KABİR- SORGU- AZAP

Kabir, ikinci hayatın başlama yeridir. Kabirde bütün kapılar kapanır. Dünya her şeyi ile geride kalmıştır. Sevdiklerimiz kabir kapısından içeri giremez. İnsan ameli ile baş başadır. Ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurlarından bir çukur.

  • Ölüme hazırlığı, mezar satın almak zannedenin vay haline!
  • Ölümü yok olmak zannedenin vay haline!
  • Kabiri ebedi istirahat yeri zannedenin vay haline!

Peygamberimiz: “Ölü kabre konulunca kabir ana: Ey Âdemoğlu, yazıklar olsun sana ne diye beni düşünmedin?” der, demiştir. 

Hazır olmak hazır gitmek lazım. Dünyadaki hiçbir şeye güvenmemek gerekir. Çünkü oraya lüks arabalarla gidilmiyor.

        Şair: “Yoklansın kafası mezarda her ölenin,

                Farkı var mı bakalım hükümdarla kölenin” diyor. 

Yunus da:

        “Gidenleri görmez misin?

        Yer altına girmez misin?

        Hak katına varmaz mısın?

        Nice olur halin ey gafil” diyor.

        Bir ilçeye atanan kaymakam, ileri gelenleri ziyaret etmek ister. Birkaç yere girdikten sonra bir hoca efendiden de bahsederler. “Ona da gidelim” der.

        Hoca dar ve karanlık bir yerdedir. Kaymakamın girmesi ile çıkması bir olur. Hoca: “Gel gel! Buradan daha dar ve daha karanlık yere gireceksin” der.

        Adamın biri dar yerlerden hep korkarmış, ölmüş, tabuta koymuşlar, kaçamamış, tabutu götürenler “ Yazık oludu genç yaşta öldü” diyorlarmış, yakınları da ağlıyormuş…

        Adamın yapılacak o kadar çok işi varmış ki, canını alırken Azrail sormamış bile… O hala o işlerini, dünyadaki yakınlarını düşünüyormuş ve üzülüyormuş.

Bir ses “geçti geçti” diyormuş.

O sevdiği kimseler, namaz kılıp, mezarlığa götürüp, karanlık, dar, korkulu bir çukura; böceklerin, yılanların, akreplerin uğradığı kabre gömmüşler. O:

  • “Gitmeyin, beni burada yapayalnız bırakıp nereye gidiyorsunuz?” diye bağırıyormuş.

Yanındaki mezardan bir ses “Sus, ne bağırıp duruyorsun, onlar seni duymaz ve burada bağırılmaz” demiş.

Bir başka ses de:

  • Kabir de mi uyandın? “Yazık yazık” demiş ve: “geçti geçti” diye ilave etmiş.

Bundan sonra da demiş ki:

  • Eyvah! Yazık oldu bana, şimdi ne olacak benim halim!…
    • *              *

        Kabirler dışarıdan görüldüğü gibi görülmemelidir.

        Cenaze musalla taşından kalkar kalkmaz sorgu sual başlamaktadır. İsa peygambere atfen: “Musalla taşı ile kabir arasında 40 sual sorulur,” demiştir.

        Bir hadiste: “Cenaze defnedildikten sonra onun için dua edin. Zira o sorgulanmaktadır,” buyurmuştur. (R.Salihin:950)

  • “Kabirde ölü boğulmak üzere olan kimseye benzer. Dua bekler ve dua edilince sevinir.” (Ramuz el-Ehadis:368/10)

“Fatiha dilencisi değilim, ölümü çöplüğe atıversinler” diyen zavallılar yandı. Onların hiçbir nasipleri de olmaz.

Adam dalda cıvıldaşan kuşlara bakmış, hüzünlenmiş “Ne sorgu var, ne de azap” demiş…

Kabirde Münker-Nekir adlı melekler soracak

  • Rabbin kim?            Dinin nedir?             Kitabın nedir?
  • Peygamberin kimdir?
  • Kıblen neresiydi?

Kabirde sorgu azap yok diyene de:

  • Kabirde sorgu yok mu? Azap yok mu? Diyecekler. 

İğneden ipliğe her şey sorulacak, ver verebilirsen hesabını…

  • *              *

        İnsan dünyada yaptıklarının ve yapacaklarını hesabını kabirde vermeye başlayacaktır. Duruma göre kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur.

        Kabrin sessizliğine bakıp her şeyin yolunda olduğunu, oradakilerin istirahata çekildiğini zannetmeyelim. Peygamberimiz (sav) Hz. Osman’a: “Gördüğüm manzaraların hiçbiri kabir kadar dehşet veriri ve ürkütücü değildi!” demiştir. (Tirmizi, Zühd:2308)

        Kabir ehli için Allah Resulü şöyle bilgi veriyor:        “Kabir ahret duraklarından ilk duraktır. Kim ki kabirde işi kurtardı, arkası iyidir. Kimde kabirde işi kurtaramadı, gerisi kötüdür.” (Ramuz el-Ehadis:105/12)

  • “Eğer ölüleri gömmekten kaçınacağınız endişesi olmasaydı, kabirde olup bitenleri benim duyduklarımın bir kısmını size de duyurmasını Allah’tan dilerdim.” (Müslim:Cennet:67/7)

Kabir azabı bedene değil ruhadır. Otopside ölüye bakıp azap izi yok denirse yanlış olur.

Ölü kendisi için yapılan feryattan bile azap görür.

Peygamberimiz iki kabrin başından geçerken: “İkisi de azap görüyor: Biri idrar sıçramalarından, diğeri de dedi-kodu yapmaktan,” demiştir

Kabir ibret alınacak yerdir. İbret almayan bomboş gidenlere kabir: “ Yazık sana niye beni düşünmedin!” diyecektir. Dünyayı dar gören dünyaya sığmayanlar bir gün iki metrelik kabre sığacaklardır.

Bir hadislerinde peygamber (as) şöyle buyurur:

  • “Cehennem ehli cennetteki yerine görür ve “Keşke Allah bana da hidayet verseydi de, ben de orada olsaydım” der. Cennet ehlide cehennemdeki yerini görür “Ya Allah bana hidayet vermeseydi halim ne olurdu?” der şükreder.” (Ramuz el-Ehadis:342/1)

Kabirdekilerin halini yaşayanlar bilmez ama kabirde yatanlar yaşayanlardan haberdar olur. Telkini duyar, selamı alır yapılan hayırdan okunanlardan haberdar olur. Yakınlarının iyi haline sevinir kötü haline üzülür.

Peygamber Efendimiz kabre konan kimsenin orayı birer birer terk eden yakınlarının ayak seslerini duyduğunu söylemiştir. (Buhari, Cenaiz:86) Bir de Bedir savaşında öldürülen bazı İslam düşmanlarına adlarıyla hitap ederek “Rabbinizin size haber verdiği şeylerin gerçek olduğunu şimdi gördünüz, değil mi?” diye seslenmiş, “Onlar seni duyar mı, fakat cevap veremezler” diye soranlara da “Evet, tıpkı sizin gibi duyarlar” buyurmuştur. (Müslim,

Cennet:77)

  • *              *

B-KABİR ZİYARETİ

        Kabirdekiler ziyaret edenleri tanır başından okunanları işitir. Onun için peygamber (as):

“Kabirleri ziyaret edin, çünkü kabir ziyareti ölümü hatırlatır.” (Tirmizi Cengiz:60)

  • “Bir kimse ana babasının veya başka birinin kabrini ziyaret eder ve Yasin okursa,

Allah ona Yasin’in her harfi kadar mağfiret eder,” buyurur. (Ramuz el-Ehadis:422/4)

  • “Ölü için Yasin okunursa, azabı hafifler.” (Age:79/4)
  • “Ölüleriniz için Yasin okuyunuz.” (İ.Canan,Hadis Ans:15/81) buyuruyor.

Kabir ziyareti bid’at işlenmeden, kabir ehline sıkıntı vermeden yapılmalıdır. Abdestli gidilmeli, varınca selam verilmeli, dua edilip Kur’an okunmalıdır. 

Kabirde dikkat edilecek hususlar kısaca şunlardır:

  • Bir kucak mersinle gidip, somurtulmaz.
  • Mezarlar üzerinde gezilmez, oturulmaz.
  • Mezarlıktan bir beklenti içine girilmez.
  • Mum yakılmaz, çaput bağlanmaz.
  • Mezarlıkta kurban, adak kesilmez, namaz kılınmaz.
  • Mezarın taşı, toprağı öpülmez.
  • Para ile hatim, Yasin satın alınmaz, okutturulmaz. Yasin bilmeyen, Fatiha suresini ve üç ihlâs suresini okur dua eder.
  • Mezar başında ağlayıp sızlanmaz.
  • Mezarlıkta sessiz olunur, yatanlardan ibret alınır. 
  • Kabir toprağı büyü malzemesi olarak kullanılmaz.
  • Masraflı kabirler yapılmaz. Süslenmez. Kabrin üstünün açık olmasına dikkat edilmelidir. Masraflı kabir içindekine sıkıntı verir.
  • Kabrin iki tarafında ağaç dikilmeli, üzeri yeşillik olmalıdır
    • *              *

        Mezar akıllı insanlara çok şey söyler. Orada yatanlar bizim gibi öleceklerini akıllarından getirmiyordu. Ama öldüler, bize de “sen de öleceksin” derler. Onların ölmeden çok şeyleri vardı, hepsini koyup gittiler çok işleri vardı, bitiremeden gittiler.

        Mezar taşına kimliğinin yanına mesaj verici şeyler yazılabilir. Ağa, şeyh, bey, paşa gibi kelimeler yazılmaz. “Koca dayağından, hanım derdinden, kayınvalide kahrından öldü” yazılmaz. Kin intikam sözleri yazılmaz.

        Bir mezarlığın kapısındaki şu iki mısra beni çok etkilemiştir:

        “Yoklansın mezarda kafası her ölenin

        Farkı var mı bakalım hükümdarla kölenin.”

        “Çıkmışsa ilahi emir bahane bol

        Toprakta başlar toprakta biter bu yol.”

*              *              *

        C-DİRİLİŞ

        İnsan öldükten sonra bedenden ayrılan ruh manevi derecesine göre berzah âlemin de durur. Diriliş emri ile tekrar ayrıldığı bedenle buluşur.

        İnkârcılar, ölüm son ahret yok, sorgu yok, hesap yok derler. Akşam yatıp sabah kalktığı gibi, toprağa atılan tohumun yeşermesi gibi dirileceğine inanmazlar.

        Yapılanların karşılığının bulması, adaletin gerçekleşmesi için hayatı ölümü yaratan Allah ahretti de yaratmıştır. 

        Bu gün birçoklarının ahret hassasiyeti yok. İşi gücü fani dünya, işi gücü mal, para hep tercihini dünyadan yana yapıyor. 

        Cenab-ı Allah Kur’an’da şöyle haber verir:

  • “Onlar kıyameti yalan saydılar. Biz ise kıyameti inkar edenler için alevli bir ateş hazırladık.” (Furkan:11)
  • “İnsanların hesaba çekilecekleri gün yaklaştı. Hal böyle iken onlar gaflet içinde yüz çevirdiler.” (Enbiya:1)
  • “Görmez mi ki insan biz onu meniden yarattık. Birde bakıyorsunuz ki apaçık düşman kesilmiş. Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: “Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek” diyor. De ki: “Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek çünkü o her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.” (Yasin:77-79)
  • “O gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. O gün herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır. O gün bir takım yüzler parlak, güleç ve sevinçlidir. Yine o gün bir takım yüzlerde keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.” (Abede:34-42)
  • “O gün zalim kimse pişmanlıktan ellerini ısırıp şöyle der: “Keşke o peygamberle birlikte yol tutsaydım. Yazık bana, keşke falan sapığı dost edinmeseydim.”” (Furkan:27-28)
  • “O gün cehennem gösterilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne faydası var? O zaman insan: “Keşke burası için bir şeyler yapıp gönderseydim,” der.” (Fecr:23-24)
  • “Keşke toprak olsaydım! Diyecek” (Nebe:40) yaşadığına, insan olarak yaratıldığına pişman olacak.
    • *              *

        İnsan, sanki sorulmayacak, yaptıklarının hesabını vermeyecek, hakları iade etmeyecek gibi yaşıyor.

        Allah görüyor, Allah biliyor ve Allah soracak. Herkes hak ettiğini bulacak.

        Yapma etme denilince eh! Ehbe! Diyenler oluyor. Ahrette görüşürüz, iki elim yakanda diyene gülüp geçenler oluyor. Bunlara Allah dünyada bir bela bir musibet verebilir. Bir zalimle onu cezalandırabilir. Bir şeyle mahrum bırakılabilir.

        Şair: “Allah tokadının sedası yoktur

                Vurduğu zaman devası yoktur,” demiştir. Ahrette ceza ise daha ağırdır.

        Hz. Peygamber soruyor:

  • “Müflis kimdir?” cevap verirler:
  • “Parası olmayan” derler.

Hz. Peygamber: “Müflis, namaz, oruç ve bazı iyi amellerle geldiği halde, falana sövdüğü, falana iftira ettiği, falanın hakkını yediği, haksızlık yaptığı için iyilikleri hak sahibine dağıtılan kişidir. İyilikleri tükenirde hak sahiplerinin hakları kalırsa, sonra da cehenneme atılır. İşte iflas eden kimse budur.” (Müslim, Birr:60) buyurur.

Ahrette kaçmak için hile yok, torpil yok. “İnsanlar her şeyden hesaba çekilecekler. Diller, eller, ayaklar şahitlik edecek.” (Nur: 24) İtiraz yok inkar yok. Bir hadiste: “Boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hakkını alacak,” buyrulur. (Müslim,Birr:60) insan öleceğini unutmamalı, Allah’a hesabını vereceğini unutmamalı. Yerin üstü gibi altı da var. Biri borcunu tam ödemeye çalışıyordu: “Yerin üstünde ödeyemezsem altında nasıl öderim,” diyordu. Bana borcu olan biri beni görünce yönünü, yolunu değiştiriyordu. Bir gün karşılaştık: “Ahrete mi kaldı, orada nereye kaçacaksın?” dedim.

İtirazcının biri Hz. Ali’ye sorar:

  • “Allah bu kadar insanı nasıl hesaba çekecek?” cevap verir:
  • “Nasıl rızıklandırıyorsa, öyle!…

Bir hadiste bildirildiğine göre, “Kıyamet gününde öncelikle beş şeyin sorgulaması yapılacaktır:

  • “Hayatı nerede ve nasıl geçirdin?
  • Bilgini nerelerde kullandın?
  • Malını nereden kazandın?
  • Malını nerede harcadın?
  • Gençliğini, sağlığını ne şekilde yıprattın?” (Tirmizi,Kıyamet:2532)

Bir başka hadiste de şöyle haber verilir:

  • “Allah azabı en hafif olan cehennemliğe sorar:
  • Eğer dünya her şeyi ile senin olsaydı, şu azaptan kurtulman için verir miydin? O kişi:
  • “Evet” der. Ona şöyle denilir:
  • “Senden çok daha azı istenmişti!” (İ.Canan Hadis Ans:14/223)  Cehenneme getirilen yaptıkları hatırlatılınca:
  • “Keşke hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydin” der. (Fecr:23-24)

“O günahkârlar Rableri huzurunda başlarını öne eğecekler” Rabbimiz gördük duyduk şimdi bizi dünyaya gönderde iyi işler yapalım” diyecekler. (Secde:12)

  • “Onlar ateşin karşısında durdurulup “Ah, keşke dünyaya geri gönderilsek de bir daha Rabbimizin ayetlerini yalanlamasak ve inananlardan olsak” dediklerini bir görsen!” (Enam:27)
  • “İnkâr edenler zaman zaman keşke bizde Müslüman olsaydık, diye arzu ederler.” (Hıcır:2)
  • Bir size yakın bir azap ile sizi uyardık o gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi: “Keşke toprak olsaydım!” diyecektir. (Nebe:40)

“Zerre kadar hayır işleyende mükâfatını görecek, şer işleyen de cezasını çekecek.”

(Zilzal:7)

Şöyle anlatmışlardı: “Adamın elleri yüzü yanıkmış, sebebini sormuşlar, kefen hırsızı

olduğunu, durumunu bilen hakimin ona “şu parayı al, benim kefenime dokunma” demiş.

Hakim ölünce, bir koyundan iki post deyip kabri açmış bir ses duymuş şu konuşmayı dinlemiş:

  • “Bunun eli dili ayağı gözü sağlam yalnız sağ kulağında bir akıntı var.” Sesini duymuş, dinlemiş.
  • “Neden?
  • Bunun arkadaşı biri ile davalı oldu ikisini de dinledi. Arkadaşını haksız buldu. Ama arkadaşını can kulağı ile dinledi.
  • Verin cezasını” sesini duymuş. Demiş ki:
  • “Tam o sırada kabri bir alev sardı benim ellerim yüzüm yandı.” 

Kıyamet günü Allah kulun kötü amellerini önüne koyup soracak.

  • “Beğendin mi?” kul:
  • “Hayır!” diyecek.
  • “Senin beğenmediğini ben nasıl beğeneyim.”
  • “Ben sana peygamber, kitap göndermedim mi? Uyarmadım mı?” kul:
  • “Evet” diyecek. Allah:
  • “Niye uymadın öyleyse?” diyecek. Gene soracak:
  • “Farzları, vacipleri ne yaptın? Peygamberime uydun mu?
  • Benim rızam için ne yaptın? Kullarım için ne yaptın? Kendin için ne yaptın?” Kul susacak. Allah:
  • “Ben seni bunun için mi yarattım?” diyecek.
    • *              *

        Hesap verme bitince herkes amel defterini öğrencinin karne alması gibi alacak, ne kadar insanmış, ne kadar Müslüman’mış öğrenecek.

        Dünya da her iş, her söz, her düşünce Kiramen Katibin tarafından yazılıyor, tespit ediliyor. Bizim kamera ile çekim yaptığımız gibi filme alıyorlar. Bunlar amel defteri olarak önümüze konacak “oku kitabını!” denilecek.

“Kitap ortaya konmuştur; suçları orda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsünüz. Vay halimize! Derler bu nasıl kitapmış? Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın yaptıklarımızın hepsini sayıp dökmüş. Böylece yaptıklarının karşılığını da bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” (Kehf:49)

  • “Kimin kitabı sağından verilirse kolay bir hesapla hesaba çekilecek ve sevinçli olarak ailesine denecek. Kimin de kitabı arkasından verilirse, derhal yok olmayı isteyecek, alevli ateşe girecektir. Zira o dünya da ailesi için mal mülk sebebiyle şımartılmıştı.”(İnsikak:7/13)
  • Kitabı sol tarafından verilenler: keşke bana kitabım verilmeseydi. Hesabımı hiç görmemiş olsaydım. Keşke ölümle yok olup gitseydim. Malım bana bir yarar sağlamadı, gücüm tükenip gitti. Allah, cehennemin muhafızlarına emreder: “Tutun onu, ellerini boynuna bağlayın, sonra onu alevli ateşe atın.” (Hakka:13/31)
    • *              *

        Amel defterine göre bazılarına cennetin kapıları açılacak, bazılarına da cehennemin kapıları açılacak.

        Cenneti cehennemi inkar edenler var olduğunu görecek, cennet cehennem dünyadadır diyenler ahrette cennetin ve cehennemin varlığını görecek.

        Allah her kulu için cennette de cehennemde de yer ayırmıştır. Kul nereye gitmek ister, nereye hazırlık yaparsa oraya gidecek cennet kendisine talip olanları cehennem de kendisine talip olanlarındır.

        Cennet de cehennem de dünyada kazanılır. Cehennemlik iş yapan cehenneme, cennetlik iş yapan cennete gider.

        Cennet cehennem kimsenin tasarrufunda değildir. falan cennetlik, falan cehennemlik diyemeyiz. Papazların vaftiz, aforoz yetkisi elimizde yoktur.

        Herkes cehenneme uğrayacak denince biri: “Biz ne diye namaz kılıyoruz öyleyse!” diye çıkışıyor, namazı bırakıyor. Evet herkes cehennemin üzerinde kurulu olan köprüden geçecek ibadetler cennet için yapılmaz. Kimse kesin cennetlik oluğuna inanmamalıdır. İnancımıza göre korku ile ümit arasında olmalıdır. İyi hali son nefese kadar korumalıdır. 

        Cehennemden bahsedince “Ne olmuş, günahımız kadar yanar çıkarız.” İfadesiyle cehennemi küçümseyenler oluyor.

        Cennet, imanla giden iyi ameller işleyenlere verilecek bir mükafattır. Ödüllendirme yeridir. Şöyle bildiriliyor:

  • “Kim Allah’a peygambere itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennete koyacaktır.” (Nisa:13)
  • “Rab olarak Allah’ı din olarak İslamı, peygamber olarak Muhammed’i seçip beğendim diyenden daha güzel sözlü kimdir? O, cenneti hak etmiştir.” (Ebu Davut,Vitr:26)

İki arkadaştan biri, kıyamet günü arkadaşını arar, bulur. Bana sende ahrette dirilmeye inananlardan mısın? Biz toprak olduktan sonra diriltilip cezalandırılacak mıyız? Diyordun der ve arkadaşını cehennemin ortasında görür ona: “Yemin ederim ki, sen az daha beni de helak edecektin. Rabbimin hidayeti olmasaydı şimdi bende cehenneme girenlerden olurdum,” der (Saffat:50-59)

Cennet de cehennem de şuanda mevcuttur. Kur’an’da:

  • “Kafirler için hazırlanmış olan cehennem ateşinden sakının.” (Al-i İmran:131)
  • “Takva sahipleri için hazırlanan cennete koşun.” (Al-i İmran:133) Peygamberimiz miraçta cenneti cehennemi görmüştür. (Necmi:13-15)

Nerededir? Denirse Allah bilir.

  • *              *

        İslam’a inanmayanın durumu nedir?

        Falan şu hizmeti gördü, falan şunu icabetti o cennete girmeyecek mi? O girmeyecekse, falan mı girecek? Gibi sorular soruluyor.

        Cennete girmek için iman etme şartı vardır. Peygamberimiz:

“İman etmedikçe cennete giremeyeceksiniz,” buyurmuştur. (Müslim İman:93)

        İnançsızın mükafatı dünyadadır. Kazandığı para, itibar, gördüğü iltifat, adının anılması onun mükafatıdır. Bir hadiste:

  • “Kafir bir iyilik yaparsa ona karşılık dünyalık verilir. Mümine gelince Allah onun iyiliğinin karşılığını ahrete saklar, ona dünyada rızık verir.” (R.Salihin:431)

Buluğ çağına gelmemiş ölen kafir çocukları mükellef olmadıkları için hesaba çekilip, cezalandırılmaz. Onlar ana babalarından dolayı sorumlu olmazlar. (İsra:15 + En’am:164)

Kur’an’da Allah şöyle buyurur:

  • “Kafir olarak ölenin yaptığı bütün işler boşa gider.”(Bakara:217)
  • “Rablerini inkar edenlerin işleri, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıklarından hiçbir şey elde edemezler.” (İbrahim suresi:18)
  • “…Onlar mutlaka cehenneme gireceklerdir.” (Münafıkın:16)
  • “Ehli kitap: “Yahudi ve Hıristiyanlardan başkası cennete giremeyecek” dediler. Bu onların kuruntusudur.” (Bakara:111)
  • “Sizden kim dininden döner ve kafir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahrette de boşa gider. Onlar cehennem de ebedi kalırlar.” (Bakara:217)
  • “Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedi kalacaklardır.” (Tevbe:17)
    • *              *

        Cehenneme gitmiş gitmemiş aldırış etmeyen, cehennemlik işleri bırakmayı düşünmeyenler oluyor.

        Bu konuda Kur’an’da şöyle bildiriliyor:

  • “Onlar bağırsaklarını parça parça eden kaynar su içerler.” (Muhammed:15)
  • “Cehennemdekiler susuzluktan “İmdat” diyecekler. İmdatlarına erimiş maden gibi haşlayan bir su ile karşılık verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir yer!” (Kehf:29)
  • “Azgınlar orada çağlar boyu kalırlar, orada bir serinlik ya da susuzluğu giderecek bir içecek tatmazlar. Ancak dünyada yaşayışlarına uygun kaynar su ve irin tadarlar.” (Nebe:24-26)
  • “Zakkum ağacı günahkârların yemeğidir.” (Duhan:43-44)
  • “Siz ey sapıklar, yalancılar! Elbette zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. Üstüne de kaynar su içeceksiniz.” (Vakıa:51-54)
  • “Ancak günahkarların yediği kanlı irinden başka yiyeceği de yoktur.” (Hakka:36-37)
  • “Şüphesiz ayetlerimizi inkar edenleri gün gelecek ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar!” (Nisa:56)

Soruyorum: böyle bir cehenneme kim razı olur? İman etmeyip güzel yaşamayanlar razı olmuş olurlar.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir