KIRKINCI GÜN
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmanirrahim
GÜNLÜK PROGRAM:
A-ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ
- EL –MÜMİD: Öldürendir.
- EL-GAYYUM: her şeyi ayakta tutandır.
B-GÜNÜN AYET VE HADİSİ:
- Ayet: “Beni anınki, bende sizi anayım. Bana şükredin; sakın
nankörlük etmeyin” (Bakara:152)
- Hadis: “Sizden biri kendinden üstün olan birini görünce, hemen
kendinden aşağıda olana baksın, haline şükretsin” (Buhari, Rikak:30)
* * *
Şükür, Allah’ın bizlere verdiği nimetlerin karşılığı yapılan bir
teşekkürdür.
Yapılan küçücük bir iyiliğe teşekkür etmeyene insanlar ne kaba insan, bir teşekkür bile etmedi, derler. Allah’ın bizdeki iyilikleri bir tane değildir. Allah’ın birçok nimetinin farkında bile olmuyoruz. Ne zaman yok oldu, o zaman onu arıyor, kıymetini biliyoruz.
Herhangi bir nimetin yok olması ile sızlanıyoruz, şikayet ediyoruz. Halbuki :”Beterin beteri vardır” denmiştir.
Allah Kur’an-da kendisine şükretmemizi istiyor, nankörlük etmeyin diyor. “Şükrederseniz nimetimi arttırırım” diyor (İbrahim:7) Demek ki şükretmek, Allah’ın bizdeki nimetlerin devamına ve artmasına neden olacaktır. Allah’ın nimeti az gibi görünse, gene şükretmek lazımdır. Çünkü onu bulamayanlar da vardır.
Gözümüz hep kendimizden yukarda olmamalıdır. O zaman hırsızımız bizi huzursuz edecektir.
Yediğimiz içtiğimiz her şey, Allah’ın bize ikramıdır. Bir şey yiyip içtikten sonra “Şükür elhamdülillah ” veya “Şükür verdiğin nimetlere Ya
Rabbi!”demeliyiz.
Halimizi sorana “Elhamdülillah iyiyim” demeliyiz ki, Allah sıhhatimizi
arttırsın.
Kötü durumda birini görünce halimize şükretmemiz lazım, Allah’ım beni bunun gibi yaratmamışsın şükür dememiz lazım.
Allah’a şükretmek her insanın görevidir. Her organın bir şükrü olmalıdır.
Kalbin şükrü, nimeti verenin Allah olduğunu bilmesidir.
Dilin şükrü, şükür demektir. Allah’ı anmaktır.
Diğer organların şükrü, günahlardan, haramlardan uzak kalmaktır. Zenginliğin şükrü, malın zekatını, sadakasını ihtiyaç sahiplerine vermektir.
C – SÖZÜN ÖZÜ:
- -“Çok yumuşak olma ezilirsin, çok sert olma kırılırsın”. Doğru. Her
zaman orta yol tutulmalıdır.
- -“Hocanın evinden aş, ölü gözünden yaş çıkmaz” Yanlış. Din adamı
düşmanlığı kokuyor. Din düşmanlarının ifadesidir.
D – BİR OLAY:
Mevlana bir yerde konuşmaktadır, dinleyiciler arasında bir papaz vardır. Papaz, konuşmalardan rahatsız olur. Allah’ın varlığı birliği anlatılmaktadır.
Bir ara Mevlana konuşmasını keser papaza sorar:
- Sen mi büyüksün, sakalın mı büyük?
der.
Papaz cevap verir:
- Ben sakalımdan tam yirmi yaş büyüğüm.
Mevlana:
- “Vah vah, yazık yazık” der.
Sebebini soran papaza:
- “Sakalın senden yirmi yaş küçük olduğu halde o olgunlaşmış da sen hala olgunlaşamamışsın” der.
Olgunluk yaşla olmaz, edep ve ahlakla olur. Saygı ile olur.
E – BİR DAVRANIŞ:
Nasıl tevbe edilir?
Tevbet etmeden önce pişman olunur, günah terk edilir. Bir daha günah işlememeye kesin söz verilir. Günah terk edilmeden, günaha pişmanlık duyulmadan günah terk edilmez.
Eğer günah insanlara karşı işlendiyse hak iade edilir, helalleşilir, ondan sonra tevbe edilir.
Tevbeden önce sadaka dağıtılırsa, abdestli okunur, iki rekât namaz kılınırsa, peygamberimizin hatırına, sevgili kullarının hatırına denirse, etkili olur.
Tevbe edecek kişi tevbe etmeden haram yemeyi terk etmesi lazımdır. Günahlardan vazgeçmesi lazımdır.
F – SAĞLIK İÇİN:
Haramla tedavi olmaz.
Haram düşünce daima insana zarar verir. Bir şey zararlı olduğu için haram kılınmıştır. Haramda şifa, fayda aranmaz.
Peygamberimiz : “Allah şifanızı size haram kıldığı şeylerde vermemiştir” der. (Ramuz:89/6)
İçkiyi yasaklayan ayet içkinin genel olarak kullanılmasını yasaklamıştır. Sadece içilmesini değil.
İçki yasağını duyan biri tedavi için kullandığını söyleyince Peygamberimiz: “Alkol deva değil, derttir” demiştir. (Müslim, Eşribe: 12)
Haramdan gıdada olmaz, şifada olmaz. Alkol katkılı şurupların alkolsüzü kullanılmalıdır. Kırık çıkıklarda hayvan pisliği ile sarmak yanlıştır. Bazı ailelerde pis olduğu bildirilen şeylerle tedavi yoluna gidildiği oluyor.
Meselâ; çocuğa sarılık olunca veya hasta olmasın diye idrarını içirme gibi idrarın kendisi pistir, hastalık taşır.
Bazı bayanlar eşleri düzelsin, işleri düzelsin diye beylerine hayız kanı içirdiklerini söylüyor. Burada haram içirmenin günahı var. O kan ki pis kan, vücuttan atılması gereken bir kan, kendisi hastalıklı bir kan… Cahilliğin bu kadarına pes doğrusu…
G – DİN BİLGİSİ:
Namaz kılanın önünden geçmek:
Namaza duran önünden geçilecek bir yere namaza durmamalıdır.
Camide erken çıkacak olanda önlerde değil, arkalarda namaz kılmalıdır.
Namaz kılanın önünden geçilmesiyle namaz bozulmaz. Ancak geçen için günahtır. Evlerde çocukların namaz kılanın önünden geçmesi de namazı bozmaz.
Namaz kılan tedbir için önüne bir engel koymalıdır. Geçme durumunda olanda ya beklemeli veya o da bir engel koyup öyle geçmelidir.
Peygamberimiz (as): “Sizden biri namaz kılanın önünden geçmekte nasıl bir günah olduğunu bilseydi. O adımı atmaktansa, yüz yıl yerinde kalmak, onun için daha hayırlı olurdu” (Hadis Ans : 17/18) buyurarak, namaz kılanın önünden geçmenin ne kadar ciddi bir iş olduğunu bildirmiştir. Bir de camide oturanların omuzlarına basa basa önlere geçilmez. Önlerde oturmak önce gelenlerin hakkıdır. Safları yara yara öne geçmek eziyet vermektir. Hak doğar.
Bir Cuma Peygamberimiz hutbe okurken biri safları yara yara önlere geçiyormuş, hutbeyi kesmiş de ona: “Yeter artık eziyet ettiğin, bulunduğun yere otur” demiştir.
H – BİR DUA EDELİM:
-“Allahümme inni es’elükel hüdâ vettükâ vela fafe velğına” (Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik isterim)
I – LÂYESTEVİ’Yİ EZBERLEYELİM:
Lâyestevi
Okunuşu : Bismillahirrahmanirrahim
Lâyestevi ashabünnari ve ashabü’l-cenneti. Ashabül-cenneti hümülfâizün. Levenzeln”a hezel Kur’âne alee cebelin lera eyletühü hâşian mütesaddi an min haşyetillahi ve tilkel emsalü nadribühee linnasi leallehüm yetefekkerun. Hüvallahüllezi Lâ ilâhe ille hüve âlimül gaybi veşşehedeti hüverrahmanürrahim. Hüvallahüllezi Lailahe ille hüve elmelikül küddüssüsselamül mü’minül müheyminül azizül cebbarul mütekebbiru sübhanellahi amme yüşrikûn. Hüvellahül halikul bariül müsavviru lehül- esmau’l Hüsnâ. Yüsebbihu lehü mâfissemavati vel ardı. Vehüvel azizül hakim. Sadakallahül azım.
Manası :
-“Cennet ehliyle cehennem ehli bir olmaz. Cennet ehli arzularına erişen kimselerdir. Eğer biz Kur’an-ı bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz. O öyle Allah’tır ki, ondan başka tanrı yoktur. Görüleni ve görülmeyeni bilendir. O, esirgeyendir, bağışlayandır. O, öyle Allah’tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sahibidir. Eksiklikten uzaktır. Selamet verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üstündür. İstediğini yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden uzaktır. O, yaratan var eden, şekil veren Allah’tır. En güzel içimler onundur. Göklerde ve yerde olanlar, O’nun şanını yüceltmektedir. O, galiptir, hikmet sahibidir.”
İ – BUGÜN NELER ÖĞRENDİK?