 19) 

Müslüman hoş görülü davranırsa Allah da ona misliyle muamele edecektir.

Kur’an’da: “ Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.” (A’raf: 199) Hoşgörülü davranmak insanın affına sebep olur. Allah: “İyilikler, kötülükleri götürür.” Buyurur. (Hud:114) Peygamber (a.s) da: “İnsanlara yumuşak davranmayan, hayırdan mahrum olur.” demiştir. (İbn-i Mace, Edep: 9) 

Kusur örtenin Allah’da kusurlarını örter. Başkasının kusurunu açığa vuranın, teşhir edenin de kusurlarını açığa vurur.

Peygamberimizin bildirdiğine göre:

-“Kim başka birinin ayıbını örterse, Kıyamet günü Allah da onun ayıbını örter” (R.Salihın:

239) 

Başkalarını ayıplamak, kötü ad takmak ve alay etmek kötü huyluların işidir. Bunları terk etmek ise olgun insan işidir.

Hücurat suresinin 12. Ayetinde alay etmek, ayıplamak ve kötü lakap takmak yasaklanmıştır.  Hadislerden öğrendiğimize göre: “Bir kimseye şer olarak bir Müslüman kardeşini hakir görmesi, hakaret etmesi yeter.” (R.Salihın: 1605) Bir hadiste de şöyle bildiriliyor: 

-“Bir kimse, bir Müslüman kardeşini bir günahtan dolayı ayıplarsa, kendisi o günahı işlemeden ölmez.” (Tirmizi, Kıyamet: 2620)  Kötü huylularla olmak insanın kaderine tesir eder. Kıyamet günü onunla beraber haşrolunur. Onunla beraber cehenneme boylar. 

Allah: “Temiz insanlarla beraber ol.” diyor. (Tövbe: 119)

Peygamberimiz kötü insanlarla, meşru iş yapmayanlarla beraberliği hoş görmüyor: “Mü’minlerden başkası ile düşüp kalkma, yemeğini de ancak dürüst insanlar yesin.” buyuruyor. (R.Salihın: 365)

-“Kendilerine zulmeden insanların eğleştiği yerde eğleşmeyin. Onlara dokunan azap size de dokunmasın!” (Buhari, Enbiya: 7)

-“Müslüman olmayanlarla beraber yaşamayın! Onlarla oturup kalkmayın! Onlarla olan, onlara benzer.“ (Tirmizi, Siyer: 1605) buyurarak olumsuz etkilenmelerden korunmamızı istemiştir.  Cenab-ı Allah şöyle uyarıyor: 

-“Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref mi) arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet ve şeref Allah’ın yanındadır.” (Nisa Suresi: 139) -“Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa Suresi: 144) 

Kötü şaka yapmaktan kaçınılmalıdır. Şaka da olsa doğru söylenmelidir. 

Peygamberimiz: “Yazıklar olsun ona ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söyler.

Yazık, yazık ona!” (Seçme Hadisler: 52)

-“Müslüman’ın Müslüman’ı korkutması helal olmaz.” (Hadis Külliyatı: 15/55) diye bildirmiştir. 

Kur’an’da da: “Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi adet edinenlerin vay haline!” (Hümeze: 1-2) buyrularak acıklı sonlarına işaret edilmiştir. 

Yapmadığını söylemekten kaçınmak, insanı vebalden kurtarır.  Bu konuda Cenab-ı Allah uyarıyor: 

-“Gerçekleri bile bile insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz?” (Bakara: 44)

-“Ey iman edenler! Yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff: 2)

-“Yapmadığınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.” (Saff: 3) Peygamber (a.s.) şöyle anlatır: 

-“Kıyamet gününde bir kimse getirilip cehenneme atılır; bağırdakları dışarı fırlar ve o halinde değirmen çeviren merkep gibi döner. Cehennemlikler onun etrafında toplanır.

-Senin bu halin ne? Bize iyiliği emreden, kötülükten sakındıran sen değil miydin? Derler. Oda onlara:

-Evet, iyiliği emredendim, lakin onu kendim yapmazdım. Kötülükten nehyederdim, ama onu kendim yapardım. Cevabını verir.” (R.Salihın: 196) 

Müslüman doğru insan demektir. Allah: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” diye emrediyor.

(Hud: 12)

-“Doğrularla beraber ol.” diyor. (Tövbe: 119)

Cenab-ı Allah doğru dürüst yaşayanlar için mağfiret ve büyük ecir hazırladığını bildiriyor. (Ahzab: 35) İşte doğru olmanın, dürüst yaşamanın mükâfatı budur. 

Verdiği sözde durmak, münafıklıktan kurtarır. Kur’an’da: “Onlar emanetlerini ve ahitlerini yerine getirirler.” (Mü’minun: 8) “Ahdini yerine getirmeyenlere Allah rahmet nazarı ile bakmaz.” (Rad: 25) denilmiştir.

Doğruluğu dürüstlüğü ile Peygamber (a.s.): ”Güvenilir Muhammed” adını almıştır. Buyurur ki: 

-“Dört huy vardır ki, bunlar kimde bulunursa, o kimse katıksız münafık olur:

  1. Konuşunca yalan söyler,
  2. Verdiği sözde durmaz
  3. Vaat edince vaadinden döner
  4. Bir davada haktan doğruluktan ayrılır.” (Müslim, İman: 25) 

Allah yalandan men eder. Kul yalanı terk ederse, iyilerden sayılır. 

Allah: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (Ahzab: 70)

-“Yalan sözden sakının.” (Hac: 30)

-“Yalan söylemeleri sebebi ile onlar için elem verici azap vardır.” (Bakara: 10) -“İnsan, iyi veya fena hiçbir söz söylemez ki, onu tespit ve kaydeden yanında murakıp bulunmasın.” (Kaf: 18)

-“Yaptığınız yemini bozmayın.” (Nahl: 91)

-“Sözü özü doğru olanları Rabbin şehitlik mertebesine erdirir.” (Hadid: 19) diyor.  Peygamberimiz (a.s.): “Kul şaka da olsa yalan söylemeyi, haklı da olsa münakaşa etmeyi bırakmadıkça iyi bir Müslüman olamaz.” (Ramuz el-Ehadis: 15/52)

-“Bir kimsenin kendini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, iyi bir Müslüman oluşundandır.” (Tirmizi, Züht: 11)

-“Doğru olun. Çünkü doğruluk hayra, hayır da cennete götürür. Kişi doğru olunca, Allah’ın yanında doğrulardan yazılır. Yalandan sakının. Çünkü yalan günaha, günah cehenneme götürür. Kişi yalan söylemeye başlar da yalana devam ederse, Allah’ın yanında yalancı diye yazılır.” (R.Salihın: 54) diye haber vermiştir. 

Resulallah (s.a.v) olayları, rüyaları hep iyiye yorar, asla ümitsiz ve karamsar olmazdı. Bu konu da şunları söylemiştir:

Büreyde (r.a)şöyle der:

-“Allah’ın elçisi, bir şeyi kötüye yormazlar, iyiye yorarlardı.” (Ramuz el-Ehadis: 545/15) -“Adam, insanlar helak oldu dediğinde (kendini üstün görerek böyle derse) kendisi onların en fazla helak olanıdır.” (Age: 56/10)

-“Temenni ettiğiniz şey, (ümit ettiğin) bir misli fazlasıyla sana verilecektir.” (Riyan üssalihın: 1925)

-“Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, günah işleyen bir topluluk yaratır, onlar istiğfar eder de Allah’da onları af ederdi. (Age: 426)

-“Ölürken Allah’a husn-ü zan ederek ölün.” (Age: 444) diye emrederdi. 

Ayıp araştırmak ve kötü zanda bulunmaktan kaçınmak, insanın mükâfata nail olmasına neden olur.

Cenab-ı Allah: “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra: 36) buyurur.

-“Getirilen haberler araştırılacaktır.” (Hucurat: 6)

-“Kötü zandan kaçınılacaktır.” (Hücurat: 12)

Bir kutsi hadiste: “Ben kulumun zannına göreyim. Beni zikrettiği yerde ben onunlayım.” (H.H. Erdem, İlahi Hadisler: 19) buyrulur. 

Hz. Peygamber: “ Kim başkasının ayıbını örterse kıyamet günü Allah da onun ayıbını örter.” (R. Salihın: 239) demiştir.

Ayıp örtmek, olgun insan işidir.

Bir hadislerinde de: “Din kardeşini bir hatasından dolayı ayıplayan kimse, o günahı işlemeden ölmez.” (Tirmizi Kıyame: 53) 

Gıybetten kaçınan, ölü eti yemekten kaçınmış olur. Allah Kur’an’da: Gıybet etmenin ölü eti yemek olduğunu bildirmiştir.(Hücurat: 12) bir ayette de: “Arkadan çekiştirenin vay haline!” diyor. (Hümeze: 1)

Hadislerde de söz taşıyanların cezasını çekmeden cennete giremeyeceği (Müslim, İman: 168) bir hadiste de gıybet edenin kabir azabı göreceğini haber vermiştir. Bir hadiste de:

-“Bir kimse, kardeşinin ırz ve şerefini gıybet edene karşı savunursa, Allah kıyamet gününde o kimseyi cehennemden uzaklaştırır.” (R. Salihın: 3/113) denmiştir. 

Peygamber (a.s): “Ya hayır söyle ya da sus” diyerek şu kötülüklerden sakınmamızı istiyor: -“Siz kişilerin toplumların helakına sebep yedi şeyden sakınınız:

1-Allah’a şirk koşmak,

2-Büyü yapmak, yaptırmak,

3-Haksız olarak birini öldürmek,

4-Tefecilik etmek,

5-Yetim malı yemek,

6-Düşmanla mücadeleden kaçınmak,

7-Namuslu kadına zina iftirasında bulunmak.” (R. Salihın: 1645) 

Müslüman gururdan, kibirden uzak durmalıdır. Çünkü Allah gururlananı alçaltır. Mütevazı olanı da yükseltir. Allah kutsi hadiste: “Benim için mütevazı olanları dünyada da ahrette de yükseltirim.” buyurur. (H.H. Erdem, İlahi Hadisler: 56) Kibir şeytanı secde etmekten alıkoymuştur. 

Allah (c.c) şöyle buyurur:

-“Yeryüzünde kibirlenerek yürüme.  Çünkü sen yeri yaramazsın, boyca da dağlara ulaşamazsın.” (İsra: 37)

-“İbadet etmeyi tenezzül etmeyen, aşağılık kimseler cehenneme girecektir.” (Mü’min: 60) -“Elinizden çıkana üzülmeyin. Allah’ın verdiği nimetlerle de şımarmayın. Allah kendini beğenip böbürlenenleri sevmez.” (Hadid: 23)

-“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Allah kendini beğenmiş övünen kimseleri sevmez.” 

-“Yeryüzünde tabii ol, sesini alçalt. Unutma ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lokman suresi: 17-19)

Peygamber (a.s)’da şöyle buyurur:

-“Çalım satarak yürüyene Allah kıyamet gününde rahmet nazarı ile bakmaz.” (Riyaz üssalihın: 618)

-“Size cehennemlik olanları haber vereyim mi? Onlar: onursuz, sağa sola yalpalayan kibirli kimselerdir.” (Seçme Hadisler: 78/6)

-“Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” (Age: 79/8)

-“Kibirli ve kendinde olmayan bir şeyle övünen kimse cennete giremez.” (Age: 86/22) 

Müslüman gıpta eder. Münafık ise haset eder. Felak suresinde hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmamız istenmiştir.

Kur’an’da refah içinde yaşayanların durumları sakın seni aldatmasın diye emredilmiştir. (Al-i İmran: 196)

Peygamberimiz (a.s) şöyle buyurur:

-“Bir kimsenin kalbinde iman ile haset bir arada bulunmaz.” (Nesei, Cihad:8)

-“Ateşin odunu yakıp bitirdiği gibi haset de iyilikleri yok eder. Suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka da kötülükleri yok eder.” (Seçme Hadisler: 10)

-“Hasetçi, bozucu ve falcı benden değildir. Ben de onlardan değilim.” (Tirmizi, Birr: 79)

İslam’da üstünlük takvadır. Abdullah Bin Abbas:

-Gördüğüm hiçbir kimseden, kendimi üstün tutmadım.

Kendimden yaşlı birini görünce,  “Bu benden fazla yaşamış, benden çok ibadet ve hizmet yapmıştır.” dedim.

Kendimden küçük birini görünce, “Bunun yaşı benden az, ben ondan çok yaşamış bulunmaktayım. O halde ondan çok günah işlemiş olabilirim.” diye düşündüm. Benimle aynı yaşta birini görünce, kendi hatalarımı hatırladım. Ondan ise bu hataların görünmediğini düşündüm.” der.

Nasrettin hocanın bir gün yolu deniz kenarına düşmüş. Beyaz köpükler içinde kabaran su hoşuna gitmiş. İki avucunu doldurup ağzına götürmüş. Tuzlu ve içilmez olduğunu anlayınca oradan uzaklaşmış.

Biraz ileride mütevazı bir çeşmeye rastlamış. Çanağı doldurup kana kana içtikten sonra, deniz tarafına dönüp bağırmış:

-“Boşuna kabarıp durma. Su dediğin böyle olur.” 

İnsanları affetmek, kin gütmemek üstün ve sevaplı bir davranıştır. Allah: “Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır.” diye müjdeliyor. (En’am: 160)

-“O takva sahipleri, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler.” buyurur Allah. (Al-i İmran: 134) Allah Resulü:

-“Kin tutmayın. Zira o helak edicidir.” (Ramuz: 177/3)

-“Birinizin Allah rızası için öfkesini yenmesinden daha büyük bir amel yoktur.” (Seçme Hadisler: 122/83) demiştir.

Kur’an’da Allah: “insan tartışmaya düşkündür.” buyuruyor. (Kehf: 54)  Tartışılırsa da güzel

şekilde tartışılmasını emrediyor.(Nahl: 125)

-“Ayetlerimizi tartışanların kendilerine kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.” (Şura: 35)diyor.

Allah Resulü der ki:

-“Kur’an hakkında tartışma küfürdür.” (B.H.Kül: 4/293)(Hadis Ans: 4/169)

-“Bir topluluk peygamberlerini bırakır, ihtilafa düşerse, batıl taraftarları galip gelir.” (Age) Dini anlatıyorum diyen bile dini tartışamaz. Sadece aynen tebliğ edebilir.

Din tartışılırsa, yaşanma biter, münakaşa devam eder.

Allah Resulü bize şunu tavsiye ediyor:

-“Hayırların azlığına sebep olan mücadele ve münakaşayı terk edin. Burada iki taraftan biri yalancıdır. Netice de iki taraf da günaha girer.” (Ramuz el-Ehadis: 284/12) -“Haklı veya haksız münakaşayı terk edene cennet var.” (Hadis Ans: 4/186)

-“Sakın münakaşa etme, münakaşanın sıkıntısı eksik olmaz.” (Age: 4/191)

-“Bir topluluk ancak tartışma ile sapıtır.” (B.Hadis Külliyatı: 4/293)

-“Kardeşinle münakaşa etme. Onun hoşuna gitmeyecek şaka yapma ve ona yerine getiremeyeceğin bir söz verme.” (Tirmizi Birr: 58) 

Çok gülmekten, çok konuşmaktan, çok uyumaktan ve çok yemekten kaçınılmalıdır. Yeme içmede yapıp yapmayacağımız şeyleri peygamberimiz şöyle ifade etmiştir:

-“Sizden biri yemek yiyeceği zaman besmele çeksin. Eğer unutursa hatırlayınca “Bismillahi ala evvelihi ve ahirihi” desin.” (R. Salihın: 732)

-“Ümmetim için çok korktuğum şey; çok yiyip karınlarının büyümesi, çok uyumaları, tembellik ve inanç zayıflığı.” der. (Ramuz el-Ehadis: 20/10)

Peygamberimiz göbekli birine, parmağı ile göbeğini dürterek “ Bu böyle olmamalıdır” demiş, “dünyada çok yiyenler, ahrette aç kalacaklardır” buyurmuştur. (Tirmizi, Kıyamet: 37) Çok yiyip geğiren birine peygamberimiz:

-“Bırak şu geğirmeyi canım. Dünyada tıka basa karnını doyuran, kıyamet gününde aç kalacaklardır.” Demiştir. O’na göre yemek acıkmadan yenmeyecektir. Mide üçe ayrılacaktır ve doymadan sofradan kalkılacaktır.

-“Yemek sıcak yenmeyecektir. Yemekten önce ve sonra eller yıkanacaktır.”(Ramuz elEhadis: 6/12 +175/5)  Su içerken de şunlara dikkat edilecektir:

-“suyu tek solukta değil, üç solukta içiniz.” (Tirmizi, Eşribe: 13) “Suyu üç nefeste içmek sağlığa daha uygundur.” (Ramuz el-Ehadis: 536/2)

-“Suyu üç yudumda içiniz, içerken besmele çekiniz. İçtikten sonra da “Şükürelhamdulillah” deyiniz. (R.salihın: 761)

-“Ayakta su içmeyiniz. Eğer ayakta su içmenin zararını bilseydiniz, içtiğiniz suyu geri çıkarırdınız.” (Müslim, Eşribe: 116)

-“Su içerken kabın içine üflemeyiniz, solumayınız.” (R. Salihın: 769) tavsiyelerinde bulunmuştur. 

Müslüman, güvenilir kimse olmalıdır. Başkaları elinden, dilinden emin olmalıdır. Emanete hainlik etmemelidir. Kendisine emanet edilen sırrı saklamalıdır. Başkalarının gizli kalması gereken hallerini örtmek, gizli tutmak yüce bir davranıştır. Ayrıca sevaplı bir iştir. Allah da onun kusurunu gizli tutacaktır.

Başkasını rezil edeni Allah da rezil eder.

Peygamber (a.s) bir defasında şöyle buyurmuştur:

-“Kıyamet günüde Allah-ü Teâlâ’ya göre en kötü insan, eşi ile mahremiyetini paylaştıktan sonra onun sırrını ifşa eden kimsedir.” (Müslim, Nikâh: 123)

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir