KİME MÜSLÜMAN DENİR?
Müslümanlık, bir söz, bir iddia değildir. Müslüman olmanın şartları vardır, bu şartları yerine getirirse Müslüman sayılır. Müslüman olmanın vasıfları vardır. Bu vasıflara sahip olana Müslüman denir. Etrafımıza baktığımız zaman adı Müslüman yani dünya Müslüman’ı insanlar görürüz. Bunların yanında inanışlarıyla, yaşayışlarıyla farklı olan hem dünya hem de ahiret Müslümanları vardır.
Bir insanın nüfus cüzdanında Müslüman yazması veya “ben de Müslüman’ım” demesi, Müslüman olması için yeterli değildir. İslam’ı yaşanmadıktan sonra gerisi kuru bir laftan ibarettir.
Müslüman, yaratılış sırasında Cenab-ı Allah’a verdiği sözü yerine getiren, vadinde duran kimsedir.
Müslüman, İslam’ın beş temel şartını şeksiz, şüphesiz kabul edip benimseyen ve gereğini yapan insandır.
Kimse kendini aldatmamalıdır. Yoksa sonunda pişman olanlardan olacaktır. Kurtulmak isteyen kendi kendine sormalıdır:
- Ben Müslüman mıyım? demelidir. Ve bu soruya cevap bulmalıdır.
- Neyimle, ne kadar Müslüman’ım? Müslümanlık hayatımın neresinde, evimin neresinde, işimin neresinde, eşim, çocuklarım ne ölçüde Müslüman? Demelidir.
Tekrar sormalıdır:
- Allah Resulü iki emanet bırakmıştı; Kur’an ve sünnet. Benim bu iki emanete yakınlığım ve alakam ne ölçüde? Bu halimle Allah bana “kulum” der mi? Mağfiret eder mi?
Peygamber (as) “Ümmetim” der mi? Sahip çıkar mı? Şefaat eder mi? Demelidir.
Tekrar sormalıdır:
- Beni gören kimseler bana ne der? Müslüman mı der, inançsız mı der, yoksa iki yüzlü riyakâr, münafık mı der?
Bize bakan:
- Şuna bak namaz da kılıyor derse o namazın bize ne faydası olur?
- Şuna bak bir de Müslüman geçiniyor ! derse, bizim yüzümüzden İslam ve Müslüman zarar görüyorsa, ne olur halimiz?
Unutmayalım İslam’ı yaşanır hale getirmeden, hayatımızda İslam’a yer vermeden, İslam bizi kurtarmaz.
Hz. Ömer (ra)’ın yardımcısı puta tapanlardanmış. Ona sormuş:
- Beni beğeniyor musun? Beni seviyor musun? Yardımcısı:
- Evet, demiş. Hz. Ömer (ra) ona demiş ki:
- Bu benim dinimin güzelliğindendir. Gel sen de Müslüman ol kurtul!” demiş. Onu İslam’a davet etmiş.
Bizde böyle bir güzellik var mı? Halimizle yaşantımızla etrafımızdakilere: “İmana gel, İslam’a gel!” deyip tebliğ görevimizi yapabiliyor muyuz?
Müslüman olabilmek, Müslüman kalabilmek için şeytan bize vesvese ile yaklaşınca, dünya ile yaklaşınca, karşı cinsle yaklaşınca, günah ve haramlarla yaklaşınca tavrımız çok önemli. O anda nefsimize ve şeytana yenik mi düşüyoruz. Yoksa Müslüman vasfımızı koruyor muyuz? İşte bütün mesele burada.
a- Müslüman nasıl olur?
Müslüman sözde değil özde Müslüman olmalıdır. Müslüman denilince, farklı insan akla gelmelidir. Kendisine bakılınca Allah, peygamber akla gelmelidir.
Hz. Ali (ra) peygamber (as)a şöyle sorular sormuş ve şu cevapları almış:
- Allah’a nasıl ibadet edeyim?
- Allah’ı görüyormuş gibi.
- Allah’tan ne isteyeyim?
- İki cihan saadeti ve bağışlanmak.
- Ben ne iş işleyeyim?
- Allah’ın ve Resulünün emirlerini yap.
- Ben nasıl kurtulurum?
- Helal yemek ve doğrulukla.
- Hak nedir?
- Ömür boyu Kur’an-a uymaktır.
- Rahatlık nedir?
- Allah’ın nur cemalini görmektir.
- Fesat nedir?
- Allah’a şirk koşmak ve kafir olmaktır.
- Vefa nedir?
- Kelime –i şahadet getirip, Allah’a verdiğin sözde durmaktır.
b. Kur’an-a göre Müslüman’ın Vasıfları:
Kur’an-da Müslüman’dan şöyle bahsedilmiştir:
- “O Allah ki size “Müslümanlar adını verdi. Öyle ise namaz kılın; zekat verin ve Allah’a sımsıkı sarılın.” (Hac.78)
- O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışlarda bulunanları sever. (Al-i imran: 134)
- “Gerçekten mü’minler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki namazlarında huşu içindedirler. Onlar boş ve faydasız şeylerden yüz çevirirler. Onlar zekat verirler. Onlar iffetini korurlar.
Onlar zinaya düşmezler. Onlar haddi aşmazlar. O Mü’minler ki emanetlerine, ahitlerine riayet ederler. Onlar namaza devam ederler. Böylece cennete varis olan bu kimseler orada ebedi kalıcıdırlar.” (Mü’minun: 1 – 11)
- “Gerçekten insan hırslı yaratılmıştır. Kendisine bir fenalık dokunduğunda sızlanır feryat eder. Ona imkan verildiğinde ise pinti kesilir. Ancak şu kimseler öyle değildir: Namaz kılanlar ki, onlar namazlarında devamlıdırlar. Mallarında ihtiyaç sahiplerine hak tanırlar. Ceza ve mükafat gününe inanırlar. Rablerinin azabından korkarlar. Irzlarını korurlar. Emanete ve ahitlerine sadık kalırlar. Şahitliklerini dosdoğru yaparlar. Namazlarında ihmalkâr davranmayanlar, işte bunlar cennetlerde ağırlanırlar.” (Meariç: 19 – 35)
- “Rahmanın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında incitmeden selam derler, onlar harcadıklarında ne israf ederler ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta yol tutarlar. Onlar Allah’tan başka bir tanrıya yalvarmazlar. Allah’ın haram kıldığı cana kıymazlar. Zina etmezler. Onlar yalan yere şahitlik etmezler. Boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile geçip giderler. Kendilerine Allah’ın ayetleri hatırlatıldığında kör ve sağır gibi davranmazlar. Onlara ebedi kalacakları cennet vardır.”
(Furkan: 63 – 76) diğer bazı ayetlerde de Müslüman’ın vasıfları şöyle sıralanmıştır:
- Yalnız Allah’a güvenip dayanırlar.
- Sadece Allah’a ibadet ederler, yalnız ondan isterler, ancak ondan korkarlar.
- Allah anıldığı zaman kalpleri titrer.
- Namazı dosdoğru kılarlar.
- İyiliği emreder, kötülükten men ederler.
- Sabrederler, isyan etmezler.
- Peygambere itaat ederler.
- Allah’ın verdiğinden Allah yolunda harcarlar.
- Yalana, günaha, harama bulaşmazlar.
- Boş şeylerden yüz çevirirler.
- Irzlarını korurlar.
- İsraf etmezler, cimri de olmazlar.
- Allah’a güvenip, Allah’a dayanırlar.
- Emaneti korurlar.
-Allah’ı çok zikrederler, ibadette gevşeklik göstermezler.
- Doğru dürüst yaşarlar.
c. Hz. Peygamberin hadislerine göre Müslüman’ın vasıfları:
Peygamber (as) Müslüman’ı şöyle tarif etmiştir: “Müslüman elinden, dilinden
Müslümanların emin olduğu kimsedir.” (Tirmizi, iman: 12)
- “Müslüman’ın her şeyi hayırdır. Sevinir, şükreder, üzülür sabreder. İki halde de sevap kazanır.” (Ramuz el – E-hadis: 314/12)
- Hayırlı Mü’min, ömrü uzun ameli güzel olandır. (Tirmizi, Zühd: 21)
- “Mü’minin her işi faydalıdır. Onunla yürürsün sana fayda verir. Onunla iş yaparsın sana fayda verir.” (Ramuz e’l – E-hadis: 231/7)
Diğer bazı hadislerde Müslüman’ın vasıflarından şöyle bahsedilmiştir:
- Müslüman güvenilir kimsedir.
- Kul hakkına riayet eder.
- Sünnet üzerine yaşar.
- Her işinde Allah rızası gözetir.
- Hedefi iyi bir kul olmaktır.
- Her şeyin hayırlısını diler.
- Bid’at ve hurafelerden kaçar.
- Her zaman hesap vermeye hazırdır.
- Herkese iyi davranır.
- İşine, sözüne sadıktır.
- Örnek kimsedir.
Bunlar Müslüman’ın belirgin vasıflarındandır.
İyi Müslüman olmak için dinin yaşanması gerekir. Öyle namazsız, Kur’ansız iyi Müslüman olunmaz.
İyi Müslüman olmak için:
- Helalden kazanmak helalden yiyip içmek,
- Değil haramdan, günahtan, mekruhlardan ve şüpheli şeylerden kaçınmak gerekir.
- İyi Müslüman, yaptığını güzel yapar, sözün güzelini söyler.
- İyi Müslüman, faydacı kimsedir.
- Müslüman’ın imanı onu her olumsuzluktan alıkoyar.
Mevlana: “Nice insanlar gördüm üzerlerinde elbiseler yok. Nice elbiseler gördüm içlerinde insan yok” demiş. Adam Müslüman’ım diyor, bütün olumsuzluklar üzerinde kendisinde bulunması gerekenler yok.
Müslüman değişik insandır. Onun vasfı, değişir ve değiştirir.
Bugün bir çoklarının İslam anlayışını değiştirmesi lazım. Nüfus cüzdanı Müslümanlığından, levha Müslümanlığından kurtulup, gerçek Müslüman kimliğine kavuşması lazım. Birçoğumuz astığı dini bir levhayı okuyacak durumda değildir. Bundan da önemlisi, kutsal kitabı Kur’an-ı Kerimi okuyamamaktadır. Müslümanlığımız sanki zorla kıyılan nikah gibi. Müslüman gibi mi yaşayalım, ehli dünya gibi mi yaşayalım, bir türlü karar veremiyoruz.
Müslüman, “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler vallahi inancımdan vazgeçmem” diyen peygamberi gibi Allah’la yaptığı antlaşmaya sadık kalmadıkça gerçek Müslüman olamaz.
d. Genel olarak Müslüman’ın vasıflarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
- Olaylardan ders alır ve öğüt dinler.
- Allah’ın kullarını özellikle inananları kardeş bilir.
- Allah’ı affedici olarak bilir.
- Öncelikle Allah’ın emirlerine boyun eğer, sünnetten ayrılmaz ve kendisini Allah’a yaklaştıracak nafileleri terk etmez.
- Söz söylediği zaman güzel söyler, iş yaptığı zaman güzel ve tam yapar.
- Haksızlıktan, zulümden kaçınır. Başkalarına yardım eder, hayır da yarışır.
- Sabretmeyi, şükretmeyi sever. Kendisine iyilik yapanlara teşekkür eder.
- Günah ve haram olan şeylerden kaçar. Günaha düşmeyi ateşe düşmek olarak kabul eder.
- Kötülerden uzaklaşır, doğrularla beraber olur.
- Kur’an-ı Kerimi rehber, Muhammed (as)ı önder kabul eder.
- Öğrenmeyi sever, bildiği ile amel eder.
- Nefsini düşman bilir. Şeytana uymaktan hoşlanmaz.
- Komşuları ile iyi geçinir. Haklarına riayet eder. Her konuda güven verir.
- Yalan söylemez, vaadinde durur ve her konuda güvenilir kimsedir.
- Müslüman, haya sahibidir, sade bir hayat sürer. Eline, beline ve diline sahip olur.
- Müslüman’ın iyilikleri, ibadetleri devamlıdır.
- Fitneye, ayrılığa sebep olacak şeylerden uzak durur.
- Kendisini Allah’tan uzaklaştıracak olan gafletten uzak durur.
- Dinin emir ve yasaklarına karşı duyarlıdır. Günah ortamlarından uzak durur.
- Dua etmeyi, tevbe etmeyi asla ihmal etmez.
- Cimri de olmaz, israf da etmez. Orta yol tutar, iktisatlı olur.
- Öleceğini unutmaz ve ölümden sonrasına hazırlanır.
- Af edici olur, hoş görülü olur.
- Mal toplama hırsı taşımaz. Allah’tan gelene razı olur.
- Nimetinde musibetinde imtihan olduğunu bilir. İyiliklerle şımarmaz, musibetle isyan etmez.
- İyiliğe öncülük eder, kötülüğe çığır açmaz.
- Boş ve manasız şeyleri terk eder, güzel yaşar, güzel ölür.
- İnsanların kusurlarını yüzüne vurmaz. Kimse ile alay etmez. Başkalarının sırrını yaymaz.
Fazla uzatmaya gerek yok. Konuyu şöyle özetleyelim:
Müslüman olanın kötülüklerle, günahlarla ve haramlarla uzaktan yakından ilgisi olmaz. Müslüman işi hep hayırdır. Çünkü onun Allah katında değeri vardır.