KÖTÜ AHLAK

        Rasulüllah (sav) şöyle buyuruyor:

  • “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, onların yüzleri insan yüzü, kalpleri ise şeytan kalbi olacak. Onlar:
  • Kan dökecekler,
  • Çirkin davranışlardan kaçmayacaklar,
  • Kendilerine uyanları gözetecekler,
  • Kendilerine güvenene ihanet edecekler,
  • Çocukları ahlaksız, gençleri arsız olacak,
  • Yaşlıları iyiliği emretmeyecek, kötülükten sakındırtmayacak,      Onların yanında sünnet bid’at gibi, bid’at sünnet gibi olacak,        İdarecileri yanlış yapacak.

İşte o zaman onlara, şerliler musallat olacak. Hayırlı kimseler dua eder ama duaları artık kabul olmaz.” (Ramuz el-Ehadis:502/11)

  • KÖTÜ HUYLARDAN KAÇINMAK

“İnsanın eti yenmiyor, derisi giyilmiyor ölünce çabucak gömelim,” diye kokuşturuluyor. Bu durumda da insanın ahlakından başka neyi var Allah aşkına?…

İnsanımız kendisini çirkinleştiren kötü huylardan kaçınmıyor.

Kısaca kaçınılması gereken kötü huylar şunlardır:

  • Yalancılık, sahtekârlık,
  • Zulüm ve merhametsizlik,
  • Hırs, tembellik, cimrilik,
  • İhanet, hainlik,
  • Tembellik, pısırıklık, tepkisizlik, korkaklık,
  • İsyankârlık, inatçılık, geçimsizlik,
  • Bencillik, bozgunculuk,
  • Münafıklık, iki yüzlülük,     Yersiz kıskançlık,
  • Hissizlik, duygusuzluk,
  • Boş şeylerle uğraşmak, faydasız iş yapmak,
  • Hayâsız olmak,
  • Kötü sözlü, kaba, kırıcı olmak,
  • Öfkeli davranmak,
  • Hafif meşrepli olmak,
  • Yersiz şaka yapmak,
  • İftira etmek,
  • Gıybet etmek vb…
    • *              *

        Kötü alışkanlıklar seviliyor. Vazgeçmeye gayret sarf edilmiyor.  

        İnsanın alışkanlıkları insanı ele verir. İyisi, kötüsü alışkanlıları ile bilinir. 

        Alışkanlıklar çabuk kazanılır. Çok zor bırakılır. Aslında alışkanlığa insan isteyerek başlar, sonra istese de bırakamaz. Alışkanlıklar onu yönlendirir.

        Yapılacak en hayırlı iş güzel alışkanlıklar edinmektir. Bunu irade sahibi, güçlü kimseler başarır.

  • *              *

        İnsana tatlı gelen huylar var ki; onun mahcup olmasına, pişmanlık duymasına ve mahvolmasına neden oluyor. Bunlardan bir kaçını hatırlayalım:

  • Yalan söylemek: İşine, sözüne, görünüşüne yalan karıştırmayan hemen hemen yok. Yalan; iki yüzlülük hastalığıdır. Yalandan melekler bile rahatsız olur. 
  • Gururlanmak: Dağları ben yarattım derecesinde dolaşılıyor. Hayatta geçici, bize ait olmayan şeylerle gururlanmaya değmez. 

Osmanlı padişahları kendilerine: “Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var,” denmesini ister ve bundan hoşlanırlardı.

Hayatın sonu ne? Bir kefen, iki metrelik çukur değil mi?

  • Gıybet etmek: Ölü eti yemek olduğu için bazılarına pek tatlı geliyor. Söylenmesinde ve dinlenmesinde hayır olmayan sözlerdir.
  • İftira atmak: Masum insanın karalanmasıdır. İftira yanan bir ateştir; iki tarafıda yakar.
  • Kötü zanda bulunmak: Zan, sözün yalanıdır. Zannın içinde iftira da vardır, yalan da vardır, gıybet de vardır. Kötü zan, telafisi mümkün olmayan yaralar açar.
  • Menfaatçilik: İnsan yalnız kendini düşünmemeli, çıkarına göre hareket etmemelidir. Hep kendisinin olsun, başkalarına ne olursa olsun, kendine bir şey olmasın.

Menfaatin yoksa “Öküz öldü, ortaklık bitti” deyip insanlığı bitirme noktasına geliniveriyor.

Acılar, tatlılar paylaşılırsa hayat güzel olur. Olumsuz düşünce, bencil davranış insanı rahatsız eder, hasta eder. 

  • Cimrilik: Cimrilik aslında cimri davranılan şeyin helak olmasına, telef olmasına sebep olur.
  • Haset etmek: Haset, her iyiliği yiyip bitiren, insanı rahatsız eden bir mikroptur.

Allah: “Sizde olmayanı hasetle arzu etmeyin,” diyor. (Nisa:32) Felak suresinde haset eden hasetçinin şerrinden kendisine sığınmamızı emretmiştir. 

Hani Müslüman kendisi için istediğini başkaları için de isteyecekti? Hani kendisi için istemediğini başkaları için de istemeyecekti?

Yeryüzünde ilk cinayet haset yüzünden çıkmıştır.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir