KİMLERE SELÂM VERİLİR?

Kime selâm verileceğini Peygamber (as) bize şöyle bildirmiştir:

-“Küçük olan büyüğe, binek üzerinde olan yaya olana, yürüyen oturana, sayısı az olanlar çok olanlara selâm verir.” -Buhari, İsti’zan:5

-“Küçük olan büyük olana, erkek (uygunsa) kadına selâm verir.” -Büyük hadis Kül:4/7692

-“Bir topluluktan bir kişinin selâm vermesi, diğer topluluktan bir kişinin selâm alması yeterlidir.” -Büyük Hadis Kül:4/7689

Mezarlığa giden orada yatanlara selâm verir.Onlara: “Es-selâmü aleyküm ya ehlel kubur” der, veya “Es-selâmü ya ehlel kubur” der.

Bir husus da telefon konuşmalarında insanlar başta ve sonda ne diyecekleri konusunda tereddüt yaşıyorlar. Halbuki “Es-selâmü aleyküm” dense hiçbir sıkıntı olmayacaktır.

Telefonda selâmı telefon açan verir. Telefonu kapatırken de telefonu açan verir. Kendine iyi bak, görüşürüz, iyi günler… bunlar selâm yerine geçmez.

Kimlere selâm verilir: 

  1. Tanıdık-tanımadık herkese verilir:

İslam’a göre müslümanlar kardeştir. Bir müslümanın bir müslümana tanısın, tanımasın selâm vermesi, tanıyorsa hal-hatır sorması, ihtiyar ise, düşkün ise selâmdan sonra ihtiyacını gidermesi dini ve insani görevdir.

Bir gün bir sahabe Peygamber (as)’a:

-Hayırlı amel nedir ya Rasûlallah! der.

Peygamberimiz Ona:

-“İkramda bulunmak, tanıdığına tanımadığına selâm vermektir” buyurur. –Buhari, İman:6

  • Ev halkına selâm verilir:

Cenab-ı Allah Kur’an’da şöyle emrediyor:

-“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere geldiğinizi fark ettirip, ev halkına selâm vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir…” -Nur:27

Bu ayete göre evlere hemen girilmeyecek, girilince de selâm verilecektir.

Enes (ra) şöyle der:

 -“Allah Rasulü bana: “Ailenin yanına geldiğinde onlara selâm ver ki, sana ve ailene bereket olsun,” dedi. -Tırmızi İsti’zan:10

 Nur:61’de Cenab-ı Allah: “… evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selâm verin…” diye evde kimse olmasa bile selâm verilmesi uygun görülmüştür.

 Kendi evimizden başka evlere izinsiz, selâmsız girilmeyecektir. Ani bakışa, korkuya neden olunmayacak, evdekiler rahatsız edilmeyecektir.

 En fazla üç defa kapı çalınır. “Kim O?” denilirse, kapıyı çalan kendini tanıtır. Kapı çalınıp durulmaz. Kapı açılırsa, izin istenir, izin verilirse, içeriye girilir. Bir de kapıyı çalan kapının tam karşısında durmaz ve içeriye bakmaz.

 Peygamberimiz, kapıyı üç defa çalar, kapı açılınca kenarda dururdu. İçeriye bakmazdı. Bir hadislerinde: “Biriniz üç kere izin isteyip de kapı açılmaz ve kendisine izin verilmezse, geri dönsün” buyurmuştur. -Büyük Hadis Külliyatı:4/7736

 Kur’an’da buyrulduğuna göre; “Orada hiçbir kimse bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size “geri dönün!” denilirse, hemen dönün çünkü bu sizin için daha nezih bir davranıştır.” -Nur:28

Nur:62’de bir yerden ayrılırken izin istenmesi emredilmiştir.

Peygamberimiz (sav) hanımının odasına girerken bile izin istemiştir. “Bir yere girmek için izin isteyene selâm vermedikçe girmesi için izin verilmez” buyurmuştur. -Büyük Hadis Kül:4/7718

Yaser (ra) anlatıyor: “Bir adam Peygamber (as)’a:

-Annemin yanına girerken izin alayım mı? dedi.

Peygamber (as) On’a:

-Evet. İzin iste. Anneni çıplak görmek ister misin? dedi. O adam:

-“Hayır” deyince:

-Öyle ise izin iste” buyurdu” -Muvatta İsti’zan:1

İzin alınmazsa, olumsuz şeyler olabilir. Görülmemesi gereken şeyler görülebilir. Utanmaya, utandırmaya sebep olunabilir.

  • Çocuklara selâm verilir:

Selâm, dua olduğu için çocuklara da verilir. Çocukların selâma alıştırılması da çok önemlidir.

Peygamber (sav), çocuklara selâm vermiştir. Onların hal hatırını sormuş ve onlarla ilgilenmiştir.

Hz.Enes (ra) çocukken Ona Peygamberimiz şöyle demiştir. “Ey Enes! Ailene selâm ver ki sana ve ailene bereket olsun.” -Tirmizi, İsti’zan:10

Küçük çocuklara da Allah Rasûlü selâm vermiş,onlara: Es-selâmü aleyküm ya sıbyan (selâm üzerinize olsun ey çocuklar) derdi. -Prf.Dr.İbrahim CANAN, Peygamberimizin

Sünnetinde Terbiye:158

  • Peygamber (as)’a Salavat getiririz, Selam veriniz:

Peygamber (as)’a salavat getirmek, Cenab-ı Allah’ın emridir. Kur’an’da şöyle buyurur:

-“ Allah ve melekleri Peygambere çok salavat getirirler. Ey Mümünler! Sizde O’na salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” -Ahzab:56

Bu ayete göre, Peygamber (as)’a salavat getirmek ve selâm göndermek her müslümanın görevidir ve üzerine vaciptir.

Peygamber (sav)’i seven ve onun şefaatine nâil olmak isteyen, Peygambere salavat getirir. Bir hadiste: “Şefaatimi hak etmek isteyen üzerime çok salavat getirsin” buyurur. 

R.Salihın:1427

Peygamberimizi anan veya adını duyan salavat getirmekle mükelleftir. “Sallallahü aleyhi vesellem” veya “Allahümme salli ala Muhammed” der.

Allah Rasûlüne selâm göndermek isteyen de şöyle der: “Esselâtü vesselâmü aleyke ya Rasülellah” veya “Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü” der.

Bu selâm ve salavat Peygamber efendimizi sevmenin ve O’na bağlı olmanın alâmetidir. Salat ve selâm Peygamber efendimizin sevgisini kazanmaya ve şefaatini hak etmeye vesile olur.

Peygamber (as)’a selâm verdiğimiz bir yerde namazda Tahıyyattır. Miraçta Peygamber (as): “Ettehıyyâtü lillahi vessalavatü vettayyibat” demiş. Bunun üzerine Cenab-ı Allah’da : “Esselâmü aleyke eyyühenbiyyü verahmetullahi veberekatüh” (Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun ey Nebi) diyerek selâmı almıştır. Allah Rasûlü’de: “Esselâmü aleynâ ve âla ibadillahissalihin” diyerek karşılık vermiştir, (Allah’ın selâmı bizim ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun) demiştir.

Bir de Müslümanlar camiye (Allah’ın evine) selâm verirler. Buna “Tahıyyâtü-l Mescid” denir. Camiye giren, vakit müsait ise iki rekat mescid namazı kılarsa, caminin sahibine selâm vermiş olur.

e) Uzakta olanlara selâm göndeririz:

Uzaktakilere selâm göndermek dostluğun, sevginin, samimiyetin ifadesidir. Bu selâm dostluğu pekiştirir, ilginin devamını sağlar.

Gönderilen selâm emanettir. Mutlaka sahibine ulaştırılması gerekir. Selâm gönderilende selâmı ortada bırakmayıp almalıdır.

Bu şekilde uzaktaki dostlar birbirine dua etmiş olurlar. f)Verilen selâm alınmayınca ne yapılır?

İnancımıza göre selâm güzel bir şekilde verilecek, daha güzeli veya aynısı ile alınacaktır. Selâm vermemek, verilen selâmı almamak, selâmın faydalarını yok eder.

Selâm, mukabele edilmesi gereken bir dua ve bir vecibedir. Selâm vermeyen “bir selâm bile vermedi” denilerek kınandığı gibi, selâmı almayanda “selâmı bile almadı” denilerek kınanır.

Dinimizde selâmlaşmamak iyi görülmemiştir. Bir hadislerinde Peygamberimiz (sav) şöyle der: “İnsanların en acizi dua da aciz olan, en cimrisi selâmlaşmada cimri olandır.” Büyük Hadis Külliyatı:4/7717

Peygamber (sav) bir gün ashaba şöyle der:

-Yollara oturmayın. Onlar:

-“İşlerimizin bir kısmını orada görüyoruz” derler. Peygamber (as):

-“Öyle ise yolun hakkını verin” der. Onlarda:

-Yolun hakkı nedir Ey Allah’ın elçisi? Derler.

Allah Rasûlü onlara şu cevabı verir:

-“Yolun hakkı harama bakmamak, gelip geçeni rahatsız etmemek, iyiliği emredip kötülükten men etmek verilen selâmı almaktır.” –Büyük Hadis Külliyatı:4/7777

Eğer selâm verecek kişi, karşısındakinin selâmı almayacağını biliyorsa, ona selâm vermez.

Selam veren kişi, Allah’ın selâmını verdiğinde alınmadığını görürse o zaman verdiği selâmı “Aleyküm selâm” der, geri alır.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir