KIYAMET GÜNÜ HAKLI-HAKSIZ KARŞILAŞACAK
Kıyamet günü, hesaplaşma günüdür. Şu üç kelimeyi dünyada unutmayanın kurtuluşu kolay olur. Nedir onlar: Allah görüyor, Allah biliyor ve Allah soracak.
Öyle soracak ki, iğneden ipliğe “zerre kadar hayır işleyen karşılığını bulacak. Zerre kadar kötülük yapan da karşılığını bulacak.”
Karacaoğlan bunu şöyle ifade etmiş:
Bu dünyada Adem oğluyum dersin,
Haramı helali durmayıp yersin,
Yeme el malını, er geç verirsin; İğneden ipliğe sorulur bir gün”
İnsan her an yaptıklarından dolayı hesaba çekileceğini düşünüp, ona göre yaşamalıdır. Hiçbir şey atlanmayacaktır, örtülmeyecektir.
Kur’an’da yapılanların tespit edildiğini ifade ile: “İyi bilin ki, üzerinizde bekçiler ve yazıcılar vardır.
Onlar yapmakta olduklarınızı tespit eder. (İnfitar:1012)
Nisa Suresi 77.nci ayette Rabbimiz “Kimseye kıl payı kadar haksızlık edilmeyeceğini bildirmiştir.” Peygamber (as):
-“Kıyamet gününde haklar mutlaka sahiplerine verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun boynuzlu koyundan hakkını alacaktır” buyurarak hesaplaşmanın çok hassas olacağını haber vermiştir. (Müslim, birr:60+R. Salihın:204)
Bazı kimseler helal bilmiyor, haram bilmiyor, ne var ne yoksa toparlamaya çalışıyor. Bilmiyor ki, cehenneme odun taşıyor. Bildiğim o kadar insan var ki gücüne, makamına dayanarak hak demediler, hukuk demediler kendilerine mâl ettiler. Ama hepsi de bir kefene sarılıp, her şeyi bırakıp gittiler. Mirasçıları o mal için o malların başında dövüştüler.
Hele ortak mallara göz dikip gasb etmek daha kötüdür. Çünkü onda birçok hak sahibi, gaspçının yakasına yapışacaktır. Hakkını helal etmiyorum diyenler. Mağdur olan herkes Allah’ın huzurunda hakkını alacaktır.
Devamlı ümmetine hak uyarısında bulunan Peygamber (as) şöyle buyurur:
-“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malı ile ilgili bir zulüm varsa, altın ve gümüşün bulunmadığı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kıyamet günü sevapları alınır, hak sahibine verilir. Eğer iyilikleri yoksa hak sahibinin günahları ona yüklenir.” (Buhari Mezalim:10)
Buna göre üzerinde hak olan kıyamete onunla gitmemelidir. Dünyada ödeşmek, helalleşmek, ahrettekinden daha kolaydır. Nefis ve şeytan günahı harımı insanlara güzel gösterir. Aldatır, sonra da aradan çekiliverir. Ortada rezil, perişan halde aldattığı kimseyi bırakıverir. O kendisi yaptı” der.
Kıyametin dehşetini anlatan Peygamber (as) şöyle buyurmuştur:
-“Adil hakime kıyamet günü” öyle bir sıra gelir ki, keşke iki adam arasındaki bir hurma davasını dahi görmeseydim” diye temenni de bulunur.” (Ramuzu’l
Ehadis:360/4)
Allah Rasulü bir de şu müjdeyi veriyor:
-“Ümmetimden bir gurup hak üzerine mücadele etmekte kıyamete kadar galip olarak devam edecektir.” (Aga:471/12)
Hesap gününe inanan, hesap gününün dehşetini düşünen kendini kurtaracaktır. Meselâ; görüleceğini, yaptığının bilineceğini bilen suç işler mi, işlemez.
Allah Kur’an’da: “Ey insanlar! Hesap günü huzura alınırsınız. Size ait hiçbir sır, gizli kalmaz” buyurarak uyarmıştır. (Hakka:18)
-“Mahşer yerine geldikleri zaman; kulakları, gözleri ve derileri işledikleri şeye karşı onların aleyhine şehitlik edecektir.”
-“Derilerine: Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz derler. Onlar da: Her şeyi konuşturan Allah bizi de konuşturdu…” derler. (Fussılat:20-21)
İnsanın her yaptığı tespit ediliyor. Dünyadaki gibi filme alınıyor, fişleniyor. Melekler insanın her yaptığını yazıyor. Kur’an’da şöyle bildiriyor:
-“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen, yazmayı hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf:18)
Hesap gününde “bilmiyordum” diye bir mazeret yok. Ben yapmadım, etmedim diye inkarda yok.
Kimse kendini başıboş, görünmez, bilinmez, zannetmesin. Allah ben sana bildirmeden mi? Sen Kur’an okumadın mı? Sana benim Peygamberim gelmedi mi” diye soracaktır.
Kur’an’da şöyle haber verilmiştir:
-“Kimse yoktur ki üzerinde koruyucu ve denetleyici bir melek bulunmasın.” (Tarık:3)
-“İki melek, insanın sağında ve solunda yaptıklarını yazan (kiramen-katibin) melekleri vardır.” (Kaff:17-18)
İnsan başıboş değildir. Her insan gözetlenmekte, her şeyi kayda alınmaktadır. Ona göre hesaplaşma ve ödeşme olacaktır.
Bir gün Peygamber (as) Ashabına sorar:
- Müflis kimdir?
- Parası olmayan, her şeyini kaybedendir” derler. Peygamberimiz onlara:
- Hayır, müflis kıyamet günü sevaplarla gelir; sövdüğü, iftira ettiği, dövdüğü, kan döktüğü ve onun bunun hakkını yediği için sevapları hak sahiplerine verilendir. Sevapları bitince, karşı tarafın günahları ona yüklenir. Sonra o kimse cehenneme atılır. İşte müflis bu kimsedir” buyurur.
- Kıyamet gününde insanın hesabını vermediği şey kalmayacak. Baştan sona her şeyin hesabını verecektir.
Peygamber (as) bu sorgulamayı şöyle haber veriyor:
- “Kıyamet günü insan, şu beş şeyin hesabını vermeden Rabbinin huzurundan ayrılmaz:
- Ömrünü nerelerde tükettiğinden,
- Gençliğini nerede geçirdiğinden
- Malını nereden kazandığından,
- Malını nereye harcadığından,
- Bildiğiyle amel edip etmediğinden (Tirmizi, kıyamet;1)
İnsan bunların hesabını verecek şekilde hayatını düzene koymalıdır.
Hayatta insanın bazı endişeleri, bazı korkuları olmalıdır. Eyvah, keşke demeden önce bazı ölçüleri, prensipleri olmalıdır. Meselâ;
- İmanını koruyamamaktan; şirke küfre düşmekten korkmalıdır.
- İmanlı mı, imansız mı öleceği endişesi taşımalıdır.
- Amelinin boşa gitmesinden, müflis duruma düşmesinden endişe etmelidir.
- Kabrinin cennet bahçesini, yoksa cehennem çukurumu olacağına dair endişe duymalıdır.
- Şefaat hakkını elde edip etmediğine bakmalıdır.
- Amel defterim sağdan mı verilecek, soldan mı verilecek hesabını yapmalıdır.
- Sırattaki engelleri aşabilecek miyim, yoksa aşağıya mı düşeceğim hesabı yapmalıdır.
- Allah rahmetiyle mi muamele eder, azabı ile mi endişesi taşımalıdır.
- Hayatına bakıp “Rabbimin razı olacağı bir hayatımı yaşıyorum, Yoksa şeytanın mı güdümündeyim” demediler.
Yolum nereye cennete mi, cehenneme mi? Demeli hesaba çekilmeden kendini hesaba çekmelidir. O zaman ölürken kötü ölümle ölmez, kabirde eyvah demez, hesap günü keşke deyip pişman olmaz. Allah ondan razı, o Allah’tan razı, cennete girer.