KIRK DOKUZUNCU GÜN
Euzubillahhimineşşeytanırracim
Bismillâhhirrahmânirrahim
GÜNLÜK PROGRAM
A- ALLAH’IN GÜZEL İSİMLERİ:
79- Et –TEVVAB: Tevbeleri kabul edendir.
78- El- AFÜVV: Bağışlayıcı olandır.
B- GÜNÜN AYETİ VE HADİSİ:
a)Ayet:”Cuma namazını kılınca yer yüzüne dağılın, rızık
arayın.”(Cuma:10)
b) Hadis: iki günü eşit olan zarardadır.
İslam inancına göre çalışmak ibadettir. Dünya ve dünya işleri terk edilmeyecek, ikisi arasında denge kurulacaktır. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışırken ahiret de unutulmayacaktır.
Buna rağmen bugün olmamız gereken yerde değiliz, neden? Gibi bir soru akla gelebilir. İleri olmamız gereken sıralarda değiliz. Halbuki daha önce üç kıtaya hükmediyoruz. Her konuda ileriyiz. Padişah: “Rus çadırına da verin, Leh kralına da verin. Yardım alan buyruk da alır” diyor. Başkaları hep bizi taklit ediyordu.
Bugünkü halimizin sebebini dinimize bağlayanlar oluyor. Bu son derece yanlış olan bir teşhistir. Zira dinimiz “Çalışmayın” demiyor. Bizim ileri olduğumuz dönemler, dindar olduğumuz dönemlerdir. Biz son zamanlarda dinde ileri değiliz ki, adeta dini bırakmışız. Bıraktığımız din bizi nasıl geri bırakmış olabilir.
Hep maddi gelişme hesapları yapılmış, ama manevi ahlaki gelişme hesap edilmemiş. 2006 yılının 145 günü tatil. Bizde buna senelik izinlerle aylar ekliyoruz.
Dünya milletleri arasında en çok lüzumsuz laflar, tartışmalar bizde var. Yıllarca cennetteki meyvelerin tadı nasıldır? Cennete kaç yaşında girilir? Şüpheli şeyler hangi elle yenir? Yemeklerde çatal, bıçak hangi elle olur? Mezarlıktaki ağacın meyveleri yenir mi? Yenmez mi? İlkokul bitişik mi yazılır, ayrımı? Dairelerde istiklal marşı sağ damı asılır , sol damı? Gibi lüzumsuz tartışmalarla, bir de ”Uyu uyu, yat yat uyu.” Alfabeleriyle bugünlere geldik.
Bunu Ziya Paşa şöyle dile getiriyor.
“İslam imiş devlete pâyede–i terakki,
Evvel yoğ idi iş bu rivayet yeni çıktı.”
Mehmet Akif de şu ifadelerle cevap veriyor:
“Çalış çalış dedikçe din, çalışmadın durdun.
Onun hesabına bir çok yalanlar uydurdun.”
C- SÖZÜN ÖZÜ:
- –“Herkeste kusur arayan, dost bulamaz.” Doğru.
- –“Baş eğmekle, baş ağrımaz.” Yanlış. Kişiliksizlik olur. İnsanın
karakteri zayıf olursa herkese baş eğer.
D- BİR OLAY:
Halife Ömer, asayiş için sokakları dolaşmaktadır. Bir evden sesler duyar. Kulak verir. Bir kızla anası konuşmaktadır. Ana kızına:
- Kızım süte su kattın mı?
- Hayır anne.
- Kızım kat.
- Ömer ne dedi anne?
- Ömer de nereden görecek, sen kat.
- Anne Ömer görmüyorsa Allah’da mı görmüyor?
Bu konuşmaları duyan Ömer (ra) o kızı oğlu Abdullah’a alır.
Onlardan dünya tarihine adını yazdırmış. Ömer bin Abdülaziz gibi mübarek bir evlat dünyaya gelmiştir.
Helal gıda, helal süt ve hayırlı insan…
E- BİR DAVRANIŞ:
Felaket anında nasıl davranmalıyız?
Hiçbir zaman korkuya ve aceleye, sabırsızlığa yer yoktur.
İnsan zaman zaman kaza bela ve felaketlerle karşı karşıya kalır. Sevdiklerini kaybeder, malını kaybeder, kendine bir şeyler alır. Bunların hepsi onun için bir imtihandır. Bazı olaylar da vardır ki, uyarı ve ikaz durumundadır.
Böyle anlarda “Benim ne gibi bir suçum vardı”, “Neleri eksik bıraktım” diye düşünülmeli, hatalar düzeltilmeli, eksiklikler giderilmelidir.
Sebepsiz hiçbir şey olmaz. Ne olursa, bizim yaptıklarımızın karşılığıdır.
Bir de sıkıntılı anlarda inanç devreye sokulmalıdır. Her şeyin Allah ‘tan olduğu hatırlanmalı ve isyan edilmemelidir. Sabır gösterilmelidir.
Bizim kötü gördüğümüz şeyde hayırda olabilir.
Ayrıca maddi sıkıntıları büyütmemek gerekir.
Ne olursa olsun intihar düşünülmemeli, her zaman Allah’a güvenilip, Allah’a dayanılmalıdır.
F- SAĞLIK İÇİN:
Peygamber (as) bir gün arkadaşlarına şöyle demiştir:
-“Allah aksırmayı sever, esnemeyi sevmez. Esnemek şeytandandır.
Esnemesi gelen kimse, mümkün olduğu kadar esnemeye mani olsun. Çünkü biriniz esnediği zaman şeytan ona güler.” (Buhari, Edep:125)
Bir başka zamanda: “Biriniz aksırdığı zaman iki avucu ile ağzını kapatsın ve sesini kıssın” demiştir. (Ebu Davut, Edep:90)
Demek ki esnemek sağlıklı değil, esneme geldiğinde esnememek için gayret gösterilecektir. Ağız yumulacaktır. Peygamberimiz hiç esnememiştir. Bunu düşünmek bile esnememek için güzel bir nedendir.
Esnemek, tembellik, gaflet işaretidir.
Öksürürken sağlık açısından arkaya dönmek ağzı elle veya mendille kapatmak gerekir.
G- DİN BİLGİSİ:
Ölüm anında neler yapılır?
- Helallaşılır.
- Bir isteği bir vasiyeti olup olmadığı sorulur.
- Borçları alacakları var mı sorulur.
- Kelime-i Şehadet, Kelime-i Tevhit getirilir, onunda getirmesi sağlanır.
- Yasin okunur, Kelime-i Tevhit getirilir. Bağırıp çağırarak yas edilmez. Edilirse, azabı artar.
- Günahlarının affı için dua edilir. İyi yönleri ile konuşulur. Ölü de olmayan şeyler söylenmez.
- Fazla bekletilmez. Cenaze töreninde nutuk çekilmez. Tekbir getirilmez. Bando çalınmaz.
- Borçları varsa çabuk ödenir, helallaşılır.
- Ölü için 7. – 40. – 52. gün ve gece düzenlenmez.
Kimin cenaze namazı kılınmaz?
- Açıkça inanmadığını söyleyenin,
- Irk kavgasında Müslüman’la savaşıp ölenin.
- Hırsızlık yaparken öldürülenin,
4-Namazımı kılmayın diye vasiyet edenin,
5-Vücudu tam oluşmamış düşük çocuğun.
6- Ölü doğan çocuğun.(Bir nefes alır verirse namazı kılınır.) 7- İntihar edenin namazı kılınır. Çünkü nasıl intihar ettiği bilinmez.
- İslam’dan çıkıp başka dine geçenin.
- Ana babasını öldürenin,
- Teröristin cenaze namazı kılınmaz.
H- BİR DUA EDELİM:
Tuvalete girerken:
-“Yazelcelâl ” denir.
Çıkarken :
-“Güfrâneke” (Allah’ım günahlarımı bağışlamanı dilerim.) denir.
I- BİR SÜRE EZBERLEYELİM:
ELEMNEŞRAHLEKE
Okunuşu:
-“Elem neşrahleke sadreke, veveza’nâ anke vizrake, Ellezi en gaza zahreke, verafe’naleke zikrak. Feinne mealusri yüsran inne mealusri yüsra. Feize ferağte fensab ve ilâ rabbike fergab.”
Manası:
-“Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? belini büken yükünü senden alıp atmadık mı? Senin şanını ve ününü yüceltmedik mi? Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. Boş kaldın mı hemen başka işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.”
İ- BUGÜN NELER ÖĞRENDİK?