KADIN KOCASININ İZNİ OLMADAN SADAKA VEREBİLİR Mİ?

            Kadın, üzerine borç olan sadaka, öşür ve zekat gibi sorumluluklarını kocasına sormadan verir. Bu onun üzerine borçtur.

            Eğer mal kadına ait ise, o zamanda verilmesi gereken hayır kurumlarına, ihtiyaç sahiplerine, ufak tefek yardımlarda bulunabilir. Buna izin gerekmez. Hatta evin ihtiyaçları için bırakılan paralardan artan kısmındanda kapıya geleni boş döndürmemek için birşeyler verilebilir.

            Eğer mal, kocaya ait ise; onun izni olmadan onun parasından sadaka veremez, hayır yapamaz, izni olmadan kocasından parasından harcamada bulunamaz. Kocasının haberi ve izni olmadan cebinden para alamaz, yiyip içmeye de olsa para harcayamaz. Ancak koca, zengin, ama evi ve çocukları için zorunlu giderlere para vermiyor ve harcamıyorsa, o zaman kadın, ancak ihtiyaç kadar kocasının cebinden alıp harcamada bulunabilir. Bunda günah yoktur.

            Büyük çapta hibe konusuna gelince bu biraz farklıdır. Bir kadın ziynetlerini peygambere getirir:

-“Ben bunları hibe ediyorum ya Rasûlallah” der.

            Hz. Peygamber kadına :

            -Kadının kendi malından da olsa, kocasının izni olmadan caiz değildir. Sen izin aldın mı? der. Kadın:

            -“Evet deyince peygamber kocasına adam salıp izin verdin mi?” diye sordurur. Kocası “evet” deyince peygamberimiz kadının hibesini kabul etmiştir. (K. Sitte : 17/2389)

            Bazen bacılarımız mânevi yönden etkileniyor; yüzük, küpe, bileziğini veriyor, bu örneği unutmasınlar. Düzeni bozacak, huzuru kaçıracak işler yapılmazsa daha uygun olur.             İslâm’a, islâm ahlakına en uygun olan, eşler arasında güvenin sarsılmaması, aile düzeninin bozulmaması için bacımız bir iş yapacağı, bir alışveriş edeceği zaman, eşine danışması, onunla istişare etmesi ve eşinin gönlünü almasıdır.

            Kadın, ancak şu durumlarda izinsiz dışarıya çıkabilir.

            1-Kadının yanında mahrem hısmı varsa farz olan hacca gidebilir. Burada koca hakkı farzın önüne geçmez.

            2-Kadın başkalarında olan hak ve alacaklarını gidip alabilir.

            3-Koca, dini öğrenme konusunda kadına yardımcı olmuyorsa kadın dini toplantılara gidebilir.

            Çünkü bir müslümanın dinini öğrenmesi, ibadetlerini kulluk görevlerini bilmesi, kadın olsun, erkek olsun üzerine farzdır. Kocası bu konuda yardımcı olamıyorsa, izin vermelidir ki, vebâlden kurtulsun. İzin vermezse kadın aile yuvasına zarar getirmeyecek şekilde cemat toplantılarına gider. Peki izin almadı. Dinini bilmek farz olduğu için Allah’ın emri, kocasının izninden önce gelir.

            Peki gittiğini kocasından gizlerse yalan olmaz mı? Kadın gezmeye giderse, o zaman yalan olur. Dinini öğrenmek istiyorsa gidebilir yalan olmaz.

            4-Koca, haftada bir ana babaya gitme ayda yılda bir yakınlarına ziyareti engelleyemez.

Kadın aynı gün içinde ziyaret yapabilir. Hastalık varsa, başka bakacak yoksa, kadın ana babasına elbette bakacaktır. İzin olmasada bakar. (Prof. Dr. H. Döndüren Aile İlmihali : 252) ANNE, BABA, AKRABA, KOMŞU ZİYARETİ İÇİN İZİN GEREKLİ Mİ?

            Cenab-ı Allah Kur’anda, Allah’a ve Rasûlüne itaatten sonra ana babaya itaati ve onların hakkına riayeti emrediyor. Ana baba, insanın varlık sebebidir. Evlatları üzerinde ödenemiyecek kadar büyük hakları vardır.

            Eğer yakın yerde iseler, koca sık sık olmasada zaman zaman ana babasına ziyaret için izin vermelidir. Çünü ana babanın gönlü alınırsa, o yuva daha huzurlu olur. Allah onlara da kendilerini unutmayan, gönüllerini hoş edecek evlatlar verir.

            Kayınpeder ve kayın valideyi bakmak damadın üzerine farz değildir. Ancak eşinin hatırı için ilgilenir ve bakarsa, bu onun iyiliğinden ve helâl süt emmiş olmasındandır.

            Bugün herhangi bir insanla bile ilişkiyi kesip atamıyoruz, hayat arkadaşımızın ana babası ile ilişkiyi nasıl kesip atalım? Bu bakımdan eşinin ana babası ile görüşüp yardımcı olmasını engelleyen kimse, günaha girer.

            Eşinin ana babasının eve gelmesine karşı çıkanda günaha girer. Ancak girip çıkmasında sakınca yoksa.

            Eşine, “sen evlendin, o evden çıktın. Ana babanı bakmak mecburiyetinde değilsin” diyerek ana babaya ziyarete izin vermemek doğru değildir.

            Evlendikten sonra kadın, kocasına tabidir. Kocasının meşru olan isteğine uymak zorundadır.             Kadın, çok iyi tanıdığı, bildiği, kendisine yakın olan kimselerin evine islâmi açıdan sakınca yoksa gidebilir. Ancak eşi gitmesine izin verirse gidebilir. Yoksa, kocası eşinin gitmesini istemiyorsa, gidemez. Hatta yakın komşusuda olsa girip çıkamaz.

            Kadın izinsiz yolculuğa çıkamaz, zorunlu çıkışların dışında gezmeye gidemez.

            Kadın, kocasının istemediği, dinin müsaade etmediği kılık kıyafetle evden çıkamaz.

Evin dışında kadın, giyimine, konuşmasına ve tavrına dikkat etmelidir. Kocasına laf getirmemeli, nikahına ve iffetine gölge düşürmemelidir.

            Bir hocam vardı şöyle derdi :

            “Başıboş yaşayan, izinsiz gezmeye çıkan kadını şeytan rahat bırakmaz. Hele açık saçıksa ona yaklaşır; nasıl günaha sokabilecekse, binbir türlü tuzak kurar.”

            Kadın, meşru olmayan bir iş için kocası, izin versede zorlasada yapmaz. Çünkü Allah’ın emri daha önce gelir. Yani Allah’a isyan varsa kocaya itaat olmaz.   

Kocanın istekleri de insan fıtratına, dine ters olamaz. Meselâ; kötülük yapmasını istemiyeceği gibi “Namaz kılmayacaksın” da diyemez, örtünmeyeceksin” diyemez. Derse, kadın kocasına değil, Allah’a itaat eder.

0
Tags :

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir