KİTAPLARA İMAN

Cenab-ı Allah, insanı yaratmış, başıboş bırakmayıp peygamberler

göndermiş, o peygamberlere de yol gösterici kitaplar indirmiştir.  

Onunla yollarını bulsunlar, hem dünya hem de ahiret hayatını düzene koysunlar diye.

Bu kitaplar birer talimattır, birer reçetedir…  

Kur’an’da: – “Ey iman edenler! Allah’a peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaplara imanda sebat edin.” (Nisa: 136)  emri var.  

  1. Daha önce indirilen sayfalar

Hz. Adem’e 10 Sayfa

Hz: Şid’e  50 Sayfa

Hz. İdris’e 30 Sayfa

Hz. İbrahim’e 10 Sayfa. Bunlara “suhuf” denir. (günümüze hiçbiri ulaşmamıştır.)

  • Tevrat Musa (AS)a
  • Zebur Davut (AS)a
  • İncil İsa (AS)a
  • Kur’an Muhammet (AS)a Cebrail aracılıyla inmiştir.      Bunların hem manası hem de lafzı cenab-ı Allah’a aittir. Peygamberlerin bunlara müdahalesi olmamıştır.  
  • Tevrat:  

            İsrailoğulları’na gönderilmiştir.  

            Kur’an’da: “Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. Onda bir hidayet bir nur vardı. O halde ey insanoğulları! Benden korkun, benim ayetlerimi az bir pahaya satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendisidir.” (Maida: 44) buyurulur.

Tevrat’ın orjinalliği bozulmuştur.  Yahudilerin okuma yazma oranının çok düşük oluşu, yeniye kadar vatanlarının olmayışı, sürekli göç ve savaşlar nedeniyle Tevrat’ın aslını muhafaza edememişlerdir.

Hatta Musa (AS) tur dağından döndüğünde kavminin buzağıya taptığını görünce üzülmüş, gelen vahyi imha etmiştir.  

Nisa Suresinin 46. ayetinde dinlerinin nasıl tahrif olduğu anlatılır.  

Hahamlar Tevrat’a, kendi sapkın görüşlerine uygun olarak, ahlakı bozacak emir ve konuları katmayı da ihmal etmemişlerdir. Bu sapık ayetler, Tevrat’ın orijinal metinlerinden farklı olduğuna da delil oluşturmaktadırlar. Aile içi cinsel ilişkiye varan bütün sapıklıklar Tevrat’ta övgüyle anlatılır. Hahamların Tevrat’a ekledikleri Lut peygamber ve kızları hakkındaki çirkin iftira, sapık Yahudi adetlerinden olan ensest’i (aile içi cinsel ilişkiyi) meşru göstermek için uydurulmuştur:

Bunun yanı sıra, Tevrat metinlerinde pek çok müstehcen ifade vardır.

Bir ilahi kitapta bulunması mümkün olmayan ifadeler bozulmuş Tevrat’a mevcuttur.  

Tevrat’ta cinsel sapıklığın övülmesi ve teşvik edilmesi, Yahudilerin

her türlü sapıklığı rahatça, dini bir ibadet olarak yapmalarını sağlamaktadır.  

Hiç şüphesiz bu tahrifler bir kısım kimselerin; nefse esir olmaları ve şeytana uymaları dolayısıyla, kendi arzularına uygun şekilde ilahi bir kitabı tahrif etmeleri suretiyle meydana gelmiştir.  

C)   Zebur:

Kur’an’da: “Davud’a Zebur’u verdik.” (İsra: 55)

–         “Şüphesiz Tevrat’tan sonra Zebur’da da şunu yazmışızdır.:

“Yeryüzüne Salih kullarım varis olur.” (Enbiya:105) diye haber verilmiştir.

D)   İncil:

Kur’an’da: “İçinde bir hidayet, bir nur bulunan İncil’i, ondan önceki Tevrat’ın tasdikçisi olarak verdik.” (Maida: 46)

  • “Allah Meryem’in oğlu İsa’dır” diyenler kafir olmuşlardır.” (Maida: 72)  
  • “Allah üçün üçüncüsüdür” diyenler kafir olmuşlardır.” (Maida: 73)

ayetleri İncil’den bahsetmektedir.

İncil, İbranice inmiştir. Bu dilde İncil yoktur. Bir çok İncil arasından dört İncil seçilmiştir. Sayılarının çokluğu ve içinde Allah’a yakışmayan ifadelerin oluşu, İncil’in korunamadığını gösterir.  

Biz peygamberlere gelen sayfalara ve bu üç kitabın Allah’tan geldiği şekline inanırız. Peygamberimiz: “Ehl-i Kitabı tasdik de etmeyin, tekzip de etmeyin” der. (İs. İlmihali: 1/102 Divantaş) yani benimsemeyin de, inkar da etmeyin demiştir.  

E)    KUR’AN-I KERİM:

Son ilahi kitaptır. Dili Arapçadır. Yani cennet dilidir. 23 yılda ihtiyaca göre inmiş, 114 sure, 6666 ayettir. Baştan büyük bir titizlikle toplanmış, korunmuş ve bize kadar hiçbir değişikliğe uğramadan ulaşmıştır.  

Kur’an’daki ifadelerle Kur’an:  

  • “Korunmuş bir kitaptır.” (Vakıa: 78)
  • “O bir şair sözü değildir.” (Hakka: 41)  
  • “O bir kahin sözü değildir.” (Hakka: 42)
  • “O alemlerin rabbinden indirilmiştir.” (Hakka: 43) kur’an kendini bu ifadelerle anlatır.  

F)    Kur’an-ın üstünlükleri

  1. Hem lafzı hem de manasıyla eşsizdir.  
  2. Allah kelamıdır.
  3. Son kitaptır, kolayca öğrenilir, kolayca ezberlenir ve anlaşılır. Zevkle de asırlardan beri dinlenir.
  4. Zamanın değişmesiyle değişmez. Reforma ihtiyacı yoktur. Onun hükmü geçmez ve değişmez, çağa uymaz.  
  5. Hiç değişmemiştir. Onda insan sözü,  şeytan sözü ve peygamber ilavesi yoktur. – “Geçmişte ve gelecekte onu geçersiz kılabilecek bir güç yoktur. O Allah katından indirilmiştir.” (Fussılat: 42)  
  6. Kur’an’da geçmişin ve geleceğin bilgisi vardır.  
  7. Pozitif ilimlere ışık tutan ayetler vardır. “Geçmişin, geleceğin ilmi Kur’an’dadır” (Neml: 16)

Kur’an en mükemmel bir kitaptır. Kur’an, çağlar üstü bir kitaptır.  

Binlerce yıl sonraki insan da ondan istifade edecektir.

Gelişen ilim ve teknoloji, Kur’an-ın sesini kısamamıştır. İcatlar keşifler ise Kur’an’ın daha güzel anlaşılmasına neden olmuştur. Bir NASA yetkilisi:

“Kur’an’ın açıkladığı gerçekleri, ,ilim ancak çözüyor” demiştir.

Kur’an, kıyamete kadar bâkidir, insanlığın ihtiyacına cevap verecek bir kitaptır. Kur’an’dan ilham alan Müslümanlar, ileri gitmiş, icat ve keşifler yapmışlardır. Ortaçağ karanlığını aydınlatan, insanlığı uyandıran Kur’an olmuştur.  

a)     Kur’an eşsizdir: Kur’an şöyle meydan okur:

  • “De ki: And olsun, bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak üzere insü cin bir araya gelseler, birbirine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler”(İsra: 88)
  • “Eğer kulumuza indirdiğimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız haydi onun benzeri bir sure getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz Allah’tan gayrı yardımcılarınızı da çağırın.” (Bakara: 23)
  • “Yoksa Kur’an’ı kendisi mi uydurdu diyorlar. De ki: eğer doğru iseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi yardıma çağırın da siz de onun gibi on sure getirin.” (Hud: 13)

Kur’an-ı taklide yeltenenler olmuş, şairler Kabe duvarına asılan

şiirlerini kendi elleriyle indirmiştir.  

Kur’an, 14 asır önce son sözü söylemiş, ilim yeni buluşlar yapmış ama Kur’an ile ilim çatışmamıştır. Çünkü Kur’an Allah sözüdür.  

b) Kur’an Şeytan sözü değildir.

    “O (Kur’an)da, Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytanın sö zü değildir.”

(Tekvir: 25)

“Nereye gidiyorsunuz?” (Tekvir) Kahin sözü de değildir.

“O nede kahin sözüdür. Ne az düşünüyorsunuz.” (Hakka: 42) Peygamber sözü de değildir.  

“Hiç şüphesiz O (Kur’an) çok şerefli bir elçinin sözüdür.” (Hakka: 40)

“Ve O bir şair sözü değildir. Nede az iman ediyorsunuz. ” (Hakka: 41)

“Bir kahin sözü de değildir (O). Nede az düşünüyorsunuz?” (Hakka: 42)  

“(O), alemlerin rabbi tarafından indirilmiştir.” (Hakka: 43)

“Eğer (Peygamber) bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı” (Hakka: 44)

“Elbette onu kuvvetle yakalardık; sonra onun can damarını koparırdık (yaşatmazdık) hiç biriniz buna mani de olamazdınız” (Hakka: 45-46-47)

Kur’an peygamberimizin en büyük mucizesidir.  

c)     Kur’an isteyenler için kurtarıcıdır.  

  • “Kur’an arınmak isteyenler için yol göstericidir.” (Bakara: 2)
  • “Şüphesiz ki Kur’an, en doğru yola götürür. İyi davranışlarda bulunan mü’minlere kendileri için büyük mükafat olduğunu müjdeler.” (İsra: 9)

          d) Kur’an Şifadır:

  • “O mü’minler için şifa ve rahmettir.” (İsra: 82)
  • “O, gönüllerdekine şifa, mü’minler için bir hidayet ve rahmetir.”

(Yunus: 57)

  • “Kur’an, kılavuzdur, şifadır.” (Fussılat: 44)
  • Zaman eskidikçe Kur’an gençleşir:

          Asırlar geçtikçe, yeni olaylar oldukça insanlık “ Ne büyüksün Allah’ım!” demiştir.

Bugüne kadar insanlığın ortaya koyduğu görüşlerin, ideolojilerin ve eserlerin ömrü hep kısa olmuştur.

Kur’an, geçmişten bahsettiği gibi geleceğe ait haberlerde verir. Zaman geçtikçe, ilim ilerledikçe daha iyi anlaşılır.  

  • Kur’an’ın reforma ihtiyacı yoktur:

Kur’an’a saldırının tarihi çok eskidir. Buna rağmen Kur’an’da tahrifat olmamıştır. Allah resulüne indiğinden eksik de değildir, fazla da değildir. Bize emanet edildiği gibi korunmuştur.  

Yerli, yabancı gerçek bilim adamları hep Kur’an’ı övmüştür.

Kur’an’ı biz yazmadık, biz ortaya koymadık ki reform yapalım. Sonra Kur’an deforme olmamıştır ki reform olsun. Kur’an diyor ki:  

  • “Kur’an’ın kelimelerini değiştirebilecek yoktur.” (Kehf: 27)
  • “Kur’an’ı biz indirdik, elbette onu biz koruyacağız.” (Hıcr: 9)

            g) Ayet – Sure Kur’an’a hastır:

            Son zamanlarda İncil ve Tevrat’tan söz ederken, sanki Kur’an’dan bahsediliyormuş gibi ayet, sure denilmektedir. Bu asla doğru değildir. Bu misyonerlerin oyunudur.  

  Ayet, alamet, ibret, mucize delil demektir. Bu Kur’an’a özeldir. İncil ve Tevrat’ta bölümlere “Bab” denir. Cümlelere de “Sözcük” denir.  

Din bilgisi ve dine bağlılığı az olan insanımıza sıcak yaklaşmak için yol arayan misyonerler, değişik taktikler uygulamaktadır.

  • İncil’i de okuyalım onu Allah gönderdi.  

Biraz da İsa’ya uysak olmaz mı? o da Allah’ın peygamberi

  • Kiliseye de gelin rahatlayın
  • Hepimiz Ehl-i Kitabız, bizim farkımız yok gibi propaganda etmektedirler.  
  • İncil okuyun acılarınız dinsin. Depremden hemen sonra koşarlar halka İncil dağıtırlar.

h) Kur’an bizi devamlı düşünmeye davet eder:

  • “Bu Kur’an, ayetlerini iyi düşünsünler, akıl sahipleri ibret alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır” (Sad:29)           
  • “Kur’an’ı düşünmüyorlar mı?” (Nisa:82)
  • “Onlar Kur’an’ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinde kilit mi var?” (Muhammed:24) gibi ayetler düşünmeye davet eder.

Kur’an’ı kabul etmemek inkar olur. – “İnkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir” (Maida:10)

  • “Allah’ın ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir?” (Yunus:17)

            G- KUR’AN NASIL OKUNUR:

  • “Sana kitabı indiren O’dur. Kur’an’ın bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar kitabın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye ulaşanlar ise; ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. Bu inceliği ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar” (Al-i İmran:7) buyrulur.

            Müteşabih ayetlerin manası, ilmin gelişmesi ile zamanla çözülür.

Kur’an okunurken anlamı da okunmalıdır. Müteşabih ayetler üzerinde yorum yapılmamalıdır.

  • Abdestsiz, maddi manevi temiz olmadan okunmamalıdır.
  • “O Kur’an, korunmuş bir kitaptır. Ona ancak temizlenenler dokunabilir.” (Vakıa:77-79) buyurur Allah.
  • Kur’an abdestsiz ellenmez ama ezbere okunabilir. Cünüp, hayızlı ve nifaslı kimse, Kur’an’a el süremediği gibi okuyamaz da.
  • Bazı kardeşlerimiz hasta iken besmele çekmeden fatihayı okuyabilir miyiz? diye soruyor. İkinci hata da işlenmiş olur.
  • Bir insanın Kur’an’ı yalnız kendisinin öğrenip, okuması yeterli değildir. Peygamberimiz: “En hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir” buyurmuştur.
  • Kur’an okumadan önce maddi manevi temizlik yapılmalıdır. Yüce

Allah’la konuşmak demek olduğundan Kur’an’ı elimize almadan her türlü kirlilikten temizlenilmelidir.

  • Peygamberimiz, Cebrail ile buluşacağında; soğan, sarımsak yemezdi.

Onun için Kur’an okuyan ağzın temiz olması lazımdır. Soğan sarımsak yenmemeli, yendiyse de koku giderilmelidir. Sigara kokan ağızla Kur’an okunmamalıdır.

  • Kur’an’ı elimize almadan kalp de lüzumsuz şeylerden arındırılmalıdır.

İnsanın zevk alması, haz duyması buna bağlıdır.  

  • Kur’an’ı okumak için özel yer ve vakit seçilmelidir.  
  • Kur’an 23 yılda indirilmiştir. Sindire sindire indirilmiştir. Acele edilmeden sindire sindire okunmalıdır.  
  • Namazda içinden okunmaz, kendi kulağı duyacak kadar dıştan okunur.

Ancak dilsiz ve sağır içinden okur.  

  • Hızlı da okunmaz, yuvarlanıvermez. Böyle okuma olmaz.  
  • Tilavet secdelerini okuyan ve dinleyenin secde yapması lazımdır.  

Lam harfi durma manasınadır. Diğer harflerde durulur. Kur’an’daki bazı yazı ve işaretlere dikkat edilmelidir. Bunlar yollardaki trafik işaretleri gibidir.  

  • Bir de okumasını bilen tecvid öğrenmelidir. Kur’an’ı güzel okuma bundan sonra olur. Kur’an, kurallarına uygun okunursa, öyle bir zevk öyle bir huzur verir ki, devamlı okumak istenir.  
  • Bakara 121 “Kur’an’ı hakkını gözeterek okurlar.”
  • Müzzemmil 4 “Kur’an’ı tane tane oku”  
  • Kur’an, anlaşılamayacak kadar hızlı okunmaz. Üç günden daha az bir günde hatim olmaz. Şuursuzca da okunmaz.  

            a) Kur’an okumak ibadettir.

            “De ki: bana Müslümanlardan olmam ve Kur’an okumam emredildi”

(Neml: 92)

  • “Resulüm sana vahyedilen kitabı oku ve namaz kıl” (Ankebut: 45)
  • “Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah için gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak kazanç umabilirler.” (Fatır: 29)

            Kur’an, okuyanı kabirde de sıratta da şefaat edecektir.  

            Kur’an okuyanın etrafına melekler toplanır, dinler yanlışı düzeltir ve Allah’a arz ederler.  

            b) Okunan Kur’an da dikkatle dinlenmelidir

            Kur’an’dan ancak can kulağı ile dileyen, saygı gösterenler istifade edebilirler. Müşrikler bile gizlice dinliyor ve Müslüman oluyordu.  

  • “Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, size merhamet

edilsin.” (A’raf: 204)

            Başkaları dinlemiyorsa ses kısılmalıdır. Çünkü Kur’an’ı dinlemek farzdır.  

  • “Kur’an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanların arasına

gizleyici bir örtü çekeriz.” (İsra: 45)

c) Kur’an’ı huşu içinde gözyaşlarıyla okumalıyız

Kur’an, gazel okunur gibi okunmaz. Kur’an okurken şov yapılmaz.

Bir gün Efendimiz(SA) buyurdular:

“Bana Kur’an okuyun”

İbn Mes’ud (RA) diyor ki, bunun üzerine Resullullah (SA) Efendimize:  

  • Ya Resullullah sana Kur’an okuyayım. Fakat Kur’an sana indirilmiştir, dedim. Efendimiz buyurdu ki:
  • Başkalarından Kur’an dinlemeyi çok severim.

Onun bu emri ve arzusu üzerine Nisa suresini okumaya başladım, ta ki 41. ayete geldim: “Her ümmetten bir şahit getireceğimiz, seni de onlar üzerine şahit getireceğimiz zaman halleri nice olur.” Mealindeki ayeti okudum. Resullullah (SA) “Artık yeter” buyurdu. Dönüp yüzüne baktığımda iki gözü yaşla doluydu.  

Yine Peygamber efendimiz buyurdular:  

“Kur’an okuyun ve ağlayın, eğer ağlayamıyorsanız birbirinizin haline ağlayın” göz ile ağlayamazsan gönülden ağlamalısın.

Salih Meri Hazretleri diyor ki:  

  • Rüyamda Kur’an-ı Kerim’i, Resuli Ekrem’in huzurunda hatmettim.

Resuli Ekrem:  

“Ya Salih! Kur’an’ı okudun, fakat göz yaşın hani?” diye buyurdular.

Biri hava atarak Kur’an okuyormuş.  

  • Ne yapıyorsun?
  • Allah aşkına Kur’an okuyorum demiş.
  • Allah aşkına sen bu Kur’an’ı okuma demişler.

  Namazda Kur’an, ancak kendi dili ile okunur. Bu namazın şartlarındandır. Başka dille okunmaz, tercümesi de okunmaz.  

d)          Kur’an ücret ve menfaat temini için okunmaz:

Dini hizmetler aslında bir ücret karşılığı yapılmaz. Fakat bu gün bazı işler var ki ücret verilmediği ve alınmadığı zaman yerine gelmiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan camii bakıcısına kadar, böyle. Hatta Kur’an öğretmenliği de dahil. Burada hayırlı işler yapılıyor. Ücret verilmese o iş olmayacak. O zaman meşru oluveriyor.

            Bir de Allah rızası için yapılan işin sonunda hediye veriliyor. Pazarlık yok, beklenti yok… hediyeleşmek sünnettir. İhlas ve samimiyetin sonunda gelen ikramdır.

            Cenab-ı Allah: “Ayetlerimi az bir karşılık ile satmayın” (Bakara:41)

  • “Az bir paha karşılığı değişenler yok mu? işte onların yiyip de karınlarına doldurdukları, ateşten başka bir şey değildir. Allah kıyamet günü ne kendileri ile konuşur, ne de onları temize çıkarır. Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır” (Bakara:174) buyurur.
  • Burada sakıncalı olan mevlit okumayı, Kur’an okumayı meslek haline getirip, pazarlık konusu yapmak, Kur’an’ı istismar etmektir. Bir de işi dilenciliğe dökmektir.

            Bir zamanlar biri, namazdan sonra Kur’an okur ve yardım talep eder, bir sahabe de:  

  • Peygamber şöyle dedi: “Kur’an’ı alet edip, dilenecek kimseler olacak, sakın onlara bir şey vermeyin” (Hz. Kur’an, T.Altıkulaç:55)      Mezarlıklarda dolaşıp, hazır yasin, hatim satanlar da böyledir.

Kesinlikle para verip okutmayın ve okumayın, sevabı olmaz.

       Kur’an’a                hepimiz saygı      duymalıyız.           Hürmetsizlik etmemeliyiz…bazıları     da,          hürmetsizlik          edebiliriz               diye        eve         Kur’an sokmadıklarını söylüyorlar. Kur’an bulundurmamak, en büyük ilgisizlik ve saygısızlıktır. Şeytanı rahatsız eden Kur’an olmayınca eve şeytan kolay girer ve orayı mesken tutar.  

  • Kur’an’ı bir de sadece torbaya koyup yatak odasına asmak,  
  • Kur’an okurken bid’atlar icad etmek,
  • Kur’an’ı ölü kitabı, fal kitabı, isim kitabı olarak görmek, –   Kur’an’da hocamızın adı geçiyor, falanın adı geçiyor demek,
  • Kur’an’ı diğer kitaplarla aynı tutmak yanlıştır.             Bazıları bize ne? Kur’an bize inmedi, diyor. Kur’an kıyamet kitabıdır. Bütün insanlığa inmiştir.

            H- KUR’AN’IN MUHATABI ARAPLAR MI?

            İslam Peygamberi ins ve cinin peygamberidir. İslam, son din, bütün insanlığın dinidir. İslam’dan başka din, Peygamberimizden başka peygamber, Kur’an’dan başka kitap gelmeyecektir.

            İbrahim suresinin 4. ayetinde, peygamberin kavmine vahyi apaçık anlatabilmesi için o kavmin dili ile gönderildiği bildirilmiştir.

            İslam ve İslam Peygamberi alemlere rahmettir.

            İslam’da mesaj evrenseldir. “Ey insanlar” diye hitap eder. O belli bir dönem belli bir topluluk için inmemiş, bütün insanlığa ve çağlara seslenmiştir. Kıyamet dinidir.

            I- KUR’AN MÜZİKLE ÇALGI ALETİ İLE OKUNUR MU?

            Bu Kur’an’a duyulan saygıyı zayıflatır. Kur’an’ı şarkı türkü sözleri seviyesine indirmek gayretidir.

            Kur’an’da:

  • “Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bir tarafa bırak” (Enam:70) denilmektedir.
  • Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman; onlar bir başka konuya geçinceye kadar onlarla oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz” (Nisa:140)
  • “Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur. O zalimler topluluğu ile oturma” (Enam:68)
  • “Kur’an asla bir eğlence ve şaka değildir” (Tarık:114) buyrulur.

     Bugün İncil’i ve Tevrat’ı başka türlü okuma durumu olsa mutlaka büyük tepki görür.

     Kur’an okunurken teğanni hoş görülmemiştir.

            İbadette, zikirde, Kur’an okumakta müzik olmaz.              Ömer Nesefi, akaid adlı eserinde (214): “Kur’an’ı tef, dümbelek vs. çalarak okumak küfre götürür” der.  

            Peygamberimiz: “Kur’an’la menfaat sağlamayınız” (H.Günenç GMF 1/81) buyurur.  

            Kur’an, Müslüman’ların kutsal kitabıdır. Saygı gerekir.

            İ) KUR’AN BAŞKA DİLE ÇEVRİLİR Mİ? TERCÜME VE TEFSİR OKUNUR MU?

            Bazıları, Allah’ın ayetlerde ne murat ettiğini insanın tam olarak anlayıp, anlatamayacağı gerekçesiyle tercüme tefsir okumanın doğru olmadığını ifade ediyor.  

            Bazıları da, Kur’an okuyanlara ne anladınız ? diyerek tercüme ve tefsir okumadan sevap kazanamazsınız, demektedir.  

            Bu iki ifade de doğru değildir. Biri Kur’anı hayattan koparma, biri de Kur’an’ın manevi etkisinden uzaklaştırmaya yöneliktir.

Şimdi soralım: Kur’an niçin inmiştir ? okunsun, anlaşılsın, yaşansın…

Elbette Kur’an’ın aynen tercümesi yapılamaz. Çünkü kıyamete kadar mucize olan, hükmü kıyamete kadar baki, Allah kelamıdır. Ne dünün, ne sadece bugünün ve nede sadece geleceğin kitabıdır.  

Bütün İslam alimleri Kur’an’ın tercüme ve tefsirini caiz görmüş ve yapmışlardır. Kürsülerde, minberlerde ayetler okuyup Türkçe olarak “Rabbimiz böyle diyor” demişlerdir.  

Bazı TV ve Radyolarda mealli hatim programları yayınlanmaktadır. Büyük ilgiyle takip edilmekte ve istifade edilmektedir.  

Kur’an’ı okuyup geçmektense anlamı ile beraber okumak iki sevap birden kazandıracaktır.  

Kur’an’ın emir, yasak ve hükümlerini bilmek her Müslüman’ın görevidir.

Nahl: 44’de : “Rasülüm biz sana Kur’an’ı indirdik ki inanlara ne indirildiğini açıkça anlatasın”  

“Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik” (Yusuf: 2) buyrulmuştur.

Burada iki endişe var. Biri Kur’an yanlış anlaşılır, diğeri de İslam ya tam olarak anlaşılıverirse…

Kur’an’ı anlamazsak nasıl yaşarız? Allah’tan gelen mesajları nasıl anlarız.

İslami ilimleri bilen, uzmanlık derecesine ulaşmış kimseler tercüme tefsir etmişlerdir. Buna ihtiyaç vardır.  

  1. Müslüman dinini öğrenecek ve yaşayacaktır.  
  2. Gayrimüslim de kendi dilinde okuyup Müslüman olacaktır.  

Bugün tercüme tefsir olmasaydı kaç Müslüman Arapça biliyor?…

İran’lılar Selman-ı Farisi’den Fatiha suresinin tercümesini istemişler. O da tercüme etmiş. Peygamberimiz müdahale etmemiştir.  

Ayrıca 4 mezhep de tercüme ve tefsiri caiz görür. Ancak kötü niyetli bir hareket asla tasvip edilmez.  

İnsanlık Kur’an’a muhtaçtır.  

Misyoner İncil’i Türkçe’ye çevirip insanımızın eline tutuşturuyor.  

Kur’an’ı okumanın sevabı olduğu gibi anlamanın da sevabı vardır.  

– “Size iki şey bırakıyorum. Kur’an ve sünnetim” diyor peygamberimiz.  Tercümelerdeki ifade tarzından doğan farklılıklar kimseyi şüpheye sevk etmemelidir.  

Kur’an’ın yolumuzu aydınlatan ışık olabilmesi için önce anlaşılması lazımdır. Sözün özü bu…  

J) ÖLÜNÜN ÜZERİNE KUR’AN KONUR MU?

Kur’an, öncelikle ölü kitabı değil. Niçin inmiş? İnsanlar okusun istifade etsin. Ona uysun; hem dünyada hem ahirette kurtulsun, sevap kazansın diye inmiştir.  

Her şeyden önce cenaze yıkanmadıysa cünüptür. Üzerine Kur’an konamaz. Ölü yıkanmadıysa yanında Kur’an okunmaz.  

Ölüye Kur’an konsun, kurtulsun öyle yağma yok, ucuz kurtuluş yok.  

Bir insan nasıl kurtulur? Nasıl imanlı gider ? insan öldükten sonra kurtuluş aranmaz. Kurtuluş ve imanlı gitmek hayattayken olur. İmanlı amelli yaşanırsa kurtuluş vardır.  

Hadiste: “Nasıl yaşıyorsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolunursunuz,” buyuruluyor.  

Atalarımızın ifadesiyle; “ ne ekersen onu biçeceksin” varsa ektiğin biçeceksin. Yoksa ne biçeceksin. Dünya ahiretin tarlası.  

Herkes, her şey yaparken sen, “Nerede çalgı orada kalgı” dersen elini kıtlata kıtlata gidersin.  

Kur’an kime şefaat edecek? Kabirde “Kitabın ne” sorusu sorulunca, Kur’an ehlini Kur’an gelip kurtaracak. Sıratta Kur’an durağına gelince, Kur’an ehlindensen, Kur’an gelip kurtaracak.  

Ölmüş, teslim alınmış dünyada Kur’an’i bir hayat yaşamamış birinin üzerine Kur’an koymak, Kur’an’ı istismar etmektir.  

Bu davranış onu kurtarmaz. Bize düşen nedir? Eğer ölen, imanlı ve layık bir kimse ise; dua ederiz, Kur’an okur sevabını bağışlarız, ardından hayır hasenat yaparız.  

Sonuç olarak; bu tür bid’at işlenmemesi lazım. Kur’an’la kurtulunacağına inanıyorsan, dünyada o Kur’an’ı neden baş tacı yapmıyorsun?…  

Bu dünyadan bir kefenle gidilir. Bir de hayattayken yaptığın amellerle

gidilir.  

Cenab-ı Allah hepimize son anda iman, Kur’an nasip etsin inşallah.

K) ÖLENİN ARDINDA KUR’AN OKUNUR MU?

Kur’an ölüye de diriye de fayda verir. İnançlı olursa tabi. Hz.

peygamber ölen için namaz kılmış dua etmiştir.  

Hz. peygamber:  

-“Ölülerinizi hayırla yad edin.”

  • “Ölü için yasin okunursa azabı hafifler.” (Ramuz: 79/4) buyurmuştur.  
  • “Devamlı sadaka, faydalanılan ilim, dua eden salih evladın sadaka-i cariye olduğu” (İs. Fık. An.: 3/428) bildirilmiştir.  

Hud: 114: “İyilikler kötülükleri yok eder” denmiştir.  

Ölenin borcu ödense, borçtan kurtulur mu? kurtulur.  

Ölenin cenaze namazını kılmanın, mezar taşına Fatiha yazdırmanın, mevlit okutmanın, hayır hasenat yapıp sevabını göndermenin bir anlamı yok mu?  

Allah herkese inandığı şekilde muamele edecektir. Ona göre inanın.  

  • ÖLÜ DE DİRİ DE VE BÜTÜN İNSANLIK KUR’AN’A MUHTAÇTIR

Kur’an Cenab-ı Allah’ın hayat verici davetidir. Kurtuluş reçetesidir.  

Hz. Peygamber: “Kur’an okunmayan evde hayır az, şer çok olur. Ev içindekileri sıkar.” (Ramuz: 80/10)  

  • “Kim Kur’an’ı önüne alırsa Kur’an onu cennete götürür. Kim de arkasına alırsa onu da cehenneme götürür” demiştir.   
    • “Kim Kur’an’dan yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak. Ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.  (Taha: 124) diye bildirmiştir Cenab-ı Allah.
  • MÜ’MİNİN KUR’AN’LA İLİŞKİSİ NASIL OLMALIDIR.  

Önce Müslüman, Kur’an ahlakı ile ahlaklanması lazımdır ki, Kur’an ona fayda versin.  

Hz. Peygamber: -“Kalbinde Kur’an’dan bir şey olmayan kimse harap bir ev gibidir.” (Tirmizi Fezaili Kur’an: 5/3079)

-“En hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” (Buhari, Fezaili Kur’an: 11/1775)

-“Allah Kur’an’a uyanları yüceltir, uymayanları alçaltır.” (Müslim: 2/817)

Allah da: – “Kur’an okununca susun, onu dinleyin ki size rahmet edilsin.” (A’raf: 204)

-“Kur’an şifadır, hidayettir, rahmettir.” (Yunus: 57+ İsra: 82)

Kur’an çağları ardından sürükleyen bir kitaptır. Hiç bir devirde modası geçmemiştir,  geçmeyecektir.

N) MÜSLÜMAN’IN KUR’AN’A KARŞI GÖREVLERİ  

  • Kur’an, Müslüman’ın kutsal kitabıdır. Yolunu o aydınlatacaktır, hayatını o tanzim edecektir.
  • Müslüman, onu bir torbaya koyup asma yerine önce Kur’an’ı okumasını öğrenmelidir. Kur’an’da Allah’ın emir ve yasaklarını öğrenmelidir. Eğer bir Müslüman Kur’an’ı öğrenemiyor veya öğrenme arzusu taşımıyorsa veya Kur’an’ın emir ve yasaklarını hayatında yer vermiyorsa, önce: haram yiyor musunuz? Hak yiyor musunuz?, faize, rüşvete bulaşıyor musunuz? Ona bakın. Yani mideniz temiz mi? sonra  kafanız temiz mi?, kalbiniz temiz mi? ona bakın.
  • Kur’an’ı Müslüman, zevkine vara vara okumalıdır. Sadece okumak değil, güzel okumalıdır. Aynı zamanda anlamını da okumalıdır.  
  • Müslüman, Kur’an’ı abdestsiz dokunmayacak, göbekten aşağı indirmeyecektir.  
  • Müslüman, Kur’an’a uyacak, Kur’an ahlakı ile ahlaklanacak, Kur’an’ı çoluk, çocuğuna ve başkalarına tebliğ edecektir.
  • Müslüman, Kur’an’a müdahaleye, ayetlerin hükmünü değiştirmeye kalkışmayacaktır. İşine geliyor uyuyor, işine gelmiyor uymuyor.
  • “Bize Kur’an yeter” diyenler gibi Kur’an adına sünneti terk etmeyecek.

Hz. Peygamberin vasiyeti var: “Size iki şey bırakıyorum. Kur’an ve sünnetim. Onlara uyarsanız yolunuzu şaşırmazsınız. Uymayan yolunu şaşıracaktır.

  • Kur’an Allah’ın bize uzattığı bir iptir. Ona sarılan kurtulur. Kur’an’sız hiçbir yere varılamaz.
  • Müslüman Allah bana Kur’an’da ne diyor? Diye merak edecek, yaptığı işin Kur’an’a uyup uymadığına bakacaktır.
  • Kur’an okuyan, okuduğuna uymalıdır. Okuduğu ayet ne diyorsa icabını yapmalıdır. Ne güzel akşam sabah Kur’an okuyoruz. Kur’an “hak yeme, rüşvet alma, faiz yeme, günah işleme” diyor. Örtün diyor biz aksini yapıyorsak, o Kur’an okumak bize fayda vermemiş demektir.  

            Rabbim bizi Kur’an’ın şefaatinden mahrum etmesin.

            Rabbim bizi Kur’an ahlakıyla ahlaklanmamızı sağlasın.

            Rabbim bizi Kur’an’ın rehberliğinde kurtulan kullarından eylesin.    

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir